“OL” patlaması

Arz’dan Arş’a: Sonsuzluk Kulesi: [SK1] – [SK2] | Mirac: [M1] – [M2] – [M3] | Evrenin Sırları Sınırları: [ESS1] – [ESS2] | Zamanda yolculuk

Sonsuzluk Kulesi 1 : Birinci Albüm: Yaratılma tekilliği :

Kesim 1Kesim 2 | Kesim [3a] [3b] | Kesim 4 | Kesim 5 | Kesim 6 | Kesim 7 | Kesim 8 | Kesim 9Ref. 1Kesim 10 | Kesim 11 | Kesim 12 | Kesim 13 | Ref. 2


Kesim: 9: “OL” patlaması

O’nun (Allah’ın) emri bir şeyi dilediği zaman, ona ancak ‘OL’ demesinden ibarettir. O (kavram) da oluverir. (Yasin-82)

Ayetten, “OL” emrinin kâinat dâhil, her şeyi oldurduğunu, buyruk verilir verilmez hazır olduğunu 14 yüzyıl sonra anlayacaktık:

Önce 1920’lerde Hubble evrenin “sabit” olmayıp, genişlediğini, evrenin bir balon gibi şiştiğini gösterdi.

Hoyle başkanlığındaki bazı evren-bilimciler, bu şişmenin öncesizlikten geldiğini ve sonsuza kadar süreceğini savunarak, evrene bir başlangıç ve son tanımadan “Açık Evren” modelini oluşturdular. Evren -Hâşâ- tanrı yerine konmuş, ezeli-ebedi, ölümsüz ve hiç yaratılmamış, asla yok olmayacaktı.

Karşı grup ise, evrenin genişlemesini tersine çevirirlerse, en başta bir noktada yaratılması gerektiğini savundular:

Belçikalı din adamı Lamaitre ve George Gamow evrene bir başlangıç tanıyan modeller yaptılar. Gamow teorisine “Büyük Patlama” (Big-Bang) ismini verdi. Bu teoremde evrenin zaman içinde “Çok küçük ve yoğun” bir noktadan başlaması gerekiyordu Sonra da giderek genişleyecek ve soğuyacaktı. Dolayısıyla en başta ışıklı olan evrenin bu soğuması, ışık zerrelerinin görünen (7 renk) ışıktan sonra daha da soğuyarak bu kez görünmeyen ışımaya geçmesi gerekiyordu.

Işık ışıması soğudukça akkor halden sırayla turuncu ve kırmızıya sonra kızıl ötesine geçer. Kızıl ötesinde ışık ışımasını görmeyiz ama “Isı ışımasını” hissederiz. Bir kalorifer ışımaz ama ısı ışıması yapar. -273 C’ye soğuyan bir şey ise bu kez “Mini radyo dalgaları” bandına geçer.

Gamow bu fizik yasalarını iyi değerlendirdi. Evren 10 – 20 milyar yıl önce yaratıldığında o kadar küçüktü ki, bu ışık zerrecikleri öteki parçacıklar içinden bir yol bulup çıkamıyorlardı. Bu yol, ancak yaratılıştan 700 bin yıl sonra açıldı, sonra genişleyen evrende serbest kaldı.

Gamow, evrenin sıcaklığının buz tutmaya sadece birkaç derece kaldığını hesaplamıştı. O zaman, bu ışımalar Radyo dalgası boyunca soğumalıydı. Eğer böyle bir şey bulunursa, evrenin başı olmadığını savunan maddeci görüş büyük bir darbe olacaktı.

İki radyo teknisyeni, FM radyo bandında giderilemeyen bir hışırtıyı yok etmek için antenlerini hangi yöne çevirirlerse çevirsinler hışırtı, evrenin her doğrultusundan (izotrop) her yönden eşit ve türdeş (Homojen) olarak geliyordu. Bu inanılmaz gözlemi Peebles yorumladı:

Gamow’un sözünü ettiği ışık zerrecikleriydi bunlar… enerjileri buz tutmaya başladığı için iyice pesleşmiş ve radyo dalgaları ile bir olmuşlardı.

Yaratan’ın “Ol” tecellisinden başka bir şey değildi bu hışırtı. Evren böyle bir fon ışıması (arka-plan ışıması) ile doludur. Bu “Büyük Patlamanın” sesidir ve evrenin”Yaratıldığının” ezelden var olmadığının ispatıdır, yaratılma ihtiyacının ta kendisidir.

Evren, iğne ucunun trilyarlarda biri kadar bir minik mesafeden, bir anda, her şeyiyle olmuştur. Bütün yaratılanlar, anında var edilmişti. (Doğanın dört temel kuvveti henüz aynı tek kuvvetti. Sıcaklık sonsuz sayılardaydı.)

Saniyenin milyar x milyar x milyar x milyarda – biri bir zamanda madde-antimaddenin ataları olan süper parçacıklar (Leptokuarklar) oluşup sonra ikiye ayrıldılar. Madde antimadde birbirini yok edince, her yer güneşten milyonlarca kez parlak olmuş, evren ışığa boğulmuştu. Bu minicik evrende öylesine bir yoğunluk vardı ki, Samanyolu’muzu, bir tek atomcuk içine koyup tartabilirdiniz. Ya da suyun yoğunluğunun yanına 75 tane sıfır yazıp okumaya, sıcaklığı da böyle 28 tane sıfırla ölçmeye bilmem akıl erdirebilir miyiz?

Bu “Cehennemin” biraz soğumasıyla, “Güçlü kuvvet” ortaya çıktı ve ani bir genişleme oldu. “Zayıf Kuvvet ve elektromanyetik kuvvet” de sıcaklık milyon x milyar dereceye düşünce işbaşına geçtiler, kuark, elektron, foton ve anti parçacıkları oluştu.

Yaratılışın milyonda-birinci saniyesinde, ısı on milyon x milyon dereceye düşünce, üçlü kuark birleşmelerinden nötronlar ortaya çıktı, artık fotonlar üretim yapamadılar ve madde sayısı hızla azaldı.

Yaratılıştan onbinde – bir saniye sonra (Higgs bozonları) dışında hiç bir ağır parçacık kalmadı. Üç saniyede evrenin yapı taşları sakinleşmiş, evren kimliğine kavuşmuştu.

Bilim bunları bulmuş, “OL” emrinin anında yerine geldiğini ortaya koymuştur.

OL” direktifi birçok ayette geçmektedir: Bakara-117’de “OL emriyle evrenimizin yoktan var edicisi”nin, fizik evreni yaratmayı “Murat” ettiğini anlıyoruz. “Ol deyince de olmuştur.”

En’am-73’deki “Ol” emri ise, bizi ve bizden önceki hiçbir şeyi yaratmadığı, Vahid (tek) olduğu dönemi vurgular, isteseydi yaratmazdı da.

“… Ol diyeceği gün her şey oluverir…”

Bu ayet aynı zamanda “İkinci dirilişin” de buyruğudur. Nitekim Mü’min – 68’de “Hem dirilten; hem öldüren odur. O herhangi bir işin olmasına karar verdiğinde, ona sadece ‘ ” OL’ der o da oluverir” meali de bunu vurgulamaktadır.

Yasin – 82’deki ‘OL’un Emir ALEMİ’ne işaret olduğunu anlıyoruz. Nahl – 40’da da, önce mücerret evreni (Melekût âlemi) yaratmış ve fizik evreni daha sonra yarattığında da onları “Şahit” tuttuğu için, “Biz” ifadesi kullanıyor.

“Bizim herhangi bir şey için sözümüz, onu istediğimiz zaman ona sadece “OL” dememizdir. HEMEN oluverir.’

Bu hemen terimi üzerinde düşünmek gerekir: Gerçekten “HEMEN” olmuştur kâinat… İleride de göreceğimiz gibi, “Yola çıkmadan amaca ulaşan zaman üstü zaman komutudur, OL

big-bang

Yorumlar