Arz’dan Arş’a: Sonsuzluk Kulesi: [SK1] – [SK2] | Mirac: [M1] – [M2] – [M3] | Evrenin Sırları Sınırları: [ESS1] – [ESS2] | Zamanda yolculuk
Sonsuzluk Kulesi 1 : Birinci Albüm: Yaratılma tekilliği :
Kesim 1 | Kesim 2 | Kesim [3a] [3b] | Kesim 4 | Kesim 5 | Kesim 6 | Kesim 7 | Kesim 8 | Kesim 9 | Ref. 1 | Kesim 10 | Kesim 11 | Kesim 12 | Kesim 13 | Ref. 2
Kesim: 3 b: Evren ve Bilim bir bütündür
Kısaca evren bilimleri bir tektir. Yani Evren TEKİL (Vahdaniyet) bir bütündür. Biz evrenden ayrı değiliz. Yıldızlarda oluşan atomların püskürmesinden hücreler dizgesi biçiminde yaratılmışız. Biz evrenle birlikte varız ve ondan soyutlanamayız.
Evrenin bilimi de bir tek ve yalındır. Bulduklarımıza bilim diye inanıp, bulamadıklarımıza ve erişemediklerimize “Bilim Ötesi” demek yanlışından kurtulmamız gerektiğini henüz 1960’larda anladık.
Evrenbilim yani “Science” bir tektir, bir bütündür. Onun içinde insanlık olarak yol aldığımız kısmı, ağır ve hantal gitmektedir. Ama daha bulacağımız yasaları vardır ki, onlar da TRANSSCİENCE’dir, yani bilim üstü bilimdir ve metafizik diye nitelendirmek koyu bir cehalettir, profesör de olsa bu geçerlidir.
Bilim ağır ilerliyor. Çünkü bulunanı kanıtlamak 20 yıl sonraya kalıyor. Bu kaplumbağa hızına karşı, gerçekten ömrümüz çok kısa… 25 yılını uykuyla geçirdiğimiz ortalama 75 yıl içinde, bilim adamı yetiştirmek için 25 yıl geçiyor. Geriye kalan 25 yıl kapsamında bilim yapmak, düşünmek, tefekkür etmek ve sonra üretmek için adeta bir zaman kalmıyor. Kısaca bilimde gidemediğimiz yere kadar gidiyor, sonra ya tıkanarak ya da tükenerek sınırlanıyoruz. Bizden sonrakiler bu işi sürdürüyor ve zincirimize bir halka daha ekliyorlar.
Amacımız, “BİLİMİN NEREYE GİDEBİLECEĞİNİ” bilimin ayrı bilim dallarının birbiriyle birleşen bir bütün olduğunu gösterebilmek.
Örneğin bir Kimya, bir Biyoloji bilimi vardı. Bunlar biyo-kimya olarak da birleşebiliyor. Ya da nükleer fizik ile nükleer atom kimyası aynı şey oluveriyor. Bütün bilimler birbirleriyle birleşip bir BİRLEŞİK ALAN oluşturuyor ve tekleşmeye doğru gidiyorlar. Vahdaniyet bilimde de var.
Bilim tepede, dorukta, piramidin en ucunda “ARŞ” da birleşebilir ve TEK BİLİM olur. İşte bu kitabın amaçlarından birisi de doruğa gitmek…
Önce merak ederiz. Meraktan bilim doğar. Bilim bizi “Allah’ın yarattıkları üzerinde düşünmeye” götürür O zaman derinleşiriz ve “ALLAH’IN ZATI“nı merak ederiz. Allah’ımıza bir mekân ve zaman atfetmek isteriz.
Nedensellik denen “Zamanda öncelik sonralık sıralaması yüzünden” Allah’ı kimin doğurduğunu, ne zaman doğduğunu, ne zaman sonun geleceğini” düşünürüz.
Bunları düşünmek çocukluğumuzdan beri içimizdedir. Bir çocuk Allah’ı doğmuş, doğrulmuş, bir yerde ve bir zamanda yaşıyor düşünmek alışkanlığındadır. Çünkü nedensellik ve “Mekân ile zaman” ihtiyacımız bize böyle bir düşünce eğilimi yaratır. Bütün bunları insanoğlu daha küçükken düşünmeye başlar ve sanıldığı gibi “kâfir” düşünceler değildir. Çünkü bilim sorarak başlar. Işık hızında zamanın ebediyen durduğunu bilmeyen bir çocuk ya da bilimsiz biri için zaman hep mutlak ve akıcı bir şey gibi gelir. Zaman akınca da bir başı bir sonu vardır. Dünü, şimdisi, yarını vardır. Bu zamanın içinde geçtiği bir mekân vardır.
Normal olarak hepimiz doğarız. Aynı şeyi Allah’tan da bekleriz. İşte nedensellik denen ve sadece yaratıklara şart konmuş bu doğum-ölüm sıralaması düşüncelerimizin başının belasıdır.
Bütün bunlara giriş olsun diye “TEKİLLİK” denen bir matematik imkânsız bölgeye girmemiz gerekiyor.