<> 5 Ağustos 2004 (242) chati: Enerji ve maddenin tüm ara fazlarına (Gamlarına) Kur’an HANNAS demektedir. Bunun Sanskritçesini de anımsayınız: CİNSAN veya GENNAS.
Hannas için teşekkür. NAS suresinde geçiyor biliyorsunuz.
estaizü… “… Vesvasil HANNAS… minel CİNneti ven NAS…” Hatırladık mı?
<> evet
Burada kocaman bir FORMÜL var. Onu da gördünüz mü? CİN/İNSAN=Hannas gibi.
Ya melekler? Onlar Hannas Karesi, yani takyon… sadece KARE olarak görünüyorlar.
Sistemde sadece Enerji (bilinçli enerji=Cin) ve madde (bilinçli madde=insan) ve ikisinin DÖNÜŞTÜRGEÇİ olan, ortak payda C (Nefs ki insanın ara bedeni; cinin ise doğrudan bedeni).
Bir Tarık seması yolcusu onların hızına çıktığında, işte bu HANNAS denen ortak paydayı yakalıyor. Madde enerjiye dönüşüyor ve göreceli olarak da cinlerin Kappa durumunda sanki maddeleştiğini görüyorsunuz.
İkisi aynı şey olunca birbirlerine çarpabiliyor.
Aslında bu çarpma çooook seyrektir. Kırmızı ışıkta duracaksınız. SARI ışığa (hızlı geçiş) güvenmeyin, iki taraf da ACELECİ olunca “Sarı alanda” çarpışma oluyor.
Bu ışıklar ise Kur’an’ın gizleri olan >>>> SAATLER’den ibaret.
Şu saat Utarid (sarı ışık saati), izleyen Neptün (Kırmızı ışık), onu izleyen saat ise Venüs (Yeşil ışık: cinler durmak zorunda) İyi saatte olsunlar…
Demek ki bazı vecizeler veya ata sözleri boşuna değil!
Gökte böyle bir takvim var: Onu ancak ALFA tanesi hızına çıkınca anlayabiliyorsunuz. (Helyum çekirdeği en yavaş ve en kütleli radyoaktif bozunmadır.)
Gamma ışınları tastamam ışık hızında: (Gamma=Foton)
Beta ışınları (Hızlandırılmış elektron, kanal veya katod ışını da deniyor) ışık hızının %99’una kadar hızlanabiliyor.
Ama en hantalı ve kütleli olan ALFA ışını ise ifritlerin hızına kadar çıkabiliyor (ışık hızının %88 ila 93’ü arasında)
Gamma ışını yüksüzdür. Beta ışını eksi yüklüdür (elektonun doğası gereği). Alfa ışını ise (iki nötronu saymayalım) iki protondan oluştuğu için ARTI yüklüdür.
Bunları ön bilgi olarak sundum. Asıl girmek istediğim konu, Kurşun içinden çıkamayan, orada mahkum kaldığını sandığımız çok az sayıda ALFA taneciğinin (helyum çekirdeği) kurşun kabdan her şeye rağmen SAYDAMMIŞ gibi çıkması…
Bu alfa saçılmasını hatırladınız mı? (Kitaplarımda üstünkörü anlatmıştım)
<> evet
Sözü şuraya getireceğim:
Alfa tanesinden dışarıya difüze olanı. Onun yerine kendimizi koyalım. O hızda GÖK ile YER yer değiştiriyor, yani yerdeki He atomu çekirdeği için sadece GÖK kavramı vardır.
Ama onun elektronlarını alıp da çekirdeğine “Haydi hızlan bakalım” dediğinizde, birden karşısında bir KURŞUN YER görüyor!
Gök açık iken birden bir YER (yani Kaf dağları gibi düşünün) kurşun kab çıkıyor karşısına.
Çoğu bunları geçemiyor ve içeriye hapsoluyor.
Ama bir iki tanesi var ki! İYİ SAATTE ya da YEŞİL ışıkta bunu aşıp saydammış gibi dışarı çıkıyorlar.
Sizlere CİNLERİN niçin dünyadan çıkamadığını göklerin NEDEN yasak olduğunu anlattım. Cinler ne diyor ayetlerde?
“Biz Gökte bazı mevkilere çıkmak istediğimizde RECM oluyorduk.”
Allah ise “Göğü RECMEDİLMİŞ şeytandan koruyup bir TAVAN yaptık” buyuruyor.
Demek ki öyle basit değilmiş bu ayetler.
Deştikçe sonu olmayan her tekniği anlatıyor.
RECM=TAŞ demek; taş, kaya, toprak vb. Bunlar YER+yüzü değil mi? İlla ki neden meteor göktaşı diye düşünelim ki? Öyle değil mi?
Ve RECM=Taş aynı zamanda. Bir çok anlama geliyor. “Göğü taşlanan şeytandan koruduk” derken, GÖK (bizim) ise onların YERİ (Kafdağı) oluyor.
“Gökler ve yerler bir iken onları ayırdık” derken de bu 49 anlam var.
(Mesela gök ve yer bitişik=Mahşerdir, yani Tarık seması ve Dabbe arzı bitişiktir.)
Mesela evren en başta homojene idi, türdeş idi, gök ve yer belli değildi, galaksi adayı merkezlere madde çökünce birbirinden ayrıldı.
Galaksiler YER (arz) kalan vakum ise GÖK oldu.
Veya mesela fotonlar iki türlüdür:
Zımni olanlar ışımazlar sadece elektromagnetik alanın takas parçalarıdır ve asla görünmezler, BOZON gibi davranırlar.
Ötekiler fermiyon gibi davranırlar: Isı ve ışık verirler yani yeryüzü ışır, fakat ötekisi bunu yapamaz.
(Hani bunları da “şu 49 anlam deyip duruyorsun, biraz say…” demeyesiniz diye anlatıyorum.)
Onun için Arim suyu da 49 anlam içeriyor.
-devam edecek-
Hans von Aiberg, 31/08/2004 (249/04)
Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg’e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.
Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.
önceki bölümü oku | 249 anasayfasına dön | sonraki bölümü oku