Arim seli – Sebe kraliçesi Belkıs – Huri – Geçmişteki ileri teknolojiler – Süleyman İfritler ve Sihirlenme

Sebe melikesi Belkıs’ın serüveni de Kur’an’da anlatılır. Geleneksel olarak bir kraliçeydi. Bekardı. (Kısırdı çünkü Huriydi) Hiç evlenmeyeceğini biliyordu. Kraliçelik kız yeğenine geçecekti.

Belkıs için türlü iftiralar uydurulmuştu. Uçarcasına danseden bir kraliçe olduğundan onu cinlerin uçurduğunu sanıyorlardı. Cinlerin onu ayak bileğinden tutup uçmasını engellediğini ileri sürüyorlardı. Kaburgadan doğduğu için onu CİN hükümdarlarından birinin kızı sanıyorlardı -iftira ediyorlardı-.

Bildiğiniz üzere Belkıs bu iftiralardan Süleyman sayesinde arındı. (Havuz gibi bir su üzerinden geçirildi) (İsterseniz bir iki örnek ayet yazalım, ben de bir hüpleyip geleyim.)

Hüptürük…

<> 27-Neml/44: Ona denildi: “Köşke gir!” Melike onu görünce su sandı ve baldırlarını açtı. Süleyman dedi ki: “O, cilalı sırçadan yapılmış parlak bir avlu/zemindir.” Melike dedi: “Rabbim, doğrusu ben öz benliğime zulmetmişim. Artık Süleyman’la birlikte, alemlerin Rabbi olan Allah’a teslim oluyorum.”

Arapçası lütfen… Önemli çünkü ARİM suyu sandığı şey neymiş görelim.

<> Neml/44: kıyle lehedhulis sarh* felemma raethü hasibethü lüccetev ve keşefet an sakayha* kale innehu sarhum mümerradüm min kavarir* kalet rabbi inni zalemtü nefsi ve eslemtü mea süleymane lillahi rabbil alemin

kıyle >>> Denildi ki

edhulu veya edhuli (DHL) >>> Dahil ol içeri

Sarh >>>> ????

Köşk mü? (Kiosk zaten araplardan alınmış köşk kelimesidir. Bakınız kiosk kelimesine)

<> Turkish kösk, from Persian kushk portico. An open summerhouse or pavilion

Yani kamelya veya pengüle demek. O halde bir köşk yok ortada…

SARH nedir pekiyi?

<> 28/38: Fir’avn ise dedi ki: ey millet, ben sizin için benden başka bir tanrı bilmiyorum, haydi benim için çamura ocağı yak da ya Haman bana bir kule yap belki Musanın tanrısına muttali’ olurum, maamafih ben onu her halde yalancılardan sanıyorum.

<> 40/36: Firavun demişti ki: Ey Haman; bana yüksek bir kule yap. Belki o yollara ulaşabilirim.

<> Her iki ayette de SaRH’ı KULE olarak çevriyorlar.

 

Kule ve Kale de arapça. Yani Kule diye yazardı Rabbim. Sarh diyor.

Sarh ve Züccac’ın birbirinden az bir farkı var. Sarh >>> Porselen + porselen sırrı (aynası) demektir. Yine topraktandır. (Cam şeffaf porselen demektir) Yani SIR’lanmış porselen… (Keramik ham toprak, seramik bunun pişmişi, porselen ise işlenmişi ve cilalanmışı.)

Bu yüzeydeki anlamı. Gelelim içerdiği ileri teknolojilere…

Günümüzde en dayanıklı şey nedir? Mesela iyonosfere giren roketlerin erimesini engelleyen şey. Traş bıçakları çelikten yapıldığında dayanıksızdır. Yani çabuk körelir. Jiletleri dayanıklı yapan SIR nedir? Hani ince bir tabaka halinde bir şey ile kaplanıyor?

<> Titanyum, Borax, Krom?

<> lazer

<> DLC

<> teflin

 

Titan ve Bor ve de Kromajlı Nikel bunlar da roketlerin ısınmasında dayanıklı değiller. Jiletleri dayanıklı yapan yani defalarca kullanılmasını sağlayan teknolojinin adı PORSELEN’dir. Mutlaka bunu duymuşsunuzdur (erkekler).

<> porselen olabilir, çünkü porselen çeliği bile bileyebiliyor

<> seramik

Evet seramik veya SARH işte budur. Roketler teflon ile karıştırılmış seramikten bir burun ile atmosfere girerek 4500 ila 6000 santigrat spesifik ısıya dayanıklı olurlar.

Daha önce 11 açı derecesiyle giriyorlardı atmosfere ancak bu çok elim kazalara neden olabiliyordu. Günün birinde teflon ve porselenin/seramiğin karışımının TEK güvenilir kalkan olduğu anlaşıldı. Teflon denen harika buluş, kırılgan porseleni boraks’tan (borazan taşından) da dayanıklı yapmaktadır ve aşınmamaktadır.

<> Geçen yıl düşen roket seramik çatlaklığındandı.

Evet, seramiğin içinde “PÜF” noktası denen bir şey var. O kabarcığı almayı unutabiliyorlar.

Sözü buraya getirmemin nedeni >>>> SARH‘ın ileri anlamlarını saymaktı.

Aslında konumuz bu değil, ARİM suyu, Kraliçeyi korkutan o efsane su.

Sözü buraya getirmemin nedeni >>>> SARH‘ın ileri anlamlarını saymaktı.

Aslında konumuz bu değil, ARİM suyu, Kraliçeyi korkutan o efsane su.

ARİM suyu porselen ile karışınca NE olur! (Arim suyuna sayısız açımsama verdim, mesela Sudkostik ve tuzruhu bile dedim.)

Cinlerle haşir neşir, hayvanlarla konuşan bir Süleyman’ın bir de ARİM+PORSELEN tekniği var. Planör, uçak bile yapıyordu hatırlarsanız. Adeta geleceğin (hatta bizim bu zamanın ötesindeki geleceğin) tekniklerine sahipti. (Örneğin daha bizler cinleri çalıştırmayı beceremedik.) 😉

Buna rağmen cinleri bir gün göreceğiz. Bu CİNLENMİŞ olmak değil/mecnun olmak değil. Bir kader/yazgı… Tarık semasına çıkmak üzere hızlandığınızda cinlerle bir hıza geldiğinizde sizler Kappa (Kaf) bölgesine girersiniz. Eşit hızda olan herşey birbirini görür.

Bu cinlenmek demek değildir. Cinlenmek bunun tersidir: Onlar hızlarını düşürür ve sizinle etkileşirler. Bu farkı ayırt ettik mi?

<> evet

(Hani demiştim ki, insanlar YAVAŞ cinler; cinler de hızlı insanlardır E=mc² uyarınca.)

Tarık yolcuları CİNLENMEZ

Sizi güldürecek ama, şunu söylemeliyim: İnsanlar cinlenmez, fakat o aşamada cinler İNSANLANIR. Dolayısıyla -iyi saatte olsunlar- birbirleriyle ÇARPIŞABİLİRLER. O zaman çok az sayıda olsa da “UFO düşüp mürettebatını öldürebilir”.

Şimdi “Cinlenmiş” kelimesiyle “İnsanlanmış” kelimesini ayetten aktaralım: Bakara-102 ltf.

<> 2-Bakara/102: Tuttular Süleyman mülküne dair Şeytanların uydurup takib etdikleri şeylerin ardına düştüler, halbuki Süleyman küfretmedi ve lakin o şeytanlar küfr ettiler, nasa sihir ta’lim ediyorlar ve Babilde Harut Marut iki melek üzerine indirilen şeyleri öğretiyorlardı, halbuki o ikisi «biz ancak bir imtihan için gönderildik sakın sihir yapmayı tecviz edib de kafir olma» demedikçe bir kimseye öğretmezlerdi, işte bunlardan kişi ile zevcesinin arasını ayıracak şeyler öğreniyorlardı, fakat Allahın izni olmadıkça bununla kimseye zarar verebilir değillerdi, kendilerine zarar verecek, menfaati olmıyacak bir şey öğreniyorlardı, kasem olsun onu her kim satın alsa her halde onun Ahırette bir nasibi yok, bunu muhakkak bilmişlerdi amma canlarını sattıkları o şey ne çirkin bir şeydi onu bilselerdi

halbuki Süleyman küfretmedi ve lakin o şeytanlar küfr ettiler

halbuki Süleyman küfretmedi ve lakin o şeytanlar küfr ettiler

halbuki Süleyman küfretmedi ve lakin o şeytanlar küfr ettiler

Süleyman CİNLENMEDİ, tersine CİNLER İNSANLANDI“.

Cinler (E) ile insan (m) arasında sadece C (Hannas-Nefs hızı) ve bunun karesi (melekler gibi eksi kütle) bağıntısı var.

Demek ki MELEK C² olarak dışarıda tutulmuş ama CİNLER (E=Enerji) ile İNSAN (m=Madde) arasında karesi alınmadan C (Hannas) ortak paydası var.

Hannas’ı hatırladınız mı? (Çay alacağım izninizle)

whoops.

Ben şeker hastası olmanın nedenini buldum: Çayınıza şeker koymayı unutursanız, acı bir Arim suyu gibi bir şey oluyor. Demek ki şeker hastalığı buymuş… 😉

<> 🙂

<> Arim suyu konusu için 12 Ağustos 2004 tarihli chate bakabilirsiniz candaşlar.

Link için teşekkür.

-devam edecek-

Hans von Aiberg, 31/08/2004 (249/03)

Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [  ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg’e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.

Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.


önceki bölümü oku | 249 anasayfasına dön | sonraki bölümü oku

249-03-teflon-porselen

Bunları da sevebilirsiniz

Yorumlar