“68/37: Yoksa sizin bir kitabınız var da ondan ders mi görüyorsunuz? – 38: Onda, keyfinize uyan herşeyi rahatça buluyorsunuz.”
Burada HADİSLERE atıfta ve kinayede bulunuluyor.
Ve HANİFLİK için bu Süfyaniler ne diyor biliyor musunuz: “Hristiyanlık öncesi masallar. Yahudilik öncesi masallar. İbrahim geçmişe aittir, devrini tamamlamıştır. Haniflik ve Sabiilik neymiş? Muhammed ss’in sünneti ve hadisleri ile şeriatı dururken…”
“Kalem/15: Ona ayetlerimiz okunduğu zaman o, “Öncekilerin masalları!” der.”
“Kalem/15: Ona ayetlerimiz okunduğu zaman o, “Öncekilerin masalları!” der.”
“Kalem/15: Ona ayetlerimiz okunduğu zaman o, “Öncekilerin masalları!” der.”
“Kalem/15: Ona ayetlerimiz okunduğu zaman o, “Öncekilerin masalları!” der.”
“Kalem/15: Ona ayetlerimiz okunduğu zaman o, “Öncekilerin masalları!” der.”
“İbrahim Hanif’miş, ben de Hanefi’yim, ben daha makbülum. İbrahim Kur’an mı getirdi? Sünneti Muhammedi mi getirdi? Biz son dine son peygambere bakarız.”
<> 8/31: Ayetlerimiz onlara okunduğunda şöyle derler: “Tamam, işittik. İstersek bunun gibisini elbette ki söyleriz; öncekilerin masallarından başka şey değil ki bu!”
<> 9/70: Gelmedi mi onlara kendilerinden öncekilerin haberi: Nuh kavminin, Ad’ın, Semud’un, İbrahim kavminin, Medyen halkının ve altı üstüne gelmiş kentlerin. Resulleri onlara açık-seçik ayetler getirmişti. Allah onlara zulmediyor değildi; aksine, öz benliklerine onlar zulmediyorlardı.
<> 21/24: Yoksa O’nun dışında bazı ilahlar mı edindiler? De ki: “Susturucu delilinizi getirin! Benimle beraber olanların da benden öncekilerin de Zikir’i budur. Ne yazık ki onların çokları hakkı bilmezler; bu yüzden de yüz çevirirler.”
Hanifliği anlatıyorum da beni içten dinliyorlar. (Ali İmran 116’dan itibarenki gibi).
“Vay be Hans Hoca, hakikaten Haniflik diye eski bir din varmış! Sana helal olsun! Ama bizim cemaate gelmiyorsun, camimizde (lafa bakın CAMİLERİYMİŞ) bizle cemaat olmuyorsun. Eşin açık giyiniyor, türban takmıyor.”
Şimdi lütfen bu süfyanilerin adresi olan Ali İmran 116’dan itibaren biraz yazalım.
<> 3-Ali İmran/116: Küfre sapanlara gelince, onların malları da çocukları da kendilerine Allah’a karşı bir yarar sağlamayacaktır. Ateşin dostlarıdır onlar. Sürekli kalacaklardır onun içinde.
<> 3-Ali İmran/117: Bu dünya hayatında harcamakta olduklarının durumu, bir rüzgar örneğine benzer: Onda kavurucu bir soğuk vardır. Öz benliklerine zulmetmiş bir topluluğun ekinine değmiş de onu mahvetmiştir. Allah onlara zulmetmedi, onlar kendilerine zulmediyorlardı.
<> 3-Ali İmran/118: Ey iman sahipleri! Kendi dışınızda hiç kimseyi sırdaş edinmeyin. Sizi sarpa sardırıp perişan etmekten çekinmezler. Size sıkıntı vercek şeyi pek severler. Ağızlarından nefret ve öfke taşmaktadır. Göğüslerinin saklamakta olduğu ise daha büyüktür. Eğer aklınızı işletirseniz Allah size ayetlerini açık-seçik göstermiştir.
<> 3-Ali İmran/119: Siz öyle kişilersiniz ki, onlar sizi sevmedikleri halde siz onları seversiniz. Ve Kitap’ın tümüne inanırsınız. Onlar ise sizinle karşılaştıklarında inandık derler; başbaşa kaldıklarında size öfkelerinden parmak uçlarını ısırırlar. De ki onlara: “Öfkenizle geberin.”Allah, göğüslerin içindekini çok iyi bilmektedir.
<> 3-Ali İmran/120: Size bir iyilik dokunsa bu onları rahatsız eder. Size bir kötülük dokunsa bununla sevinir, ferahlarlar. Eğer sabreder, sakınır/korunursanız onların tuzakları size hiçbir şekilde zarar veremez. Allah, Muhit’tir, yapmakta olduklarını çepeçevre kuşatmıştır.
3/113 ila 115 BATIN BATILILARIN adresidir. Bundan öncesi de Batıl batılıların adresidir.
<> 3-Ali İmran/113: Ama hepsi bir değildir. Ehlikitap içinden Allah için baş kaldıran/Allah huzurunda el bağlayan/hak ve adaleti ayakta tutan/kalkınıp yükselen bir zümre de vardır; gece saatlerinde secdelere kapanmış olarak Allah’ın ayetlerini okurlar.
<> 3-Ali İmran/114: Allah’a ve ahiret gününe inanırlar, iyiyi-güzeli emrederler, kötüyü ve çirkini yasaklarlar. Hayır işlerde yarışırcasına koşarlar. İşte bunlar hayra ve barışa yönelik hizmet üretenlerdendir.
<> 3-Ali İmran/115: Yapmakta oldukları/yapacakları hiçbir hayır, nankörlükle karşılanmayacak/karşılıksız bırakılmayacaktır. Allah, takva sahiplerini çok iyi bilmektedir.
110 yöresi SABAHE, 104 ise Doğru doğuluların adresidir. Bundan öncesinde ise Doğmatik doğu ile Doğru doğunun kıyası vardır.
- ayet öncesinde de Bilderberg, Mason gibi kuruluşlar -yerli satılmışlık- haber verilmektedir. 116. ayete gelince. Bunlar da EHLİ KİTAB KAFİR MÜSLÜMANLARIN ayetinin başlangıcıdır.
“116: Küfre sapanlara gelince, onların malları da çocukları da kendilerine Allah’a karşı bir yarar sağlamayacaktır. Ateşin dostlarıdır onlar. Sürekli kalacaklardır onun içinde.“
Ehli Kitab kafir müslümanlar cehennemde ebedi kalacaklardır. 117. Ayet ise ÜÇÜNCÜ BAĞI anlatmaktadır:
“117: Bu dünya hayatında harcamakta olduklarının durumu, bir rüzgar örneğine benzer: Onda kavurucu bir soğuk vardır. Öz benliklerine zulmetmiş bir topluluğun ekinine değmiş de onu mahvetmiştir. Allah onlara zulmetmedi, onlar kendilerine zulmediyorlardı.“
Süfyaniler kadar soğuk, nemrut, sahtiyan suratlı, delici bakışlı, yobaz ve hoyrat bir topluluk daha yoktur. Onlar gülmezler ancak alay etmek için gülerler. Müslümanların ahlakı karakteri etiki dünyada en maksimum bozuktur.
“Kalem/10: Şunların hiçbirine itaat etme: yemin edip duran, aşağılık”
“Kalem/11: (Herkesi) kötüleğen, söz götürüp getiren”
“Kalem/12: Hayra engel olan, mütecaviz ve saldırgan günahkar”
“Kalem/13: Kaba ve kötülükle damgalı”
“Kalem/14: Mal ve oğullar sahibi olmuş diye (böyle yolunu şaşırmış)”
“Kalem/15: Ona ayetlerimiz okunduğu zaman o, “Öncekilerin masalları!” der.”
“Kalem/16: Yakında Biz onu o hortumunun üzerinden damgalayacağız.“
Cahil bir sürüdür onlar.
<> 83/29: Şu bir gerçek ki, suça batmış olanlar, iman sahiplerine gülerlerdi.
“Kalem/16: Yakında Biz onu o hortumunun üzerinden damgalayacağız.”
“Kalem/16: Yakında Biz onu o hortumunun üzerinden damgalayacağız.”
Bu bir kuantum tünelidir.
“3/117: Bu dünya hayatında harcamakta olduklarının durumu, bir rüzgar örneğine benzer: Onda kavurucu bir soğuk vardır. Öz benliklerine zulmetmiş bir topluluğun ekinine değmiş de onu mahvetmiştir. Allah onlara zulmetmedi, onlar kendilerine zulmediyorlardı.”
O hortum deşarj olacak. Şeytanı kovalayan Şıhab denen kozmik primerlerin KUANTUM tüneli nasıl ki onları kovalıyorsa ve onları yakıcı ateş ile yakarken aniden soğuyorsa, bu müstehak durum ehli kitab (hatta ehli Kur’an) müslüman kafirlerimizin de akıbetidir.
Onlarla içiçe yaşıyoruz, hatta aynı evde; dost biliyoruz, sırdaş biliyoruz.
“3/118: Ey iman sahipleri! Kendi dışınızda hiç kimseyi sırdaş edinmeyin. Sizi sarpa sardırıp perişan etmekten çekinmezler. Size sıkıntı vercek şeyi pek severler. Ağızlarından nefret ve öfke taşmaktadır. Göğüslerinin saklamakta olduğu ise daha büyüktür. Eğer aklınızı işletirseniz Allah size ayetlerini açık-seçik göstermiştir.“
Ve biz onları gerçekten çok severiz…. :(((((:
“3/119: Siz öyle kişilersiniz ki, onlar sizi sevmedikleri halde siz onları seversiniz. Ve Kitap’ın tümüne inanırsınız. Onlar ise sizinle karşılaştıklarında inandık derler; başbaşa kaldıklarında size öfkelerinden parmak uçlarını ısırırlar. De ki onlara: Öfkenizle geberin. Allah, göğüslerin içindekini çok iyi bilmektedir.“
Komşumuz o. Müezzin, imam o! Mahalle bakkalımız! Şu camiinin ihtiyarı…
“3/119: Siz öyle kişilersiniz ki, onlar sizi sevmedikleri halde siz onları seversiniz. Ve Kitap’ın tümüne inanırsınız. Onlar ise sizinle karşılaştıklarında inandık derler; başbaşa kaldıklarında size öfkelerinden parmak uçlarını ısırırlar. De ki onlara: Öfkenizle geberin. Allah, göğüslerin içindekini çok iyi bilmektedir.“
Onları kurtarmaya çalışırız.
Allah’ın kitabını
İbrahim’in dostluğunu millet kavramını
Hanifliği
mezhebin ebedi cehennem olduğunu
şeyhlerin ŞUARA şeytan olduklarını
imamların maaş almaması gerektiğini
Haccın üç ay olduğunu
Orucun daha uzun tutulması gerektiğini
Namazın üç vakit ikişer rekat olduğunu
Cuma gününün zinhar TATİL olmadığını
hadislerin uydurulduğunu
Şeriat diye bir başka dinin uşağı olduğunu
anlatırsınız.
Dinlerler sizi, hatta şaşırırlar ve hak verirler, “Haklısın vallahi” bile derler.
Siz onları çok seversiniz
“3/119 Siz öyle kişilersiniz ki, onlar sizi sevmedikleri halde siz onları seversiniz. Ve Kitap’ın tümüne inanırsınız. Onlar ise sizinle karşılaştıklarında inandık derler; başbaşa kaldıklarında size öfkelerinden parmak uçlarını ısırırlar. De ki onlara: Öfkenizle geberin. Allah, göğüslerin içindekini çok iyi bilmektedir.“
Ama yanınızdan kalkınca gidip dedikoduya başlarlar. Töre cinayeti gibi aile meclisi kararlar ve yaptırımlar çıkarırlar. Sizin saptığınızı, İslam denen 14 asırlık yaşayan ve sapasağlam kalmış bir dini sizin bozduğunuzu, hele hele bir de HANS ismi varsa Kesinlikle sizin bir misyoner arkasına düştüğünüzü, Hristiyanlığı sinsice yaydığımı söyleyeceklerdir. -dedikodulardan ğıybetlerden bir demet-.
<> 6/25. İçlerinden sana kulak verenler vardır; ama biz onu gereğince anlamamaları için kalplerine kılıflar geçirmiş, kulaklarına bir ağırlık koymuşuzdur. Tüm mucizeleri görseler de onlara inanmazlar. Nihayet sana gelip seninle çekişerek söyle derler küfre sapanlar: “Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir.”
<> 83/29: Şu bir gerçek ki, suça batmış olanlar, iman sahiplerine gülerlerdi.
<> 83/30: Onların yanlarından geçerken birbirlerine kaş-göz işareti yaparlardı.
<> 83/31: Ailelerine döndüklerinde gülüp eğlenmeye koyulurlardı.
<> 83/32: İnanları gördüklerinde: “Şunlar var ya! Şaşkın, sapık bunlar!” derlerdi.
<> 83/33: Oysa ki kendileri, inananlar üzerine bekçi gönderilmemişti.
<> 83/34: İşte bugün, iman sahipleri, küfre batmışlara gülüyorlar.
Hans von Aiberg, 01/06/2004 (236/07)
Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg’e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.
Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.
önceki bölümü oku | 236 anasayfasına dön | sonraki bölümü oku