Zaman savaşı – Kehf ve Kalem sureleri

Şimdi [candaşımızın] verdiği ayetlerde bu İKİ bağ + üçüncü bağı mütalaa ederek sindirmemiz ve “Ve ma edrake?…” ayetlerine muhatap olmamız gerekiyor. Yani ben dinleyeceğim ve geçmişteki “Küçük çıtlatmalarıma da muttali olduğunuzdan” bu mütalaanızı GELECEĞE NOT düşeceğiz.

Euzubilahi mineşşeytanirracim-Bismillahirrahmanirrahim diyerek sözü size bırakıyorum. Şöyle bir silkinip iki ayrı surede geçen iki ayrı ayet toplululuğunun yani Allah MİSALİNİN (Ha/vet’inin) yorumunu siz değerli candaşlara bırakıyorum.

Gerekirse Kehf ve Kalem ayetlerini bir daha topluca buraya copy/paste edebilirsiniz. Derli toplu okuruz böylece…

<> 68-Kalem/17: Biz onları, o bahçe sahiplerini belalandırdığımız gibi belalandırdık. Hani, onlar sabaha çıktıklarında, bahçeyi mutlaka kesip biçeceklerine yemin etmişlerdi.

<> 68-Kalem/18: Hiçbir istisna tanımıyorlardı.

<> 68-Kalem/19: Ama onlar uyumaktayken, Rabbinden gelen bir dolaşıcı bahçeyi dolaştı da,

<> 68-Kalem/20: O, simsiyah kesiliverdi.

<> 68-Kalem/21: Sabaha çıktıklarında birbirlerine seslendiler:

<> 68-Kalem/22: “Hadi eğer biçecekseniz ekininizi erken gidin.”

<> 68-Kalem/23: Yola koyuldular. Aralarında fısıldaşıyorlardı:

<> 68-Kalem/24: “Hey! Bugün oraya bir yoksul girip yanınıza gelmesin.”

<> 68-Kalem/25: Sadece engellemeye, şiddete güçleri yeten kişiler olarak erkenden vardılar.

<> 68-Kalem/26: Fakat bahçeyi görünce: “Yahu biz yanlış gelmişiz.” dediler.

<> 68-Kalem/27: “Hayır, hayır! Biz mahrum edilenleriz.”

<> 68-Kalem/28: Ortancaları/ılımlı olanı şöyle dedi: “Ben size söylemedim mi? Tespih etseydiniz ya!”

<> 68-Kalem/29: O zaman dediler ki: “Tespih ederiz seni, ey Rabbimiz! Gerçekten biz zalimler olduk!”

<> 68-Kalem/30: Bunun üzerine birbirlerini kınamaya başladılar.

<> 68-Kalem/31: “Yuh olsun bize, dediler, biz gerçekten azgınlarmışız.”

<> 68-Kalem/32: “Umarız, Rabbimiz bize onun yerine daha hayırlısını verir. Biz de herşeyimizle Rabbimize yöneliriz.”

<> 68-Kalem/33: İşte böyledir azap! Ahiretin azabı ise gerçekten çok daha büyüktür. Ah! Bir bilselerdi.

<> 68-Kalem/34: Takva sahipleri için, Rableri katında nimetlerle dolu cennetler vardır.

<> 68-Kalem/35: Biz, Müslümanları suçlular/günahkarlar gibi yapar mıyız?

<> 68-Kalem/36: Neniz var sizin, nasıl hüküm veriyorsunuz?

<> 68-Kalem/37: Yoksa sizin bir kitabınız var da ondan ders mi görüyorsunuz?

<> 68-Kalem/38: Onda, keyfinize uyan herşeyi rahatça buluyorsunuz.

<> 68-Kalem/39: Yoksa sizin lehinize üzerimizde kıyamete kadar uzanacak yeminler mi var da siz ne hükmederseniz oluverecek!

<> 68-Kalem/40: Sor onlara: “Böyle birşeye hangisi kefil?”

<> 68-Kalem/41: Yoksa kendilerinin ortakları mı var? Eğer doğru sözlü iseler, çağırıversinler ortaklarını!

<> 68-Kalem/42: Baldırın çıplak kalacağı, secdelere çağrılacakları gün, onu da yapamayacaklar.

<> 68-Kalem/43: Gözleri yere eğilmiş, benliklerini zillet kaplamıştır. Onlar, sapasağlam oldukları zaman da secde etmeye çağrılıyorlardı.

<> 68-Kalem/44: Bu sözü yalanlayanla beni başbaşa bırak. Onları, bilmedikleri yerden yakalayacağız.

<> 68-Kalem/45: Süre tanıyorum onlara. Tuzağım gerçeken zorludur benim.

<> 68-Kalem/46: Bir ücret mi istiyorsun kendilerinden de onlar, bir borç altında eziliyorlar!

<> 68-Kalem/47: Yoksa gayb yanlarında da onlar mı yazıyorlar?

<> 17/23: Rabbin, yalnız kendisine kulluk etmenizi ve anaya babaya karşı iyi davranmanızı emretti. Onlardan biri veya ikisi yanında yaşlanırsa onlara “Öf” bile deme ve onları azarlama. Onlarla güzel bir biçimde konuş.

<> 17/24: Onlara merhamet ederek alçak gönüllük kanadını ger ve de ki, “Rabbim, beni küçükken yetiştirdikleri gibi sen de onlara acı.”

<> 18-Kehf/32: İman edip iyi iyi amel işleyenlerin, şüphesiz ki, Biz öyle güzel işler yapanların mükafatını zayi etmeyiz.

<> 18-Kehf/33: İki bağ da yemişlerini vermiş, o adamdan hiçbir şeyi eksik bırakmamıştı. İkisinin ortasından bir de nehir fışkırtmışız.

<> 18-Kehf/34: Adamın başka bir geliri de vardı. Bu yüzden, arkadaşıyla konuştuğu bir sırada ona şöyle demişti: “Ben, malca senden zengin, insan unsuru bakımından da güçlü ve onurluyum.”

<> 18-Kehf/35: Ve böylece, öz benliğine zulüm ede ede bağlığına girdi. Şöyle konuştu: “Bunun sonsuza değin yok olacağını sanmıyorum.”

<> 18-Kehf/36: “Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Ama eğer Rabbime döndürülüp götürülürsem, bundan daha iyisini bulacağımdan eminim.”

<> 18-Kehf/37: Kendisiyle konuşan arkadaşı ona dedi ki: “Sen, seni topraktan, sonra meniden yaratıp sonra da bir adam olarak biçimlendiren kudrete nankörlük mü ettin?”

<> 18-Kehf/38: “Lakin, o Allah benim Rabbimdir. Ve ben, Rabbime hiç kimseyi ortak koşmam.”

<> 18-Kehf/39: “Bağına girdiğinde, ‘maşallah, kuvvet yalnız Allah’tandır’ desen olmaz mıydı? Gerçi sen beni malca ve evlatça senden basit görüyorsun ama

<> 18-Kehf/40: olurki Rabbim bana senin bağından daha değerlisini verir seninkinin üzerine de gökten bir afet gönderir de bağlığın yalçın bir toprak kesilir.

<> 18-Kehf/41: “Yahut suyu dibe çekilir de bir daha onu isteyemezsin bile.”

<> 18-Kehf/42: Derken bütün ürününe el kondu. Bağ sahibi, çardakları üzerine çökmüş bulunan bağ için harcadıklarına vahlanarak ovuşturuyor ve şöyle diyordu: “Ne olurdu, Rabbime hiç kimseyi ortak koşmasaydım!”

<> 18-Kehf/43: Allah dışında kendisine yardım edecek bir topluluğu da çıkmadı. Kendi kendini de kurtaramadı.

<> 18-Kehf/44: İşte böyle bir durumda, dostluk ve koruma, hak olan Allah’tandır. O, karşılık verme bakımından da hayırlıdır, iş sonuçlandırma bakımından da hayırlıdır.

İki cenah’ı (Cennet=Bağ-çe)yi ve ilkinde de ÜÇÜNCÜ bağı farkettik mi?

<> Üçüncü bağın kurucuları:

<> 68-Kalem/7: Doğrusu Rabbin, kendi yolundan sapan kişiyi en iyi bilendir, hidayete erenleri de en iyi bilen O’dur.

<> 68-Kalem/8: O halde, (hakikati) yalan sayanlara boyun eğme!

<> 68-Kalem/9: Onlar isterler ki, sen yumuşak davranasın da onlar da sana yumuşak davransınlar.

<> 68-Kalem/10: Şunların hiçbirine itaat etme: yemin edip duran, aşağılık,

<> 68-Kalem/11: (Herkesi) kötüleğen, söz götürüp getiren,

<> 68-Kalem/12: Hayra engel olan, mütecaviz ve saldırgan günahkar,

<> 68-Kalem/13: Kaba ve kötülükle damgalı,

<> 68-Kalem/14: Mal ve oğullar sahibi olmuş diye (böyle yolunu şaşırmış)

<> 68-Kalem/15: Ona ayetlerimiz okunduğu zaman o, “Öncekilerin masalları!” der.

<> 68-Kalem/16: Yakında Biz onu o hortumunun üzerinden damgalayacağız

<> 68-Kalem/17: Biz, vaktiyle “bahçe sahipleri” ne bela verdiğimiz gibi, onlara da bela verdik. Hani onlar (bahçe sahipleri), sabah

Hans von Aiberg, 01/06/2004 (236/06)

Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [  ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg’e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.

Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.


önceki bölümü oku | 236 anasayfasına dön | sonraki bölümü oku

236-06-kalem-suresi-kamplar

Bunları da sevebilirsiniz

Yorumlar