<> 3-Ali İmran/102: Ey iman edenler! Allah’tan, kendisinden korkmaya yaraşır biçimde korkun. Müslümanlar olmanın/Allah’a teslim olmanın dışında bir hal üzere sakın can vermeyin.
<> 3-Ali İmran/103: Hep birlikte Allah’ın ipine yapışın, fırkalara bölünüp parçalanmayın; Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Birbirinizin düşmanı idiniz, Allah kalplerinizi uzlaştırıp kaynaştırdı da O’nun nimeti sayesinde kardeşler haline geldiniz. Ateşten bir çukurun kenarında idiniz; sizi oradan kurtardı. Allah size ayetlerini bu şekilde açıklıyor ki, doğruya ve güzele yol bulasınız.
<> 3-Ali İmran/104: İçinizden hayra çağıran, doğruluk ve güzelliği belirlenene özendiren, kötülük ve çirkinlik belirlenenden sakındıran bir topluluk olsun. Kurtuluş ve zafere erenler işte onlardır.
“Allah size ayetlerini bu şekilde açıklıyor ki, doğruya ve güzele yol bulasınız.”
“Allah size ayetlerini bu şekilde açıklıyor ki, doğruya ve güzele yol bulasınız.”
“Allah size ayetlerini bu şekilde açıklıyor ki, doğruya ve güzele yol bulasınız.”
Ve dostlar, bütün canlılar (ben sen hepimiz), sadece birer sarmaldan oluştuk. Bir minicik sarmal çiftinden… İncir çekirdeği deyip geçmeyin. “Vet Tini vez Zeytuni…”, burada bir çift SPİRAL var.
<> 95-Tin/1: Tin’e ve Zeytun’a,
<> 95-Tin/2: Sina dağına
<> 95-Tin/3: Ve bu güvenli beldeye andolsun ki,
<> 95-Tin/4: Biz insanı en güzel biçimde yarattık.
<> 95-Tin/5: Sonra da çevirdik aşağıların aşağısına attık.
<> 95-Tin/6: Ancak iman edip iyi işler yapanlar başka; onlar için kesintisiz bir ecir vardır.
<> 95-Tin/7: O halde sana dini ne yalanlatır?
<> 95-Tin/8: Allah, hakimlerin hakimi değil mi?
Sağol [candaş]. Allah şahsında konuştu yine… Yunus olsa ne derdi? “Yazar elif elif diye.” (Ak elleri kalem tutar) Teşekkür, dostu Kur’an’ı TAM YERİNDE yazan, dostu Kur’an ile tam yerinde konuşan tüm candaşlara…
Biliyor muydunuz, Kur’an’ın bu kadar güzel olduğunu? Doyamazsınız tadına tadına. O yemyeşil bir nurdur. Bir metre alttaki toprağın tek ışığı. Bir rakim mesafesi kalınlığında ve tek renk yeraltında…
Yeraltı mı? Hayır yer gök bitişik. (Zaten bitişikti, onları ayırmıştı.) O halde YER ve altı diyemeyiz. Güneş yukarıda kavuruyor saçınıza değiyor.
Gök nerede? Elimi kaldırınca güneşe giriyor -upuzun- uzatılmış. Ayak tabanınızın altında YEŞİL nur, serin mi serin. Ve başınızın tepesinde güneş sıcak mı sıcak. Orası Mahşer!
Ve Dabbe olacaksınız her biriniz! Dabbeyi yaşayacaksınız. Yeşil Nur’u önünüze lamba koyacak takvanız ve amelleriniz. Kur’an’ın nurudur bu… Öylece gidilecek merkezi meydana/mahşere… Ve herkes bir ipi tutmuş olacak!
Bizim ipimiz belli >>> Allah’ın ipi. Bir de bakacağız ki, İbrahim milleti olan hanifler de aynı ipi tutmuşuz. Bir de bakacağız ki o ip(ler) meğer Arş’ın GÖLGESİYMİŞ. (Mahşerdeki TEK/biricik gölge) Arş, güneş ile aramıza gölge yapmış. Yeşil bir serinlikte kalmışız!
Ve emin olarak, Teslim olarak, hak etmiş olarak, DAHA FAZLA bekletilmemek için, “Önce hadi MİH girecek. Ey Dostum İbrahim, kıyamete kadar bütün gelmiş geçmiş milletini topla ve şu kısa HALI’yı geçin bakalım. İlk girenler bana en yakın olan Cennet’e girsin. Sabıkun/mukarrebun/Naim cennete.”
<> 89-Fecr/27: Ey sükuna kavuşmuş benlik!
<> 89-Fecr/28: Dön Rabbine, razı etmiş ve razı edilmiş olarak!
<> 89-Fecr/29: Gir kullarımın arasına!
<> 89-Fecr/30: Gir cennetime!
Sonra sıra diğerlerine gelecektir! Diğer cennetlere… Bir günün bin yıl, hatta 50 bin yıl olduğu o günler boyu beklemekten kurtularak…
Bir gününüz bin yıl mı oldu? O halde siz sabredenlerdendiniz! Sizlere sabırı tavsiye ediyorum. Ne kadar sabrederseniz, mahşerdeki bekleme azabı o kadar kısalacaktır.
Sırat da bir halı boyunda olacaktır. Cehennemi örtecektir. Tel cambazı olmanıza gerek kalmadan…
Allah size bu kolaylıkların hepsini versin. Allah’tan ona yakışır biçimde korkun! Allah’a aşık olmayın! Korkun!
<> amin
Korktukça aşık olursunuz (Cemal) ama önce aşık olursanız KORKMAZSINIZ. Allah’tan korkarak AŞIK olabilirsiniz! Her mütteki hem korkar hem aşıktır. Ama her aşık MÜTTEKİ değildir, korkusuzdur!
Korkmakla emrolunan RUHUM değil N E F S İ M her şeyden korkar; kediden köpekten böcekten, parasız kalmaktan… Bir de Allah’tan kork ya HU! Bir kere de Allah’tan kork!
“Ölümden korkuyorum!” Hoppala, ölmeyeceksen nasıl şehid olacaksın? Canını Allah’a vereceksin. (Öteki adıyla ölümden korkmadığın için Allah’tan korkmuş olacaksın) Ölümden korkulur mu kaz kafalılar? (Sözüm meclisten dışarı)
<> 39-Zümer/10: Tarafımdan söyle: “Ey iman eden kullarım, Rabbinizden korkun! Bu dünya hayatında güzel düşünüp güzel davrananlara güzellik vardır. Allah’ın toprağı/yeryüzü geniştir. Sadece sabredenlere, ücretleri hesapsız ödenecektir”.
Ölüm şudur: EBEDİYEN ve hiç ölmemek sonsuza kadar yaşamak için bir geçiş…
Vay be! Kapıdan mı korkuyorsun? Bilmiyor musun her an ölmek üzere yaratıldığını? ÖMRÜNÜ bitirmeden EBEDİ HAYATA DOĞAMAZSIN! Allah’tan kork! (Ötede cehennem de ebedi…) Ölümden korkma! Allah’tan kork!
ŞEHİDLER korkmaz! Zaten ölümün keskin darbelerini de duymaz! Çırpınan nefsindir! “Bu dünyada kalmak istiyorum” diye yırtınır. Bu dünya bir TATİL idi, sen asıl yurdundan gelmedin mi? Sen insandın. Cennetten kovulmadın mı?
Demediler mi sana: “Gidip biraz sürgün yaşa dönüş buraya=Allah’adır”. Bilmiyor muydun? “Korktuğumuz ölüm bu muydu (bu kadar kolay mıydı)?” Bu da ayettir!
<> 45-Casiye/21: Kötülüklere cesaretle dalanlar sanıyorlar mı ki, biz kendilerini, iman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlarla aynı tutacağız. Hayatları ve ölümler onlarla aynı mı olacak?! Ne kötü hüküm veriyorlar bunlar!
Hans von Aiberg, 11/05/2004 (227/05)
Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg’e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.
Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.
önceki bölümü oku | 227 anasayfasına dön | sonraki bölümü oku