144 - 21 Mart 2003 Cuma


“Ölüm” Yukarı

BEDEN YAŞLANIR, RUH İSE fıtratı gereği, bayanlarda 16 yaş diriliğinde, erkeklerde 33 yaş dinçliğinde kalır. Yani yaşlanan bizim bedenimiz. Ama -70 kg. ötedeki beden (Bilincin zarfı) yaşlanmaz. Bir kez ne ise o olur. Hep öyle kalır. Eğer yaşlanma olsaydı, Cennet'te bitkiler hazan yaprağı dökerdi, 80 yaşında huriler olurdu. Cennet yıpranır, Cehennem’in de ateşi giderek sönerdi. Bütün bunlar ÖNLENMİŞTİR. Ölenin durumu kadın ise 16 yaşında olarak devam eder ama Ahiret’te bu bilinç, yeniden bedenlendiğimizde "ÖLDÜĞÜMÜZ SON YAŞIN DURUMUNU ALIR" ki "Filmin durdurulduğu yerden başlaması sağlansın”... Ve Cennet'e girildiği anda, birden kadınlar 16; erkekler 33 yaşında olurlar. Ve bu kural sonsuza kadar bozulmaz.

Berzah alemine giden RUH dediğimiz ana maddenin "KENDİ BİLİNCİMİZ" dediğimiz ayrık parçaları BİLİNÇ bedenin koordinatları olan, xi, yi, zi içinde yer tutarlar. Bu soyut bir sayıdır. Soyut kütleler yerçekiminin tersine BERZAH çekimine düşerler, göğe düşerler. Bunları yazmış konuşmuştuk.

Evren illa ki başı ve sonu birleşmiş bir çember gibi düşünülür ki buna EĞRİ UZAY denir. Bilimsel ismi; ÇEKİM ETKİSİYLE EĞRİLMİŞ EVREN'dir. Bunu yufka gibi düşündüğümüzde, bir HİPODROMA BENZETMİŞTİK. Koşucular vardı sayısız. Finish çizgisine (Mahşerde diriliş anına) topyekün AYNI ANDA ulaşmak için (doğmuş, şimdi yaşayan ve doğacak olan herkes) bu kulvarlarda koşmaya başlarlar. Ancak içerideki (Adem-Havva) en kısa mesafeye sahiptir. Bu yüzden bir üstündeki kulvarda koşan oğlu-kızı , Adem'in başladığı yerden başlamaz, biraz ileriden start alır. Onun çocukları da daha ileriden başlar ki herkes EŞİT bir zamanda koşsun. Stadyumları hatırlayın: Atletlerin start çizgileri aynı hizada değildir ama EŞİT mesafeyi koşup, (eğer tümü aynı hızda varsayılırsa) finish çizgisine AYNI ANDA girerler. Yani BİRİNCİ yoktur, herkes BİRİNCİDİR, herkes foto-finişe aynı anda girmiştir. İşte HER ÖLEN anında MAHŞERDE DİRİLİR. Hem de ta torununun torunları da AYNI ANDA dirilmek üzere. Yani kısacası, Adem öldüğü anda MAHŞER’DE dirildi, ben öldüğüm anda Mahşer’de dirilmiş olacağım. Kıyametin son insanı da mahşerde dirilmiş olacak. HERKES AYNI ANDA DİRİLECEK. Ne zaman öldüğümüz önemli değil. KOŞU YOLU HERKESE AYNI VE EŞİT yapılmış. Her ölen MAHŞER’DE DİRİLİR. Herkes (Dinozorlar, cinler vb.) aynı anda DİRİLMİŞ OLARAK ORADA toplanmış olur. Mahşer’in anlamı ve özelliklerinden başlıcası bu.

Çürüyen ceset. O bizi aldatıyor. Karadelik tekilliğine ulaşan kişinin GÖRÜNTÜSÜNÜN ebedi donup kalması gibi, mezarlar da CESET dolu, kemik dolu. ASLINDA karadelik tutsağı, saniyenin 400 milyonda biri zamanda BAŞKA BİR EVRENE GEÇMİŞTİR. Görüntü bizi aldatmaktadır. Kur'an "Şu atalarımızın kemikleri gibi olunca dirilecek miyiz?" diye dalga geçen ateistlere yanıtlar verir.


“Elektrik Alan - Manyetik Alan” Yukarı

Allah nice kavmi öldürüp diriltmiştir. Yıldırım yani KONDANSATÖR SIRRIDIR bu. Hatırlarsanız, demiştim ki, 180-220 volt cereyan biri çarpar öldürür ama yüzmilyonlarca volt elektrik bize etki etmez. Biz KONDANSATÖR PLAKALARI gibi YALITKAN ve/veya etkilenmeden GEÇİREN oluruz. Eğer öyle bir şey olsaydı yani o İLAHİ yıldırım (RA'D) bizi öldürseydi kesinlikle Philadelphia Deneyi tayfaları anında kömür olurdu ve Bermuda Üçgeni olaylarında kimse geleceğe ışınlanamazdı. Herkes kebap gibi kızarırdı.

Bakara 55: Ve bir vakit: "Ey Musa, biz Allah'ı açıkça görmedikçe, senin sözüne kesinlikle inanmayacağız." dediniz. Bunun üzerine sizi o yıldırım yakalayıverdi; siz de bakakalmıştınız.

Bakara 56: Sonra şükredesiniz diye sizi ölümünüzden sonra yine dirilttik.

İşte bu ayet: KONDANSATÖR sırrıdır. Kondansatör plakalarını hatırlayınız. Bir de fizik bilgilerinizi anımsayınız. PLAKALAR SAKİN, BAYGINDIR ama ölmezler. Daha doğrusu GEÇİCİ ölmektedirler. Kur'an'ın derinliklerinde her buluş ve bulgunun mutlaka ÖNCEDEN verilmiş kodları vardır. Philadelphia Deneyi, Bakara 55-56 ayetlerin bir İSBATI olarak yapılmıştır. Dev bobinlerden ÇELİK bir gemiye, mesela Bağdat kentinin bir yıllık tüm elektriği verilmiştir. Gemi burada kondansatörün mahfazası (Case, kasa) durumundadır. İnsanlar da bu yıldırımın geçtiği kondansatör plaketleridir. ÖLÜYORLAR önce, fakat elektrik akımı yalıtımlı olarak onları öldürmeden geçiyor. Amaç manyetik alan oluşturmaktır (Her elektrik alanı, otomatikman bir manyetik DİK alan kuşatır). İşte ELEKTRİK ALAN SİZİ ÖLDÜRÜRKEN; MANYETİK ALAN ise YENİDEN YAŞAMA İADE EDİYOR. O zaman Philadelphia’lı tayfalar ÖLMÜYOR. Ama bazen aylarca ehli KEHF gibi DONUP KALIYORLAR (Onları görsen ÖLÜ SANIRSIN ayeti). Sonra kendilerine geliyorlar...

Gemi BÜTÜNÜYLE KONDANSATÖR DURUMUNDA, doğadaki yıldırımlar öyle değildir. Doğadaki yıldırımlar TOPRAKLAMALIDIR. Yani topraktan çıkar ve buluta düşer. Ama biz onu sanki buluttan düşüyormuş gibi görürüz. J-K-L-M deneylerimizde biz hep kondansatör kullandık, yani TOPRAKLAMA HİÇ YAPMADIK (Zaten denizde topraklama olmaz. Deneyi yaptığımız kutuplar da zaten BUZ >>> SU olduğundan sorun yoktu).

Filmlerde görmüşsündür: Country arabalarının dev tekerlekleri vardır, atlar çeker. Hızlanırken önce normal olarak ileri dönen tekerlekler, belli bir hıza erişince GERİ DÖNMEYE başlar. Öyle görürüz. Tekerlekler GERİ dönmekte, fakat at arabası İLERİ gitmektedir. Yanlış hangisi acaba? Bunu belki fark etmiş olanınız vardır. Hızlı dönen tekerlek gibi düşünürseniz, TOPRAKTAN çıkarak, FAZA doğru gitmektedir. Zaten akımın yönü gerek elektrikte ve/veya manyetik akılarda TEK YÖNLÜDÜR. S kutbundan çıkan (emisyon) akılar N kutbuna (absorbe) yol alırlar. Şimşek iki bulutun ters yüklü olması nedeniyle gerilim farkını şerrare biçiminde (ark/kıvılcım) atmasıdır. Ama yıldırım ŞİMŞEK değildir. TOPRAK ve FAZ arasında giden şimşeğe yıldırım demekteyiz.


“Bağdadi” Yukarı

Bağdadi öldükten sonra BİR KERE DAHA görünmüş dediler. Yine demiryolunda çalışıyormuş kazma ile... Eivind Heiberg diyor ki, "Yanına gittiğimizde onun YAHYA aleyhisselam olduğunu anladık". “Bunu nasıl anladık bilmiyorum” ama diyor, Resulullah'ı rüyasında görüp tanıyanlar gibi, tanışmadan tanımak... “Yahya Resul müsünüz?” diye sorduk diyor Eivind (Edwin) Heiberg... “Bunu niye sorduğumuzu bile anlamadık, nereden böyle bir soru sormak aklımıza gelmişti. Üstelik (üç kişilermiş) üçümüz sözleşmeden aynı şeyi sorduk”, diye yazıyor (bana gelen son dokümanlarda bunlar da var). Yahya olduğunu anladığımız kişi dedi ki: "Birazdan İlyas ve Hızır üçümüz cemaat olacağız. Siz şu kazmayı elimden alın, çalışmaya devam edin”.

Dr. Siegfried Saga'nın özellikle sakladığı notları. Diğer iki kişiden biri EKİM bey. Özellikle Ekim bey'in anlattığını satır satır not almış. Fakat insanları EVLİYA yapmak gibi bir huyumuz var ya, bunları HİÇ söylememişler. Sadece, "Bağdadi'ye benzeyen biri vardı" diye geçiştirilmiş ve konu kapatılmış. Ama bana teslim edilen bu dokümanlarda bunu okuduğumda bir saatten fazla ürperdim. Burada bana sadece bir tek şey TERS geldi, YAHYA aleyhisselam "İlyas" sanılan peygamberin ta kendisi... Yani Hızır ve ilyas buluşup da Hıdırellez yapmıyorlar. Buluşanlar iki MİSAK peygamberi >>> HIZIR ve YAHYA. Orada "İlyas" ismi bana ters geldi (eğer bir espri ve gönderme yoksa...).


“Hz. Hızır” Yukarı

Hz. Hızır’ın namaz kıldığını İŞİTTİM, ama görmedim. EHLİ KEHF 309 yıldır yatıyorlardı ve o çağda da namaz vardı. Uykudan önce ve uykudan sonra iki namaz kıldılarsa 309 yılda bir vakit namazı kılmış oluyorlar. İsa da namaz emri almış peygamberdir. Gidiş gelişi 2000 küsur yıl tutuyorsa (iki gün anlamında), iki günde altı vakit namaz var. Ama araya ikibin yıl giriyor. DEHR zamanı 7200 yıl ve artı 400 yıl daha sürecektir. Allah'ın katında bir gün meleklerin yükseldiği 50 bin yıl ise, melekler SECDE etmek için acaba HANGİ TAKVİMİ KULLANIYORLAR? Acaba NEDEN dirildikten sonra BİR DAHA NAMAZ KILMAK YOK! Mahşerde ve Cennet-Cehennem’de EBEDİ yaşayacağız ve NAMAZ yok, ÇÜNKÜ DEHR takvimi var.

EBEDİ YAŞAMDA NAMAZ YASAK! (Sadece dünyada o da NEDENSELLİK var olduğu için) NAMAZ FARZ. Tarık semasına çıkıp da, bir saniyenin sonsuzlaştığı o "AN"da nasıl ve hangi zamana göre namaz kılınır?

ŞUNA DİKKAT ETTİNİZ Mİ? Kur'an'da AYETLER var ki, "Onlar yanüstü, yüzüstü, sırtüstü yatarak da SALAT ederler" diyor.

Yunus 12: İnsana bir sıkıntı dokunduğu zaman, gerek yan yatarken, gerek otururken, gerek dikilirken bize dua eder. Kendisinden sıkıntısını gideriverdik mi sanki kendisine dokunan o sıkıntı için bize hiç yalvarmamış gibi aldırmadan geçer gider. İşte o aşırı gidenlere yaptıkları şeyler böyle güzel gelir.

DEHR'de namaz yüzüstü, sırtüstü, yanüstü yere uzanarak da kılınır. Buna SÜREKLİ NAMAZ HALİ denir. Fakat bu HALDEN , yeryüzü takvimine indiğinde Hızır, mesela Musa ve Yuşa ile BİLDİĞİMİZ VAKİT NAMAZI KILARLAR. Sonra DEHR'e döndüğünde bu kez yeniden yüzüstü, sırtüstü, yanüstü namaz kılmaya devam ederler. SÜREKLİ NAMAZIN vakit farzı yüzünden bu böyle olmaktadır. Çünkü MEKAN sabittir (Odanın eni boyu yüksekliği durup dururken kısalmaz, uzamaz) ama aynı oda, eğer ÖZEL BİR ZAMAN (dördüncü boyut etkisi) altındaysa, uzayıp kısalan zamandır. O halde, ODADA olan kişi KENDİ TAKVİMİNE göre namaz kılacaktır. Öteki odalara aldırmayacaktır. Çünkü ÖZEL ZAMANI oluşmuştur. Zaman içinden bir zaman çatalı ayrılmıştır. Zaten o manyetik fırtınada bildiğiniz Güneş ve gök sapsarı kesilir ve sizin bulunduğunuz kabin ise yeşil neon altındaymışsınız gibi olur.

Manyetik fırtınaya yakalanan pilotları hatırlayınız: "Gök sapsarı oldu, ve yön duygumuz kayboldu, zaten hiç bir gösterge de çalışmıyordu. İleri uçtuğumu sanıyordum, fakat manyetik fırtına geçince tamamen yukarı ve ters yönde gittiğimi anlayıp, rotayı düzelttim..." diyor pilotlar. (Yüzlercesine bir örnek verdim). Bir de şunu ekliyorlar: “Fırtına bir dakika kadar sürdü... Ama kontrol kulesi tersini söylüyor: Sizi 42 dakikadır radarda kaybettik”. Aslında ben size birimi verebilirim. 18 dakikaya karşılık 1 saniye geçmektedir. On saniye için 3 saat geçmektedir. DOĞRU takvim budur. Burada yer istasyonu da pilot da yanılıyor. Çünkü RADAR DALGALARI, 3 saat yerine 42 dk. gösteriyor. Radar dalgaları da elektromanyetik alana TUTUKLANDIĞINDAN, takvimi değişti. Üç saat yerine 42 dk. diye görünüyor.


“Niyet” Yukarı

5 ibadet de NİYETLE yapılır. İbadetin özelliği bu... NİYET EDERSEN ORUÇ TUTARSIN. Melekler bunu duyarsa ZAPTA (deftere) geçilir. Yoksa içinden geçirdiğin bir şeyi ALLAH'dan gayrısı duymaz, bilmez, bilemez. O halde sen bunu meleklere DUYURMALISIN. Namazı kılarken, içinden dua okumayacaksın. Ağzındaki fısıltıyı kendi kulağın duyacak, ama yanındaki duymayacak. Niçin? MELEKLER DUYSUN DİYE... Duyarsa yazıyor katip candaşlarımız. Onlar ALLAH değil ki, içimden geçeni nereden bilsin? DUYARSA yazıyor. Yani içimden Bush'u öldürmek geçiyor ama bunu SÖYLERSEM (niyetlenmek) o zaman fiil gerçekleşiyor. Melek senin sevabını tutuyor. Eğer sen içinden Sübhaneke falan okursan, o namazın BOZULDUĞUNU ve kabul edilmeyeceğini melek nereden bilsin? Meleğin görevi, Allah'a MUHASEBENİ götürmek. Eğer Melek bilseydi Cennet'te İblis’in içinden. Adem-Havva'yı /İnsanı nasıl kıskandığını, o zaman anlarlardı ALLAH'ımızın niye onu kovduğunu! ALLAH'DAN BAŞKA içini BİLECEK, GÖRECEK bir güç daha yoktur.

İBADET'in kendisi NİYETTİR. HACCA mı gidiyorsun, niyetlenmeden gidebilir misin? Oruç tutuyorsun. Niyetlenmezsen istediğin anda bozarsın gibi bir şey olur. Oruç bozmak için mi tutulur! Niyet seni bağlayıcı, güdücü, yönlendirici bir MİSAK'tır. Niyet >>> VERİR. ALLAH RIZASI >>> ALIRSIN. Bu bir TAKAS, trampadır. Yani "NİYET ETTİM ALLAH RIZASI İÇİN ..." der ve bunu dile getirirsin. Niyet etmedim demek, Allah rızası istemem demek gibi bir şey olur.

NİYET ile ilgili tarama yapın Kur'an'da, İBRAHİM'in NİYET'lerini okuyabilirsiniz. İsmail ile Kabe’yi yapması ve onu tavafa NİYETLENMESİ gibi... Niyet şartını getiren HANİF İBRAHİM'DİR. KURBAN KESMEYE niyet eden ilk kişidir o. OĞLU dahi olsa NİYET'e başka bir gözle bakabilirsiniz. OĞLUNU KESMEYE BİLE NİYET ETMİŞTİR. Niyet farzını ihdas eden bizzatihi İbrahim'dir. Onu çok iyi incelersen, niyet ettiği herşeyin (ORUÇ DA ÖYLE, O NU DA BULAN VE KOYAN İBRAHİM'DİR). Hem de oruca 30 GÜN BİRDEN VE EN BAŞTAN NİYET ETTİĞİNİ GÖRECEKSİNİZ.

Bunu nereden biliyoruz? Şuradan: İBRAHİM'in orucu ile bizim orucumuz TIPATIP aynıdır. İlla ki Ramazan'da, illa ki ak iplik kara iplik şartıyla, illa ki bir şey yemeden içmeden, ayın ilk halinin yeniden gelmesine kadar (30 gün kadar) oruç tutmuştur. Onun orucuyla bizim orucumuz arasında bir ufak fark vardır. Ama bunun yüzünden NİYETİMİZ değiştirilmiştir. En baştan 30 gün için niyet etmiyoruz artık. TEK tek her gün NİYET ediyoruz artık. Cinsel birleşme izni. Bu yüzden, 30 GÜNE NİYET EDİLMİYOR.


“İmamlar - Kadın-Erkek Eşitliği” Yukarı

İmam olan kişinin diğerlerinden tek bir farkı vardır, o da "Kaptan" konumundadır. Kur'an'ı yanlış, eksik, ayet dışı okumama gibi BÜYÜK BİR SORUMLULUĞU vardır. Hem de kolaydır bir o kadar. Cemaat namazında (iki kişi de bir cemaattir) uyan kişi bunu niyetle söyler. İmam'ın özel bir niyet çekmesi yoktur, ancak ben bunu yaptığımda "Yarabbi, ibadetimi kabul et, yanlıştan yanılgıdan koru" diye bir İÇ GEÇİRİRİM. İmam olmak en kaçındığım bir şey, çünkü PAPAZLIK kurumu haline geldiği için, imamların MÜRTED olduğunu biliyorum. Onların durumuna düşmek istemem doğrusu. Üstelik eskaza imamlık yaptığımda, eğer orası bir başkasının eviyse, "ÇAY" bile içmem, o bir ücret olmasın diye.

İmam-Hatipler şahsında CEHENNEM EVLERİ KURDULAR. Kimse buna dur demedi. Tersine siyasi partilerin malzemesi oldu, MAHVOLDUK. Orada okuyan tüm gençlerimizin pek çoğu bordrolanıp, parayla Kur'an (Yasin, tebareke, amme cüzü falan) okuyup, imam nikahı kıyıp (koy yan cebime 100 milyon) durumuna gelince, benim imamlardan sıtkım sıyrıldı. Onları PARA PAPAZI yaptık, ellerimizle... Para almayan, yani imam olmayanlar da kurtuldu. Çocuklarımızı ellerimizle tutup Papaz-hatip okullarına yazdırdık ve sözde iç huzuruyla etrafa caka sattık. UYANALIM artık. HANİF EKOL VAR ARTIK. BİZLER PROTESTANIZ. Hristiyanlıkta bile protestanlık, kilisenin zenginliğine, halkı soymasına ve "Allah ile kulu arasına PAPAZLAR" girmesine bir tepki olarak çıkmadı mı? BİZ DE BUNU YAPIYORUZ CANDAŞLAR! PROTESTANLIĞI İSLAMA GETİRİP, HANİF İSLAMI KURUYORUZ.

Kadından imam olur mu? Kadından peygamber oluyor da NİÇİN imam olmuyormuş bir anlayalım bunu... ALLAH'IN HUZURUNDA cinsiyetlerim ile değil, TAKVAMIZLA ve İNSAN OLARAK üstünüz. Erkekler kadınlardan üstündür diyen YANMAYA HAZIRLANMASIN, CAYR CAYIR YANMAYA HAZIRLANSIN. ÖNCE insanız, sonra cinsiyet hanesine bakılırsa kimliğimizin, kadın ve erkeğiz. Artık soruyu şu şekilde düzeltelim: "İNSAN'DAN İMAM OLUR MU?". Her insan devamlı olmamak ve ücret almamak kaydıyla İMAM OLUR. İNSAN İMAM OLUR, kadın ve erke ise bunun ayrıntısı.

EY İMAN EDENLER DERKEN, burada iman eden İNSANDIR, kadın ve erkek farkı yoktur. TABU yüzünden bu böyle, ORADA NAMAZDASIN... Gözyaşlarıyla ALLAH'a kilitlenmişsin, KOPMUŞSUN MİR’AC’A GİTMİŞSİN, NAMAZ İLE ISLAH OLMUŞSUN. KISACIK İKİ REKAT NAMAZ VE GÖZLERİN IPISLAK. Allah aşkına BENİM KADIN, senin erkek görecek halimiz var mı? ALLAH İLE MİR'AC’DAYIZ. Dinin direği namaz ile tırmanmışız. Namaz bizi KÖTÜLÜKTEN alıkoyar. BEN NASIL ŞİMDİ DERİM Kİ "Vay be, bizim imam fıstıkmış"... Olur mu böyle şey. Şakası bile hoş olmaz bunun.

Hac 77: Ey İMAN EDENLER! Rükû edin, secde edin; Rabb’inize ibadet edin, hayır işleyin ki kurtulabilesiniz.

“EY İMAN EDENLER >>> İNSANLAR (Kadın ve erkek). Rükû edin, secde edin; Rabb’inize ibadet edin”, YANİ NAMAZI KILIN. ÇOĞUL söylediğine göre, CEMAAT de var. Ey iman eden kadın ve erkekler, namazı kılın-kıldırın anlamı var mı yok mu? Bakın bakalım var mı yok mu? EY İNANAN İNSANLAR diyor. Demiyor ki, ey inanan erkek, sen imam ol; ey inanan kadın sen sakın olma, imama uy! Böyle mi diyor ayet? Allah EKSİK Mİ yazmış? Diyanet tamamlıyor: İLMİHALLERE göre, mezheblere göre, hadislere göre... MEAL BOZUYORLAR.

Nisa 34: Erkekler, kadınlar üzerinde hakim dururlar, çünkü bir kere Allah birini diğerinden üstün yaratmış ve bir de erkekler mallarından harcamaktadırlar. Bunun için iyi kadınlar, itaatkardırlar. Allah'ın korumasını emrettiği şeyleri, kocalarının yokluğunda da korurlar. Serkeşlik etmelerinden endişe ettiğiniz kadınlara gelince; önce kendilerine nasihat edin, sonra yataklarında yalnız bırakın, yine dinlemezlerse dövün.

AYET yanlış TERCÜME... Aynen "Cariyelerinizi fuhuşa zorlamayın" gibi bir densizlik ile yazılmış. Erkekler DIŞARIDA (avlanıp vb.) İAŞE BULMAK ÜZERE ADALELİ YARATILMIŞLARDIR. KADINLAR İÇERİDE (çocuk bakımı getirilen avın pişirilmesi vb.) olarak farklı yaratılmışlardır. Kadının dövüşmesi yasaktır. Bu da bir NİMETTİR, bir iltimastır kadınlara... Şimdi ayete dikkat edelim: Arapça bilenleriniz hemen anlayacaklardır. "ARTIK", "Ondan sonra" ifadesi vardır. Demek ki daha önce durum bu değilmiş. Geriye gidiyoruz, nereye İLK İKİ İNSANA. Cennet’teler EŞİTLER. Orada güç gösterisi yok. Orada ava çıkmak yok. Orada kadının doğurması yok! YANİ ERKEĞİN KADINA ÜSTÜNLÜĞÜ YOK. Tıpkı peygamberler gibi, BİRİ DİĞERİNDEN ÜSTÜN DEĞİLDİR. Üstün diyen Cehennem’e yol alır. Sonra yeryüzüne inilmiş ki artık burada Cennet'teki selamet, güvenlik yok. Mikroplar, sivrisinekler, dikenler, vahşi hayvanlar... İlk kez oluyor: Kan akıyor, diken yırtınca... Halbuki daha önce böyle bir şey olmazdı. Acıkıyor kadın daha önce böyle bir şey olmazdı, acıkınca kuş ağzından girer çıkardı ve doyardı. Erkek başlıyor bir alet bulup, gücü yettiği hayvanı kovalamaya... Çünkü kadının ÇİZİLMESİNİ, KANAMASINI, güzelliğinin bozulmasını istemiyor. Erkek ha bire KAS yapıyor. Genetikler boyu geçiyor bu. Akşam oldu, bütün vahşi hayvanlar pusuda. Bir mağara buluyorlar, önünde ateş yakıyorlar. Orada çocuk doğuruyor eşi. Artık ona dişi olan insan bakacaktır. Erkek de her ikisine NAFAKA olarak bakacaktır. Dışişleri bakanı dışarı çıkıyor, içişleri bakanı da evi yönetiyor.

Şimdi bu durumda ALLAH BİZİ BAŞTAN MI AYIRDI, erkek güçlü mü olsun dedi sizce? İleride Cennet'e girildiğinde de KESİN EŞİTLİK VAR. Bir kadın düşünün. Cenneti kazandı. Artık onun GÜNEŞ SİSTEMİ ÇAPINDA KOCAMAN BİR YEMYEŞİL CENNETİ VAR! O ONUN! Ve Kocası Cehennem’de yanıyor bu arada... Kurtaramamış... KİM ÜSTÜN? TAKVA ELBİSESİ GİYEN İNSAN ÜSTÜN. Orada HATİCE ANAMIZ GİBİ KADIN AĞIRLIKLIDIR (İnsan ihtirasları sınırsızdır. Kapıcı Hüseyin efendiye fırsat ver, SADDAM HÜSEYİN OLUP, Kuveyt'i ele geçirip, sonra Dünya’yı ele geçirmek isteyecektir). Şey daima Küllişey'ine doğru ÇOĞALMAK ister. CENNET ZATEN BUNUN İÇİN VAR. İHTİRASIN NEYSE, KÜLLİ ŞEY'İN'İ ORADA BULUYORSUN.

Allah'ımızın Cennet adı VEHHAB"dır. Bunun anlamını bilen var mı? Cennette birim zaman başı (mesela bir dakika diyelim) daha önce verilmemiş, hepsi ilk kez verilen, her dakika verilen 70 bin büyük sürpriz. Ve kaç dakika sürüyor Cennet? EBEDİ... Ebediyen, daha önce hiç kimseye ve tekrar olarak verilmemiş 70 bin BÜYÜK SÜRPRİZ veriyor. Bu dünyada VERMİYOR. Onun için VEHHAB, Allah'ımnızın CENNET adıdır. Ama bizim mealci cahiller karşılıksız veren der. SAMED NEDİR peki, karşılıksız verip, hiçbir şeye gerek duymayan demek değil mi? Zülcelal vel İkram ne demek? Sürekli ve sürekli karşılıksız ikram eden değil mi? VEHHAB'ın FARKI bu... Onun için CENNET insanın şey diye başladığı ve dinmez ihtiraslarının KÜLLİ ŞEY'in diye TESKİN EDEBİLİR. Allah Musavvirdir, herşeyi en güzel tasvir eder, Allah Vehhab'dır, o her ünik şeyleri kullarına CENNET'TE YIĞAN'DIR. VAHİDÜL KAHHAR. Bir şey >>> zaten >>> Külli Şey'in denen HOLOGRAMIN PARÇASIDIR.

Geri Dön     Yukarı