100 - 5 Haziran 2002 Çarşamba

Selam ve Selam,


“Tek Yanlı-Çift Yanlı Kuvvetler” Yukarı

Aslında dört kuvvet yok, iki takım kuvvet var: Tek yanlı kuvvetler, çift yanlı kuvvetler. Çift yanlı kuvvetler duran dalga gibidir. Yani zıt iki yönden aynı düzlemde birbirlerine rastlayıp da DURAN dalga fenomenini yaşayan kuvvetlerdir. Bu kuvvetler (ki dörttür) aslında 2x4 kuvvettir. Elektro kuvvet, Magnetik kuvvet. İkisi birden Elektro-magnetik kuvvet adını alır ve yanlışlıkla tek bir kuvvet sanılır. Oysa Elektrik kuvvet, evren YÜZEYİNDE, yani bildiğimiz evrendeyken, Magnetik kuvvet, açılmamış 7 kuvvetin tünel ağzında hemen kapı eşiğinde durmaktadır. Buna kuantum fiziğinde "Tünel süreci" denir ki, Worm Hole ya da bunların oluşturduğu kuantum köpüğü kapsamında yer alırlar. Burası Süper Uzay’dır! Elektrik kuvvet AÇILAN 4 boyutta yer alan SOMUT/reel sayılardan oluşurken ve ölçümlenirken, 7 boyutlunun bize TEĞET duranı, yani KEHF kapısında ellerini uzatmış KITMİR gibi bize de değen kuvvet gizemli magnetizmadır.

Diğer çift yanlı kuvvet ise, çekirdek içindeki üç interaktif kuvvet çiftidir. En bilineni "Güçlü Nükleer Kuvvet”tir. Bu çekirdekten dışarı çıkamaz. Bunun çıkan bölümüne "Zayıf çekirdek kuvveti" denir. Yani Güçlü Nükleer Kuvvet'in salınan bir bölümüne Zayıf Nükleer Kuvvet denir. Bunu niçin salar? Çünkü çekirdek dengesini, enerji sakınımını gerçekleştirmek için... Aynı durum gezegenlerde/yıldızlarda da vardır. Buna NOVA denir! (Süpernova ile karıştırılmasın, tamamen farklılar). Mesela Jüpiter'de yalpanın neden olduğu ve Japeth denen bir GÖZ bölgeden fırlatılmış olan VENÜS gezegeni var. İçtutunum dengesi gereği Jüpiter iki gözünden birini feda etmiştir. Venüs ve Jüpiter atmosferleri tıpatıp aynıdır. Güneş sisteminde bir başka TIPATIP gezegen daha yoktur. Ay bile Dünya’ya hiçbir şekilde benzemez. Bu makro sistemdeki NOVA'nın aynısı çekirdek kuvvetlerinde de vardır. Sanki atom çekirdeği, içtutunumunu ve korezyon kuvvetlerini kurtarmak için, Zayıf Nükleer Kuvveti kısmen NOVA biçiminde bırakır. Bu da Nötrino denen parçacıklardan ibarettir. Zayıf nötr akımlarda, hayalet madde dediğimiz nötrino, etkileşmeden, güçlü nükleer kuvvetin novasını dışarı atar ve evren tıkabasa bu nötrinolarla doludur. Nötrino, Foton, Kuark ve Gluon, bunlar PARÇACIK ama FERMİON kategorisindendir.

"Gökler ve yerler bitişik iken ayrıldı" ifadesinde; fermionlar MADDEYİ, yani el ile tutulan gözle görüleni (ARZ), diğer takım ise BOZON (Bosone), gözle görülmeyeni fakat KUVVET alanlarının etkimesinde rol alan Virtuel (zımni) parçacıkları oluştururlar. Bunlar MADDEYİ oluşturmaz ve maddeye dönüşmezler. Bunlar sadece boşluktaki KUVVET alanlarıdır, kuvvet taşıyan değiş-tokuş parçacıklarıdır. O yüzden Kur'an, "GÖK" demektedir. Yer olan MADDE kapsamındakidir. Aslında ikisi de kuanttırlar. Mesela fotonlar... ARZ (Fermion) olan fotonlar bize ısı ve ışık verirler. Maddeyi oluştururlar (İki foton çarpışırsa, bunlar mesela elektron-antielektron ÇİFTİNİ üretirler. Yani maddeye dönüşebilirler). Ne var ki, öteki fotonlar, mesela, mıknatısın bir demir iğneyle etkileşmesindeki kuvvet alanlarını taşırlar, bunlar da bildiğimiz FOTONLARDIR. Ama farkı şudur: Bu fotonlar asla ışımazlar ve ısı vermezler. Birbiriyle çarpıştığında asla bir çift parçacığa (Örnekteki elektron-pozitron çifti üretimi/Pair Production) dönüşmezler.

Şimdi gelelim yeniden zayıf çekirdek kuvvetine... Nötrino olan MADDİ parçacıktır yani Fermiondur. Ama nötrinoları bıraktıran w+, w-, ve w0 böyle değillerdir. Bunlar bozondur. Nötrino gibi madde değillerdir. Zayıf nükleer kuvvet ile elektromagnetik kuvvet birbirlerine değerce en yakın olanlardır. O halde, evrenin başlangıç dönemlerinde bu ikisi BİRLEŞİK iken ayrılmış olmalıdırlar. İşte birleşik Alan Teoremleri’ne göre Elektromagnetik kuvvet ve Zayıf çekirdek kuvveti bir dönem bitişikti. Buna ELEKTRO-ZAYIF kuvvet denmektedir ve bunun ünlü ORTAK parçacığı (BOZONU) Zo yüksüzüdür ve denel olarak bulunmuştur. Elektro-zayıf kuvvet ise güçlü nükleer kuvvet ile büyük birleştirme teoremlerine göre BİTİŞİK idi. Bu üçü bir demet olan kuvvetin parçacığı Leptokuarklar (ileride Gulon Denizi diye ad değiştirecektir) önermesidir. Pekiyi bu üç kuvvetin fermiyonu leptokuarklar ise BOZONU nedir? İşte onun adı HİGGS bozonlarıdır. O bozanlar şimdi yok! Çünkü evrenin EN ÖNCE ve en sıcak döneminde oluştular. Evren soğuyunca da vedalaştılar.


“Hz. Yusuf” Yukarı

Yusuf, HURİ (Walküri) cinsindendir. Yani erkek-kadın ve başka bir cins olmak üzere üçlü bir CİNSİYETİN bir üyesidir. Bu cins kadınlardan da güzeldir ve kadınlar parmaklarını kesecek kadar onlara tutkundurlar. Ayet bunu anlatıyor. 11 kardeş XY ve Yusuf YY, kadınlar da XX bunları yazmıştım. Yusuf erkek ama 11 kardeşi de erkek. Kardeşlerinin tamamı erkek, yani bir tek kadın yok, kızkardeşleri yok. Çünkü potansiyel 11 kadının TEK BİR GÜZELLİĞİ YYx olan YUSUF'da toplanmıştı. Yusuf potansiyel (doğmamış) 12 kızkardeşinin ŞABLON (Walküri) güzelliğini almıştı. 11 kızkardeşi (ki doğmadılar) yerine kendisi çok güzeldi. Onun için ayette "Yusuf ve Kardeşleri” diye iki klasman var.

Üç CİNSİYET olarak yaratıldık. Cennet'teki zürriyet: KÜRİ (Kyrie, Huri), bunların dişilerine Vildan, Khurie deniyor. (Walküriye), erkeklerine German Küri deniyor. Bu birinci cinsiyettir. Pek azı bu tarafa genetik olarak geçmiştir. Doğmamış kızkardeşler ise Walküriye’dir (Huriye'ler Wildanlar). Eğer 24 kardeş olunacaksa, bunların 12 tanesi doğmamış KIZLAR olacaksa (Cennette var edilenler arasında kalacaklarsa), geriye 12 tane erkek doğar, fakat bu erkek 12 doğmamış (ama Cennet'te var olan) kızkardeşlerinin güzelliğini alır. (Bunlar YYy ve YYx yasalarıdır, maalesef şimdiki bilim bilmediğinden ve tıbben tesbit edilemediğinden, omurga-kaburga Ha/vetleri içinde keşfedilmeyi bekliyor. Bu yasalara sonra değineceğiz).


“Zig-Zag Teknolojileri - Hans von Aiberg” Yukarı

Zero-n çöktü... Ellerinde bir tane bile gitar yok! Diğerlerinin "Hurda" olduğunu biliyoruz. 2 tane ellerine geçse bile Zero-n için dört gerekli, oysa bizde iki tane var. One-n kazandı! Zero-n yenildi. Böylece ŞU ANDAN geriye gidip, bir daha değiştirilmiş tarihi değiştirme yolları ebediyen tıkandı. MIB'ın sonu geldi Blackflag kazandı.

Onlar gitar değil! Gitar içine saklanmış holografik hafızalar. Milyon görevinden biri de GİTARI çaldırmak. Eğer bir Tarık (0N ya da 1N) şu anda mesela Hawking'i götürmek için gelirse ve ZZ-chipinde saklı bulunan holografik ansiklopediden yeniden GEÇMİŞİN geçmişine gitmek mümkün. 2002 yılından geriye giden 20 yaşındaki birini düşünün. 20 x 14 = 280 yıl. 2002-280 = 1722... İşte TARİH'e yeniden müdahele edilebilirdi. Mesela Fransız ihtilali yaptırılmazdı veya tersi bir şeyler... Tarihte okuduğunuz o kişiler (Marat, Robespierre vb.) KEHF içinde kalıp, 2 x 280 yıl sonra mağaradan çıkarlardı. 560 yıl sonra... Evet ADLER=Mighty de böyle oldu işte! Değişen tarihin kurbanıydılar. Yuşa bile böyleydi...

Dünyayı Siyonistler ele geçirdiler 2. Dünya Savaşı’yla birlikte. Alman teknisyenleri (von Braun gibi) ABD ve SSCB'ye pay ettirildi. Zigzag ise Thule'yi bıraktı ve ThuleQarnaaq olarak tam gizli bir kuruluş oldu. Grönland'a taşındılar. K-L-M-N serisi deneylere devam ettiler. ABD'nin işgal altında tuttuğu ve sert davrandığı Japonya'ya olan husumeti bitince, ThuleQarnaaq teknisyenlerimiz, Japonya’ya gidip, geri ve bitirilmiş bir millet olan Japonları "Alternatif Siyonizm" ile ideologize kıldılar. Sony hariç, tüm diğer tekniklerini (Tesla teknikleri başta) Cassiope denen projede gerçekleştirdiler. Sony ise aslında Texas Instruments gibi Silicon Valley'e bağlıdır yani Siyonisttir. Cassiope ise tam tersine ThuleQarnaaq'ın, yani Zero-N değil; One-N'indir.

Zero-n ile One-n... Biri ÖNCE ve Valhalla'dan gelen bir Tarık; ötekisi sonra ve Allahlaw'dan gelen İKİNCİ Tarık. Zero-n >>> Zion (Sionizmin dağı) One-n ise karşı grup. Cassiope'de Jessup, Kozyrev gibi sayısız ustanın, özellikle Wiener'in katkıları yanında bunların yetiştirdiği Japon teknisyenlerin rolü var. Cassiope ismi ÖRTME bir isim, Yunan efsanesi havası vermek için. Daha sonra Casio oldu.

Bazı arkadaşlarımızın kolunda Casio >>> Blue Tooth saatler var. Bir tane de bende var. Bluetooth... Herşeyi yapıyor neredeyse... TV'yi ve playerleri kumanda ediyor, bilgisayarı ve müzik setini kumanda ediyor. Otomobilinizi bu saatlerle uzaktan kumanda edebiliyor ve çalıştırabiliyorsunuz, alarmını susturabiliyorsunuz. Aynı saat, evdeki su ısıtıcısını, buzdolabını kontrol edebiliyor. Kablo gerekmiyor. USB kullanmadan BlueTooth (Tesla'nın lakabıdır: İki dişi arasında elektrik akımı oluşturup eğlenirdi ve dişleri mavi ark ile UV beyazlığında parlardı) ile wireless bağlanabiliyorsunuz... Ve bu saat kolumda! Marka yine Casio! Bilgisayarımı bu saatle açıyorum, TV'yi de kumanda ediyorum. Tesla buldu (1902 yılı), Jessup ve Allende geliştirdi. 2000 yılında piyasaya verildi. Ben bunu 1967 yılında biliyordum...

Sizce Casio firması paranormal bir firma değil mi? İlk kalkülatörler, tansiyon ölçen 450 metreye dalan saatler... Kanda şeker ölçen ve kalp krizini doktor ya da adresli kişiye (Hemşire, bakıcı gibi) bildiren... İlk FM radyo saatler, ilk TV saatler ve Mercedes dahil tüm ileri elektronik teknolojileri yöneten minicik parçacıklar.

Garip gitarlar, tuhaf saatler. Dünyada 100-40-10 tane yapılan tuhaf tuhaf araçlar... Bir de şu GINGER... Saniyede 6000 scan ile vücudunuzun ne yapmak istediğini biliyor ve ona göre yol alıyor. Bu GİNGER'ı size NE, ya da kim UNUTTURDU? Hani bu yüzyılın en büyük buluşuydu da niye kimse satın almıyor? Hatta hatırlamıyor! ABD gibi yerde ve filmlerde bile HALEN KULLANILMADI! Sahi bu “Ginger” nedir? (Microchip'i Casio'dur) İleride ayakkabı olacak kadar küçülecek Ginger (Zencefil) ve çok iyi bir UFO parçasıdır.

Acaba şu birkaç parçayı daha toplasam da Holo-Vizyonu icat edip, Kayicasi'ye patenti devretsem mi? Eh parçalar elimize geçiyor yavaş yavaş! Şu zaman savaşları ne tuhaf değil mi? Zaman mucitleri, zaman telepatları zaman savaşları vb. Tam bir belaya (Trouble anlamında) İZNOGOUD'a çattınız... Mahalledeki imam neyinize yetmiyordu? Hans'ın tadını aldınız mı, artık geriye dönüş yoktur. GELECEĞE dönmüşsünüzdür. Alın ilim, teknoloji, Kur'an vb. Dabbet Hans ile başınız belada! Dönemezsiniz artık camiinin imamına! Ne verecek size? Yezidilik, Süfyanilik mi? Bir daha "Yarabbi gerçeklerin gerçeği nedir, bana hidayet ver, sen beni duyan ve içimi bilensin" gibi dualar etmeyin, yoksa Hans'a toslarsınız. "Allah'ım doğrusu nedir? Ya yanlış yapıyorsam?" diye yalvarırsanız benimle çarpışırsınız. CUMA'yı tatil yapalım diye yürüyenler arasından çıkıp, "Cumayı tatil yapmayalım" demeye başlarsınız. 180 derece dönersiniz.

Size demediler mi, Hans Aiberg'e tiryaki olacaksınız diye? AIlias J.L. Borges ne dedi? "Bay von Aiberg Allah'tan gönderilmiş bir Rahmettir"... İnandınız mı şimdi? Normaldiniz, oldunuz paranormal. Allah'ımızın kendisi paranormal olduğundan, Allah ile yakınlaştığınızı da söylememe gerek yok. Allah bizler gibi normal olsaydı -haza/haşa- köşebaşında görürdünüz ama BİZLER paranormaliz, Allah'a ve ahlakına en yakınız. Bize de derler HANİF!


“Hz. Muhammed” Yukarı

Nur 63: Aranızda peygamberi çağırmayı, sizin birbirinizi çağırmanıza eş tutmayın. Allah sizin, birbirini siper ederek sıvışıp gidenlerinizi bilir. Resulün emrine aykırı davrananlar, kendilerine bir fitnenin gelip çatmasından yahut acıklı bir azabın yakalarına yapışmasından çekinsinler.

Bu ayet çok anlamlı. Amcaları, "Ulan Muhammed çabuk zıpla buraya!" gibilerden konuşurlardı. Hızını almaz bir de toz toprak serperdi dallarla toz kaldırıp. Eski arkadaşları ise kibirlerine yediremiyorlardı "Resululullah" demeyi. Ali dışında ona kimse saygı duymuyordu en başta. Amcasınınoğlu Ali, doğuştan asaletliydi: etik asaleti vardı. O yüzden Allah'ımız onu DAMAT yaptı Resulullah'a ve ŞEHİD mertebesine yükseltti. Yoksa Ali'den başka daha 26 (toplam 27) amcasının oğlu vardı. Abbasiler bile amcasının oğullarıdır. 27 kuzenden sadece ALİ saygılıydı. Diğerleri "Amcamın oğlu gel kız tavlayalım" gibi konuşurlardı Resullulah'a... Resulullah İslam kurallarını ayetlerle indirdikçe bunu hazmedemeyenler vardı. Mesela mahalle-oyun arkadaşı biri, "Niye sen peygambersin de ben değilim?" diye saçmalardı, "Allah'a rica et bana da vahyetsin". İşte bu ayetler böyle densizlikler üzerine geldi. Yani o günleri yaşamak gerekir. Ya da Levhi Mahfuz'dan, ya da Kur'an'daki detaylardan anlamak gerekir.

Nisa 80: Resule itaat eden Allah'a itaat etmiş olur. Yan çizen çizsin, biz seni onlar üzerine bekçi göndermedik.

Benim durumum da bu. Allah'ın emirlerini saydım gruba... Sert bile oldum belki. Barış-sevgi-hoşgörü dedim, nefsinizi öldürün dedim. Bunlar Allah'ın SELAM >>> BARIŞ emridir.. Allah'ın emrini dinlemeyenler, yani bu grupta yançizenlere elbette gözcü değilim. Resulullah'a cihad emri nice uzun yıllar sonra geldi! Ben bunun için sabırlıyım. Resulullah'ı taciz ederlerdi sahabeden çok kişi... "Haydi savaşalım, mahvedelim!". Onlar öyle agresif oldukça, Allah'ımız da SÜREYİ UZATTI. Putperestler Müslüman aileleri bile şehit ediyorlardı ve "Karşı çıkın" ayeti bir türlü inmiyordu. Çünkü İSLAM >>> SELAM >>> BARIŞ, yani İÇ barış, yani ilk İslam içindeki ilk kişilerde İÇ BARIŞ yoktu. Resulullah siz ikiniz "Okçu" olarak şurayı bekleyin dediğinde, yanıt çok komikti: "Ben onunla küsüm, dargınım, konuşmuyorum". Halbuki ilk savaşını verecekti İslamiyet! Yani putperestlere karşı savaşılacak, fakat NEFSLERİ iki Müslüman ve usta okçuyu YANYANA getirmiyordu!

Önce nefsini öldürerek, düşmanından kurtulup, sonra komşundan başlayarak uzak menzillere doğru çevrenle barışık olacaksın. Komşun aç iken uyumayacaksın. Yetimhaneye, Dürülaceze’ye, kimsesiz hastaların ziyaretine gideceksin. En az yılda bir kez... Sokağa atılmış dostlarımız hayvanlara bakacaksın. Hiç bir şey yapamıyorsan, bir çift balık alıp onlara yem atıp sevindireceksin. Kırıntıları güvercinlere vereceksin... Ağaç dikeceksin. Ağaç bulamıyorsan asma kütüğü dikeceksin. İlla ki CENNET'in izdüşümü olarak YEŞERTECEKSİN Dünya’yı. Biyosfer denen canlılar küresinde BİZ >>> BİZLERİZ! Gelincik çiçeği, şu minik şaklaban yavru fino... Sen-ben, yaban hayatı, orman yangını ve biz biyosferiz, bir CANLI-KÜREYİZ, ona BİREYİZ. Eğer maydanoz yiyorsan, ekmeyi de bileceksin. Bunlar “Salih Ameller” diye tanımlanıyor.


“Şehit Olmak” Yukarı

Çok anlamları vardır, ölmeden ölmenin... Ve yeri geldikçe konu gereği bir anlamını sunuyorum. Hanifler eğer ŞEHİD olursa, kabire gitmeyecekler... Çağlar boyunca işaretli meleklerle birlikte YAŞAYACAKLAR. Melekler ÖLÜ MÜ? Hayır! Peki 5200 işaretli meleğin yanında yeşil resmi üniformalı şehid de ölü mü? Hayır! Yeşil miğferliler ölü mü?

Şehidler tanıktır... Kendilerinden sonra KIYAMETE KADAR olan zamana tanıktırlar. İşte ölmeden ölenlerin en hayırlısı onlardır. Ölmeden ölü oldukları için DİRİ kaldılar. Ölselerdi, toprak altına el fatiha! Ama ölmediler ya, sorgusuz Cennet'e... Toprak ve Cehennem onları reddeder çünkü. Allah'ın (Eş Şehid) KABUL ettiğini Cehennem reddeder. Yukarı düşerler, aşağı değil. Allah'a racidirler. Nefsinizi öldürürseniz DÜŞMANINIZ ölecektir... Ve nefsinize vesvese veren Şeytan da vesvesesini kesecektir. Nefsinizi öldürmezseniz NEFSİNİZE ZULMEDERSİNİZ. Zulüm (İntihar dahil) YASAKTIR, HARAMDIR. Kendinize dahi ZULUM büyük GÜNAHTIR. Nefsinize sakın zulmetmeyin! Öldürün gitsin, hem ruhumuz kurtulur hem de nefsimiz Cehennem’den kurtarılır. Birlikte ölmeyin nefsinizle... Önce o ölsün, sonra siz vakti gelince ölün.


“Messenger” Yukarı

286. Allah hiçbir benliğe, yaratılış kapasitesinin üstünde bir yük yüklemez. Her benliğin yaptığı iyilik kendi lehine, işlediği kötülük kendi aleyhinedir. "Ey Rabbimiz! Unutur yahut hata edersek bizi hesaba çekme. Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize, güç yetiremeyeceğimiz şeyleri de yükleme. Affet bizi, bağışla bizi, acı bize. Sen bizim Mevlâ'mızsın. Küfre sapanlar topluluğuna karşı yardım et bize!"

Bunu okuduk mu... Bütün sıkıntılar, korkular gidecektir. Ben bu yüzden CEZALI olarak bu ayeti okuyorum. Kendimi kudretli sandım. Yükleri omuzladım. Meğer, “Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize, güç yetiremeyeceğimiz şeyleri de yükleme”, demeyi unutmuşum. Onun için yükler altında feryadı figan ediyordum. Yani ben cezalıyım. Sizler ceza görmemek için, şunu PEŞİN PEŞİN okuyun ve omuzlarınızdan o yük alınsın, önceden, en baştan HAFİFLEYİN! Kolay bir ayettir, bilmeyen ezberlesin.

Jana'nın UNUTTURDUĞUNU, beni YANILTTIĞINI düşünerek KENDİMİ SORUMSUZ TUTTUM. Halbuki ayet (Bizde içtüzük 188. madde) ne diyor? "Ey Rabbimiz! Unutur yahut hata edersek bizi hesaba çekme”... Tevbe edeceğime Jana ile kavga ettim. "Bana kaldıramayacağım kadar yük yükleme" diyeceğime, “Dağların bile kaldıramadığı emaneti ben yüklendim” diye yazdım.

BEN CEZALIYIM... Niye cezalı olduğumu apaçık gördünüz değil mi? Kur'an KONUŞTU MU KONUŞMADI MI? Boşuna İSYAN etmişim üçler meclisine ve ben HAKSIZMIŞIM sahiden. Eğer bu ayeti (taşı) gediğine koysaydım, haksız olduğumu baştan anlardım.

Burada MODERN ve GERÇEK bir TASAVVUF yapılıyor farkında mısınız? Biz de keramet, velayet, marifet, tarikat, şeriat falan yok. HAKİKAT var. Onun altında malumat, Sünnetullah, Hanifat vb. var. Allah ile bir olup "Enel Hakk” demezsiniz ama Allah'ın dostu olursunuz! Aynel Yakin olmazsınız ama Cemalini görürsünüz. İlmel yakin olmazsınız ama, ondan milyon kat ileride olan ALİM olursunuz.

Geri Dön     Yukarı