058 - 11 Şubat 2002 Pazartesi

Selam ve selam sevgideğer hanifcanlar,


“Kur’an’daki Fitneler - Mezhepler” Yukarı

Kuşkusuz Tevbe Suresi’nin son iki ayeti Tevbe içinden değil. Tevbe Suresi’nden sonra gelen Nasr Suresi’nin girişi. Bu son iki ayet, bir tuzaktır: Allah'ın bazılarının üzerine koyduğu fitne (sınav)dır.

Rabbimiz Kur'an'a tuzak kurmuştur. Bundan Hanifler yüzlerinin akıyla çıkarlar, diğerleri de kalırlar. Sınıfta kalmak demek, üç sınıftan dipten ikisine razı olmak demektir. Cehennem sınıfta kalmışlar için, Cennet ikmale kalmışlara ve Sabıkun/Mukarrebun/Naim olan Cennet ise iftihara geçenlere rezerv edilmiştir. Biz buna niyetlendik, dayatıp-isteyeceğiz. Milletimizin babası İbrahim'in yöntemiyle ve kurban olduğum efendim Resulullah'ın üsvei hasenesi olan en büyük ahlak ile donanmak isterim. Bizler böyle bir MİLLETİZ işte!

Fitneler yani tuzak ve sınav olan şeyler 19 tanedir:

1. Şeceretil Melune (Lanetli Ağaç): Adem ve Havva onunla sınav edildiler. Kalu Bela’dan beri nefsimizi besleyen o ağaç Cennet’teki tek yasak meyveydi ve yendi.

Bu neye benziyor biliyor musunuz? Rabb’im diyor ki, "Cumartesi, Pazar, Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe TATİL yapabilirsiniz, ama CUMA (cemaat günü) YAPAMAZSINIZ. Birbuçuk Müslüman şu anda Allah'a inat TATİL yapıyorlar. Cuma tatil olsun diye yürüyüşler yapılıyor.

Cennet’te de "Şu ağaç hariç" her meyveden dilediğinizce yiyiniz dendi. Ama illa o meyve, illa o yasak besin, nefsimizi anımsatan o FİTNE yendi...

2. Cuma gününü tatil yapmak FİTNEDİR... Çünkü ayet çok açıktır: Öğleden önce İŞYERİ açık. Öğlen koş ve namazı kıl, HEMEN işyerine git ve dükkanı aç. Rızkını ara... Bu apaçıkken, birbuçukmilyar hafif ve süfyanist Hadisçi Cuma gününü tatil yaptılar. Şu an Çeçenistan'da bile Cuma tatil. Bosna da tatil yapmaya çalışıyor. Bunun ikinci fitne olduğunu anlamadılar.
3. İslamiyette mezheb yoktur. Hepsinin yerine HANİFLİK denen bir din vardır.

Sünnetullah (Allah'ın doğa yasaları) ASLA DEĞİŞMEZ. Din aynıdır, 4 buçuk milyar yıl önce Cinler denen selef-halifeler, Dünya daha ateştop iken halifeliklerini MUHALEFET halinde sürdürdüler. İlk din onlara indi, adı İslam idi ve son din bize indi adı İslam! Ve bir daha din inmeyecek. Tüm dinler İslam’dır.

Sankritçe olan DİN, DÜNYA ile aynı köktendir. Kur’an’da, bu dünya için “fiddünya”, öteki dünya için "Yevmiddin=Din günü” diye geçer. Şimdiki halimiz, DÜNYA dinidir (Deny). Din 7 ayetle sabittir ki sadece "ALLAH'A has/özgü/özgün/mahsus/halis ve has'tır. Yani senin bir dinin varsa adı Allahî'dir. Sen artık Muhammedî, Musevî, İsevî değilsindir. Bu suçtur. Hele hele Sünnî , Şiî ve de Şafiî, Hanbelî de değilsindir. Sen Bağdadî , Halidî, Kadirî, Nakşibendî de değilsindir. Din'i Allah'a has kılarsan sen Allahî'sindir.

Kılmazsan, takıldığının peşinden, tutunduğun ipin peşinden uçurumlara gidersin (Ali İmran 102-103 ve 104). Allah'ın ipine tutunmayan için ateş çukuru vardır. Dinini parçalayanlar için acıklı azap vardır. Mezheb kurucularının tamamı Cehennem’de ebedi odunlardır, onların yüzü kararmıştır (İmamı Azam ve Malik mezheb kurmadılar, sonrakiler yani onları öldürmek isteyenler onların sırtından saltanat nimetini yemek için MEZHEB kurdular).

Mezheb Kur'an'da FIRKA diye geçer. Fırka=Tefrika, fraksiyon demektir. Fırka parti demek değildir (Parti=Hizb'dir Kur'an'da...). Mezheb iğrenç bir kelimedir, çünkü:

1. Zehab (zannetmenin yani büyük günahın aşırı halidir).
2. Müzheb, Allah'ın en büyük düşmanı olan cinlerden birinin adıdır.
3. Muzehab=Ebu Süfyan'ın LAKABIDIR.

Mezheb kelimesinden hemen şimdi ve derhal TİKSİNİN. Fırka=Mezheb olarak Kur'an'da geçer, ancak bunun anlamını bozmak ve Süfyanilerin babası "Sünni fırkası kurmamak için", "Sünni mezhebi" buyurmuşlardır(!)

Hanifcandaşlar lütfen şimdi bu iki kelimeden ikrah edin. Fırka (Siyasal İslam dahil) ve Mezheb... Lanetleyin bu iki kelimeyi! Allah'ını seven tiksinsin bu iki kelimeden! (Zaten Allah yandaşları=HizbilAllah'tır).

ZHB=Mezheb ile HZB (Hizb) AYNI KÖK DEĞİLDİR. Sizi kandırdılar, kandırıyorlar. ZHB ve HZB ayrı kombinasyonlardır.

Ali İmran:

102. Ey iman edenler! Allah'tan, O'na yaraşır şekilde korkun ve ancak Müslümanlar olarak can verin.
103. Hep birlikte Allah'ın ipine sımsıkı sarılın. Parçalanıp ayrılmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini düşünün. Hani siz birbirinize düşmanlar idiniz de, O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O'nun nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki, doğru yola eresiniz.
104. İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa eren onlardır.

Bu tek bir dinin (Hanifliğin) tanımıdır. En az Müslüman olarak ölen Cennet'e gider ama Hanif olan Müslümana Cennet layık değildir.

Devamını yazalım ve bakalım şu mezheb imamlarının durumu nedir?

105. Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte bunlar için büyük bir azap vardır.
106. O gün bazı yüzler ağarır, bazı yüzler kararır. Yüzleri kararanlara: "İmanınızdan sonra küfrettiniz ha? Öyle ise inkâr etmenize karşılık azabı tadın".
107. Yüzleri ağaranlara gelince, Allah'ın rahmeti içindedirler. Onlar orada ebedî kalacaklardır.

108. Bunlar Allah'ın, sana gerçek olarak okuyageldiğimiz, âyetleridir. Allah âlemlere hiçbir haksızlık etmek istemez.

Şimdi şuna çok dikkat: "Hani siz birbirinize düşmanlar idiniz de, O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O'nun nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki, doğru yola eresiniz."

"Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra parçalanıp ayrılığa düşenler gibi olmayın. İşte bunlar için büyük bir azap vardır."

Ve yukarıdaki ayete dikkatle bakalım: "Kendilerine Resulullah zamanında BU AYETLER indirilmiş", APAÇIK olarak "Allah'ın ipine tutunmaları istenmiş, dini Allah'a has kılmaları istenmiş"... Süfyani, Muaviye, Yezid, İbni Hanbel vb. bunu okumuşlar. Topluca Allah'ın ipine tutunup kardeş olmaları gerektiğini okumuşlar ama Amr İbnül As denen adamın Muaviye sultanlığına Ali cumhuriyetini satması yüzünden iki mezheb hortlamıştır.

Hakem maçı satmıştır. Rüşvet yemiştir, trübinler birbirine girmiştir. Biz Yezidîler Sünni, öteki Rafizîler de Alevî/Şiî olarak kan dökmüşüz. Sünniliğin kurucusu Ebu Süfyan (dede) geleneğinden Muaviye (baba) oğlu Yezid'dir.


“Zaman Gezmenleri” Yukarı

TESLA, sessiz sedasız geldi geçti bu Dünya’dan. Ona da büyücü dediler. Elektrik ve elektronik sihirbazı diye... Tesla’nın çift yaşamı (Karneyn) var. Bu çağa göre HİÇBİR eğitimi yok. Gelecek çağa göre ise OMNİST (Omniscience). Omni'lerin bilmediği yoktur sanki. Çok kafaya takarsa iki ay sonra bir Çinli ile hiç bilmediği Çince’nin edebiyatını hem de Mandarin lehçesiyle yapabilir. Akıllara ziyan dilleri konuşur. (Latince, Ladino ve Sankritçe).

OMNİ'ler kıyametin ortanca alametidir. Omnilerden 350-400 yıl kadar sonra Kıyamet’in BÜYÜK ALAMETLERİ BAŞLAR. Son ortanca alamet ise Mighty (Adler)dir. Onu büyük alametlerin ilki olarak Mesih İsa SİFTAH olarak izler... Yani ilk büyük alamet İsa'nın gelişidir.

Biz İKİ BAĞ'ız karşı grup H.A.A.R.P ve bizim grup ise H.A.N.İ.F. İkimiz de deneyler halinde savaşıyoruz. Telepatlar savaşı var ve başka savaşlar. Ben bunları ha/vet olarak biliyorum. Bu savaşlar sonuçta ALLAH BUYRUĞU'dur H.A.N.İ.F projesi diğerinden çok daha üstün, 50 yıl daha ileri teknik.

HAARP için şu çok iyi: Gürültü+gürültü=Sessizlik. Eğer iki dalga aynı doğrultudan ve KARŞIT yönden gelirse:

1. Bu enine dalga ise DURAN DALGA olur.
2. Boyuna (Küresel) dalgada ise, deprem+deprem=Absolut kararlılık olur. HAARP'e karşı HANİF (Honey-if)...


“Kişisel Bilgiler” Yukarı

Elimdeki bilgiler kötü amaçla da kullanılabilir ama bunu yapmak zorundayım. “Top” kuarkı, Higgs bozonlarını bulmak zorundaydım. Böylece bir UFO için "Magnetik şişe" yapılabiliyor. UFO'nun yüksek alan topuzu var bunun statik elektromagnetizmayı absorbe etmesi için prototip olarak “bir saniyede yıldırım ile biftek pişiren makineyi" denedim ve insanların o şaşkınlığını unutamam. Piyasaya soğuk fuzyon ile ısınan termostat verdim. "İki denizi karıştırmadan" ve biri soğuk biri sıcak iki deniz aynı kovada ve karışmıyor. Su ılıklaşmıyor. Soğuk ve sıcak diye kesin İKİYE ayrılıyor. Sıcak olan kaynamıyor, buharlaştırmıyor ve kovaya elinizi soktuğunuzda elektrik çarpmıyor. Daha da ötesi "Topraklama" yok. Evlerde "Termosifon" olarak ve bir adaptör cereyanıyla çalışıyor. Koskoca üniversite uğraştı ve sırrını bulamıyor. Sadece benim için "BÜYÜCÜ" diyorlar. Bilim adamı bilim adamına büyücü diyorsa varın siz düşünün...

İşte bütün bunların amacı "UFO"lara PROTOTİP oluşturmaktır. Başardım da. Ben bunları yapabiliyorum. 50 yıl önce de olsa yaptım.

Ben buluşlarımdan para alamam. Yasaklıyım, ben zengin olamam. Sadece gücünüzle olan yardımı alabilirim. Onun adı da fitre/sadaka'dır (zekat bile alamam). Bu yasağı Resullerin, Zülkarneynlerin, Hızırların ve bu kategorideki insanlar ile ilgili ayetlere bakınız anlayacaksınız.

Kehf:

94. Dediler ki: "Ey Zülkarneyn! Ye'cuc ve Me'cuc bu yerde fesat çıkarıyorlar. Onun için, bizimle onlar arasında bir sed yapman şartıyla sana bir vergi versek olur mu?"
95. Dedi ki: "Rabbimin bana vermiş olduğu servet ve saltanat, sizin vereceğiniz şeyden daha hayırlıdır. Bana maddî yardımda bulunun da sizinle onların arasına en sağlam seddi yapayım.

Hızır da 80'lerdeki ayetlerde Musa'yı kovuyor. Nedeni ise PARA. Musa diyor ki, "Bir duvarı doğrulttun ve hem de hiçbir ÜCRET istemedin". Hızır Musa'yı kovuyor: "İşte bu (Para) seninle benim AYRILMA nedenimdir" diyor.

Biz "Kaptanlar", KUR'AN'I YAŞAMAK zorundayız. Kur'an'a tutkal/zamk ile yapıştırılmışız. Ücretimizi Allah'tan almışız. Nefsimizi öldürdü Allah'ımız. Bizim gibileri zaman içinde şehid etti Allah'ımız. Yaşamımızı bilim-kurguya çevirdi Allah'ımız. İlmimizi artırdı Allah'ımız... Ama PARAYI yasakladı Allah'ımız.

Bana rastlayan uyuşturucuyu bıraktı, namaza başladı, Hristiyandı Müslüman oldu, komünistti Hanif oldu... Ve benim PARA ile işim olmadı. Kitaplarımın tamamı hayır işine gitmiştir. Bir tek kitabımın parasını YEMEDİM. Kendi evime aldığım kitaplarımı da SATIN ALDIM başka dükkanlardan.

Bunlar reklam değil, üstünlük taslamak, büyüklük taslamak değil. Tam tersine "BIRAKIP" yola çıkmak... Bakın şimdi de yolum SANAL BİR YOLCULUK olarak sizlerin ekranına geldi... Kim diyebilir ki, "Ben senden (Kur'an'dan) etkilenmedim HANS!". Herbirinizdeki o HANİF SIRATEL MÜSTAKIYMİ GÖRÜP YAŞAMADINIZ MI?" Atalarınızın dini yerine milletimizin atası İbrahim'in dinine dönmediniz mi?

Sizi etkileyen ben değilim. Ben=Kur'an sözcüsüyüm. Sizi etkileyen KUR'AN'dır. AYET dışı HİÇBİR ŞEY KONUŞMADIM, konuşmayacağım da... İşte bu Hans'tır, ücret almaz, güç alır sadece... Hızır da öyle. Görmediniz mi Musa'yı resmen defediyor! Allah ile Tur dağında konuşan Musa'yı DEFEDİYOR... Alim yanında peygamberlik kurumu da havadır.

Bakın bana ne şeyhe benziyorum, ne mürşidi kamile, ne veliye evliyaya ne şarlatanlara (Mehdi ve İsa özentilerine) benzemiyorum. Ben neyim bir bakın. Ve bakın bana, ben DİN İÇİN var değilim, BEN ALLAH İÇİN varım, KULLUK için. Evet sade bir kulum. Allah bunları size emretmiyor, siz yapın demiyor, rahat olun ama ben ALİMLİĞE soyundum. Son nefesi bekliyorum. Karnemi verirse yaratanım Sekar'a gitmezsem ve sizlerle buluşursam... Allah ile rızalaşacağız İnşaallah.

Alimliğe niyet etmenin (adayım sadece) bedeli budur dostlar ve çok zordur Alimlik... "HERŞEYİ BİLMEK" zorunluluğu vardır AMA HERBİR ŞEYİ... Kitap hamalı olmadan (Kur'an bize yeter) iyiliği emredip kötülükten ıslah ederek ve bir sabırla Allah'a MÜTTEKİ olmak zorundayım. Sadece Allah'tan korkarak... Alim olmak zordur ama yemin ederim siz benden üstünsünüz çünkü HANİF MÜSLÜMAN olmak hepsinden zordur.

Şu halinizle Sahabe’ye eşitsiniz. Gazali-Rabbani'lerden BİN kat üstünsünüz. Onlar ki namazın kaç rekat olduğunu Kur'an'da "BULAMADIK" dediler. Onlar size "CUMA GÜNÜNÜ TATİL YAPTILAR". Vallahi onlardan üstünsünüz... Hızır Musa'yı azarladı, siz de onları azarlayın.İnanılmazı başardınız. Atalarınızın dininden HANİF İslamiyete geçtiniz. İki kez iman ettiniz , iki kez “selam” dediniz. Artık Kur'an size meçhul (cahil) değil. Bir bir sırlarını açtırıyor.

Bunlara şaşırmıyorsunuz çünkü ben de PARANORMALİM. Merak etmeyin ben mecnun, deli vb. değilim, veli evliya, şeyh, mürşidi kalim gibi aşağılıklardan hiç değilim. Ben Mehdi ve Mesih de değilim (Daha 310 yıl var onlara). Ben servet para budalası, dinini satan ve sahte gözyaşları döken de değilim.


“Karanlık - Aydınlık” Yukarı

Karınlık ve aydınlık birer zıtlık değildir. Eğer bir SAYDAMI (mesela CAM) karanlıkta bırakırsan SİYAH ışıkta bırakırsan BEYAZ görünür. Arkadaki karanlık ve aydınlık önemlidir. Karanlık avantajını baştan yitirmiştir. Işık karanlığı aydınlatırken; karanlık ışığı KARARTAMAZ, ama ışık karanlığı İPTAL edebilir. Tersi olamaz.

Karanlık cehalete, aydınlık ise bilgiye teşmil edilir. Ayet gece ve gündüzün birbirini bürüp sardığını söylüyor. Bunun yedi anlamından birisi fizik ile ilgili:

1. Işıyan kuantlar=FERMİONLAR. Bunlara aydınlık ve madde deniyor.
2. Işımayan (Karanlık kuantlar) Bozonlar... Bunlara madde değil, doğa kuvvetlerinin ETKİNLİĞİ deniyor.

Bir örnek: Demiri ısıtırsanız ısı ve ışın fotonları yayar ve aydınlatır çevresini ama aynı demir DOĞA kuvveti olarak MIKNATISTIR ısıtmaya gerek olmadan doğal yapısı budur.

Evren o kadar aydınlık o kadar aydınlık idi ki en baştaki ilk saliselerde foton yaratılmadığından bu aydınlık KARANLIK olarak göründü. Ne zaman ki fotonlar yaratıldı, o zaman “Bu aydınlık!" dedik... Oysa o karanlıkta NUR üstüne NUR vardı (Nurün ala nur). O yüzden göremiyorduk karanlığın aydınlık olduğunu. Allah bile ZULMET HİCABLARI ardındadır. Karanlık perdeler anlamında değil, çok aydınlık anlamında... Gözlerimiz fotonu görür. Görmezse karanlık sanırız. Gözün biyolojisi belli, ama bir de şu var:

RÜYA... Acaba düşleri hangi GÖZLE görüyoruz? Hangi kulakla sesleri düşlerde duyuyoruz ve konuşuyoruz. Hangi dille? Bu da gösteriyor ki BEDEN=CESET bir araçtır amaç değildir. Beyin de bir araçtır. Rüyada beynin ZERRECE KATKISI yoktur. Rüyayı kök içinde eksi 4900 kg olan bir SANAL BEDENimiz görür. Onun göz olmayan gözleri görür, kulak olmayan kulakları dinler ve ağız olmayan ağzı söyler.

Bu da şu demektir: Allah'ımızın BASAR, SEMİU VE MÜTEKELLİM sıfat/isimleri GÖZ-KULAK-AĞIZ gerektirmiyor. Çünkü Allah bize RUHUNDAN ÜFLEDİ. Ruh bizim değil, ALLAH'ın. O duyuyor, konuşuyor ve görüyor. Rüyayı biz görmüyoruz. Hem göz-kulak kapalı, hem de uykuda MUTLAKA CANIMIZ ALINIYOR VE ÖLDÜRÜLÜYORUZ. Ölü olan CESED, cesedin gözü görür mü? Gördüğümüz Allah'ımızın BASİR isminin gördüğüdür. Allah bizde ama biz Allah'da değiliz.

İnsan Kenud=Nankör'dür. Allah'ın ruhuna sahibiz. Bunun ne demek olduğunu bilseydik HİÇ YARATILMAMAYI DİLERDİK. Allah tüm mahlukata üfleyeceği ruhunu TEKLİF etti taşır mısın? Arz bile hayır dedi. Sadece İNSAN aldı bu üflentiyi. Bilseydi almazdı zaten.

O yüzden Allah buyuruyor: "Ya Rabb’i kaldıramayacağım yükü bana yükleme" diye dua etmemizi Allah'ımız emrediyor. Evet bu iki kelimeye MİSAK deniyor.

Geri Dön     Yukarı