050 - 22 Ocak 2002 Salı

Selam ve selam,


"Messenger" Yukarı

Telepati, yani takyon kalıbının (matrix) resim halinde gönderilmesi, üç boyutlu holo-sculpture... Alıcıya gönderiliyor. Bu soyut eşyanın adı yok (Adem adları koydu. Daha önce bu “holo-picture”larla anlatılıyordu herşey. Adem bunlara isim koydu. Pencil dedi mesela (Calamus, Kalem) ve o resmin adı kalem oldu ama kendisi resimdi. Hangi dilden olursa olsun "KALEM RESMİ"ni esir içinde ideogram (Düşüncenin biçimlendirdiği esir/ethercik RESİM) bir kalıp olarak okuma yetisi, yani telepati.

“Messeger”den kaçak uçuk kelimeler alıyor, alabilen biri. Biyolojik radyonun organik frekansı eşyaştırıldı mı, küçük olarak “Messenger”den mesajcıklar alabiliyorsunuz. Yeter ki response/target birbirine frekans olarak eşitlensin.

Bugün ilk kez benimle ilgili olarak “2Door” mesajını aldım. Daha önce olmayan birşey çünkü mesleği ve yeteneği telepatlık “Messenger”ın. Ben de yoğuştum ve “guess who” mesajı verdim ve ümitsizdim, çünkü ben telepat değilim. Bana gelen mesaj çok önemliydi: “2Door”, bu da benim ilk telepati mesajı almam oldu. Üstelik beni iyi tanıdığını da anladım çünkü “zümre adım” ile bana hitap etti. Ama “tu dor” diye göndermedi, iki kapı gösterdi resim yazıda. Ben Zülkarneyn gibi (İki zamanlı gibi) düşündüm değilmiş...

3. Messenger biyolojik radyodur. Bana “2Door” diyen. Aslında hepimizde o yeti ve yetenek var ama onu harekete geçiren telepat responsu (Baz istasyonu gibi insan diyebilirsiniz). O sesin sahibi hanım beni düşünüyor ve MANTRA'yı “Tudor” diye kullanıyor. Otomatikman bana sesini iletmiş oluyor.

Benim bir adım Tudor (2 door). Ötekisi Tennessee Mississippi. İşte bunları hatırlayan Messenger'dir. Başkası sizin beyninize ulaşamaz ve bunları hatırlayanın da sizin aradığınız kayıp olduğunu bulursunuz. Der ki: "10SCE Waltz F1" (Ne tuhaftır ki daha yüzyıllar boyunca f1 (Mayday, SOS ve Help) yerine kullanılacak... Blujean üç asır daha giyilecek. Hamburger de ölümsüz. Yani ben size F1 dediğimde, bugün ne anlıyorsanız, yine o. Yani yardım istiyorum demek.

Şuna heyecanlıyım. Ben de ilk defa küçük algılar aldım. Üç kelime de olsa aldım ve ilk kez oluyor. Yani telepat ile radyom kurulabilir. Buyrun sizlere yine PARANORMALİTE, içinde de ben. Üç kelimeyi artık algılıyorum ve daha önce hiç olmamıştı.

Belki de beynin sırları keşfedilecektir evrende en zor olan BEYNİN KEŞFİDİR. Çünkü RUH (Eksi kalıbımız, takyon maddemiz olan nefs) beyni kullanarak CESET ile BİRLİKTE oluyor. Buna da yaşam deniyor.Yaşıyoruz.


"Radyastezi" Yukarı

Radyastezi şudur: Ruh (Zihinsel boyut, ölümsüz bilinç) ile ceset arasında 7 katman vardır. Orta katman (bileşke) adı NEFS denen enerji bedendir. Radyastezi bu bedenin ürünüdür. Bizim enerji ile girişim yaptığında esrarengiz bir ışıma vermektedir (Enerji kalıbı=Biyo elektro magnetik alan). Kirlian fotoğrafçılığında görünen o ışıklı galaksi gibi şekiller ve renkler... Bir örnek :

Su lila renkli olarak resme çekiliyor (halbuki su leylak renkli değildir). Bu lila nötr davranıyor. Mıknatısın iğreyi çekmesi gibi. Turuncu'nun kavuniçi olan tonunu görünce dayanamıyor ve oraya yöneliyor. Aslında tersi. Pekiyi bu kavuniçinin bir renk todeksi nerede var?

Sadece kiraz ağıcında... Kiraz ağacından mobilya bile yeraltındaki SUYU keşfedebiliyor (Kirlian fotoğraf makineleri, Sony ve başka firmalarca Japonyada satılıyor).

Uygun bir renk CEBİRİ diyagramı ve konfigürasyonu olan metrik gamların RENGİYLE bir çok biçimde radyastezi yapabilirsiniz. Bir örnek daha:

Karaciğerdeki zaaflar çok cırtlak ve rahatsız edici bir sarı (Safram/safran) olarak kendini belli ediyor. Radyastezi uzmanı eliyle şifa verirken, bu sarılık hastasına yine inanılmaz derecede çirkin bir boncuk mavisi renkli "potansiyel farkını kapatan" bir akım veriyor. Bu iğrenç boncuk mavisi şey ile hastalıklı olan safran sarısı birleşiyor. Ortaya rahatsız etmeyen bir gri çıkıyor. Bu gri alın bölgesinde toplanıyor ve dışarı çıkma eğilimi gösterir gibi bir kalp gibi atmaya başlıyor. Onun merkezini bu işi bilen bir sağlık memuru ile bisturi ile “x” (Çarpı biçiminde ÇİZERSENİZ). Normal kan damlacığı ile birlikte o gri şey havayla temas ettiği ya da vücuttan koptuğu için buharlaşan ve yok olan bir şey oluveriyor (şey diyorum, çünkü onların öyle isimleri var ki, anlatması değil, listelemesi saatlerce sürer ve HİÇBİRŞEY anlatmaz üstelik. Bu renk Cebirini ileride göreceğiz).

SONUÇ: Sarılık, alın yarıldığı zaman vücudu terkediyor. Bu niye böyle? İşte öyle! Al sana alternatif tıp. Madem ki Kirlian fotoğraf makinesi evlere servis pazarlanıyor alın ve araştırın. Apaçık ve detaylı anlatıyorum.


"Mutmain Olmak" Yukarı

Helak ve Halik birbirinin tersidir. Halik de yaratılır dirilirsiniz, Helak da ise tersine ölürsünüz. Hibe ve Heba gibi... Birisi gönülden giden ve yerini bulur. Ötekisi havaya uçar ziyan olur ama ikisi aynı kökten türeme. Halife ve Halife gibi. Birinci HALİFE, bir selefin (Cinlerin) yerine gelen yeryüzü Halifesi. HLF kökünden şunu da ayırt ederiz: muHaLeFet, yani HEM İKTİDAR HEM MUHALEFET... İkisi de BİZ İNSAN. Allah bizi yeryüzüne Halife kıldığında, KENDİ VEKİLİ gibi kıldı ve aynı anlamda KENDİNİ İNKAR ETSİN diye Halife kıldı...

Bilirsiniz ben kendimi HELAK ediyorum, birileri MUTMAİN OLSUN DİYE, iyi de bana da günah değil mi? Allah Resulüne "Kendini parçalama, helak etme, onları hidayete erdireceğim... O iş Allah'ın işidir, seni ilgilendirmez." der ayet. Eğer geçmişteki bir paygamber olsaydım bu ayete uyardım ama peygamber değilim, dolayısıyla bu ayete uyacak da değilim. Ben kendimi, insanlar mutmain olsun diye parçalayacağım. Parçalanmaya çoktan razıyım, yeter ki beni PARÇALAMASINLAR.

Eğer Hz. Lut BİR KİŞİYİ (Eşini mesela) MUTMAİN edebilseydi, Sodom ve Gomorre halkı batırılmayacaktı. İki şehir ve sayısız insan gazab ile yok edilemeyecekti. İki kızını MUTMAİN etmiş (Kendi genetiğinden) ama Karısı kendi genetiğinden değil ki, inanmış ama mutmain olmamış. Yani Ey inananlar bir daha inanın (Amenübullah = Mutmain olmak da demek).

Hz. İbrahim Allah'ı sorgulamaya çekti... İbrahim dedi ki: "Tamam sana inanıyorum. Ama kalbimi MUTMAİN etmeni de istiyorum. Allah ondan dört kuşu öldürüp dört ayrı tepeye koymasını ve çağırmasını istedi. Dört kuş ona canlanarak geldiler.


"Kişisel Bilgiler" Yukarı

Bu haftanın özeti şu oldu: "Kur'an normal değil PARANORMALDİR”. Onun için onu normaller (Araplar) değil ANORMALLER anlayabilir. Bu normal olarak çok iyi bir şey ama bir mahalleye bir kaçık gerekir (Şekil 1 : O bendeniz oluyorum efendim). Bizim Hanif mahallenin kaçığı da benim. Hatta bana gaybdan sesler geldi bugün “2door” diye... Hangi doktora sorsanız "Akıl hastalığı ses duyarak başlar” der.

Kitaplarım onları okuyanın hayat görüşünü değiştiriyor, baştan yaratıyor ve namaz kıldırıyor... Evet herkes böyle söylüyor. "Yarabbi ben ne yaptım da böyle oldu?" diye soruyorum, "Alt tarafı kitap yazdım, dünyada milyonlarca kişi de kitap yazdı. Benim farkım ne?" diyorum. Aynaya bakıyorum, kendimi (tahmininizin tersine kendimi hiç beğenmem) görüyorum. Vay canına diyorum kendime, "Sen ne işsin arkadaş" diyorum kendime. Kitaplarımın hiçbirine NAMAZ kılın demedim (7. kitap dışında). İnsanlar akın akın namaz kıldılar... Sordum okurlarıma, "Neden namaz kılmaya başladığınız?"... "Bunu arıyorduk, bilim ve iman patlamasını...". Yine şaşırıyordum, "Vay canına Hans , sen beni bile korkutuyorsun" dediğim olmuştur kendi kendime.

120 kadar gayrı müslimin müslüman olmasına vesile oldum. Ve ben sadece oturup onlara Hanif İslamı anlattım başka bir şey yapmadım. Dinlediler ve bir iki hafta yokoldular, sonra ainden ortaya çıktılar "Ben Müslüman olacağım" diye... Bir barda tanışıyoruz, iki sevgili ya da arkadaş, laf açılıyor, Müslümanlığa geliyor, üç gece sabahlıyoruz... İkisi birden Müslüman oluyor, (biri de bu arada uyuşturucuyu bırakıyor). Aynaya bakıyorum: "Ben yine ne yaptım yahu?"... Yine Müslüman oldular... Ben işret yeri BAR'dayım. Önümde içki yudumluyorum, şeytan pisliğini. Ben burada alçak ve aşağılığım ama orada Allah zikredilince başka bir şey oluyor.

ZigZag'dan çok önemli birine sordum: "Nasıl oluyor Bar gibi aykırı yerlerde iki laf ettiğim insanlar müptela ve sonra Müslüman oluyorlar?". O çok önemli bana diyor ki, "Rabbin Barların, Tuvaletlerin, her yerin Rabb’idir. Heryerde hazır ve nazırdır. Herşeyi istila etmiştir. O gittiğin yerler de Rabb’inindir, konuştuğun kullar da... Diyorum “Yine de açıklayamadın bana? Ben barda olmak zorundayım (müzisyenim, sahneye çıkıyorum, para uğruna), müşteri ikram ediyor gönderiyor, şampanya patlatıyor benim için birer yudum dudağıma değdirsem onbeş şampanya ısmarlansa insan kafayı bulur. Ben Hanif Müslümanım ve ne işim var barda ve içki aleminde”.

Dünyanın turisti beni dinliyor, içki gönderiyorlar, bir parça istiyorlar, çalıyor-söylüyorum. Yanıma geliyorlar niçin plak falan yapmadığımı soruyorlar. Beni merak ediyorlar, müdürler anlatıyor, Müslüman olduğumu söylüyorlar. Bir merak geliyorlar molada ya da program bitiminde iki sohbet... 15 gün orada kalıyorlar. Her gece İÇKİ içerek Allah'ı anıyorum ve anlatıyorum onlara... 15 gün bitmiş, Kapadokya'ya gidecekler gitmiyorlar. "Anlat müzisyen anlat diyorlar”... "Siz gitmeyecek miydiniz?". “Dünya orada duruyor, seni nereden bulacağız? Senle işimiz var" diyorlar. "Ne işiniz var?"... "Bizi ayarttın, şimdi de göster bakalım nasıl namaz kılınır, müftü falana götür bizi..." Hoppala ? İçki içiyoruz ve Müslüman oluyoruz.

Sonunda birgün anladım ki bunları kendiliğimden yapmıyor muşum! Ali İmran 114 olarak BİLHASSA 115. ayetteki SIR gereği yapıyor muşum. O sır nedir ? 113 ile 115. ayetler HANİF BATILILARINDIR... Hanif Batın batılıların ADRESİDİR .

113: Hepsi bir değildirler. Kitap ehli içinde doğruluk üzere bulunan bir ümmet (topluluk) vardır ki, gecenin saatlerinde onlar secdeye kapanarak Allah'ın âyetlerini okurlar.
114: Allah'a ve ahiret gününe inanırlar, iyiliği emrederler, kötülükten vazgeçirmeye çalışırlar, hayır işlerinde de birbirleriyle yarışırlar. İşte onlar iyi insanlardandır.
115: Onlar ne hayır işlerlerse karşılıksız bırakılmayacaklardır. Allah kendisinden gereği gibi sakınanları bilir.

Şimdi şöyle bir yorumlayalım: Kitap ehli (Hristiyanlar) hepsi bir değildir. Demek ki birileri daha varmış! Bakalım kimler? Hepsi bir değildirler. Kitap ehli içinde doğruluk üzere bulunan bir (topluluk=ZİGZAG) vardır ki, buraya dikkat ediniz. Nasıl ki 104. ayette "Doğudaki müslümanların AYRILMASI” emri varsa, bizimki de AYNI=Zigzag...

DOĞRULUK üstünde... bir topluluk. Geceleri gizlice secdeye kapanırlar (Gece, gizlilik=Batın) batı ve GİZLİ MÜSLÜMAN... GİZLİ NAMAZ KILIYOR, KENDİNİ BATIDAKİ ÖTEKİLERDEN SAKLIYOR. KUR'ANI OKUYOR, BAŞKALARININ OKUYAMADIĞINI OKUYOR VE ANLIYOR ŞAŞIYOR, SECDEYE KAPANIYOR... Gizlice yapıyor bunları, özellikle gece...

İyiliği emrediyor, kötülüğü yasaklıyor ama klasik anlamda değil GERÇEK din anlamında. Yoksa "İyi ol kötülük yapma diyen din dersi öğretmeni gibi değil!"

Mesela, "Aman Hanifcanlar, Allah Cuma günü özellikle tatili yasaklamıştır. Namaza giderken dükkanı kapamak demek, işyerindesiniz ve tatil yok demektir. Namazdan sonra da tekrar gidip dükkanı açmak demek, yine tatil yok demektir. Sakın Allah'ın TATİLİ yasakladığı TEK GÜNE TATİL demeyin, dinden çıkarsınız!”, diyorum ve bunu söylerken de biliyorum ki bir milyar küsur Müslümanın TATİL GÜNÜ inadına CUMA ve inanılmaz bir şey...

Kardeşim, Pazar, Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe TATİL YAP ama CUMA cemaatle toplaşmak ve işyerinde bulunmak günüdür! Sadece Cuma namazında dükkanı kapayacaksın. Cuma Suresi 9 ve 10. ayetler bunu böyle yazıyor. Allah'ın dediğinin tersine CUMA GÜNÜ RESMİ TATİLDİR. Bir milyar müslümanın RESMİ TATİLİ CUMA'dır. Türkiye hariç... Türkiye doğrusunu yapıyor! Cuma TATİL DEĞİL, doğru olan bu! Bir milyar yanlış Müslüman doğru değil. Allah'ın 9 ve 10.ayetleri doğrudur. Allah'ın emri doğrudur!

Ben ne yapayım bir milyar günahkar Müslümanı... İşte ayetler TATİL değil İŞBAŞI GÜNÜ... Bizler "İyiliği böyle EMREDİYOR" ve kötülüğü (Cuma'yı tatil olsun diye yürüyüş yapanlar) yasaklıyoruz. Yani nehy-münker bunlardır, iyiliği tavsiye etmek ve kötülükten alıkoymak, caydırmak... İşe ZigZag budur.

115: Onlar ne hayır işlerlerse karşılıksız bırakılmayacaklardır. Allah kendisinden gereği gibi sakınanları bilir.

Ayet yukarıdaki gibi demiyor. Şunu anlatıyor: Barda, turistlerle, içkiyle FAKAT, bir görevle Müslüman kazanmaktalar diyor ayet... Onların bu şekilde yaptıkları affa uğramıştır, çünkü, Müslüman kazanmışlardır. Onlar ZATEN sakınmaktalar. Bunu nefslerine uydukları için değil SAKINARAK yapıyorlar. O yüzden onlara günah gözüyle bakılmıyor diyor ayet.

Allahaşkına okuyun... YALAN MI SÖYLÜYORUM ve Allahaşkına okuyunuz. Ayet 115 ne demek istiyor bir bakın... Sakınan, batılı görmüyor musunuz! Hayır işlerine koşan iyiler var. Koştukları yerde içki de var ama SAKINMAK da var içki ve sakınmak yanyana... "Onlar ne yaparlarsa affa uğarmıştır (eğer sakınıyorlarsa, başka amaçla yapıyorlarsa cehenneme odun olurlar) demeye getiriyor ayet.

Ben müzisyen olmak istemiyorum, bardan nefret ediyorum, içkiyi sevmiyorum Peki neden o bardayım? Ekmek parası (atom bombası ve roket gibi alanları yok TC'nin, ben masumum) çalışma izni alamadığım için müzisyenlik yaptım en başta... İstemeden müzisyen oldum...

124 kadar Batılıyı BARDA ve İÇKİ içerken Müslüman yaptım. Bundan en fazla 7 veya 8'i istisnadır. Geriye kalanı barda tanıdım. İçki içerken onların arzusu üzerine "La İlahe İllallah Muhammeden Resullullah" demeyi ezberletiyordum. Onlar istiyorlardı bunu ve içki içerken. Çok iyi biliyorum artık şu ayeti: "Siz neyin HAYIR neyin ŞER olduğunu bilemezsiniz. Şerden hayır, hayırdan şer çıkabilir”. Rabbim -haşa- yalan mı söylüyor?

Birkaç bin Müslüman genci de NAMAZA BAŞLADI... Yıllardır böyle. Ben halen şaşkınım "Ya Rabbi ben bir kitap yazdım, bir konser verdim. Bu ne iştir ki, bana rastlayan din değiştiriyor!!! Rabbim bende ne var? Neden ben namaza başlatıyorum "Namaz kıl" bile demeden?”. Ben biliyorum... O namaza başlayanlar ve Müslümanlığa geçenleri ALLAH FETHEDİYOR, yani Allah onların gönüllerini açıyor ve bana da "Allah'ın yardımı geliyor”, farkında değilim.

Akın akın okuyucum oldu, dinleyicim... Bunları ben kendimden yapmadım, sizlerdeki fethi Allah'ın yardımı yaptı. Kalem oldu kitabımdan seslendi, klavye oldu elektronik alemden bu satırları yazdırdı. Yazana bakın... Şu an herkesin üzerinde ALLAH'IN YARDIMI/NASRULLAHİ var. Ben görüyorum, siz görmüyor musunuz? Allah orada, yanıbaşınızda ekranın önünde ve arkasında, şahdamarınızdan da yakın SİZE YARDIM ediyor. Sizler benim karagözüme karakaşıma aşık değilsiniz... SİZ ALLAH'a yönelmişsiniz. Ben bir BAHANEYİM, ŞAHANE olan İza Cae Nesrullahi... Hepsi bu.

Şimdi birkaç kişinin daha Müslüman+ Hanif olacağını bilsem, yemin ederim alkol komasına sokarım kendimi (içkiden nefret ediyorum, lanet olsun içkiye). Nefret ettiğimi yaparım... Bunları niçin yazdım? "Utan, içki içip, yalancılık yapıyorsun" diyen bir efruz bu satırları okuyup tevbe etsin diye... Umarım okur ve içki ben de içtim derken ne demek iztediğimi anlar, umuyorum...

İçki şeytan pisliğidir (içki derken tüm uyuşturucular) ama Sarhoş olmadığınız sürece namaz kılmaya ENGEL DEĞİLDİR... ENGEL DEĞİLDİR İÇKİ NAMAZ KILMAYA... Sarhoşluk engeldir.

Çık şimdi işin içinden... Cumayı tatil yapanlar, içki içmeyi ise HARAM yaptılar. Yahu akıl fikir var. Allah, HARAM ETSE, "Bir gramı bile haram” derdi. Öyle demiyor. İçkiyi içiyorsunuz venamaza engel yok, sarhoş oluyorsunuz namaza engel var ama yine haram değil... "Uzak durun" diyor ayet “Haram” ve “Günah” demiyor.

Fakat birileri çıkıyor: Diyor ki: İçki haramdır (Ayet=Allah'ın haram etmediğini haram edemezsiniz). Haram olsa "İÇKİLİYKEN NAMAZA DURMA" der, tam tersine "Sarhoşken namaza durma" diyor. Domuz eti haram... Öyle diyor Allah Fakat “Hamr” (uyuşturucular, beyni örten her şey) için Haram demiyor, uzak durun ve sarhoşken namaza kalkışmayın diyor... Sekar=Sarhoş demek... Sakir hal=Sarhoşluk demek.

Ben içkiyi mi savunuyorum? Kocaman bir hayır. Nefret ediyorum o iğrenç şeyden. Bana söyler misiniz? Ben ne demek istiyorum acaba?

Geri Dön     Yukarı