044 - 11 Ocak 2002 Cuma | |
Selamlar ve selamlar, "Hz. Adem-Hz.Havva, Hz. Yunus, Hz. Yusuf" Yukarı Adem ile Havva'nın birer "Klonu" EVLAT olarak ve meşhur Kaburga kemiği ile omurga kemiği arası bölgeden, "Rezervde" olarak indirildi Cennetten... Onların oluşması 300+9 yıl sürüyor. O söylediğim ve Tarık suresinde geçen "Özel dış gebelik bölgesi", üç asırda gelişiyor. Bu yüzden Adem ve Havva ÜÇYÜZ SENE sonra buluştular (birbirinden ayrı bölgelere indirilmişlerdi). Buluştuktan sonra birer kendi çocukları yanında, birer de kendi “klonları” DOĞDU. Klonlu olarak iki ayrı bölgeye yerleştirilen Adem-2 ve Havva-2 (ikinci diyorum çünkü birinciler OL emriyle DOĞMADAN olmuşlardı. Ama ikinci klon ÇOCUK olarak doğuyor. Ve açıkçası, yaşanmamış çocukluğu oluyor Adem ve Havva velinimetlerimizin... Yani doğmadan doğurulmuş gibi... Bunlar KLONLU Adem-2 ve Havva-2. Havva-2'nin adı da ilginç=Labuda. Labuda daha sonra şu efsanede yer alıyor: Anka kuşu...Güneşi görünce yanıyor ve sonra kendi küllerinden bir daha doğuyor. Yunancası PHOENIX, İbranicesi Labuda. Yani "Klon"umsu bir laf var sanki... Labuda da bir klon... YYx klonu. Omurga-kaburga arasında Labuda ve normal Rahim'de ise KABİL var. Öteki ikizlikte de YYy Habil ile onun XY kızkardeşi var. Emir şöyle: Kardeşler arası evlenme olmayacak! Çapraz olarak evlenilecek! Klon (Labuda) ile Habil ve diğeriyle de Kabil evlenecek!... Ama Çirkin Kabil klon kızkardeşi çok güzel (Yusuf'un en baş soyu) olan Labuda ile evlenmek için kardeşini öldürüyor. Ve onu kaçırıyor ve evleniyor ve de çocukları oluyor... İşte insanlığın tuhaf serüveni böyle başlıyor. Yaklaşık “Mamut” boyundaki insanların nesli küçülüyor. Bin yıla yakın hatta fazla ömürler de giderek yarıya, çeyreğe ve şimdi olduğu gibi 70 yaş civarına indirgeniyor. Tıkız ve cılız bir kavim oluşuyor giderek... Genler ise bildiğini okuyor. O klonların genini taşıyan yani HURİ KADAR güzel olan ikinci çift DNA'dan zaman zaman çok değişik ve seçkin kimseler çıkıyor ( Bu ikinci çift sarmalı CİFİR çizimlerimde “Arş”ın dört direğinden öteki çift olarak gösterdim). Şid As. normal iken, İdris BAMBAŞKA bir yapıda ortaya çıkıyor. Öyle ki tamamen bir ĞILMAN (Erkek Huri) gibi. Üstelik Allah'ın ALİM adını verdiği ilk BİLİM ADAMI... İnsanlık uygarlığının kurucusu... O ölmüyor, öldürülmüyor, ölüm tattırılıyor ama "Top direkten dönüyor" ve Allah'ın YÜCE bir makamına, aslı olan Cennet'e dönüyor. Ölmeden dönüyor üstelik... Ve İdris KABİL'in çocuğu... Yani kötü olanın. Oysa Şuayb as. vs. öyle değil...Sıradan diğer İKİZLERDEN (Tevrat bu ilk dörtlüden sonra yirmi ikiz , yirmi çift doğduğunu ve bunların HIZLA ve her birinin bir çok asır ömrü içinde birkaç yıl arayla binlerce evladı olduğunu bildiriyor. Tevrat'ın biliyorsunuz, bazı bildirimlerini Kur'an tasdik ettiğinde alıyor ve kabul ediyoruz). Herhalde Tevrat'ı Allah'ımız "Yalan kitap” olarak indirmedi ya? İdris'in o benzersizliği genler aracılığıyla NUH'a geçti... Nuh'un da hiç kimseye benzemeyen insanüstü insan olarak Tevrat'ta tanımı var (Kur'an' da diyor ki, NUH SOYU=GENETİĞİ). Daha önceki sohbetlerimizde bunları ayetlerle söyleşmiştik. Nuh'un dört oğlu var dedik. Hami-Sami-Yafesi ve Yami ırklarının kurucusu olan çocukları... Ama bir de NUH var... Kur'an onun bin yıl kadar yaşadığını söylüyor. Tufanda 350 yaşındaydı. Yani arkada daha 650 yıl var. Ve Nuh da AYRICA BABA OLDU elbette... Yani sadece dört çocuk ve artısı var... Klondan-İdris’e-Nuh’a derken yine o çok ender olarak çıkan YY'lerden biri olan elçiler var! Bunların belirtici adları Yunus ve Yusuf gibi özel adlar. Yunus "Su altında da nefes alıyordu". Hatırlarsanız, bizim ana rahminde tamamen içi sıvı dolu bir SERUM ortamında anne kordonundan oksijen gelmesinden bağımsız olarak 9 ay kadar BALIK gibi nefes aldığımızı söylemiştim. Zaten başka türlü alamayız, çünkü embriyonun ya da bebeğin ciğerleri su dolu... Üstelik ciğerlerinin büyüklüğü de sizin elinizin parmak başlangıcından ucuna kadar olan bölümü kadar ve o da su dolu. Yunus'un öyküsünü anımsıyorsunuz değil mi? Doğunca uzun süre NEFES almadı, su içinde yaşadı. Sonra karaya çıktı ve gerçekten bir Yunus balığı gibi yaşadı. Canı isterse suyun altına saklanıp saatlerce yalnız kalıyordu. Buna güvenerek, peygamberlikten istifa etmeye kalktı... Ondan sonra bir balina yuttu onu. Tövbe etti ve görev başı yaptı. Ama olan balinaya oldu. Sahile vurup intihar etmek zorunda kaldı, o gün bugün de ediyorlar (Eğer kabile reisi intihar ederse tümü birden bunu yapıyor). Eğer Kabile reisi değilse bir iki intihar oluyor. Sadece İSMİ bile (Yunus) onun bir sualtı adamı olduğunu gösteriyor. Balinanın ciğeri hariç her yeri sudur. (Akciğeri dışında. Yani Yunus akciğere girmedi, MİDE'ye girdi). Midesi de su dolu (Balıkların bizimki gibi tükürük, salgı, mide özsuyu vb. gibi dertleri yok, su ile içiçe yaşarlar). Onların diğer adı HUD=DENİZALTI. Yusuf için bir önemli soru: Sizce o ÖZ OĞLU MUYDU? Unutmayınız ki İbrahim'in torunudur Yusuf. Bir ayet var: "Öz olmayan çocuklarınız sizin gerçekte çocuklarınız değildir" diyor. Azhab 4: Allah, bir adamın göğüs boşluğunda iki kalp yaratmamıştır. Zıhar yaptığınız eşlerinizi sizin anneniz yapmamıştır, evlatlıklarınızı da sizin oğullarınız kılmamıştır... Zıhar=Oidipus kompleksi. Eşinizi annenize benzeterek almak, onun elbiselerini giydirmeye zorlamak vb. Zıhar'dır. Anneye benzeterek alınan eş (özellikle akraba) tam bir felakettir ve anneye olan sevginin cinselliğe yönelmesi afetidir. Eğer Anne ile analoji varsa zıhardır. Yani tutup da annemle denk diye evlilik olmaz... Resulullah annesiz ve babasız büyüdü. Halime hanım elinde iki yıl kaldı. Sonra öksüzdü. Hatice Annemiz ise Resulullah efendimden 15 yaş büyüktü (18 de deniyor). Ebu Hureyre yumurtluyor: "Hatice anamızı Allah Resulü ekremine ana olarak bağışladı". Şu mantıksız hadise bir bakın. Hem peygamber eşi bizim anamız, hem de peygamber eşi peygamberin ANASI oluyor. İbni Abbas da diyor ki, "Duydum ki, amcamınoğlu Resulullah, Hatice Yengem ile zifafsız evlilik yapmıştır". Yahu bu kadar yalan nasıl uyduruluyor? Abilerim, ablalarım, siz mübarek Kur'an'ı bu yüzden çok sevin ve yapışın. Ondan başka doğru ve gerçek yok... O tüm gerçeklerin HAK olanıdır... Yusuf tam bir HURİ idi. Onu görüp de aşık olmamak mümkün değildi. Ağabeyleri bu durumu çok kıskandılar. İsrail As. Yusuf'un babasıdır. İsrail ne demek? Ya da Beni İsrail ne demek? İsrailoğulları... İsmail ise öteki ırkın kurucusu... Kur'an'da kafir, münafık, Arapça bilmeyen diye aşağılanan Arap topluluğunun kurucusu... Yusuf ZUHUR etmiş bir HABİL'dir. Habil'in kendisi değil ama TAM BİR FOTOKOPİSİ... Bir Ğılman’dır. Üstelik bir başka özelliği daha vardır: Her Ğılman gibi zamanı tersine de yaşayabiliyor (Oysa Musa'ya zamanı tersindiren kendi zati imtiyazı değil, HIZIR'ın yönetiminde oluşuydu). Yunus Su altında cenin gibi yaşayabiliyordu, Yusuf'un ise zamanı tersinebiliyordu. Hz. Süleyman'ın zamanı ise KEHF gibi durabiliyordu (Bastonuna yaslanarak öldü ve İKİ SENE UNUTULDU). Cinler onu relativistik bölgede DİRİ SANIYORLARDI ama dayandığı bastonun içindeki bir kurtçuk (bu aslında ağaç kurdu değil, kitap kurdu). Aynı durumda Musa'nın balığı... Tersinen zamanların birer göstergesi oluyor. Zaman tersine döndü ve ifritler bastonuna dayalı Süleyman'ın öldüğünü anlayamadılar ama zamanın tersinmesi demek "Şeytan bunu bana unutturdu" demek (zamanın bir ileri bir geri akması sonra yeniden bunu yinelemesi). İşte bu geri dönüşte edinilen taze bilgiler silindiğinden, yani anılar giderek silindiğinden, şeytan ve ifritlerin bu özel zamanı var: Zaman ileriye, sonra geriye döndüğünde "UNUTKANLIK" kaçınılmaz oluyor. Böylece Ayet Alimlere "Unutturulmayı" umumi, fakat "ŞEYTAN" MİSALİ ile de Şeytan'ın zamanını, yani ileri geri gidebilen oscilasyonlu zamanı HABER veriyor. Süleyman'ın İKİ YIL unutulması. İfritler yani Şeytansı Cinlerin zamanının da ileri-geri akmasından kaynaklanıyor. Yusuf da Hapiste iki yıl unutuldu. Bunun için hem Süleyman'ın hem de Yusuf'un UNUTULMALARINA AYETLERDEN göz atılması gerekiyor. 42. Yûsuf o iki kişiden, kurtulacağını düşündüğünde şöyle dedi: "Rabb edindiğin kişi yanında beni an." Ama şeytan o adama, Rabb edindiği kişiye hatırlatmayı unutturdu. Böylece Yûsuf yıllarca zindanda kaldı. “Ama şeytan o adama, Rabb edindiği kişiye hatırlatmayı unutturdu. Böylece Yûsuf yıllarca zindanda kaldı”. Şeytan unutturdu... Bu size neyi hatırlatıyor? Ayetlerde on satırda 18 misal SÖZCÜK var... Bunu bugün işleyemeyiz. Misal üzerine Misal ile dolu... 7 inek bile bir saati aşar. Hele başak (Sümbüle) Sümbüle=Virgo, İnek=Taurus... BAŞAK ve BOĞA burcu. Bizim CİFİR HOLOGRAMLARINDAN O HATTI görebilirsiniz. Boğa-Başak hattını... "Kur’an Mucizeleri - Kur’an Okumak" Yukarı Biliyorsunuz ki Kur'an'ın tamamı inanılmaz şeylerle dolu. Tüm hayvanlarla konuşan Süleyman, kendine uçak yapan Süleyman ve Davut, denizi yaran Musa, suda yaşayan Yunus, güzelliği yüzünden ellerini bıçakla doğrayan kadınların kilitlendiği YUSUF... Yani Kur’an'a dikkat ediniz ki, tam bir SCIENCE FICTION (Bilim Kurgu). Onun için Kur'an'a İNANIYORSAK, bu olağanüstülüklere de inanacağız. Kur'an'ın kendisi zaten olağanüstü. “Mucize olarak Kur'an yeter” ayetini anımsayınız. Hayır bunlara şaşırmayın! Annesiz babasız doğan üstelik cennet diye bir başka evrende yaşayan Adem'e, babasız doğan İsa'ya, inanılmaz bir sabır gösteren Eyyub'a, okuma-yazma dahil konuşmayı ve bildiğiniz herşeyi icat eden İdris'in ölümsüzlüğüne, İbrahim'in ALLAH DOSTU, Allah'ın YEGANE, BİRİCİK dostu olduğuna, Hızır'ın Belkıs'ın tahtını getirdiğine (anında görüntü), Zülkarneyn'in koskoca Yecüc-Mecüc istiasını ertelediğine, hiçbir duası kabul olmayan ve hayatında yaptığı ilk ve son tek bedduası yüzünden TUFAN yağdıran NUH'un öyküsü... Her hayvandan BİR ÇİFT... Hem de kendi kendilerine geliyor ve gemiye giriyorlar... Aslan, yanında zürafa... Kedi fareye binmesi için yardım ediyor... Bunları sakın ve sakın birer FANTAZİ kabul etmeyiniz. KUR'AN BUDUR arkadaşlar ve o kitap o mübarek dostumuz Kur'an asla bir ŞAKA söz, eğlence ve hadis gibi iftira değildir. "Kur'an ne yazıyorsa İNANMAK zorundayız... Büyü, Cin vb. Kaburga-omurga kemiği gibi... Eğer bunlardan herhangi birine (Örneğin Süleyman'ın Hüthüt kuşuyla konuşmasına) şöyle bir dudak kıvırarak "İnanmış gibi görünerek" sakın yaklaşmayın. Çünkü bu düşünce Kur'an'da HABİS ve NECİS (Pis) olarak tanmlanıyor. Şu ayeti hatırlayın. Kur'an'a TEMİZLETİLMİŞ olandan başkası EL SÜRMESİN... Bunu sadece namaz abdesti olarak düşünmeyi bırakacağız artık... Kur'an'daki bu anlatılanlara İNANMAKTA zerrece saygısızlık etmezsek o zaman TERTEMİZ OLURUZ (Kur'an'ı güsul abdesti hariç, istediğiniz gibi dokunup okuyabilirsiniz. Uzanıp yerde de (Yanüstü, sırtüstü, yüzüstü) okuyabilirsiniz. O sizin arkadaşınız, kapkara kabrimizin tek IŞIĞI olacak... Arkadaşınızla istediğiniz gibi samimi olun... Korkmayın, o sizi çok seviyor... Sizin karadeliğinizdeki tüm ışığın yutulduğu o karakabirde TEK IŞIK olacak o Kur'an... Beni değil, Kur'an'ı çok sevin... Hatta Kur'an Resulullah sevgisinden de yücedir. Hiç hata yapmaz (Abese gibi). O öyle bir arkadaştır ki, özü-sözü dosdoğrudur ve o sadıkların sadığıdır. Kur'an'ı hep sevin ve hep dokunun... Ola ki boy abdestiniz yok ve bunu almak imkanınız da yok... Gidiniz (musluktan namaz abdesti değil) TEYEMMÜM alınız. Yani güsulünüz yoksa namaz abdesti alayım diye SU kullanmayın. Tozlu bir yere elinizi vurarak MANEVİ güsul alın. O “Joker” hakkınızdır ve kullanın. Namaz vakti çıkıyorsa, hemen bir duvara vurun elinize bulaşan tozu sıvazlayın. İşte size ONBİN HAMAMA bedel bir temizlik... "Temizlik" böyledir. Kur'an'a "Teyemmümle" el sürün korkmayın (Eğer boy abdesti imkanı yoksa tabii). Kur'an'a İÇİ TEMİZLEMİŞLERDEN BAŞKASI EL SÜREMEZ! İÇİNİZİ TEMİZLEYİN! Kur’an'da bir çok şey safsata gibi geliyor olabilir AMA DEĞİL... Ey İman edenler bir daha iman edin şimdi.. İşte şimdi temizlendiniz. Allah'ını seven, şu Kur'an'a DOKUNSUN, OKUSUN. O bir muska değil, elektrik kaçağı değil... O sizi çarpmaz. Onun adı "OKU". Kur'an=Okunacak şey demektir. Kurra=Kur'an okuyan/Hafız vb. Kelime kökü Karaa ve Emir kipi halinde adı İKRA=OKU. | |
Geri Dön Yukarı |