030 - 7 Aralık 2001 Cuma | |
slm & slm “Besmele - İkra” Yukarı Rahim=ana, Rahman=baba. Ana'sız-baba'sız yaratılan ilk insanın ANA-BABASI olan ALLAH... Yani besmele demek: İsim-Allah-Annem gibi-Babam gibi. Bi=Başlarım değil, by (Almancada bei gibi) by Bus gibi ya da Beim Gott=Allah adına der gibi. Bi=Adına/Allah/Şefkat/Hoşgörü. Bir anlamda bu besmele... İKİNCİ anlamı olarak: Bi=Begin (Alm. Beginnen=Başlamak). İsm=İsmiyle başlamak... Ama o ismi bilmiyoruz: Onu Allah bize ilk ayette de söylemiyor. "İkra”. Oku. BİSMİ(İsmi İLE=By Name/Yani In the name of Allah derkenki gibi). Rabbi(Rabb) KE=SENİN Rabbinin adıyla oku... Soru şu: 1. Rabb ne demek? O kendi adını vermeden kendi adıyla okuma bilmeyenden okumasını istemektedir. Daha ayet inmemiş elde bir kitap yok ve olmayan OKU'nuyor.... Şaşılacak bir şey değil mi Hanifcanlar? “Kardeşlik - Dostluk” Yukarı Allah İbrahim'i DOST edindi. Herkes bir dost edinmeli ve bu ÜSTEL bir matematik artışla. KARDEŞLİK (Tüm müslümanlar kardeştir) haline gelmeli ve daha sonra da kardeşlik ötesine geçilmeli... Tüm Müslümanlar kardeştir amenna. Bu bir ayet ama önemli bir yorum gerektiriyor. İnsan kardeşini kendi seçemez. Piyangoda ne çıkarsa aynı evde yetinecektir. Barış ya da kavga ile kardeşler aynı ortamı paylaşacaklardır, KARDEŞÇE yaşamayı öğreneceklerdir... Hz. İbrahim böyle yapmadı... Bu sınırı aştı ve Allah'a ulaştı. Kardeşi siz seçemezsiniz ama DOSTU SİZ SEÇERSİNİZ. Karşılıklı RIZA ile razı olma ile... ve BİNGO! "Allah İbrahim'i D O S T edinmiştir!" (Halilullah-Halilürrahim). Halilürrahman ve Hanifullah. Yani Allah İbrahim'i DOST edinmiştir. İbrahim'e DOSTUM demiştir. Dostluk karşılıklı rıza ile olur dedim. Ayeti anımsayalım: "Allah onlardan RAZI oldu onlar da ALLAH'tan R A Z I oldu". İşte DOSTLUK kardeşlik ötesinde muhteşem bir şeydir... “Kadir Gecesi’ndeki Namazın Özelliği - Müzemmil Suresi - Müddessir Suresi” Şunları unutmayalım: 1. İKRA DÖNEMİ: Kadir gecesinde NAMAZ değil OKU farzı indi Sonra da bizden karşılığı istendi. Bu da: 5. ŞÜKRA (Hamdetmek, şükür dönemi). Kadir gecesi Allah'ın Kur'an'ı öncelikle OKU'nur. İlim (Yani Allah özneli olan bilim) ile DOKUNUR ve buna zikir denir. (Mezkur olan Allah'tır. Tezkire=Öğüt veren de Allah'tır çünkü..." sonra bunlar TEFEKKÜR edilir (Fikir, efkar, mütefekkir vb. yi anımsayınız), çünkü Allah'ımızın DELİLLERİ (Ayetleri) üzerinde youğunlaşıp düşünürüz=Tefekkür ederiz. Sonra NAMAZ sırası gelir ve namaza dururuz. Namaz: İki rekattan günde üç kez yani altı boncuk dizilen bir gerdanlıktır ve bu gerdanlık boynumuzun borcudur Allah'a. O gerdanlığa dizeceğiz. Bu gerdanlığa ben boynumuzun borcu dedim, varın siz "Tesbih" deyin. İSRA=NAMAZ KILMAK da demektir. Sadece "Gece yürüyüşü" derseniz pot kırarsınız, Arap lügatçiler gibi... Ben Mouse diyorsam: 1. Fare Etimoloji odur ki: Mouse (Çoğulu Mice) ile Mouse (Çoğulu Mouses) bunu ayırt edendir. Bilmem anlatabildim mi? Tayrin ve Tayren gibi. Evet dostlarım, ben bir keramet sahibi değilim bende sadece Kur'an'ı anlamaktaki bir BİLİMİN GÜCÜ var. O silahı kullanıyorum, cehaleti değil... İsra'nın 7 anlamından ilki NAMAZ KILMAK'tır. İkincisi "Mescidi Aksa ile Mescidi Haram arasındaki mesafenin matematiğidir" (Mekke-Kudüs). Üçüncüsü : Bu mesafeyi siz YÜRÜYEREK değil, o mesafe size YÜRÜTÜLEREK alırsınız. Yani uzay size yürür. İsra=Uzay yürüyümü. Dördüncüsü İsra=Yatay Miractır/Namaz mü'minin YATAY Miracıdır. Yatay Mirac dikine Mirac'tan farklıdır. Bunun içindir ki Allah bir tek değil (Mi+rac değil). Mearic=Mirac+LAR diyor. Namaz kılan Yatay miraç yapmış olur... Kudüs-Mekke arasında bir astral projeksiyon yapmış gibi olur... Mekke=İsma , Kudüs=İsra demektir bu da beşinci anlamı. Birincisinde İbrahim'in Sara'sı ve İsrail'i. İkincisinde yani Mekke'de ise HACER yani İsmail'i vardı. Sara'nın doğurduğu İsmail'den küçük idi. O yüzden İSRAİL adı İshak ve Yakub arasında BİR adım ilerledi. Bism demek, İsmail'in adıyla da demek. Ama İsmail aslında dünya logosunun MELEĞİNİN adı, bunu çoğunuz biliyorsunuz. Mikail'in sağkolu. O namaz SADECE ve SADECE RESULULLAH'A AİTTİ. Allah'a bir borcu vardı onu ödedi. O namaz bizimle ilgili değil biz kılamayız. "Sadece sana mahsus olmak üzere" demiyor mu? Ayet böyle değil mi? Resulullah notunu kıran bir borcu vardı ve onu ödedi. Kur'an şöyleydi: 1. İkra=Oku suresi Müddessir ve Mestur iki ayrı örtünme biçimi. İkincisi Allah'ın SETTAR isminden ama DESİR (çoğulu dasar) başka bir şey ya da Sankritçe. O kozayı anlatmak gerekir...Gelelim Allah'a borcuna... Ayet şöyle: "Ey örtünüp bürünen, kalk ve uyar. Elbiseni temiz tut". 1. Ey örtüsüne bürünen. Evet şimdi de Müzemmil'in girişini yazalım: 1. Ey örtüsüne bürünen! Allah'ımız Resulullah'a görevler verdi. 1. Oku Arı'ya vahyeden ALLAH, bu kez Resulullah'ın kozasını PETEĞİNİ (Modülünü) kastediyor. “Doğrusu Biz, sana, taşıması ağır bir söz vahyedeceğiz. Süphesiz, gece kalkışı daha tesirli ve o zaman okumak daha elverişlidir”. Henüz Allah GÜN IŞIĞINA çıkarmıyor Resulullah'ı, ördüğü kozanın içinde tutuyor ve günışığını da şöyle anlatıyor: “Çünkü gündüz, seni uzun uzun alıkoyacak işler vardır”. “Rabb’inin adını an; herşey bırakıp yalnız O'na yönel,”. Bu arada Müddesir ile birleştirdim. Ama önemli bir konu daha var: Çalışmak farz ve ibadettir. Gündüz sakın 2x 2 (Tarafeyn en nehar=Günün iki tarafı) dışında işten, vakitten, patronunuzdan ÇALMAYIN. Bunun dışında namaz kılmanız için ya serbest saatleriniz ya da emeklilik vb. gibi özel statünüz olmalıdır. Açık söylüyorum. Ap-açık... evvel sünnet-Son sünnet, gayrı müekkideli sünnet hatta 4 rekat FARZ bile yoktur. Emevi tufasına geldiniz, getirildik... Günün iki yanındaki ikişer rekatlı iki vakit namazından başka gündüz namaz yoktur... Ayet GECEYİ vurguluyor... İstediğin kadar kalk ve kıl diyor GECELEYİN... Gecenin yarısı=Kış geceleri, Gecenin üçte-biri=Yaz geceleri (Kısa oluyor). Hanif olmak çok zordur iyi analiz etmeliyiz: Allah bizden Gece DİLEDİĞİMİZ kadar sonsuz sayıda ikişerden mesela ikibin rekat da kılabileceğimizi söylüyor aslında, ama bunu gündüz istemiyor... İşçiyseniz , memursanız (Memluk) sizin bir Amiriniz, patronunuz (Malik) vardır... Ondan işverenden olur almadıkça 2 x 2 dışında GÜNDÜZ namaz kılmayın ama gece. O sünnetler de dahil, adını vermeden İSTER 222 rekat (zorunlu değil, gecenin farzı da sadece iki rekattır. Diğeri vitir namazının geceyarısından itibaren ve sayısız çiftler halinde kılınması/arada bir kılınması ya da hiç kılınmaması fark etmiyor... Diyorum ya Hanif olmak ve Kur'an'ı "OKU"mak çok zordur. Değerimi bilin lütfen, çünkü ben size KOPYA veriyorum, beni namazı ve örflerimizi baltalamakla suçlamayın, bunlar burada tarih olarak yazılıyor... Sizin gibi sizin bilmemkaçıncı göbekten torununuz MEHDİ de okuyacak.. "Bu Kur'an ile tamamen örtüşüyor" diyecektir. Bunu tavsiye edecektir. Ha-vet! Niyet "NEDEN"dir ve sonuç (Tekabbel ya da Maun) önemlidir. Niyeti iyi olmak BİLET almaktır kazasız belasız o biletle bu otobüsle bir Hanif terminaline varabilseydik... Ama ÖNCE BİLET (niyet). Allah bu niyetlerimizi zamanımızdan önce inşaa etsin. 53 yıldan önce de inşaa Allah. 300+9 gibi... Lat,uzza+Menat gibi bu (+) işaretliler İNŞA olunanlar ya da tersi. 309 yıl demiyor Allah, mağara ehline... Menat için de ve ÜÇÜNCÜLERİ Olan PUT diyor. Bunlar bizim Mice ve mouses gibi çok önemli DETAYLARDIR. Allah'ımız DETAYCIDIR (Tafsildir, bilgisi mufassal ve ayrıntılıdır). Amenna zaten öyle olmalıdır. Onun için 50 yıl yada iki fazlası önemli sayılmamalıdır. Yûsuf 111: Bu Kur'an, uydurulacak bir hadis değildir; aksine o önündekini tastikleyici, herşeyi DETAYLANDIRICIDIR. İnanan bir topluluk için de bir kılavuz ve rahmettir. Kur'an gerçekten detaycıdır ve bundan dolayı biz Hanifler o detayların peşine takılıyoruz . Ataların hatalarının peşine değil... Atalarımız öyle bir çuvallamışlardır ki. Şu söze dikkat ediniz bu bir ata sözü: "Şeytan ayrıntılarda/detayda gizlidir". Ata sözü bu. "Erkekliğin onda dokuzu kaçmak; onda biri hiç görünmemektir" Ata sözü bu... "Kadının sırtını sopasız, karnını sıpasız koymayınız", "Dayak Cennet'ten çıkmıştır" (Falakalı Kur'an kursları buna halen inanır), vs. İşte bunlar H+ATA SÖZÜDÜR. Yok Yahu? Şeytan DETAY'da mı gizliymiş? Bunu söyleyen şunu söyleyendir: "Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır". Aynı kişiler söylemiş bu densiz hatasözünü... Evet... allah detaycı. Ama hain olan diyor ki detay Şeytan işidir.. Resulullah'ın iki önemli eksiğini bulmak için önce Müzemmil'in ilk birkaç ayetine bakmak gerekir. 1. Ey örtüsüne bürünen! Resulullah bir KEHF ehli gibi bir koza içine (gece bu anlamda) konuyor, üstelik bu ağır bir yük ve ağır ağır sabırla dokunacak, yani kusursuz bir koza örülecek... Tıpkı ALAK'taki embrio gibi. O zorunlu süreçte (Mağarada) kış uykusundan kalkmanı istiyor. "İleride gündüz=Kelebek olacaksın" diyor. Seni uzun uzun işler (Çalışma, peygamberlik, komutanlık vb. aklınıza gelen tüm GÜNDÜZ işleri) bekliyor, fırsat bu fırsat ikinci EMBRİO (Cenin, dölüt) dönemini ALAK'lığını yaşıyorsun. Oku o seni bir ALAK'tan yarattı. ALAK neymiş gördük mü? Bir çiğnemlik et demek değilmiş. “Rabb’inin adını an; herşey bırakıp yalnız O'na yönel”, "İkra bismi rabbike=Rabbinin adıyla oku" dikkat ederseniz burada da var (Müzemmil'i yazıyorum). Sonra bu süreç içinde tüm korkularından endişelerinden sıyrıl ve kanadını ör, çıkınca kozadan Rabb’inin pusulasına uy... Ve bu ayeti acaba Resulullah anladı mı anlamadı mı? Bunu Müddesir ile bildirdi (Müttesir değil, Müddesir=KOZASINI yırtan, yumurta kabuğunun içinden çıkan, gün ışığını gören (Ana rahminden doğan)i yarı yarıya aralayan ve yeni bir civciv gibi "ŞAŞKIN" olan...) Ve Müddessir: 1. Ey örtüsüne bürünen. Örtü yırtıldı, tırtıl kanatlandı ve uçacak. Sürüngendi şimdi kelebek oldu Rabb’ine uçacak... Ama ELBİSESİNİ temiz tutacak... Resulullah bunun için ALLAH'a borçlandı... Çünkü Kur'an'a kozadan çıkıp da temizlenmişlerden başkası eremez. "lâ yemessuhû illâ el-mutahherûn" Yukarı Taharet iki türlü ama hep bize Hadesten teharet'i dayatmışlar. Orada anlatılan necasetten teharet denen bölümü... üçüncüsü de var Hulusikalub tahareti... (Ardniyetsiz Kur'an okumak: Yani bir ateist gibi ya da Taliban gibi Kur'an'ı okumamak). “Pislikten sakın” elbise temizlenecek ve pislik ile ilişkimiz kesilecek... Her medeni insan bu ayetleri Allah'a zahmet ettirmeyecek kadar TEMİZ olmalıdır. Resulullah'ın Abese gibi iki hatası daha vardı: Yaşadığı şaşkınlık (Öyle ya birden bire Resul olmuş, mağarada bir melek görmüş... Az-buçuk şey mi? Kaçımıza kaç kez oluyor böyle şeyler günlük hayatta? Bu bir depresyondu. İnsanın kendini bir tür bırakması, günlük programından şaşması... Resulullah şaşkın dolaşıyor ve hiç bir iş yapmıyordu. Oysa kendisine söylenen "Gece" emriydi yani GÜNDÜZ çalışması emriydi ama çalışmıyordu. Doktorlarımız da bilecektir ki psikotik arazlarda insan kendini bırakıyor ve pis yaşamaya başlıyor... Mani depresiflerde bile... İkincisi de Resulullah'ın tek bir kötü huyu vardı (40 yaş öncesi cahiliyesinden baki kalan bir uzantı) KUREYŞLİLER hep itip-kakar ve başa kakar... Bu ırksal bir genetiktir... Gidin bugün Hacca, sizi kamçılı ve kılıçlı KUREYŞLİ ÖZEL MUHAFIZLAR (Mesela Hacerül esved karşısında durursanız ya da tavaf işini ağır tutarsanız) DÖVERLER. Kamçıyla döverler, eğer karşı korsanız KILIÇ çekip sizi ağır yaralama hakları bile vardır. Çünkü Emir'in bu özel askerlerinin tümü Suud'dur (Suud Mutlu Kureyşli demek). Kureyşli’dir ve itip kakarlar sizi. Onlar seçmece (CB muhafız alayımız gibi). Onlar da Kureyşli’ler işte... Kureyşli’ler başından beri Kureyş’li olmayanlara "Mewali" demişlerdir. Emeviler ise Kureyş'in doğal liderleri olduklarından, önce diğer kabilelere, sonra Arap olmayanlara ve hatta Türklere Mewali dediler, anlamını biliyorsunuz herhalde... K Ö L E demek. Kureyşi ile Kurayza ikisi de Yahudi kibiriyle donanmıştır. Kureyş ise tam bir İsmail-İsrail melezler karışımıdır. O yüzden Kureyş suresini çok iyi okuyunca Kureyşlilerin övülmediğini dövüldüğünü görürsünüz. Resulullah o itip kakmasını bir çok kere yaptı (kör olan Maktum'a nahoş hareketler yapması gibi, itip kakması gibi). Irksal hafıza ya da kalıtım diye ayrı bir sosyo-genetik vardır. Kureyşli Kureyşli’dir. Ebu Cehil'in, Ebi Leheb'in ve Ebu Süfyan ile oğlu ve torununun kabilesidir. Haccacı Zalim'in, Amr İbnül As'ın kabilesidir... Ama Hatice anamızın, Zeyd'in, Habeşi'nin Selman'ın ve yetişemeyen M. Karani'nin kabilesi değildir. Hans'ın da kabilesi değildir. Hans İbrahim milletindendir ama İbrahim'e tapmaz, İbrahim'in DOSTUNA tapar. İbrahim'i ve torunlarından Muhammed sav'ı sever ama onlara tapmaz ve şefaat beklemez. Hz. İbrahim'in ve Resulullah'ın ahlakından başka bir şeyi TAKMAZ Hans... Hans asla ve asla Bağdadi dahil hiçbir kurucu ya da müslim isme tapmaz... Hans Allah'a tapar. HANS HANİF+tir. Darısı tüm Haniflerin başına. Eğer Hızır gelseydi onu da takmazdım ve hatta ben onu azarlardım belki de. Çünkü ben Allah'tan başka hiçbir şeye Mütteki değilim. Korkum O'nadır sadece... Portremi çizdim işte... Ruhsal portrem. “Namazı Bozan Unsurlar” Yukarı AMİN evrensel bir kelimedir. Fakat fatihayı okuyup (NAMAZ İÇİNDE) amin derseniz namaz bozulur (Bir Amin namaz bozuyorsa, siz Sübhaneke okuyanın namazının kaç kere bozulduğunu varın bir düşünün). Amin’i ve Sübhaneke'yi okuyorum ama namazdan ÇIKINCA. Namazı şunlar bozar (Ayetlerden derlenmiş ve süzülmüş bir özet) 1. Katı Olan bir artığın bevli yollardan (Ön ve arka boşaltım sistemimiz) çıkması. Sadece kadınlara has olmak üzere bilinen akıntılar bile namazı değil abdesti bozar . Kadın dilerse hayız ve nifas halinde bile abdestini (namaz abdestini) alarak namazı bırakmadan kılabilir. Namazda bunlar abdesti bozan şeylerdi. Namaz şartlarından şunları yapmamak da namazı bozar: Vakit farzı: Girmemiş vakite niyet edenin namazı sakıt olur. Kur'an'dan olmayan bir şeyi bir tek HECE bile okumak namazı bozar. İkindi ve Yatsı'ya "FARZ" diye niyet etmek tüm ömürboyu namazları toptan bozan bir afettir (MAUN suresine bakınız). Allah'ın farz etmediğini FARZ ettirtmek namazı bozar. Daha bunlar çok uzun ama “Amin” de içinde. Eğer bir paralı imamın arkasında namaz kılıyorsan ve seni ezan okunur okunmaz "Gel hemen arkamda dikil" diyorsa, sana ikişer rekat daha fazla farz icat edip, iki vakit de kafadan koyuyorsa bu şu demektir: Senin namazının hayrına ENGEL olunuyor. 107/7. Ve hayra da mani olurlar. Namazın MAUN olup iade edilir. "Uydum imama" yüzünden SEVABINIZ heba olmuştur... Keşke aranızda cemaat olsaydınız da maaşlı olmayan bir imam ardında bu namazı kılsaydınız. Allah günün iki tarafı diyor, sabahtan öğlene ve öğlenden akşama iki dilim (bunu en kısa gölge=öğle ayırıyor), ama koşun hemen ezan okununca gidin denmiyor ki. Yani Gündüzün içinde kılınan Akşam'a bir de YATSI denen uydurma namazı koydunuz o da yetmemiş gibi bir de geceyarısından sonra kalkıp kılınacak olan VİTİR'i eklediniz. Bu nasıl bir din?" diye sorarlar adama ve bu namazlar geri gelir yüzümüze çarpılır... “Tarık Suresi” Yukarı TARIK Suresi’nin 7 anlamı var tabii. Ben sanırım birini vermiştim... Hani Adem'in yaratılışındaki Tarık... Azrail as. onunla Dünya toprağı getiriyordu ve Tarık ile birlikte Adem ve Havva dünyaya indiler. Tarık'ın İLK görevi oydu. İkinci görevi ise ZAMAN YOLCUSU taşıyan özel bir koza/modül olması. Yani Azrail'in işini TERS yönden yapabilen bir mekanizma... Tarık iki bölümlü olmak durumunda. Biri GEBELİK cebi. Onu gösterirsem bir başka türlü "GEBELİK" biçimini göreceğiz orada... Normalde yaşanmayan bir TIBBİ gebelik... Tarık suresinde ne diyor? "Bu Kur'an gülünecek bir söz değildir" diyor... 1. Gökyüzüne ve Târık’a yemin ederim. Bunun anlamını bilseydiniz, şimdi kalkıp bir şükran secdesi ederdiniz. 3. Parlayan, ışığıyla karanlığı delen yıldızdır. “O, asla bir şaka değildir”. Bu ayet neyin göstergesi yarısının (7. ayetin) . “Bel ile kaburgalar arasından çıkar o su”. Orada ZAMAN savaşları var. İKİ bağ sahibinin BİR ÇİFT TARIK ile İKİ AYRI ZAMAN PROJESİ kurması üzerine biri İYİ biri KÖTÜ. Bu Tarıkları anlamak için Tevrat'a da bakmak gerekir (Kerrubi'ler TARIK melekleridir). “Bel ile kaburgalar arasından çıkar o su”, “Asla bir şaka değildir”, işte bu DOĞUM biçimini kastettim ben. Testis ve yumurtalıkta değil, meme hizasında bir DOĞUM. Yani belden yukarıda bir genital özel bir bölme ve diyor ki ”asla bir şaka değildir”. Adem Hariç tüm özeller bu şekilde oldu. Kadir gecesi Tarık ile getirilen ve götürülenler. Yani mutlaka melekler ve RUH ile inenler... İşte bu konuyu iki hatta üç bölümde inceleyebiliriz. DETAY dolu, şu 17 ayette bile karesinden fazla MİSAL var. Üstelik bağlantılarıyla yüzleri buluyor (Şi'ra, Nur-35. ayet vb.). Zaten 7 anlamıyla Nur-35'deki düzenek yani araç, Tarık'ın çalışma planından başka birşey değil. Motoru Adiyat ve Fil. Yani böylece birbiriyle tevafuk içinde Kur'an'ı tümden ve HAK olarak tevil edebilirsiniz. “Târık'ın ne olduğunu nereden bileceksin?”. Ya da Kadir Suresine bak ikinci ayete... ”Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin?” Tarık'ın rutin ring seferinin Kadir gecesi olduğunu anlatıyor. Devamı Vakıa 76... 75. Hayır! Yıldızların yerlerine yemin ederim ki, 75 ise biliyorsunuz: Karadelik içinden (Mevkiinden ölmeden geçmek) anlamında. “Bilirseniz, gerçekten bu, büyük bir yemindir”. Sanki tıpatıp "Kadir gecesinin ya da Tarık'ın ne olduğunu idrak ettin mi?" ile eşit . Vakıa 81. "Şimdi siz, bu sözü mü küçümsüyorsunuz?” yine aynı şeydir. Bağlantı noktalarını bilmek gerekir (benzeşim, kesişim vb.). "Kur'an şaka değildir" ile "Bu sözleri küçümsüyor musunuz?" aynı şeydir Hatta Yusuf 111 sonundaki Kur'an tanımı da aynı. 12/111. Andolsun ki, resullerin hikâyelerinde, aklını ve gönlünü çalıştıranlar için bir ibret vardır. Bu Kur'an, uydurulacak bir hadis değildir; aksine o önündekini tastikleyici, herşeyi detaylandırıcıdır. İnanan bir topluluk için de bir kılavuz ve rahmettir. “Bu Kur'an uydurulabilecek bir söz değildir” (Ma kane h a d i s en YÜFTERA=İftira edilmiş Hadisleriniz gibi değildir). Şaka değildir, boş söz değildir, küçümsenecek söz değildir. Tarık nedir bildin mi? Kadir gecesinin anlamını idrak ettin mi? Misalleri sana bildiren (idrak ettiren) nedir gördün mü? Ve bu bir KADİR gecesi GEÇİŞ kapısıdır. Mevakiin Nücum içinden geçerken bir gecede 83,5 yıllık yolu alırsın, o yola yemin ediliyor ve deniyor ki "BU NE BÜYÜK BİR YEMİNDİR" bir İDRAK etseniz. Kur'an bir eğlencelik değildir. O haktır. “Kur’an Okumak - Hadis Okumak” Yukarı İşte Hanifcanlar hepiniz bu KUR'AN'I "OKU"yorsunuz. Ben ise "OKU"TMANIM. HİÇ BİR YERDE "ŞAKA ve HADİS ve de KÜÇÜMSENECEK" bir tek kelime olmayan Kur'an'ın OKUTMANI'yım (Arapça muallim). ARDniyetsiz olmaktan söz ediliyor ve bir de elbette güsul abdesti istiyor. Ama Kur'an okumak Namazdan da önemli olduğundan, oturduğunuz yerden duvarın mevcut tozundan iki farzıyla bir TEYEMMÜM alıp yine okuyabilir bir cünub kişi. Namazdan önemli olan bu Kur'an'ı tam temizlenmiş olmak için AYET gereği EUZÜ BESMELEYLE okuyunuz. En kısa biçimi şudur: "E*uzübillah-Bismillah”. Bu da yeterlidir ve ardından içinizden sadaka Allah diye kısaca bitiriniz (Başka şeylerler karışmasın diye, mesela hadislerle...). Uzun uzadıya “sadaküllühül azim” demeniz gerekmez. Allah zaten SIDK ve Muazzamdır. Euzübillah.....en son: Sadaka Allah. İlki sesli, ikincisi içinizden.. Eğer dinleyen varsa dışarıdan da olabilir. Yani sesli söyleyebilirsiniz. NASIL BU en eski din OLAN haniflik KOLAYLIYOR MU YOKSA ZORLAŞIYOR MU? Euzü besmele, Sadaka ve Kur’an okunurken namaz kılınmasının yasak olduğunu daha önceki üç chat içeriğinde vermiştim. Lebbeyk "Elimden tut yukarı yanına al beni" demek. Bunu dilerse Allah yapar Ama Şeytandan beni elimden tut yanına al denemez. Euzü billahi mineşşeytanir Racim dediğinizde, Allah dilerse değil OTOMATİKMAN şeytanı kozmik şıhablarla bombardıman eder. Kaçar mecburen... Nötrinolar tamamen hayalettir ama çok az da olsa iki nötrino çarpıştığında (Trilyonlarda bir ihtimal) bundan somut bir NÖTRON oluşabiliyor. İşte o RACİM (Taşlama)den söz ediyor ayet. Bir Nötron radyoaktiftir. Çekirdek dışında sadece 13 dakika kararlı kalır. Sonra bir proton, bir elektron ve bir antinötrino bırakır. Yani bu kez ondan bir H atomu doğmuş olur. Bu çok zor ve belki de milyar yılda bir oluyor (evrenin ömrü 16 milyar yıl). Tunguska da şıhabın ağırlığı evrenin ilk yaratılmasındaki şiddetli mini karanoktalarla ağırlıkça eşit. O da ayrı bir mekanizma tabii (Şıhab Şıyhab, Şahab deniyor). Onu da söyleyeyim, ben her yazdığımı ayetten yazıyorum. Hatta şu bile ayet: A'raf 185: … Peki, bu Kur'an'dan sonra hangi hadise iman ediyorlar? Oradaki HADİS sözünü "Yalan ve boş söz diye çeviriyorlar" gel de gülme. Kendilerinin ne mal olduğunu ortaya koyuyorlar. Câsiye 6: İşte bunlar, Allah'ın âyetleridir ki, onları sana hak olarak okuyoruz. Hal böyle iken Allah'tan ve onun âyetlerinden sonra hangi hadise inanıyorlar? Mürselât 50: Artık bundan sonra hangi hadise iman edecekler? Okuyun ve AĞLAYIN. Hadis kudsi, mübarek diye bizleri kandırdılar. Okuyun Hanifcanlar okuyun. Hadisler resmen ve ismen AŞAĞILANIYOR. Allah sifonu hadislerin üzerine çekmiş... Halen anlamayacak mıyız? Ayetse koy sepete, hadisse at çöpe... Hanif ve Hadis müslümanın farkı bu işte... Bir de aradaki HAFİFler var. Lukman 6: İnsanlardan öyleleri vardır ki, Allah yolundan bilgisizce saptırmak ve o yolu oyalanma aracı yapmak için hadis eğlencesi satın alırlar. İşte böylelerine rezil edici bir azap vardır. Şu da önemli: “Hadis eğlencesi satın alırlar”. Arapçasında resmen belli: “hadiysin”. Bunun tersi de belli: Haniyfin. Hadis (HA-di-th ince S ile yazılır) Hadise diye bir laf da yoktur. Vak'a=Olay vardır. İşte to be or not to be. Evet biz EMEVİ tufasına getirildik. Onların yolundan namazlarımızı rezil edip, çarçur etmeye kandırılmışız. Bu virüslü bir din, hadisler de Kur'an'ı tahrif ve tahrip etmek için bir “Troyan Horse”. Nasıl, Hadis ve Hafif eski dinler mi güzel onlardan daha eski olan Hanif din mi güzel? Allah katında bu dinden daha güzel var mıdır hakikaten? Şeytanların kimin üzerine indiğini haber vereyim mi? Şuara Suresi’nde bunlar söyleniyor (Şeyhlere, ve teslim olanlarına vb.). | |
Geri Dön Yukarı |