028 - 2 Aralık 2001 Pazar | |
slm&slm "Tarihin İntikam Alması" Yukarı Dünyada en az km kare başına nüfus hangi ülkededir? Moğolistan. Acaba neden? Cengiz han ve torunları çok can yaktı. Bir dönem dümdüz ettiler heryeri... Bağdat kütüphanesi yakıldı. Dünyanın yarısını fethetmiş bu topluluk, şimdi içler acısı... Tarih intikam alıyor... Dünyanın en güçlü devleti en büyük iktidar kimdi biliyor musunuz? Roma’dan da güçlüydü... Roma bile onun avucundaydı. Kutsal Roma-Germen imparatorluğu bile elindeydi. Tüm haçlı seferlerini o en büyük devlet organize etti. 1300 yıl önce falan 6 milyon askeri vardı ve o kral tek hakimdi... EVET Papalık... Vatikan, kilise devleti... Tarih yine intikamını aldı: Dünyanın EN KÜÇÜK DEVLETİ (986 kişi) bir mahalle: Citta del Vaticano. Moğollar gibi küçüldü küçüldü cebime girdi... Türk adalet, eşitlik götürdü. Azınlığa gayrımüslime asla dokunmadı. Tarihin bizden alacağı bir intikam yok. Artık profilimiz yükseliyor... 2099 yılını iple çekiyoruz. Bilinen en yüksek sıcaklık değeri nedir (İklim olarak?). Libya El Aziziye... 58 santigrad... Ve en büyük soğuk: Antarktika Vostok üssü -89 santigrad. Tarih yine intikamını alıyor: Kutup ÇAD gölündeydi Aziziye'de... Rutubet (Misture) insanı yanıltır. Yani asıl derece 50'dir ama nem oranı yüzünden yazın daha yüksek (Urfalılar bilir Derivasyon tünelinden sonraki durumu),kışın da +10 derece RUTUBET arttığında SIFIR gibi üşürsünüz. Yani Erzurum'da -20'de üşümezsiniz ama İstanbul neminde +6 derecede grip zatürre tumba yatak... Kutup ÇAD gölündeydi (Halen o buzulun suyu orada duruyor). Antarktika ise (Tropik fosil ve dinazorlardan biliyoruz) sıcaklar ülkesiydi... Tarih intikamını aldı böylece... Bunlar bilinen sıcaklardı... Ya bilinmeyen, yani modern teknolojiyle yazılmamış, çizilmemiş ve Guiness'in kayıtlarına girmemiş bir dünyadan söz edersek bakın neler oluyor? Buna bir örnek verelim: Günümüzde Dünyanın en yağış alan yeri Koldombiya tutunendo 11.770 mm ortalama ve hemen biraz güneyinde Colama... Caloma da olabilir... Atacama çölünde yıllık (Hatta birkaç yüz yıllık yağış) SIFIR diye bildirilmiş. Kutup 1850'lerde Axel Heiberg adası üzerindeydi. Şimdi yürüyor ve daha kuzeyde... Axel Heiberg adasının Tundraları içinde bir tek fark var. SEDİR AĞAÇLARININ EN SONUNCUSU oradadır. Sedar/Cedar ağaçları (İng. ve Latincesi böyle), Cedrus Etrüskçesi. Bir de "Sidretül Münteha" var.... Anlamı SON SEDİR AGACI . Ve kutup oradaydı... İnanılmaz bir şey. Kutupların gezindiğini gösteren bir harita bulabilseydiniz bunu görecektiniz. Kutupta bir tek ağaç, tuhaf mı değil mi? Magnetik (mıknatıslık) kutbunu kastediyorum... Daha önce Thule Qaanaak'tan, Morris K. Jessup burnundan, Axel Heiberg adasından (kutupttan) ve MAKAMI HIZIR'DAN söz etmiştim. Acaba HIZIR=NOEL BABA. Şu Ren geyiklerinin çektiği kızakla , o öldürdüğü bebeklere kendini affettirmeye çalışan Hızır mı? Hediyeler dağıtan (Tabii o komik kıyafetleriyle değil). Çocuklara güleryüzlü fakat Korkut=Vakur ve heybetli DEDE mi? Dedem Korkut mu? Hızır TÜRK MÜ? Hızır=Hazır bulunan, heryerde hazır anlamında (Hıdır da denir). O onun makamatı. Bakıyorsunuz doğuda Yesevi'nin hocası olmuş, bakıyorsunuz batıda Axel Heiberg adasına gitmiş. Derler ki, Hızır'ın olduğu yerde OT bitermiş. Ölü ağaç yeşerirmiş. Hem de gözaçıp kapayana kadar, rivayet bu ya... Dilin kemiği yok, derler işte... Diyorlar da... Benim yanıtımı mı merak ettiniz? HA-VET. Hıdır ve İlyas asla buluşmadılar (yani ikisi de diri olarak çağdaş olarak buluşmadılar). Hıdırellez sanırım 6 Mayıs gerçekte BİZİM KAYITLARDA yok... Bizce onanmamış. Yani abese suresindeki gibi gözümle görmüş gibi size bunu anlatacak bir bilgim yok. "Sevgi" Yukarı Şair diyor ki, "Yeter ki gün eksilmesin penceremden....". Sizde diyorsunuz ki "Yeter ki ay eksilmesin penceremden"... Ne doğan güne hükmüm geçer Bu şiir/şarkıyı anımsadınız mı? Ben de kendisini GÖRMEDEN seviyorum. Herbirinizi ayrı ayrı tek tek çok çok sevdiğimi defalmarca söyledim... Hisssetmeseydim o kadar SEVGİ üzerine söyleşiyi nasıl yazardım? Hisseden yazar. Ismarlama olmaz bu işler... Yani filan milli bayram yurtta ve yurtdışında temsilciliklerimizde kutlandı. CBaşkanı da konuşmasında önemli mesajlar verdi... Ben sevgiyi böyle yazmıyorum. Yaşıyorum sonra taşıyorum ve size aktarıyorum... Kitaplarım buram buram sevgi kokuyor. Sevgiyi laf olsun diye hissedemezsiniz. Sevgi bir karasevda gibidir, daha doğrusu Mavisevda gibidir... Er-dişi birbirini sevdi. Bu mavi sevda. Karasevda da şu: +proton -elektronu deliler gibi sevdi evlendiler yuva (atom) kurdular. Elektrik alan magnetik alanı bir melankoliyle sevdi. Sevda garip bir kelime, yarısı Arapça yarısı Türkçe. Böyle kelimeler çoktur ama farkında değiliz çoğunlukla... Örneğin GidişAT. Gidiş Türkçe AT genelleme eki de Arapça. Sev+DA, sevmek ve farsça perçin. Bazı kelimeler Kur'an'da bile iki ayrı dilden tamlama yapıyor. Defi'u Haced gibi. “Def'etmek” Hint-İran dillerinden, “hacet” ise Arapçadan. Biz şeytanın içine girerek yeneriz... Ölmeden ölmek gibi. Şeytanın vasıfları belli: Kibir, Öfke, Süperbencillik vb. Bunları alt ediniz yeterli. Bir nötrino vesvesisinin hakkından bir Euzü besmele geliyor zaten. Ondan sonraki şeytan kendimiziz=Minel.....NAS yani insandan şeytanlar. Kendimizi nasıl yeneriz? Hayat bir manastır değil ki, uzlete inzivaya çekilip keşiş gibi yaşayalım? Allah'a kendimizi adayamayız... 24 saat bunu yapacak bir tek peygamber bile bulamazsınız. Sözgelimi Resulullah... 23 yıl elçilik görevinde bulundu. İki sene HİÇ ayet gelmedi, 24 yıl sayalım: Bunun üçte birini UYUDU yani 8 yıl her insan gibi uyudu. "Deccal - Hızır" Yukarı Armageddon savaşları... Deccal paralel evrenden bir yaratık demiştim. İki evren aynı anda (Biri olmazsa diğeri de olmaz) ilkesince birlikte yaratılırlar. İki evren iki ayrı odaktan genişlerler, iki evren en geniş noktaya ulaştıklarında, iki şişen balonun birbirine DEĞMESİ gibi, değme BİR TEK NOKTADAN olur. Örneğin bir bilya cam yüzeye BİR TEK noktadan (NUN) değer işte o ilk temas bir tuhaftır. O değilen kapı Şİ'RA'dır. Orayı kırklar meclisi, GELECEĞİN WATCHERLERİ bekliyor. Bu evren C atomu Tuz ve Su. Öteki evren ise bunun tersi, tuz asidi ve Sudkostik. İkisi tepkimeye girerse ortaya NaCl ve H20 çıkar... C yerine Si(lisyum) H2O yerine Nişadır... Bunlara değinmiştik... Bizdeki SU o Deccal'lere ASİT etkisi yapıyor ve TUZ ise ölümcül oluyor. O temas kapısından bir yaratık DECCAL giriyor. Orada Şi'ra (Aynı kapıdan İsa'yı da bekleyen Allahlaw/Walhalla Armada'sı (Donanması) var. O ilk temasta Armada GAD savaşını yapıyor ve Şi’ra’lılar vahşice öldürülüyor... Armageddon savaşında yeniliyor DÜNYA... Yaratık dünyaya geliyor... Geldiği paralel evrede zaman bize oranla Asenkronize. Şimdi bu asenkronizasyonu anlatmalıyım. Everenin ilk patlamasında şiddetli etkinliklerde ve ilk salisenin milyonda birinde madde ve antimadde BİTİŞİK olarak vardı. Yani daha iki adet % 50 olarak bölünmemişlerdi. Bir süre sonraki soğumayla birlikte MADDE ve ANTİMADDE birlikte yaratıldı (Biri olmadan diğeri olmaz ilkesini unutmayalım). Yani bir salise kadar ZAMANDA İ L E R İ giderek yaratıldılar. Ancak Antimadde bizim tersimize zamanda İLERİ değil GERİ giden bir doğaya sahip... Yani enbaşta yaratılsalardı eşit ve senkronize (eşanlı) birlikte İKİ ZIT YÖNDE genişleyeceklerdi. Ama BİR SÜRE SONRA zaman İLERİ iken yaratıldılar. Madde (Biz) zamanda ileri giderken, Antimadde evreni ise KÜÇÜK BİR A S E N K R O N İ Z E farkla geri gitti. Bu evren-antievren ikilemesidir. Aynı anda iki ayrı odaktan "Biri bizim pozitif diğeri Negatif" olan BİR ÇİFT evren daha doğdu bunların da birer madde ve antimadde eşleniği vardı... Aynı anda "Paralel evren çifti" ve aynı anda "Antiparalel evren çifti ve bunların negatif-pozitif ve madde-antimadde çiftinçiftleri de oluştu. Bunların tümü bir süper uzayda (Aşağı misal aleminde) oluşmaktadır... Biz halen o evrenler kentinin içinde bir ODA'yız... Ama küresel bir oda... İki odaktan iki küre oda genişliyor ve eninde sonunda birbirine değiyor. Fakat bir ASİMETRİ (Asenkronizasyon farkıyla). Deccal'in bu zaman AVANTAJI var... Herkese her an yetişiyor ve sahte Cennet gösteriyor. Nişadır SU ikram ediyor. Kırklar meclisinin başkanı Dedem Santa Korkut işbaşında... Devreye giriyor ve Deccal'in "Asenkronizasyonunu negatif farkla (Sanal zaman saniyesiyle) önüne geçiyor... Herkese ulaşıyor... "Birazdan arkanızdan gelecek olan Deccal'dir. Size sahte Cennet ve sahte sulak ikram edecektir, inanmayın. Mecbur kalırsanız onun Cehennemine girin orada BUZ gibi sular içeceksiniz. O bir Hollowgramdır, Halloweengramdır... Onun suyu NİŞADIR'dır. Vücudunuzdaki tüm TUZ çekip alacaktır, yanılmayın..." Deccal bu işe çok bozulacaktır: Herkesi bir asenkronizasyon farkıyla yakalayan Deccal, iki adım önündeki (Zamanda iki saniye gibi) Hızır'ı yakalayamamaktadır. Kişileri BİR saniye geri alabilmekte olan Deccal, istidraclar göstermektedir... Öldürüp (Balığın canlanmasını anımsayınız, Musa öyküsünde...) yeniden diriltmektedir. Hızır'ın uyaracağı hiç kimse, ya da DEHR denen zaman enerjisi BİTİNCE. Deccal onu yakalayacaktır. Hızır'ı da her ölümlü gibi öldürecektir. "Külli nefsin zaikatül mewt" çünkü... Hızır ölecektir, yani kendini feda edecektir... Çünkü Şi'ra kapısından başlayan istilaya TIKAÇ biri geliyor... O Şira'dan öteki evrene alınan ve "Ödeme dengeleme" gereği Deccal'e karşılık İADE edilen Ruhullah İsa'dır (Artık adı İsa değil Mesih/Messiah'dır). Hızır dahil hiç bir kimsenin öldüremediği DECCAL'i AYNI EVRENDEN aynı doğa yasalarıyla geldiği için birebir öldürme yeteneğine sahiptir... Ve de öldürür... "Evrenin Geleceği" Yukarı >Montauk’tan Phill Schneider'i 6069 yılına yolladıklarını ve o zamanın dünyasında altından dev bir at heykelinin bulunduğunu ve insanların evrimleştiğini söylüyorlar. Vallahi dünya bundan sonra 7 asır daha dayanır mı bilmiyorum... Haydi dayandı diyelim, kolonilerde yaşanıyor. Nesil devam ediyor... Bu kez evrenin sıcaklığı -273 altına inecek... Protonun yarıömrü bitecek... Evrendeki tüm protonlar (Tüm yaşam ve bedenler) bye bye. Bir kere bunları atlatsak bir de negatif evren var bir de Anti evren... İkisi birbirine karışınca yıldızlar bulanıp düşünce, Güneş defter yaprağı gibi tomar gibi dürülürse... Dağlar yürürse (Sur borusunun verdiği ses doğrultusunda). Bunları da atlatsak kaldı eklenebilecek 200 sene: Evren sıcaklığı tam olarak -273.16 yani mutlaksoğuk olunca otomatikman elektron hareketi duracak ve evren nötron yumağından KARADELİĞE geçecek. Hadi bunu da atlattık diyelim. Bu kez karadelik ucundaki evrenden yani akdelikten çıkacak şu kulunuz hans... Haydi onu da atlattık diyelim... Bu kez İKİ BOYUTLU bir evren (Aynaya hapis görüntü) içindeyim. Onu da atlattık diyelim. Mahşerden Mizan'a, Sırata ve sonra Cehenneme kadar yolum var... Bütün bunlar acaba 6666 yılında mı olacak???? He he he. Ben everene (Kelvin derece itibariyle, bir de protonun yarı ömrü nedeniyle) 700 yıldan bilemedin 1000 yıldan fazla ömür veremem. “Allaalem, Allah, Alemlere zulmetmek istemez"... Allahalem=Allah bilir demek istemiştim. Hem bu hem de "Allah alemlere zulmetmek istemez" ikisi de birer ayet. Hani negatif, pozitif, madde-antimadde vb. alemlere... Soyut-somut alemlere... Bu ayet Ali İmran suresi 114 civarında bir yerde idi galiba... Belki de 110 cıvarındaydı... Bir tefsirini yapayım demiştim de 6 saatlik direkt konferansta daha ikinci anlamına zor gelmiştim... Her ayet gibi o da çok büyük bir ayet... "Allah Alemlere Zulmetmek istemez". Yani insanlar şöyle düşündüler. Demek ki Allah Zulmediyor, zulmü var ama Alemlere iltimas ediyor gibi... Bunları söyleyen de şimdi Yeni Şafak'da çalışan biri, bir yazar, ismi lazım değil... 5 vakit namaz, din-iman tamam da "Haşa Allah zalim mi?" bunu tartışıyoruz. İşin tuhafı Allah'ı zalimlikle donatan ve bunun Allah'a yakıştığını söyleyen de kendisi... 3/108: ve mâ Allâhu yurîdu zulmen li'l-âlemîn Andolsun ki, hem soru hem de olumsuz anlmamında ....ma.... Orada İrade kelimesi var dikkat ettiniz mi? Üstelik sayıp dökülen (Kur'anda diğer geçenlerle birlikte) türlü alemleri sayıyor, onlara atıfta bulunuyor. Allah MURAT ETMEZ demiyor (Mesela Alemlere zulüm etmeyi murat etmez gibi). Öyle tercüme ediyorlar ve yanlış... Orada 6 saatlik konferansa sığmayan sırlar var. Allah'ın adı var orada, önce onu bilmek gerekir. Allah'ımızın sıfatları arasında İRADET (Dileme, istence sıfatı var ya) var ise, bunun sıfat halinden başka bir de İSİM olarak olması gerekir. Mürid gibi (Murad eden anlamında). Ya da zül Erade=İrade sahibi gibi (Zül Celal vel ikram gibi) Duyuruyorum: Allah'ın GÜZEL İSMİ MARUD'dur... (137 isim ve sıfatı var. 114 tanesi İSİM üstü SIFAT). Murad yazar gibi Marud zaten kökleri aynı. Marud İSTENÇ sahibi demek, istencesi olan demek . Ayrıca alemlere zulüm/ MezAlim gibi ama kelime MEZ-ALEMİN. Zulmen lil Alemin =Alemlere zulüm.... Oysa Arapça’da zulmen ileyh Alemin olması gerekmezmiydi? Ya da Ala der gibi Alel-alemin? Arapça bilmeyenlere şöyle bir önrnek vereyim : On Sunday deriz, Pazar buluşacak isek... ON deriz. In, out, nearby falan demeyiz... Buradan başlayarak önçe bir ÖN ARAŞTIRMA yapalım sonra da oturup yazışalım. Bir de alemleri görmek için RAHMAN suresini araştırınız. Konu çok derin.... Bizim Tayrin, tayren, tayrün gibi... Ebabil gibi. "Yahudiler - Araplar" Yukarı Yahudi kendi milletine acımaz. Yani o diskotekte bin Yahudi de olsa öldürtür (Taşeronu da yine Araplar) artık çok iyi biliyorum ki, intihar fedaisi Araplar Allah'ın emrini yerine getirmiyor (Allah intiharı emretmez). Yine taşeron Yaser karşıtı Araplar. Yahudi birbuçuk milyon (Üçte ikisi yahudi) olan İsrail'i BİLE gözden çıkarabilir. Asıl güç DİAFORA yahudileri... Sadece ABD'de 27 milyon Yahudi yaşıyor. Öyle sanıldığı gibi birbuçuk milyon falan değil... Göstermelik İsrail dışında DÜNYA ve memesinden süt emilesi tüm Kralların yurtları onların HAS malı. Ayetler, Arapların kıyamete kadar bir araya gelemeyeceklerini yazıyor. El Arabün Eşşedide KÜFREN ve N İ F A K E N...." diyor ayet Tevbe 97'de... Evrendeki EN NİFAK (Münafık) İLLA Kİ A R A P L A R olduğuna göre ve bunların tümü YAHUDİ taşeronu olduğuna göre... Araplar kıyamete kadar bir araya gelemeyecekler. 12'li DOSEN düzeni içinde bile şimdiki Arap birliği gibi davranacaklar... Konferans Arapları... Sonra şer güçler (Geleceğin siyonistleri) yani Alois'ler hep kullanacaklar... Onlar kendilerine yardımcı olmaya çalışan biz Alias'ları bile sırtından vuracaklar... Arapların servet avcısı tüm şeyhleri, melikleri, emirleri, sultanları hepsi birer Deccal.... Ye babam ye... Petrolün 25 yıllık ömrü kaldı... Lityum ion pillerinden sudan ve soğuk fisyon ile optik karadelik ve plazma enerjilerinden itibaren, bu çöl kuşlarının işi bitmiştir. Tabii ehli saltanat, İran şahı gibi hemen İngiltere/AB ve ABD'ye kaçar ve temelli orada yer içerler... Ya Arap halkı olan tebaları? Petrol değersiz (İşin tuhafı yapay petrol de o zamanlarda bulunacak). Petrol yoksa Birleşik Arap emirlikleri mi var ? Petrol doları/dinarı mı var? Paraları Yugo dinarı kadar para etmeyecektir. Değersiz ve yeniden çöle dönüş ya da mesela İstanbul'a filan göç... Yalova'ya, Kireçburnu ve Sarıyer'e yerleşirler artık... | |
Geri Dön Yukarı |