010 - 17 Ekim 2001 Çarşamba | |
Herkese slm&slm "Dabbe" Yukarı Dabbe de 7 anlamlı, Tarık gibi, diğerleri gibi. Bir çok anlamı var: Tümü de genetik üzerine dayalı. 7 anlam 7 gün eder. Dinazor'dan falan söz etmiştim. Jurrasic Park'dan yıllarca önce yazmıştım. Mikroçip-silisyum'dan söz etmiştim. (15 yıl önceydi). Bir de hybrid deneme yaratığından söz etmiştim (Bu ileride gerçekleşecek ve/veya geçmişte oldu). 1999 yılı sonu gen haritasının başlangıç yılırdır. Genlerle oynamak demek bütün nesli tükenmiş canlıların iyi ya da kötü dönüşü demektir. Dabbe biyomekanik robotlardır. Genetik oynamalarla elde edilmiş biyolojik mikroişlemcilere sahiptirler. İnsana cok yakındırlar, insan kadar olmasa da bilgi, güç ve beceri yönünden çok ilerlemişlerdir ve insani duygulara sahip değillerdir, sadece belki poker oynayamazlar. Bence insanı diğerbütün canlılardan ve geliştirilmesi muhtemel her türlü biyomekanik androidden ayıracak en önemli özellik insanın poker oynayabilmesidir. Evet, poker oynayan bilgisayar programlarıda var, ama demek istediğim o değil. Normal bir insan insani duygulardan soyulduğunda nasıl canavarlaşıyorsa o tür androidler de ipini kopardığı anda insanın başına bela olacaktır. Bunun temelinde bilgisayar yok mu? Var, ama yaklaşımlarımız farklı. İçinde dabbe geçen bütün ayetlerde canlılardan söz ediliyor. Bu ayetteki dabbenin cansız olması izahedilemez. Bu nedenle biyomekanik olması gerek diyorum. Bunları bir radyo programında konuşmuştuk: Aynı bilgisayar kaotik simulasyonlar da (örneğinmeteorolojik tahlil ve tahminler) yapar ve gerçeğine çok benzer. Bence biri ne anlama geliyorsa öteki de o anlama geliyor: İnsanın uzun sürede vezahmetle yapabilecegini kısa surede yapmak. Bu açıdan bakılınca bence bilgisayarla şehirler arası otobüs arasında,işlev alanları dışında, bir fark yok. O konuda önemli olan bilgisayar degil o bilgisayarı yapan ve programlayan mühendisler ve programcılar ve ona neleri sayacağını söyleyen insandır. Benim spekülasyonumda karar verebilen, yıkıcı güce sahip ve bir şekilde serbest kalmış insansılar var. Son söz yine o yazıdaki son söz: O ortaya çıkıncaya kadarkeyfiyeti ve mahiyeti hep spekülasyon olarak kalacak ve kimsenin görüşüdiğerinden daha iyi olmayacaktır. Dabbe tül Arz: Bilgisayar teknolojisine işaret edebilir mi? Kur'an'da Adem'in yaratıldığı Salsal=Çamur diye çevrilir. Oysa metan-amonyak-su buharı ve Karbondioksit dörtlüsünün ilkel atmosfer olduğu gözönüne alınırsa, "Balçıktan süzülmüş bir Salsal" dendiğinde, bu ilkel atmosferin milyonlarca yıldırım ile adenin, guanin, cytosin ve tymin denen dört çekirdek asidine (Nükleotik baza) döndüğünü görürsün. Bu işlemin adı SALSAL'dır. Şeytan, Adem'e "Topraktan" kurutulmuş bir çamur olduğu için secde etmemektedir: Gerekçesi ise basitti. Ben ateştenim (Enerji) sürekli yakanım. O Adem ise topraktır (Madde) sönmüştür, küllenmiştir... Sönmüş küllenmiş kelimesi ise canlıların oluştuğu Karbon kimyasını anlatmıyor mu? O halde Toprak iki türlü anlaşılmalıdır. 1. Karbon kimyası olan organik ouluşum. Yani C ve Si elementleri de var işin içinde... İkisi de bize hitap ediyor. Şu seramik kilimiz, şu cam yapımında kullandığımız toprak silisyum değil mi? Ayrıca Silisyum=Arz ve Germanyum=Gök kelimelerinden şu transistörlerin yapılımı da sözkonusu olmuş olabilir. German=Gök+ler demektir. Mesela Nur 35 böyle giriyor misale). Hele ki "Silicon Valley" denen dünya merkezi vadi mikrochip'lerin hem hammadde hem mamul madde olarak üretildiği merkez bir fabrikalar dizisi değil mi? Şu anda mikroçip denen miniyongaların anamaddesi SİLİSYUM'dur.İşin tuhafı fiil olarak Debelenmek debelenmiş, tepili, yeraltında tepilmiş anlamına gelen DABBE ve ARZ=Silisyum gezegeni (Şu anlamda söylüyorum, dünyanın içi NifSial'den SiAl vb. katmanları halinde silisyum ile doludur. Magma ve Lava dediğimiz, zamanla kayaçlaşan yanardağ püskürükleri ile yeryüzü dağ-vadi oluşmuştur. Dünyanın yüzeyi de öyle: Silme Silisyumdur, "Benim sadıh yarimgara torpahtır." diyen Aşık Veysel'in de kastettiği Turab...) ARZ=SİLİSYUM, DABBET=MİNİ YONGA????? olabilir mi? Buna bakalım: Gelecekte silisyum yerine başka bir buluş gelirse ya da mikroçipler demode olunca savımız geçersiz kalacaktır. Şu anda bilgisayarlar üçüncü kuşakta seyrediyorlar.(Pentium IV,V,VI,VII,VIII, IX,X,XI bile olsa teknik olarak aynı kuşakta sayılırlar. Sonraki kuşak ise "En iyi hatırlayan, kendi kendine karar verebilen holografik hafıza yolundan geçecektir. "Cyborg=Yapay organizma" kapsamına girebilecektir. Bir sonraki kuşak bilgisayarlar ise doğrudan ZİHNİN ta kendisine ulaşacaktır. Yani holografik hafıza, şimdi insanda olduğu gibi, çekirdek asitlerine yüklenecektir. Biz nasıl anımsıyorsak, bilgisayar da öyle anımsayacaktır. Üstelik de Kuduz gibi gerçek=organik olan virüslerden etkilenecektir. Beynin keşfine bir yolculuktur Sibernetik zeka, yapay zeka vb... Bize anılarımızı anımsatanlar biliyorsun ki,adenin guanin Sitosin ve timin denen çekirdek asitleridir. Bu ileri teknoloji sayesinde çekirdek asitleri (A,G,C,T) ile bir bilgisayar (O zaman da adı bilgisayar değil, yapay beyin olur) yaparsak bunlar da Salsal ailesinden olacaktır. Aynı mantıkla Kur'an alimler için şifreler (misaller, bilimsel modellemeler) vermektedir. NUN=Nokta (Aynı zamanda arapça sıfır), KALEM=Program dili (Aynı zamanda şeklen BİR rakamı ve Elif harfi). İkisi birden 1 ve 0 olarak Bineer (Binary, Digital, İkilisistem, De Morgan matematiği vb.) gibi... Nokta boyutsuzdur, kalem ise tek boyuttur. Levhi Mahfuz ise iki boyutludur. İşte manyetik levha ve mahfuz=Bellek'te... Levhi Mahfuz bir Hard Disk'tir. Belki de Kiramen Katibin bir REM Bellek... Arş katmanlarındaki şu bilgi-işlem merkezi incelemeye değer... Dabbetül Arz'da pekala Mikro Chip olabilir... Kürsi: Bir Monitor.... Akıllı mikrobiyomotorlar (amip büyüklüğünde) yapmak hatta nano teknolojiler ile bir tür dabbet kolonileri oluşturmak olasıdır. Şimdilik düşünen bilgisayar mümkün değil. Kuşaklar atlanması gerekiyor. Bilgisayar kuşaklarından söz ediyorum. Altıncı kuşak bilgisayar "Rüya görebilecek" birteknoloji harikası olacaktır. Ama şimdilik, beklemeliyiz. Zaten teknoloji inanılmaz bir hızla gelişiyor. Ne var ki, kapitalist imalatçılar, bilim adamlarının yolunu kesiyorlar. "Acele etme, depoda çok stok var. Ara modeller, yedek parçalar satalım" diyorlar mucitlere... Yani beynimizdeki bilgisayar atılımlarını bize yaptırtmayan egemen güçler var. Bunları bir daha tanımlamak bile gereksiz. Herşey prototip üretmek için. Dünyayı ellerine geçirme savaşları bunlar (Tek merkezden yönetilen, tek tip bir insan oluşturmak). İşte bu "Karşı tarafın" Graceland üzerinde oynamak istediği oyun. Orwell'in 1984'ü gibi, biri bizi gözetliyor (BigBrother/Big Boss vb.) Ben Büyük Biraderkonusuna girmek istemiyorum. Çünkü ardından gerçekten montauk'lar falançıkacak, yine laf lafı açacak. "Graceland" Yukarı Geleceğin siyonistleri "This world is mine, Jahow give this planet to me" diyorlar. Bu şarkının adı "Exodus"tur. Yani çıkış. Bu "Geçmişte" land =Vaadedilmiş toprak"tır. Gelecekte ise MİLLİ MARŞ gibi benim verdiğim text ile yazılacaktır emin olunuz. Demek ki artık Millenium gereği, bizim Tennessee de (Stephen Hawking) konuşmaya başladı: Kıyamet virüsü falan diye. O benim Tennessee'den arkadaşımdır. İkimiz de Missisippi çocuklarıyızdır. Birimizin en çok sevdiği şarkı Tennessee Nights, benimki de Tennessee Waltz. Ya da Mrs.cp & Miss ccp gibi. Alfa Bravo Charlie. Sonra Delta. İşte orada. Graceland. Ya da karşısında. "Exodus" şarkısı. Acaba hangisi olmalıydı? Hangi taraftanız???? Grace kelimesi ilahi yardım demektir. Kur'an'ın SON SURESİ olan NASR=İNAYET=G R A C E. İza Cae Nasrullahi=Allah'ın yardımı (Grace) geldiğinde... Valhalla her iki taraf için de kullanılır bir "Uzaysalbaşkent, district v.) Yani Valhalla'dan kötü niyetli biri de zamanda yolculukyapabilir /Yaptı da... Ancak ALLAHLAW (Şira'daki Valhalla) SADECE A L L A H Nasrı (Grace)dır. Allah Vaadidir. Bizler bütün planları boşa çıkacak olan Grace karşıtları için değil. Ondan beteri olan "Sophianistler" için endişeliyiz. Çünkü Exod'ların hakkından gelecek olan Hz. İsa (Dönüşteki İsa'dır.) Ne var ki, ondan "AZ ÖNCE" ve "KILI KILAN, UCU UCUNA " ramak payı ile"KAZANCAK OLAN" Mehdi'nin öncü askerleri olmaktır savaşımız. İsa as. ırkdaşı Yahudileri "Üçüncü bela"ile halledecektir. Ama Mehdi Süfyani savaşları böyle değil. "Zaman üzerinde bir dama- santranç oynanıp da ortaya çıkarılmış bir tuzak değil". Süfyanilik biz Müslümanların tarih boyunca başına gelen en büyük belanın adıdır. Siyonistlerle işbirliği halindedirler. Gelecekte de onlarla birleşeceklerdir. Orta Asya'daki Müslümanlar tarafından durdurulacaklardır. Bunlar "YESEVİ"nin zaman içindeki "Yesevi"leridir. Onlar kurtuluş gününe kadar, SİMSİYAH BİR BAYRAK'A yemin etmişlerdir. Onların bayrağı "BARIŞ" bayrağı beyaz olup da SAVAŞ edenlerin tersine bayrakları karadır. Ta ki barış=Beyaz bayrak Mehdi ile geri dönene kadar.... Çünkü Mehdi kazanırsa "BEYAZ" bayrak'a yeminliler. İslam'ın rengi var mı? VAR, Cennet için yeşil demektedir Allah. Ama Türbe yeşili değil. Kızıldan mor'a kadar hatta IR ve UV orrtalaması tam 5500 frekans ile anlatılan YEŞİL'dir. Zaten onun ortalamasıdır. Yeşil hem sıcakkanlı renktir hem de soğukkanlı renktir. Dünyada 7 rengin ortasıdır. Cennette ise başlıbaşına bir ASAL renktir. Çünkü ahırette, 7 değil 7 kez sonsuz renk var. 7 Nota değil 7 kez sonsuz ses var. 7 gün değil 7 ebediyet var. Tad da yedidir. Asit(Acı), Baz (Ekşi), Metal klorları (Tuzlu), glikoz-sakkarin (Tatlı), bildiğimiz dört tadın bizdeki izlenimleridir. Tadı yok (Su gibi) demek ise "SAYDAM" bir taddır. Bazı şeylerin Bu işin bir cebiri var (7 Renk 7 ses gibi, kokunun, tadında bir cebiri vardır). Graceland bu işin İngilizcesi. HANİF kelimesinin de İNGİLİZCESİ diye düşünün. Hanif kelime ile yakından ilişkili... (İslamprotastantlığına Haniflik denir). Mehdi'nin hemen arkasındaki İsa'lı dönemi de içeren büyük bir ideal o? Geçmişten baktığınızda "Ütopya" amagelecekten baktığınızda, ALLAH YARDIMIYLA KURULU BİR DÜZEN olduğunu görüyorsunuz. Düzen diyorum, Düzine (Dosen, Dozen, Dutzend=12 iile ilgisiçok büyük) ve ben “karşı bağdakilerden" korkmuyorum. Ama ben "Süfyanilikten" korkuyorum. Onları hatırladınız mı? Onlar şu bizim Usame, onlar şu bizim Gonca Kuriş'i öldüren Hizbullah, onlar Edeb Ali'den bir aile, onlar Yezid, Yezidin Babası Muaviye ve onun babası Ebu Süfyan ve onun babası KURAYZ'ın Kurayzalı hısım aileleri. Bu geçmişte "Ekilmiş ve nedensel bir tohum" Kİ gelecekte meyvesini vermiş "SONUÇSAL" bir fesadolmuş. Vay canına? Ebu Süfyan ekti, 300 yıl sonra Mehdi'ye kadar vurdu.... Bizler de arada kaldık (Ara dönem anlamında). Eh neredeyse ehli kehf gibi bizim de mağaramızda 300 yıl kalmamız gerekiyor diyebilirim. Bu Allah'ın takviminde 7,4 saat etmektedir. İsa'nın Yahudi'lerin hakkından geleceği bir Allah vaadidir. Ama Hanif(Mehdist) ile Süfyanistin kavgası için Allah "Size bıraktım" demektedir. "Bir kavim kendini düzeltmezse Allah da onları düzeltmeyecektir" ayeti uyarınca bu böyledir. Hatta şu da işarettir, "Azmak isteyenin azmasına da yardım ederiz." Bu ayete göre, kendini düzeltmeyen bir kavim için Allah düzeltmyeceği gibi, azmasına da yardım edecektir. İşte "EL-ARABİ" Araplar bunun için Kur'an'da yerindibine sokuluyor, çıkarılıyor. Ne kafirlikleri ne münafıklıktları ne de Kur'an dili olan Arapçayı bilmediklerini geçen chat'lerde izlemiştik. Allah İsa'ya "Hak olan vaadi gereği" yardım edecektir. Ama "Mehdi-Süfyani" savaşını bizim gayretlerimize bırakmış. Bu yüzden "İki Bağın sahibi" iki ayrı ayette iki ayrı anlatımla verilmiştir. "Kıyamet Alametleri" Yukarı Küçükler bitti, şimdi gelenler ortanca alametler. Ortancalar ortaya çıktı ama siz farketmemiş olabilirsiniz. Kur'an'da ayette Allah şöyle vaadediyordu: Ey firavun son nefesinde tevbe edenlerin tevbesi kabul edilmez. Seni böyle Secde etmiş bir halde binlerce yıl sonra yine bu sahilde (Denizin yarıldığı yerde) böyle korumuş olarak ve ibret olsun dile kıyıya vuracağız. Şu anda Londra'da... Firavun dördüncü Ramses olduğu söyleniyor. Secde durumunda.... Onu HIZIR cezalandırdı. Nasıl cezalandırdı? Musa niçin Hızır'ı aradı=? Balık hangi ÇATAL yerde "Canlandı". "İşte aradığımız işaret buydu" diye döndüklerinde kimi buldular? Hızır'ı. Hızır'ı buldukları yer ise "Gelecekte DENİZİN YARILACAĞI" yer idi. Yani Musa ve ümmeti (Beni İsrail) o Kur'an'da adı geçen KAYA'dan denize yürüdüler. Deniz ikiye ayrıldı. Arkada'da bizim Londra'lı Ramses... Sora deniz Hoooop üstlerine kapanıverdi ve boğuldu Firavun ile ordusu. Hızır TARİF etti: Deniz bu, şu kayadan İsrail oğulları denize yürüsün. Arkadan geçeni de ben cezalandıracağım. Bu ileri teknolojilere biz "Mucize" diyoruz. (Az cüz'irastlanan anlamında). Everende iki kutup ve aralarında bir nötr vardır. Birinci Kutup Merkezkaçdır=Künnes. Merkezcil kutup ise Hunnes'dir. İkisi arasında "BİR BÖLGE " vardır. Bunu şöyle tanımlayalım. Künnes=Cosmos, Hunnes=Chaos (Chaos=Kalın hı harfi yani Haos diye okunur). Bu ikisi içiçedir. Deniz gibi dümdüzdür. Şimdi Chaos ile Cosmos arasındaki biyolojik geçiş sırrını hatırladınız mı? "Hunnes-Kunnes-Chaos-Cosmos - Hz.Musa’nın Kızıldeniz’i Yarması" Yukarı OSMOS. Şöyle de diyebiliriz? Gökler yerler ve İKİSİ ARASINDAKİLER". Osmos ya da oskotic pressure , hücrelerde çok yoğun ortamdan, az yoğun ortama" GEÇİŞİ sağlayan bir mekanizmadır. Örneğin, çok tuzlu bir suda yaşayan tek hücrelilerin yoğunluk farkı nedeniyle kendi sitoplazmalarının hücre zarını delip geçmesine osmos olayı deniyor. Yani vücudun içi dışarıya boşalıyor. Hücre zarlarında (Membran) bir ağız vb. yoktur. Dışarıdaki ihtiyaçlarını OSMOS yoluyla membrandan geçirip kendi bünyelerine katarlar. Şimdi bu OSMOS genel kuraldır. Isı da öyle değil mi? Termodinamik yasalara göre, ısı sıcak uçtamn soğuk uca doğru hareket eder. Elektrik gerilim farkı (Voltaj) da öyle... Şimdi kuralı evrenselleştirelim. Chaos (Düzensizlikten) COSMOS (Düzene) bir gidiş var. Gidişi Osmos gerçekleştiriyor: Chaos>>OSMOS>>C+OSMOS Bunlar sayesinde entropi (Chaos=Düzensizlik) ölçüsü de ortaya çıkıyor. Haos (Hunnes) ile Kosmos (Künnes) bunlara Yin Yang da deniyor. Tekvir 16-17. ayetler... Orada "Künnes'e ve Hunnes'e andolsun" diyor ALLAH 15- Fela uksimü bilhunnesi Yani HUNNES ve KÜNNES'i gördünüz mü? "Yani YUVASINA AKIP GİTMEK DİYE BİR ŞEY YOK" Elindeki kur'an'ı canı istediği gibi çeviren zararlı biri. İlmin yetmiyorsa, yazmayacaksın arkadaş diye Ahırette sorarlar adama... Hunnes=Kaos ve Künnes=Kozmos ÇOK evrensel, çok çok eski, Allah'ın ilk öğrettiği dinsel kavramlardandır. Kore Bayrağında bile onun sembolü var . Budistler Yin ve Yang derler. Pekiyi Cosmos ile chaos (Künnes ile Hünnes) arasındaki OSMOS nedir? OSMOS denen TÜNEL. Tünelin içi NÖTR'dür zaten. Tünelin yüzeyi (Dışta) Magnetik alandır. Hablilverid=Şahdamarı planı budur. Şimdi bu kayıp parçanın ardına düşelim. (Bilmediğimizin ardına düşmek değil, kayıp parçanınardına düşmekten söz ediyorum). Hunnes ve Künnes'i birbirine bağlayan "GİZLİDEĞİŞKENLER GEÇİDİ" yani ödeme-dengeleme tünelleri vardır. Karadelik-Akdelik tüneli (Worm Hole gibi). Allah bize "ŞAHDAMARIMIZRDAN DA YAKINDIR" derken, bu damarın içinde herşey olur biter, ama dışında olan bizler içeride ödenenleri bilmeyiz. Kayıp parçayı bulmak için yeniden “Denizin Yarılmasına” dönelim. Araya bir OSMOS duvarı (Geçidi, tüneli) oluşturuldu. Kablolu tüp geçit gibi mi acaba? İlahi nizamda bir elektroliz olayı mümkündür, geçide ihtiyaç yok. Su dediğin nedir 2H bir Oksijen. İşte deniz oracıkta ayrılıvaerdi. H2 ye O'ya eletkroosmotik olarak. O ayrışmadan çıkan iki gaz basıncı suyun kapanmasını önledi. Musa ve ümmeti salimen bu kanaldan geçtiler, deniz dibinde yürüyerek. Oradan "Nötral bölgeye" yani yemin edilen yere "Tur'u sina"dağı yamacına çıktılar. Arkada kalan firavun ve ordusu üzerine deniz kapanıverdi. Bir noktada kapanmadı. O noktada "BALIK " canlanmıştı ve azık torbasından kaçmış denize girmişti ya? Firavun'da aynı noktada "Yarı Canlı" kaldı. Yani ona deniz yiyicileri ve mikrorganizmalar zarar veremedi. Sapasağlam olarak ve Kıyametin ortanca alametlerinden biri olarak karaya vurdu. O bölge çok ıssıdır (Sina). Bir cesedin bulunduğu bildirilene ve Savcı oraya gelene kadar 4 gün geçmişti. Yani biraz biraz çürümenin nedeni budur 6 bin yıl boyunca bir şey olmadı ama, kıyıya vurunca hızla bozuldu. Tam bir secde halindeydi. Dolayısıyla bozunma yüzünden ve taşıyanlarında hatası nedeniyle secde durumu biraz yana doğru kaykılmış oldu. Sudan ateşi ateşten suyu çıkaran, kurudan yaşı, yaştankuruyu çıkaran vb. böyle 11 ayet var. Sudan ateş çıkar mı? Malum yakıcı bir gaz olan Hidrojen ile yanıcı bir gaz olan Oksijenin H2O biçiminde birleşmesi demektir bu. Onları birleştiren ve ayıran OSMOS denen gizli (Spesifik) bir TÜNEL'dir. Mucizeler Allah katındadır. Yani bu ayete göre "Mucizeler Tünel içindeki ALLAH"katındandır. Mesela Hz. İbrahim'i yakan ateş neden serin bir su oldu dersiniz? Ah şu Hidrojen ile Oksijen! bir de şu OSMOS (Hablilverid). Evrensel Kural olduğunu söyledim zaten Hunnes ve Künnes'in. Evren kuralı Chaos-Kosmos ve (Üçüncüsü) Osmoz üzerine kuruludur. İki kutup (Tin ve Zeytun) ile üçüncüsü ise "Emin/nötr bölge ya da sina). Daha sonra ise KUDÜS ve MEKKE. Urfalılar balıklı gölün ateşten suya dönüştüğünü söylüyorlar. Yani ateşin olduğu yerde tam tersine su oluşmuş. İçinde de "Yuşa"nın balıkları diyorlar... İncelemeye değer. Çünkü Urfa'da 7 peygamber mezarı olduğu söyleniyor. Bir Türkiye için 7 resulullah Mezarı çok çok yüksek bir rakam. Yani lehimize. Hz. İbrahim'in mezarının Urfa'da ve balıklı göl altında olduğunu "Hızır Tezkiresi" de yazıyordu. Urfa=Arapça ODA (Türbe) demektir aynı zamanda. Bunun nedeni de Haniflerin babasıdır. Evet gerçekten kutsanmış bir bölge. "Hanif İslam (Örtünme - Namaz)" Yukarı Bu ayın 22.sine kadar gruba yazı yazamayacağım. Çünkü yazılacak olan yazılar çok vurucu hatta dinimizi oturup baştan keşfetmemiz gerekecek türde yazılar. Şimdiye kadar İslamı üçe kategorize ediyorduk. 1. Hadis İslamı Birinci tür islam malumunuz. İkinci ise yine müalumunuz biz azılnlık... Üçüncü tür ise yani "hafif" İslam ise çok yaygındır. Bir avuç Hanif'i çıkarırsanız, geriye kalan Hadisve Hafif müslümanlar. Yani işimiz iş. İleride büyük İslam içsavaşında üçeayrılacağız. Süfyaniciler, Mehdiciler ve üçüncü olarak "Savaştan kaçanlar". Bunlar sonuncular HAFİF Müslümanlardır. Görevleri kaçmaktır. "Hadis ve Hanif" müslümanlar hele birçarpışsın, biz kazananın yanında oluruz." Pekiyi kim Hadis, kim Hanif kim Hafif? Hafif müslümanlar için şimdiye kadar şöyle bir yol izliyorduk: Soru : "Hocam İslamiyete göre namaz kaç vakit kaçrekat?" Bizim tavrımız şuydu: "5 Vakit ve 40 rekat" diye onaylıyorduk. Ama bizi yakalamanın bir yolu vardır: Bir gün birisi şöyle bir soru sorduğundayakalanıyorduk: "Hocam Kur'an'a göre kaç vakeit kaç rekat namaz vardır?" Cevabım şu oluyordu: "3 vakit ve ikişer rekat" FARK SORU SORANLARDADIR. Yani ilk soruyu soran ile ikinci soruyu soran kişiler NE sormuşlar, bir dikkat ediniz? Evet İSLAM ve Kur'an. İslama örnek: "Taliban, erkeksiz dışarıçıkan ve 4 adım arkadan yürümeyen bir kadını öldürmeye yetkilidir." Bu islama göre böyledir. Kur'an'a göre ise "Adem ve Havva'nın elele tutuşup yürüdüğünü görüyoruz. Artık "Hafif müslümanlara" göreceli yanıt yok. Kur'an'da namaz ÜÇ vakittir. İnanmayan bütün ayetleri indirsin ve yazsın. Üçü beş diye göstermek için binbir takla atılmıştır meallerde... Ama onu ortaya koyabiliriz. Artık Hanif ile Hafif'de AYRILLMAK ZORUNDA. Gerekirse yaprak dökümü bile olsa, ayrılmak gerekebilir. Hafif'lerin hep yanındaydık. Kırmadık. Öğrencilerim "Türban dediler" imza bile verdim, (Üniversitede hoca idim bu kelle koltukta olmak demektir) ama biliyorum ki Nur-31. ayette "Humurihinne=Başörtülerini" demiyor. Saçlarını omuzlarından aşağı uzatsınlardiyor. Ama HAFİF müslümanlık gereği "Hocam Türban İslamiyet’in emri değil midir?" dendiğinde, koca bir EVET diyordum. Kur'an'a göre HAYIR diyordum. Ziynet başka takı başkadır. Takı=Cevahir, Mücevher'dir. Mücevher demiyor Allah'ımız "Ziynet" diyor. Müzeyyen=Süs kelimesini bir dilimize dolamışız gidiyor. Kadın ve erkeğin BİRBİRİNDEN ÇOK FARKL taraflarına ziynet denir. Erkekte şort bayanlarda bikini (İki parça) bu ziynet bölgelerini örtmeye yeterlidir. Yani şöyle bir örnek: Bir bayan banyo kapısını kilitlemeyi unutmuş,içeriye bilmeden biri giriyor. Refleksle önce bir el önünü, ikinci eli ise göğüslerini kapattırır. SAÇLAR??????? Saçların neyinden utanılırı ki? Saçımdan ne olur ki? Saçım doğum mu yapar? Saçım süt mü verir? Saçımın neresi HARAM? Saçımın neresi seksi? Saçımın neresini ÖRTMELİYİM? NİYE????????? Eğer kadınlar örterlerse, Allah erkeklere de aynı emri çıkarırdı. Çünkü Nur-31. ayet "Mümin erkeklere de ki...." diye başlıyor. Nur-31. ayet ise "Kul lil müminati=Mümin kadınlara de ki?" diye başlıyor. Eğer kadına saç örtmek FARZ ise, Otomatikman ERKEĞE de F A R Z olur/olurdu... Erkekler de başlarını örtsünler. Eşitlik budur!!!!!!! Allah katında kadın saçı, sesi haram ise, erkeğin de saçı haramdır. Şimdi: Erkekler için bir futbolcu şortu yeterlidir. Öylece namaz da kılabilir. Çünkü kadınlarla erkeklerin F A R K L I bölgeleri=ZİYNET'tir. Kadın ve erkekte farklı o bilinen bölgelerden artakolanı ŞORT içinde kalır. Ortak olmayanı (Göğüs) ise erkekte saklanmaz ama kadında "ÜST BİR ÇAMAŞIR" ile örtünür. Allah ve Melekleri "Erkek, Röntgenci vb." olmadıkları için, bir bayan kendi başına o kılığıyla namaz kılabilir. Allah erkek değildir, melekler de.... Nefsi yoktur saydıklarımın. Allah'ın da nefsi yoktur. Hatta "Kıyam bi nefsihi" derken bile yanlış söylüyoruz. Nefsi yok ki, bir de kendiliğinden Kaim olsun?... Allah her yerde, Meleklerim (Kiramen katibin) de. Tuvalette, ben banyoda soyunuk iken, en pis yerlerde ve benimle birlikteler. Allah erkek veya kadın değildir Melekler de... Allah bu konuda ayetlerle gazap püskürüyor. "Oğul edinmekten, meleklerin kızlar olmasından vb" büyük bir günah olarak söz ediyor. Estetik önce yüzümüzdedir. Yüz bir tablodur ve cinsel obje değildir. Yani erkek gibi laf atarsak, hiç bir karşıt cinsimiz için "Öff yavrum ne güzel bir burun, amanın ne şuh kulaklar" falan demeyiz. Çünkü bunlar ziynet değildir. YÜZ estetik bir tablodur. Yüz güzeldir ve ayetlerde kapanması asla istenmez. Yani görüyorsunuz ki, 1. Hadislere göre İslam Hadislere göre "Eğer ki bir kadının, saçının bir teli, bir şimşir (Tarak demek istiyor) üzerinde kalsa ve onu helali olmayan bir erkek görse, kıyamete kadar o saç teli yüzünden Allah ve Melekleri ona lanet eder". Buyrun size HADİS. Ebu Hureyre'den, sahih mahih denenlerden. Ben saçımı tarayacağım, tesadüfen bir tel tarakta kalacak o teli bir erkek görecek ben yandım ki ne yandım. Bu Hadis (Süfyani) İslamiyet’i. Benimkini biliyorsunuz KUR'AN dini. HAFİF din ise bambaşka bir şey. Allah ile "Babamızı" özdeşleştirmişiz. Allah deyince sakallı kalın sesli, çatık kaşlı, elinde sopa bir simge düşünüyoruz. Kadınların saçlarına düşman olmuş, seslerine de. Hatta topuklu ayakkabıların çıkardığı seslere de. Hayır benim Rabbim bunların hiç biri değildir. Bunun için SÜBHANALLAH der melekler hiç durmamaksızın. Biz ne sanıyorduk sübhanallah demeyi ya? Ne sanıyorduk "Tenzih etmeyi", ne sanıyorduk, tesbih etmeyi? Bu bakımdan şu soru çok önemli" İster bana, ister Zekeriya Beyazıt'a ister Yaşar nuri Öztürk'e soru sorarken size o sırrı veriyorum. Sorunuzdaki tek nüans şu a) Kur'an'a göre İşte biu nüansı kullanarak iki ayrı yanıt alacaksınız. Hangimize sorarsanız, soru şeklinden cevap şeklini de siz belirlemiş oluyorsunuz. 25 yaşından beri emisyon ettiğim bu bilgilerin tek bir kaynağı vandır. Ayetler. İsterseniz "İslama" göre diye başlayalım ve size evliya menkıbeleri neler neler anlatırım, ne masallar, ne hadisler döktürürüm??? "Kur'an'a göre" derseniz, buyrun başlayalım. Mesela namaz kaç rekat buradan ayetleri bulalım önce? Hûd 114: Gündüzün iki tarafında ve geceye yakın saatlerde namaz kıl. .. İsra 78 : Güneşin en üst noktasından, gecenin kararmasına kadar namazı kıl. Sabah Kur'an'ını da gözet. Çünkü sabah okunan Kur'an tanıklarca gözlenmektedir. Etrafen en nehar başka yerde de tarafeyn en nehar=GÜNÜN İKİ TARAFI, gündüzün iki tarafı. Yani gündüze iki namaz vakti vermiş, GECEYE İSE TEK vermiş. Geceye yakın diye bir şey yok orada. Olay şu, İsteyen gecenin bir yerinde kalkıp, dilediği kadar namaz kılabilir (üç vakit farz yani emir kipidir). Ama "Gecenin bir yerinde kalkıp namaza dursalardı, "dendiğinde emir değil DİLEK KİPİ olur. Serbestsiniz kılıp kılmamakta... Ama dikkat ediniz günün iki yanında ve gecede üç vakit emrolunmuştur. Vitir olan ise arzunuza bırakılmıştır. Orada üç vakit bellidir. Dördüncü olanı (Yani dilek kipi olanı) isegece yarısından sonraya tehir etmiştir ayet. Hûd 114: ve akımıssalate tarafıeyninnehari ve zülefen minelleylinnelhasenati yüzhibnesseyyiat zalike zikra lizzakiriyn Akımetüsselat= İkame edilen (Yerine konan) namazdır. O bir kredi borcudur. Yani Kalu Bela'da verilmiş sözümüzdür ve vakitli farz olduğu için bu namaz kılarız. Akıymetüsselat=Bilinen namazdır. Ama Akıyme (İkame, Kaim) denmediğinde o NAMAZ DEĞİLDİR, DUA anlamına gelir. Örneğin "Allah ve melekleri nebilerine SALAT ederle...." ayetinde SALAT=NAMAZ derseniz bir çarpılırsınız ki sormayın. Allah ve Melekleriniçin "Peygambere" tapıp namaz kılsınlar... Doğru yanıt şu: "Allah ve melekleri nebilerine DUA ederler..." İşte bu ince ayrımdan inceleyin ayetleri. Göreceksiniz ki, şimdiye kadar özenle seçtiğiniz ve ezberlediğiniz ayetlerde" 1. Dua var Yukarıdaki Hud 114'de AkımetüsSelat=Kıyam, Rüku, Secde veka'deli namaz apaçık var. Namaz vakitlerini ise GÖLGE (Güneş) belirliyor. Ak iplik ile kara iplik ayırt edilince (Gölge en uzun olunca) sabah giriyor. Gölge giderek kısalıyor ve kısalıyor. Öyle ki direğin dibine düşüyor. İşte onunla ilgili ayette, "SALATIVUSTA=ORTA DİREĞE DİKKAT" ediniz diyor. AkıymetüsSelat demiyor. Yani öğle Namazı KILIN ve DİKKAT edindemiyor. İkame kelimesi yok. Tam tersine VASAT'tan (Ortalama, ortadan) türeme ve bizim çok iyi bildiğimiz ORTA DİREK=VUSTA var. Direğin gölgesin dibine düşene kadar günün bir yanı yani taraflardan biridir "Amman dikkat, eğer gölge direğin öteki tarafına geçerse, günün ikinci tarafı üzerine namaz VAKTİ başlamış oluyor diyor ayet... Namaz'dan söz etmiyor, NAMAZ VAKTİNDEN SÖZ EDİYOR. Hanifliğe niyet etmek iyi de, bir de yol yöntem bilmek gerekecek dostlarım. Günün iki tarafı diye sadece yukarıdaki ayette değil iki ayrı aytete de geçmektedir. Birinde etrafen diğerinde tarafeyn diye geçmektedir. Nehar=Gündüz ve Taraf+eyn=İki taraf demektir. Fakat aynı ayet şöyle diyor. Öğle vakti çok kısa olan gölge giderek uzar uzar ve güneş batarken en uzun halinialır. Bir süresonra ak ve kara ipliği de ayırt edemezsiniz. (Mesela kitap okuyamazsınız). Bununanlamı şudur: GECE GİRDİ. SABAHA KADAR TÜM GECE İÇİN BİR TEK VAKİT VAR. Öğlen direk vardı öte tarafta, ama dünyanın gece olan yüzünde bir direk ve gölge olamayacağı için, direği gece bölümüne nokta nokta uzatın. Göreceksiniz ki gece de ikiye ayrılıyor. Biri geceyarısından önceki ve farz olanı, ötekiise "Onlar gecenin bir yerinde kalkıp namaz kılsalardı, haklarında çok iyi olurdu" ayeti uyarınca VİTİR denen veisteği bağlı bir namaz daha var. Farz değil. Dileyen kılar ya da hiç kılmaz İşte Hud 114'deki "Geceye yakın" denen ayet ile anlatılan meal budur. Şimdi başka bir Namaz ayeti daha bulunuz. Onu da inceleyelim. Bana 5 vakit diye bir tekayet göstermeniz mümkün değildir (Malleri bozmaları beni bağlamaz. Ben Allah'ın bildirdiğine inanırım). Bakara 238: Namazlara ve orta namaza devam edin. Allah'a saygı ve bağlılık içinde namaz kılın. "Hafizu alessalavati vessalatilvusta vekuumu lillahi kaanitiym" Yukarı "Orta namaz" dediği deminki SalatıVusta orta direğe dikkat ediniz diyor. Hafizu=Muhafaza edin/koruyun/gözetleyin/amankaçırmayın, alesselavati=Selatlarınızı (NAMAZ KILIN DEMİYOR, Akımetüsselat yok burada) ves selatilVUSTA=Günün iki yanının ayıracı olan DİREK=Vusta İsra 78: Güneşin en üst noktasından, gecenin kararmasına kadar namazı kıl. Sabah Kur'an'ını da gözet. Çünkü sabah okunan Kur'an tanıklarca gözlenmektedir. “Ekımissalate lidülükişşemsi ila gasakılleyli kuranelfecr innekuranelfecri kane meşhuda” "Ekımüsselat=Namaz kılın diyor. Güneş'in en yüksek (Öğle direği) olduğu yere ve sonra da onun arkasından güneşin battığı yere kadar ve daha sonra da FECR=Gün ağarana kadar ÜÇVAKİT sayıyor, namaz kılın diyor. Ayrıca sabaha karşı meleklerin devri teslimi nedeniyle kılınan o namazında şahitli olduğunu bildiriyor (Gecenin şerri bitmektedir). Bana kim kur'an'da "5 vakitnamazı buldum yeri de şurası" diyebilir? İkindi namazı şöyle var: İkindi demek ASR demek dolayısıyla ASR Suresi=İKİNDİ namazı oluyor (muş). Asr=İkindi suresinde namazın nasıl kılındığını yazabilir misiniz? Asr suresi üç ayet olup, ikindi namazını ve nasıl kılınacağını anlatmaktadır. İzleyelim: 1. Asra yemin ederim ki Şimdi lütfen bana bulunuz 1. Burada ikindi namazı nerede Arapça ASR=YÜZ YIL, AŞR=ON YILdemek (Aşar,öşür, aşure ondalık ve on malzeme demektir). ASR=Asır=Yüzyıl demektir. İkindi ve yatsı namazları İslamiyet’te var elbette, Kur'an'da yok sadece. Mâûn: 4: Vay haline o namaz kılanların ki, İnsan hep hayalkırıklığına uğratmıştır yaratanını, ve yaratanımız bize Kenud=Nankör demektedir. “Doğrusu insan çok nankördür” ayeti gibi. Maun=Yüze çarpılan, geri çevrilip, yüzüneatılan, başa çalınan şey demektir. Nisa suresi 101,102 ve 103: 101: Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman kafirlerin size kötülük etmelerinden endişe ederseniz, namaz ıkısaltmanızda size bir günah yoktur. Şüphesiz kafirler, sizin apaçık düşmanınızdır. "Namaz seferde kısaltılır" (Seferyolculuk halidir ki savaş ve eşkiya korkusu da buna dahildir). "Sen içlerinde bulunup da onlara namaz kıldırdığında”. Yani sen İMAM olduğunda diyor. Onları İKİYE Ayır diyor. Önce birinci grup gelsin namazını kılsın. Bir rekat tamamlanıca öteki grup da gelsin veikinci rekatı kılsınlar. Arkadaki cemaatnamazı KISALTIYOR, yani birer rekat kılıyorlar AMA İMAM KISALTMIYOR. Yani iki grubun da namazı bitirmelerini bekliyor. İmam namazı kısaltmıyor ve normal günlerdeki gibi kılıyor. Secde bir rekatın bitimidir. Her bir grup BİRER secde edecekler ilki edecek ikincisi etmeyecek diye bir şey yok. Namaz 4 hareketlidir. Kıyam ile rekat başlar, rükuile eğilir, Secde ile rekatı tamamlarız. Ayağakalkarız ikinci rekata başlarız, namaz bitince de oturur KADE ederiz, yani dördüncü hareketi yaparız. Bu dördüncüsü namazı bitirir. Secde ise rekatları ayırır. Kıyam dik duruş, Rüku 90 derece eğiliş, Secde 180 derece eğiliş (Yer ile bir olmak), Kade=Oturuş. Yani sağa sola selam verirsin ve namazı kade halinde tamamlamış olursun. Önemli olan beden hareketlerinin temel olanlarıdır. ÜÇ VAKİT var. Çünkü namaz müminler üzerine vakitli olarak farz edilmiştir. Her namaz ikişer rekattır. Namaz ıbitirince de ayakta, otururken ve yanınız üzerinde yatarken (daima) Allah'ı anın. Bu salattır. Ama namaz değildir. Allah'ı anmaktasın. Bir namaz bitiriyor sonra salat yapıyorsun. Evet yanüstü, yüzüstü, sırtüstü diye bir namaz biçimi de var. Ayet: "Dini zora sokmayın kolaylatın. “Namazda kolayınıza geleni ve kısasını okuyun". “Dini sevdirin nefret ettirmeyin”. Para alan rahiplerin (imamların) arkasında durmayın. Hatta gruplaşılmış camileri YIKIN (Ayet geldiğinde Resulullah bir Camiyi yıkmıştı). Allah'ın emriyle o cami yıkıldı. | |
Geri Dön Yukarı |