Hans von Aiberg'in (Arz'dan Arş'a Sonsuzluk Kulesi 1.Band. 1.Cild) kitabından alıntılanmıştır. (1985)
ÖNCE Rabbi'mizin İlksözü, islâm'ın ilk emri "Oku!.." ile başlıyoruz, sevgideğer okurlarımız…
Şu anda birçoğunuz evinizdesiniz. Kaç kişi olursanız olun "Sizden bir fazla ALLAH var" mekânınızda! (âyet) "O" hiçbir yere gitmemişti ki hep sizinleydi, sürekli sizinle birlikte!..
Belki aile içinde belki de tek başınıza yapayalnız olarak bu kitabı okuyorsunuz. Kendinizi tek kişi sandığınız şu anda, unutmayınız, kaç kişiyseniz sizden bir fazla ve size "Şahdamarınızdan da yakın ALLAH" var. Çünkü Yaratan her an sizinle! (âyet)
Belki ışıklı salondasınız, belki de şu anda televizyon seyreden aile bireylerinizle birliktesiniz. Yine de bir fazla olarak ALLAH var evinizde! Çünkü "Mülk onun"; siz vekili, halifesi ve kiracısısınız.
Şimdi "Ölmeden ölünüz" sözünü deneyelim. Çünkü diriler için yalnızlık söz konusu değil. Ama ölüler için evinizdeki bu ışık ve sesler yok. Bütün evreni kara toprak altı. Gözünüzü kapayın ve bir an toprağın altında katalepsiyi deneyiniz. Bu kömürlük ya da mahzene kapanmaya benzemez. İşte bu gerçek yalnızlığınızda "Ölmeden ölünüz". O kabirde sadece ALLAH var!..
Sadece bir saniye ölmeden ölünüz. Sonra diriliniz. Hazır sırtınız ürpermişken, dünyaya dönmüşken, şimdi en yakınınızla ilgilenin. Aileden yoksul bir üye ya da hemen yanıbaşımızdaki komşunuzun “Aç” yatıp yatmadığından haberiniz var mı?
Kimi insan onurludur. Astronomik bir kira verir ama maydanozu tuzlayarak ekmekle yer ve doymaya çalışır. Ya komşunuz böyle biriyse?..
Bugün Allah için ne yaptınız?
Bu kitabı komşunuzun tok olduğuna inandıktan sonra, mezar yalnızlığında fakat ALLAH ile birlikte olduğunuzu düşünerek okuyunuz. Böylece amansız bir sorunun da hesabını vermiş olacaksınız. Bu soru şudur:
"BUGÜN ALLAH İÇİN NE YAPTINIZ?"
İyilikleriniz ve ibadetiniz kendiniz içindir. Bunlarla kendinizi kurtarmış olacaksınız. Rabbinizin şan-şerefini arttırmış, eksiltmiş değilsiniz. Yani ALLAH için BUGÜN bir şey yapmış değilseniz sevgideğer okurlarımıza eşsiz bir fırsat! Gizli bir hazine iken bilinmesini isteyen YARATICI’ya yöneliniz.
Ama "Âşık-maşuk" "karasevdalı-mecnun" gibi değil, bu kez "Kulları içinde yalnızca âlimler ALLAH'tan korkar" âyeti gereği "Korkarak" yöneliniz.
Aşk ehli başka, ilim ehli başkadır. Aşk ehlinin korkusu dünyevî ölçütlerledir. İlim ehlinin korkusunu anlamak için önce öğrenmeye niyet edecek yani okuyacaksınız. Çünkü ALLAH, akıl sahiplerinin kendini "ilmen, soruşturarak" bulmasını farz kılıyor. Bunun dışındaki taklidi-naklî iman ise çok sakıncalıdır.
Hucurat/14:"Araplar inandık derler. Onlara (Yeterince) inanmıyorsunuz, İslâm olmanıza rağmen, henüz iman kalplerinize girmedi de. Eğer Allah ve elçisine itaat ederseniz, yaptıklarınızdan hiçbir şey eksiltilmez. ALLAH çok bağışlayan, çok esirgeyendir."
Bu âyet; taklidi, nakli, körü körüne, soruşturulmamış, akla dayanmayan bir inancın gerçekten Süfyanist Arabîlik (sadece Müslim olmak ve iman sahibi olamamak) riskini anlatmaktadır.
Ancak Allah; sadece Müslim olmayı Resulullah'a baş eğme koşuluyla kabul edeceğini bildirmektedir. Bu eser ne bir ilmihal, ne namaz hocası ne de benzeri bir kitap, nakli-taklidi 21. yüzyıl bedevisi için yazılmış değil! Okuyucu bunu “Hak” etmeli…
Canı Çıkası Huyumuz
Bu bağlamda Allah için yapılan, Allah'ın hoşnut olduğu kavramların en başında BİLİM gelmektedir. Öyleyse, "Bugün Allah için BİLİM yapıyorum" diyerek, rahatlıkla bu kitabı okuyunuz. Çünkü bilim Allah için yapılanların en zahmetlisidir, gizli hazinenin bilinmesi için en önemlisidir.
Akıl, bilgi, kültür, inanç sahibi aydın bir kişi olarak; burada ne alırsanız o kişilikle gideceksiniz.
Herkes kaldığı yerden devam etmek üzere dirilecek. Şehit akan kanıyla ve siz dünyadaki bilgi-görgü düzeyinizle ve şimdiki düşünceniz neyse onunla dirileceksiniz. Orada kişilik değişikliği yok, "Canı çıkmış huyu çıkmamış olarak siz sizsiniz!”
Kopan film böylece yeniden bağlanmış olacak ve kaldığımız yerden, iyi-kötü mizacımız neyse o davranışı sürdüreceğiz. O halde dünyadan bilim, irfan ve görgü götürmeye bakmalıyız.
Bilim Allah'ı düşündürür ve boş zamanınızdaki içinize sinmeyen olayları, yasakları, günahları yapmaktan alıkoyar.
"Bir saat bilim, 70 yıllık ibadet gibidir".
Bilim öyle bir şeydir ki; imansızı, dinsizi ya da batıl dindeki bir kimseyi ebedî cehennemden ebedî cennete götürecek kadar büyük bir sırdır.
Bilim olmasaydı kendi payımıza konuşuyoruz- biz ne olurduk? Batılı niçin Müslüman oluyor? Bilim adamı nedir, kimdir ve ne düşünür, nasıl düşünür? Bu kitap bütün bu tür soruların cevabını içeriyor.
Evren nedir, sırları ve sınırları nelerdir? Niçin ve nasıl yaratıldı? Nasıl yok olacak? Yaratan yaratmadan önce ne yapıyordu? Yaratan nasıl bir varlıktır, niteliği, niceliği nedir?
İyi, kolay ve sabırlı yoldan bir akış içinde bu soruların da cevabını bulacağız.
Evren çok ama çok geniştir. Dışındaki evren ondan milyonlarca kez geniştir ve trilyonlarca yıl boyunca oraya ulaşılamaz.
İnsan Aklı Evrenden De Geniştir
Evren kuşkusuz çok geniş ama insan aklı evrenden de geniştir sevgideğer okurlarımız.
İnsan aklının genişlemesi ise bilim ile olmaktadır. Böylece evrende görünmeyen maddeyi de gören, ayrı boyutlardan sayısız evren dizisi olduğunu bulan, uzayın kuvvet alanlarının ve görünmeyen karanlık gök kapılarının erişilmez bölgelerine uzanan, tüme varan BİLİMSEL DÜŞÜNCE yeteneğidir. Böyle bir düşünce ise en büyük nimetimiz aklın harika ve hassas bir sonucu olan BİLİM ile mümkündür.
Çünkü Allah "Kalemle yazmayı" ve insana bilmediğini de öğreten EL-ÂLİM'dir. Biliminin öğretilmesini ve öğrenilmesini emretmiştir.
Evreni dolaysız keşfeden Mevlevilere, erenlere "Susmak"; evreni dolaylı olarak bilimle keşfeden bilginlere de "Susmamak" emri getirilmiştir. Kitabın bir başka amacı da bu yükümlülüktür.
İslâm’ın ilk emri "Oku"maktır; Allah'ın adıyla yani Allah'ı tahkiken-aklen bulma yolunda okumaktır.
Bilim denen şey aynı zamanda bir sonsuzluk kulesidir. O kulenin ARŞ denen tavanında ne olduğunu merak ediyoruz, ARZ denen tabanında o kadar küçük irade sahibi biri olmamıza rağmen.
Böylece imkânsızın ardına geçmek için elimizde sadece KUR'AN kılavuzumuz, bilimin yol göstericisidir.
ALLAH'ın "Bilimi" öyle kolay sanılmamalıdır. Ama bir bilgin bu zorluğu kolaylatabilmektedir.
Bilgin eğer "Müslüman" olmuş ise artık "âlim" olmaya soyunmuş demektir. Müslüman bilginin ana kitabı ise kuşkusuz "Sadece Kur'an"dır.