Chat 269 – 31 ocak 2005

chat-269-logo-hi Chat 269 – 31 ocak 2005

[] Kaptan msccp10SCE_ nickiyle bağlandı

[] selam selam

selamen selame MİH.

[] hoş geldiniz

Hoşbuluştuk candaşlar.

Zaten gecikmeli girdim: sırada ne var Hanifcandaşlarım? Vira bismillah soru bekliyorum.

<> 20-Taha/96: O da: Ben, onların görmediklerini gördüm. Zira, o elçinin izinden bir avuç alıp onu (erimiş mücevheratın içine) attım. Bunu böyle nefsim bana hoş gösterdi, dedi.

<> Soru: “ben onların görmediklerini gördüm”?

Önce ayetin tamamını yazar mısınız? Çünkü anlattığı bir olay var. Ardından “ŞAHİDİN GÖZLERİ” diye bir durugörü olayı var, ona gireceğim candaşım. Önce olayı özetlemeniz gerekiyor ki, bizi okuyanlar -şimdi ve gelecekte- konuya dahil olsunlar.

<> 20-Taha/92: Ey Harun, dedi, sana ne mani’ oldu da bunların dalalete düştüklerini gördüğün vakit

<> 20-Taha/93: benim ardımca gelmedin, emrime isyan mı ettin

Yukarıdaki cümleyi kim söylüyor? Rahmani mi şeytani mi? gibi.

<> Musa ss

<> 20-Taha/94: Harun: «Ey Annemoğlu! Saçımdan sakalımdan tutma; doğrusu İsrailoğulları arasına ayrılık koydun, sözüme bakmadın demenden korktum» dedi.

<> 20-Taha/95: Musa: «Ey Samiri! Ya senin yaptığın nedir?» dedi.

<> 20-Taha/96: Samiri: «Onların görmedikleri bir şey gördüm ve o sana gelen elçinin bastığı yerden bir avuç avuçladım. Bunu ziynet eşyasının eritildiği potaya attım. Nefsim böyle yaptırdı» dedi.

<> 20-Taha/97: Haydi, dedi, defol, çünkü sana hayatta şöyle demek var, temas yok, hem sana bir vaid var ki ona asla hulfedilmiyeceksin, o başını bekleyip durduğun ilahına da bak, her halde biz onu yakacağız da yakacağız, sonra da kül edip onu muhakkak deryaya dökeceğiz

<> “Dedi: Onların basar edemediklerini basar ettim…”: (Rae gibi somut görmekten öte bir GÖRüş var.)

Altın Buzağı’nın imal edildiği POTA. Altın Buzağı sadece bir heykel mi?

<> Sibernetik

Ve yapay zekalı.

<> artificial intelligence (AI)

Nasıl ki UÇAK gibi teknolojiler o dönemlerde vardıysa, Ya da Ahit sandığı gibi tokamak mobile jeneratörler, Bu yapay zekanın da (AI dediğiniz) beşinci kuşak bilgisayarlar olarak bir karşılığı var:

Bilgisayar kuşakları… Bunlar nereye gidiyor? Doğrudan mekanik zekadan kurtularak İNSAN BEYNİNE doğru gidiyor.

<> AGCT bazlı bilgisayarlar.

Bir kere quantum bilgisayarları arkasından yapılacak olan devrim BİYOLOJİK bilgisayarlardır. Çünkü çekirdek asitlerinin holografik hafızayı tutma yetisi neredeyse sınırsızdır. (Birim ONS-Once diye bir teknoloji icad edilecek. ONS başına 1 Terabyte holo-bellek oluşturulabilecek.)

Pozitronik bilgisayarların malzemesi CANSIZ proteinlerdir. Ama Psiyonik bilgisayarların yapıtaşı doğrudan CANLI çekirdek asitleridir. (Psionic ve psitronics iki ayrı teknoloji olarak geliştirilecek ve sonra psionics diye birleştirilecektir.)

YASAK GELDİ

şu anda yasaklıyım.

Samiri’nin buzağısı PSİTRONİC serinin ideoplazmik teknik ile çalışanıdır.

SON SÖZ: Altın buzağı PSİTRONİK olarak NEFS=CİN BEDENİ aracılığıyla çevresel (surroundings) aura ile kuşatılmış (Aura=Hale/Halo) bir işgalci kipliktir (modality).

Burada sözü edilen ayetteki BASİR şifresi, “O ileri teknolojileri gördüm, sizin aklınız almaz” anlamındaydı.

Yasağa rağmen şunu söyleyebilirim: Çölde 40 yılın HİÇBİR ANI normal değildi. Yukarıdan günde üç kez GÖK SOFRASI iniyor! Kudret helvası, Bıldırcın ve su…

O çevre (surrounding) adeta bir video çevreydi. HİÇBİR ŞEY ama hiçbir şey normal değildi. Düşünün: Acıkıyorsunuz ve yukarıdan KIZARMIŞ bıldırcın iniveriyor!

Yani sizin sorduğunuz ayetlerin işlevleri işte o tamamen PARANORMAL surrounding ortamda geçmektedir. Yasak dahilinde KONU başlıklarıyla bu kadar değinebildim.

Biliyorsunuz ki Musa ve ümmetine “Mısır’dan çıkma emri” verildi. Mısır ise bir dizi garip alametler gördü. (Nil nehri kan kesildi, balık yağmuru yağdı vb.) Hele hele Musa, Yuşa ve Hızır buluşması ile psitronik çevre iyice derinleşti. Bundan sonra da DENİZ YARILDI.

Musa’ya FİLİSTİN’E yerleşmesi emredildi. Ama orada NEFİLİM’lerin “Anak oğulları” denen PARANORMAL bir soyu bulunuyordu. Yaklaşık 4.20 m boyunda gerçek devler! Yani benim gibi iki insandan bile boylu, neredeyse üç insan boyunda.

İsrailoğulları bunlardan korktular ve Filistin’e (vadedilmiş topraklara) girmediler. Ceza olarak ÇÖLLERDE 40 yıl sürgünde kaldılar.

Yanlarında hiçbir hayvan da yoktu; balık, tavuk vb. hiçbiri yoktu. O dönem gökten piliç çevirme kıvamında yenilebilir kuş etleri ve kudret helvası [indi]…

Bütün bunlar için normal diyebilir miyiz? Tümü paranormal.

<> 2-Bakara/57: Sizi bulutlarla gölgelendirmiş ve sizin için menna ve bıldırcın indirmiştik: “Size verdiğimiz iyi rızıklardan yiyin.” Fakat onlar bize değil, sadece kendilerine zulmediyorlardı.

<> 2-Bakara/58: Bu şehre girin. Orada dilediğiniz yerden bol bol yiyin. Kapıdan alçak gönüllü olarak girin ve dostça konuşun ki hatalarınızı bağışlayalım. Güzel davrananlara daha fazlasını veririz,” demiştik.

<> 2-Bakara/59: Ne var ki zulme sapanlar, bir sözü kendilerine söylenmiş olandan başkasıyla değiştirdiler.Bunun üzerine biz, bu zalimler üstüne, ürettikleri kötülüklere karşılık olarak gökten bir pislik indirdik.

Bu bilinçe ulaştıktan sonra da artık rahatlıkla Samiri’nin altın buzağısının YAPAY ZEKALI bir varlık olduğunu ve Samiri’nin de bu İLERİ TEKNOLOJİYİ yerinde gördüğünü, bunun için heyecanlı konuştuğunu anlıyoruz.

Ahit sandığı (Tabutüssekine) nasıl ki paranormal ise aynı dönem aynı yerde Samiri’nin buzağısı da bir o kadar İLERİ teknolojidir. Gerçekten bir heykel veya truva atı gibi bir şey değildir.

<> 20-Taha/99: İşte sana böyle geçmişin mühim haberlerinden kıssa naklediyoruz, şübhe yok ki sana ledünnümüzden bir zikir verdik

Evet [candaş]ım L E D Ü N N İ ‘dir. Ama önümüzdeki asrın üçüncü çeyreğinde SAMİRİ buzağısı imal etme yetisi insanlara verilecektir. (Tabii iyiye yönlendirilmiş amaçlarla…)

<> 20-Taha/85: Allah: Doğrusu biz senden sonra kavmini imtihan ettik. Samiri onları saptırdı dedi.

Yasak olan yeri bir daha vurgulayacağım:

METALLER… cansızdır ve fakat bir özelliği vardır ki paranormaldir:

Bir metalin yüzeyinde ELEKTRONLAR s e r b e s t ç e adeta bir bulut gibi dolaşırlar.

Bu haliyle adeta metallerin bir NEFS tabakası (bulutsu katmanı) vardır. N E F S gibi…

Eğer oraya ileri bir teknikle “PSİBİO” ???????????????????????????????????? bir işgalci modalite yerleştirirseniz, Metal adeta canlanır. (Ah yasaklar!)

Bir ipucu daha: Çok ender olarak bu çağda aşırı magnetik alanda hızlandırılmış veya gelecek çağlarda doğal olarak hızlı giden (biz ufo diyelim) bir araç ışık hızının %99’una eriştiğinde İFRİT (kafdağı) bölgesine girer. İstenmeyen kazalar olur veya benzeri biçimde,

mesela Şeytan üçgeni manyetik aşırı fırtınalarındaki uçakların gövdelerinin tamamen adeta kurt yeniği (worm) gibi delik deşik olması,

veya bir diğer ipucu: Uri Geller’in hakimiyetindeki paranormal metal bükülmelerinde bükülen metalin o kısımlarının KURT YENİĞİ gibi delik deşik olması gibi toplu ipuçlarının özel çözümü olan bu durumlarda

METALİN ÜZERİNDE SERBESTÇE DOLAŞAN ELEKTRONLARIN” emildiği, yokedildiği, yerine KURT YENİĞİ kaldığını söyleyebilirim.

Bunun ötesinde açıklama yapamayacağım.

O kadar çok ipucu verdim ki…

<> (Bu konu Hayalet Avcıları filminde işlenmişti, Hürriyet heykelini yürütüyorlardı. Üzerine jel gibi bişey döküp sonra akım veriyorlardı ve metal yürüyordu.)

<> 7/148: Musanın arkasından ise kavmi tutmuşlar huliyyatlarından bir dana: böğüren bir heykel idinmişlerdi, görmemişler miydi ki o, onlara bir söz de söyliyemezdi, bir yol da gösteremezdi, fakat onu idindiler ve zalim idiler.

<> Ayetteki “bir söz de söyliyemezdi, bir yol da gösteremezdi”nin aslı “teklim edemez ve hidayetleyemez” olacak. “teklim edemez” deniyor, “konuşamaz/söyleyemez” değil, “hidayetleyemez” deniyor, “yol gösteremez” değil.

Evet, her ne kadar Artificial olsa da İNSAN GİBİ değil elbette…

O dönem paranormaller devriydi. O dönemden öte O ORTAM’da demeliyiz. Dönem ve ortam ikisini birden düşününüz.

Hani dört anasır (unsur/öge) var diyoruz ya, Ateş, Toprak, Hava, Su, bunlara BEŞİNCİ öge >> METAL ve ALTINCI ÖĞE odunsu (Aslında sadece odun-ot değil, ayrıca kalkerler, deniz kabuklularının fosilleri vb.dir)

artificial intelligence (AI)

artificial intelligence (AI)

artificial intelligence (AI)

O da: Ben, onların görmediklerini gördüm. Zira, o elçinin izinden bir avuç (toprak) alıp onu (erimiş mücevheratın içine) attım. Bunu böyle nefsim bana hoş gösterdi, dedi.”

Zira, o elçinin izinden bir avuç (toprak) alıp onu (erimiş mücevheratın içine) attım.”

SİLİKON teknikleri

bir avuç alıp onu POTAYA attım.

Samiri bunları söylüyor.

O dönem karmaşıktı gerçekten. Musa Tur dağına çıkmıştı. Orada Levhalar indi. Harun şaşkındı. Samiri ise sibernetik yardım almıştı adeta.

<> 20/88: Bu adam, onlar için, böğürebilen bir buzağı heykeli icat etti. Bunun üzerine: İşte, dediler, bu, sizin de, Musa’nın da tanrısıdır. Fakat onu unuttu.

<> 20/89: Onlar görmüyorlar mıydı ki, o buzağı, kendilerine hiçbir sözle karşılık veremiyor; onlara ne bir zarar, ne de bir yarar vermeye sahip bulunamıyordu.

Musa bir kere Hızır’a bulaşmıştı: Yani balık canlanmış bir kaya ağzından denize gitmişti.

“Bunu bana ŞEYTAN unutturdu” dedi Yuşa…

Bu da şeytanın BİR İLERİBİR GERİ işleyen zamanının özel sonucuydu.

(Hatırlatmak için yazıyorum)

Demek ki her rahmani paranormal etkinin olduğu yerde aynı zamanda “Şeytan unutturdu veya Şeytan yaptırttı, imal ettirdi” diyebileceğimiz bir paranormal TEPKİ daha oluşuyor.

(Etki=Tepki eşdeğerdir ama ardışıktır, öncelik sonralık sıralaması vardır.)

SAMİRİ de bu ŞEYTANİ yardımı aldı.

Şeytan burada görünmez etkidir: Nasıl ki Yuşa: “Bunu bana şeytan unutturdu” diye şeytanı görmeden -ama şeytanın zamanının geri dönmesini hissederek- bu cümleyi kullanıyorsa, Samiri’nin buzağısının da böyle bir GÖRÜNMEDEN ŞEYTAN ETKİSİ vardır.

Şeytan’ın görünmesi mümkün değildir. (Elektrik yüklü değildir, yüksüzdür, nötronino denen bir yapıtaşı vardır.) Ama bu görünmeyen şeytanın YAPTIRIMLARI da vardır. Vesvese’yi nasıl ki Hannas kullara direkt yönlendirebiliyorsa, Mecusilerin ateşinden tutun da bir sürü (rahmani olmayan) icat sahibi de şeytandır. Meleklerin öğretmenidir, düşünün bir kere…

<> 20-Taha/88: Fe ahrace lehüm ıclen cesedel lehu huvarun fe kalu haza ilahüküm ve ilahü musa fe nesiy

<> “huwarün/hurün”?

Ayete baktım: Orada Böğüren kelimesi yok!

“88: Bu adam, onlar için, böğürebilen bir buzağı heykeli icat etti.

<> huvar, muhavere/dialog.

<> Ne heykel var, ne icat etmek, ne böğürmek… 🙁

<> 20-Taha/88: Samiri onlar için, böğürmesi olan bir buzağı heykeli çıkardı. Dediler ki: “Bu, hem sizin hem de Musa’nın tanrısıdır. Ama Musa unuttu.”

Evet kontrol ettim. Bu kelime Musa’dan istenen canlı buzağının kurban edilmesine bir ö d e n t i . Allah bunun için Musa’dan bir inek(bakar) kurban edilmesini ister. Bu Samiri’nin buzağısına karşılık bir HAVARY’dur. Bir tür kefaret

Ve Allah’ın bizzatihi teknolojisinin aşağıdaki sibernetik yapay artificial buzağı biçimindeki sibernasyon ile bir kıyası yapılıyor.

Oysa Allah’ın kurban ettirdiği ineğin et parçalarından bir daha HAYAT yaratılabiliniyordu. Yani yine Cinni ve ifriti teknolojiler gol yemiştir.

<> 2-Bakara/67: Bir vakit de Musa, kavmine demişti ki: Allah size bir sığır boğazlamanızı emrediyor. Onlar da: Ay! Bizimle eğlenip alay mı ediyorsun? dediler. O da: O gibi cahillerden olmaktan Allah’a sığınırım. dedi.

Evet, yazdığın ayetlerin devamında: (Az daha kesmeyeceklerdi… ayetinin arkasındaki olguyu yazar mısınız?)

<> 2-Bakara/68: Onlar: “Bizim için Rabbine dua et onun ne olduğunu bize açıklasın.” dediler. O da: “Rabbim şöyle buyuruyor: “Bir sığır ki ne yaşlı, ne de genç, ikisi ortası bir dinç. Haydi emrolunduğunuz işi yapın!” dedi.

<> 2-Bakara/69: Onlar: “Bizim için Rabbine dua et rengini bize açıklasın” dediler. O da: “Rabbim şöyle buyuruyor: Rengi bakanlara sürur veren sapsarı bir sığır.” dedi.

<> 2-Bakara/70: Onlar: “Bizim için Rabbine dua et, onu bize iyice açıklasın; çünkü o sığır bize karışık geldi. Bununla beraber Allah dilerse elbette onu buluruz.” dediler.

<> 2-Bakara/71: O da: “Rabbim şöyle buyuruyor: O, ne koşulup toprağı süren, ne de ekin sulayan, salma gezen ve hiç alacası olmayan bir sığırdır.” dedi. Onlar da: “İşte tam şimdi gerçeği ortaya koydun.” dediler. Bunun üzerine o sığırı (bulup) boğazladılar. Neredeyse yapmayacaklardı.

Bunun devamı, 72’den itibaren.

<> 2-Bakara/72: Siz bir adam öldürmüştünüz de onunla ilgili olarak çekişip duruyordunuz. Oysaki Allah, sizin sakladıklarınızı ortaya çıkaracaktı.

<> 2-Bakara/73: Onun için dedik ki: “O sığırın bir parçasıyla öldürülen kişiye vurun.” İşte böyle, Allah ölüleri diriltir ve size ayetlerini gösterir, taki aklınızı başınıza alasınız.

<> 2-Bakara/73: Şöyle dedik: “Kesilen ineğin bir parçasıyla, öldürülen adama vurun!” İşte böyle diriltir Allah ölüleri. Size ayetlerini gösteriyor ki, aklınızı işletebilesiniz.

<> 2-Bakara/74: Sonra bunun arkasından kalpleriniz katılaştı. Şimdi onlar taşlar gibi, hatta daha duygusuz; çünkü taşların öylesi var ki içinden nehirler kaynıyor, öylesi var ki çatlıyor da bağrından sular fışkırıyor ve öylesi de var ki Allah korkusundan yerlerde yuvarlanıyor. Sizlerin neler yaptığından Allah gafil değildir.

“Onun için dedik ki: “O sığırın bir parçasıyla öldürülen kişiye vurun.” İşte böyle, Allah ölüleri diriltir ve size ayetlerini gösterir, taki aklınızı başınıza alasınız”.

“Şöyle dedik: “Kesilen ineğin bir parçasıyla, öldürülen adama vurun!” İşte böyle diriltir Allah ölüleri. Size ayetlerini gösteriyor ki, aklınızı işletebilesiniz”.

“Kesilen ineğin bir parçasıyla, öldürülen adama vurun!” İşte böyle diriltir Allah”.

“Kesilen ineğin bir parçasıyla, öldürülen adama vurun”!

İşte bu söz: “Kesilen ineğin bir parçasıyla, öldürülen adama vurun!” Samiri’nin ineğinde yoktu. Samiri’nin ineğindeki bu eksikliğe >>> HAVARY deniyor.

Beni yasaklı sorular bölgesinden çıkarınız candaşlar. Bunlar yakında izinli olacaktır. (Adler’in istediği gün)

Yazacağımız her ileri teknoloji bir İLHAM olabilir. (VAMP CAMP’a ilham) bundan çok çekiniyoruz.

<> Hz Muhammed Türk mü? N.K.Zeybek öyledir diyor! yeni bir tartışma başlatıyor.

Hayır değildir. Babası Kureyşli, annesi Hazrecli Nennacelerden. Türk olmakla ilgisi ancak, taaaa atası İsmail’in (Dolayısıyla İbrahim)’in Brahmic (Biraz Turanlı kanı ya da Yafes soyundan oluşuyla) belki ilişkisi vardır. Ama bunu TÜRK diye lanse etmek safdilliktir.

<> Bu mantıkla İsrailoğulları da azbuçuk Türk olur 🙂

Babil/İbrahim döneminde dört grup vardı:

Hamililer

Samililer

Yafesiler

Yammiler.

Yafesiler içinde Turanlılar da vardı. (Elam, Sümer, Hititler de Turanlılardır)

Güney Turanlılarına karşılık kuzeyde de (Macar ve tüm Finlileri kapsayan) Altaylılarla Urallıların birleşik olduğu bir dörnem vardır.

Efendimizin Türk olmasını çok isterdim, ama DEĞİL! Namık Bey gerçekten çizmeyi aşmış. Allah böyle bir şey olsaydı bize MUTLAKA BİLDİRİRDİ.

<> (yanlış mı düşnüyorum? Turanlılar=1/2 yafes+1/2 meluncan yani zulkarneynden)

Efendimiz Zulkarneynlerden değil doğrudan İSMAİL soyundandır, meluncan değildir. Meluncanlarda Sorez denen bir özellik vardır. Ki bu paranormaliter fenomen başka hiçbir ırk ve gende yoktur. Sorez veya Söres de denen bu özellik, gen muayenesinde insanların geçen yıla kadar çıkarılan GEN haritasında sadece Meluncanlara ait olan bir özelliktir.

Mesela bir Meluncan Uzay Humması denen (henüz 60 yıl kadar bilmeyeceğiniz) bir rahatsızlığın BAĞDAŞTIRICI genlerini haritada gösterirler. Yani gelecekte bir uzay tabanlı hastalık türü oluşmuş, sonra bu hastalığa çare bulunmuş (mesela aşı yapılmış) ve bağışıklık kazanmış biri Zülkarneyn tipi olarak geçmişe gidiyor ve evleniyor geçmişteki bir kadınla…

Doğan çocuklarda SOREZ özelliği var. Yani KATMA bir genom adresi daha var!

Oysa bu hastalık daha bulunmamış ve gözlemlenmemiş. Ancak uzayda ve kolonilerde doğup yaşayanlar için geçerli!

Beni hissediyor musunuz?

<> Evet

(Hayret Söres’i yasaklamadılar)

Bir meluncan’ın meluncan olması için SORES/SÖRES/SOREZ içermesi gerekiyor. Zülkarneyn’lerin geçmişteki evliliklerinden doğan ÇOCUKLARI hiçbir zaman uzaya gitmedikleri halde SOREZ sendromlarına aşılılar.

<> Söres için bilgi bulamadım web’de

Bulamazsınız. Ben bunun koloniler döneminde ortaya çıkacağını söylüyorum. Yani bu deyim henüz bulunamadı, adı konmadı. Çünkü kolonilerde yaşayanlar yok, onların klinik vak’aları falan da yok. Ama ileride Sorez kelimesi ortaya çıkacaktır. Yani bu terminoloji henüz ortaya atılmadı.

<> “Canker sores are a type of mouth ulcer” demişler bir yerde.

<> sore = acıyan. ağrıyan. hassas. duyarlı. kırgın. küskün. gücenmiş. yara

O ağız kanseri. Bizim kelimenin aslı İspanyolca Suarez gibi. Ama onun daha fransızca telaffuzu kabul edilmiş. Suarez erkek, Söres dişi (isim)

Bel ağrısı nedeniyle iki dakika tur atıp tırıs koşup geleceğim, izin lütfen.

<> tamam… estf.

<> dinleniniz kaptanım

Şu sırt ağrıları sadece sadece sadece bilgisayar çağının sonuçları. Sizde de oluyor mu?

<> masaja ihtiyacın var kaptanım

Yapayalnızım, kim bana masaj yapacak?

<> Normal sandalyede oturmayacaksınız

<> Evet eğik durmaktan başka katod tüplerininde etkisi de olmalı

<> Sizde olan BİZde otomatik olur efendim, ağrılarınız ağrılarımız olsun.

🙂

Bazen bilgisayar başında 20 saat geçirdim. (KMA’lar daima POSTA yoluyla haberleşir kuralının elektronik posta versiyonu gereği) Sırt ağrıları giderek kronikleşmeye başladı.

<> Ben delirium noktasındayım!!.

<> Ben delirium noktasındayım!!.

<> Ben delirium noktasındayım!!.

Neden [candaş]ım?

<> Çoook bunaldım kaptanım.

Dur yanında olacağım.

<> Lütfen. İlk kez dün size ulaşmaya çalıştım. Ve ulaşamadım… Ama dostlar bize ulaştı.

İstanbul’da ve belirli alışkanlık çevrelerinde olmak zorunda mısın? Buna zorunlu musun? Buna mecbur musun candaşım?

<> ÇOOOK özür dostlardan.

Önemli değilim.

<> Hayır. Beni buralardan çekip alın yoksa Aşiyan’da ölüp gideceğim.!!

Hiç değilse sadece on gün için kar altındaki Kapadokya’ya gitmelisin -ailece/illa ki eşinle- taa ki yanaklarına kan gelene kadar. Sudan başka hiçbir şey içmeden kar içinde tatil yap. En az ongün. İstanbul’a RESTO -şimdilik-. Müdavimi olduğun yerlere de resto.

<> söz; Ve Et-Tevvab’dan tövbe…

Zelve. Orada bir SPİLBERG daha var.

Üstelik Kapadokya Kur’an’da da var. İlk Hristiyanlığı anlatan ayetlerde. Kar içinde koşun coşun. Peri bacalarından oyulmuş o KEHFLERDE kalın.

Avanos olabilir. Hacıbektaş olabilir. Anadolu erenleri de Kapadokyayı mutlaka ziyaret ettiler veya yerleştiler. Orada bir huzur vardır ve bir TATİL yaptığında bu huzuru yakalayacaksın.

Aşiyan’a gelince. Biz ZigZag’da kötü anıları olan bir yer. Biz Aşiyanı asla Bülbül yuvası diye görmedik. O mezarlığın bizde hiçbir kudsiyeti yok!

Mezarlar kutsal değildir. Kabirler ibret almak içindir sadece -mezar ziyaretleri açısından-.

Efendimizin Medine’deki naşı şerifleri bile kutsal değildir! Kutsal olan Beytullah ve Kudüs’de bazı mevkiiler.

Eğer kutsallık sözkonusu olsaydı, Bugün Manisa’nın AYNEN Efes’teki Meryemana gibi bir kutsallığı olurdu. Aşiyan bir mezarlıktır. Bizden uzak dursun!

Zelve nerede?

[] https://web.archive.org/web/20041204154700/http://www.hitit.co.uk/tosee/cappy/zelve.html

<> http://www.cappadociaonline.com/zelvetr.html

[] http://www.seyirrehberi.com/turkiye-tatil-beldeleri-rehberi/tatil-yeri-resimleri/tatil-fotograflari/Image/kpdky.harita.untitled.bmp

Önce Göreme’de biraz Kartopu oynamak üzere yerleşiyorsun. Sonra Hacıbektaş’a gidiyorsun. İkisinden de inanılmaz bir huzur alacaksın. Biraz da Avanos’tan HİTİT çömlekleri satın alacaksın. KEHF’ten otel odasında kalacaksın. Yanaklarından kan fışkıracak ve yeniden bize döneceksin.

<> AMİN… (Dostlardan//MİH özür)

Hayır özür dileme candaşım. Biz bir aileyiz: A İ L E kanbağı yok ama MİH bağı var. Biz gönüllü bir aileyiz. (Aile üyelerinde ise gönüllülük yoktur, mecburiyet vardır. Geçinemezseniz bile aynı evde oturursunuz.)

<> ŞÜKÜR, EŞ -ŞEKÜR’e…

Önümüzdeki günlerde KAR senin için çoğalacak. Bu haftayı kaçırma -elbette eşinle birlikte-. Oralar KUTSAL değil ama adeta bir Spilberg. Anadolu erenleri illa ki oraya yerleştiler bir süreliğine. Gülşehir ve Hacıbektaş ilçelerinde o HUZUR’u yerlileriyle paylaş.

HacıBektaş’ın türbesine gitmeni öneririm. Orası insanı ağlatıyor -elinizde değil- bu bir gözyaşı selinden oluşan bir arınma duşuna dönüşüyor. Orada ister istemez Yesevi’yi kokluyor insan.

Ben Meryemana(Efes)da hiçbir huşu elde edemedim. Ama Göreme’de HAŞYET edindim. İlla ki tavsiye ederim.

Ve yeni soru lütfen.

<> Hz. İsa’da da benzer bir olgu söz konusu olabilir mi kaptanım? İlgili ayet:

<> 3-Ali İmran/49: Onu Beni israil’e şöyle konuşan bir resul yapacak: “Şu bir gerçek ki, ben size Rabbinizden bir mucize getirdim: Ben, çamurdan, kuş görünümünde bir şey yapar, ona üflerim de Allah’ın izniyle kuş oluverir. Ben, körü ve abraşı iyileştirir, ölüleri Allah’ın izniyle diriltirim. Evlerinizde yemekte ve biriktirmekte olduklarınızı size haber veririm. [Eğer inananlarsanız, bunda sizin için tam bir mucize vardır.”)]

Hz. İsa ve Hz. Yahya ve onların kıssaları da aynı mekanizmadan geçiyor. Önümüzdeki yüzyıllarda dinazor yumurtalarından, onları (DABBETÜL ARZ) olarak üretmek mümkün olacak. (Jurrasic Park filmleri gibi değil elbette)

Kur’an’da yazılan herşey BİZLERE İLERİ TEKNOLOJİ olarak hediyedir, mutlaka BİLİM de bunu başaracaktır. O teknikler YASAK değildir.

Ölü bir kuşun KÖK hücrelerinden kendisini yeniden oluşturabileceksiniz. Bu kuş [candaşın] yazdığı ayette olduğu gibi daha eskiden (Yunan öncesi Sanskrit çağında) adı geçen Phoenix kuşudur. Kur’an’da bu kuş vardır. (Zümrüdü Anka) Başka yerlerde “Kendi küllerinden doğan Ateşkuşu/Föniks” diye geçer.

Bu teknikler illa ki kimi bu yüzyılın ikinci yarısında, kimi de önümüzdeki yüzyılda (22. yy) ZATEN geliştirilecektir. Kur’an’da yazılanlar tek tek insan eline geçecektir. Bunların geçmişte mucize olmalarının nedeni o geri çağlarda, o yoğun cehaletler yordamında İLERİ teknik olmalarıdır.

Nuh’un dev gemisi (Transatlantik) ve Nautilus’un Tennur’u (fission reaktörü) yapılmadı mı?

<> Evet

Jules Verne bazı göksel kitablardan yola çıkarak ve parazit alıcısı olduğundan dolayı AY’a giden roketleri romanlarında aynen teknik açıklamalarıyla birlikte yazdı çizdi.

Tokamak ile kastettiğim Ahit sandığı (Fusion reaktörü) de yapılmak üzere. Bu başarıldı mı, artık değil uçak, değil jumbo apartman uçaklar UÇAN KENTLER yapabilirsiniz.

Ve otomobiller yerden kurtulacak -soğuk fusion sayesinde-: U Ç A C A K

Bunlar için 30-40 yıl yeterli.

<> Hava trafiği nasıl olacak?

Hava trafiği Dördüncü kuşak bilgisayar SİMÜLASYONUyla yönlendirilecek. (Görünmeyen şeritlerde kanallarda yol alacaksınız. Bunu sadece size bilgisayar ekranı gösterecek.)

<> Üç boyutlu hava trafiği, iki boyutlu yer trafiğinden çok daha geniş bir hacme sahip

Ve güvenli, çarpışma riski sıfır, sanal bir hava koridoru size tahsis ediliyor.

<> Park sorunu, iniş kalkışlar?

Park sorunu yok: (Çatılar ve çatı otoparklar vb.)

<> bir filmde vardi: geleceğe dönüş;

<> çocukluğumda jet giller çizgi filmi vardı. o aklıma geldi

Filmler gerçek olmak içindir zaten.

Enerji sorunu da yok. Onun motoru küçük bir çiçek saksısı kadar. (BÜ’de saklı.) (Balıkesir Üniversitesi Meslek yüksek Okulu, Rektör yardımcısı Prf. Cemal Okuyan’da) O… Uçan otomobillerin/taksilerin motoru olacak.

Gördünüz mü, o kadar gerçekleşme yolundaki size ismen bile verebiliyorum kişilerin adlarını… 😉 Gelecek daha yakınlaştı.

<> cemal okuyan’ın da bundan haberi var mı:)

[] https://web.archive.org/web/20041208030634/http://www.balikesir.edu.tr/idari/cemalokuyan.htm

(Evet, fakat ne olduğunu tamamen bilmiyor, sadece onu su ısıtıcısı sanıyor.)

<> Allah’ımızın Aile’ye kız çocukları vermesinin bir hikmeti olsa gerekir diye düşünüyorum. Ama bu neye işaret ne anlam ifade ediyor bilemiyorum.

Soruyu anlayamıyorum. Allah her aileye erkek ve kız çocuğu aynı bereketle veriyor. Soruyu başka türlü sorabilirseniz anlayabilirim belki.

<> Kız çocuğu berekettir derler ya hani, candaş da farkı var mı demek istiyor sanırım. Kız çocuk verilen aile erkek çocuk verilenaile arasında

<> Kaptanım candaşın düşme sorunu var bi dakka beklesek mi?

Bekleriz elbette candaşım.

<Dr> .

Teşekkür dr. Ben BALETİM. Bundan daha zor şeyler yapıyorum, hergün yapıyorum. Buna rağmen bu sandalyeye oturduktan bir saat sonra sırtımda inanılmaz bir ağrı başlıyor. Chat’ten sonra kendimi halı üzerine atıyorum, gönderdiğin sayfadaki exercise’lere benzer hareketler yapıyorum.

Bir de geralgine kullanmak zorunda kalıyorum. (Chat’e oturmadan önce) (Aspirin inanılmaz dokunuyor mideme -oysa bende gastrid, ulcer falan hiç yok. Fakat Aspirin ve bulgur pilavı beni mahvediyor.) (Acı soğan ve sarımsak da dokunuyor arada sırada.) Midem tamamen sağlam, bomba gibi.

<> Maşaallah

Aslında benim hiçbir hastalığım yok. Zamanında geçirdiğim felç ve klon kardeşimden yansıyan garip bir iki hastalık (Böbrek taşı gibi) dışında hiçbir rahatsızlığım olmadı. Yüksek ve düşük tansiyonu aynı anda yaşadım ve aynı biçimde şekeri de… Ama ikisi aynı anda zıttıyla kaim olduğundan sistem dengede kalıyordu.

Dr’lar kafayı yediler: Düşük tansiyon ilacı veriyorlar bu kez tansiyon 20 falan oluyor. Sonunda benim için “Uzaylı yaratık” deyip takıldılar.

Bu tuhaf SOREZ hastalıklar dışında hiçbir rahatsızlığım yok ve olmuyor elhamdülillah…

Mevsim hastalıklarının da (Grip veya soğuk algınlığı) hiçbirini henüz geçirmedim.

<> 4zzzzzzzzzzzzzk

<> (kaptan ve MİH özür dilerim bir ara PC’den ayrıldım oğlum 2.5 yaşında, gelmiş kavyeyle oynamış. yukarıdaki şekil çıkmış. aff pls.)

Küçük Hanif’imi kucaklıyor öpüyorum. Bakayım ne demiş? “for ZZ (zigzag); ZZ (Zipzap); ZZ (ZilZal); ZZ (ZigZap); ZZ (ZipZag); k >>> KEY” demiş (NExtranssciencenterminal’in dikkatine bir kod değildir, espridir)

<> :)) sevgiyle slm slm

<> Sorduğum soruyu düzeltiyorum efendim: ALLAH’IMIZIN aileye kız çocukları vermesinin bir hikmeti var mı; kız çocuk verilen aile erkek çocuk verilen aile arasında? Kız çocuğu berekettir derler…

ADEM ve HAVVA EŞİTTİR ve eşgüdümlüdür. Bereket şuradan geliyor: Dişi doğurgandır. Erkek doğuramaz. (Gelecekte bile erkek doğum yapamayacaktır -asla-. Erkek üretken değildir. Doğurgan ZATEN bereketlidir.)

Bir adaya erkekleri koyun, bir adaya da hamile bayanları bırakın, ikinci etapta erkek nüfusu ölecek ve tükenecektir. Ama kadın nüfusu doğumlarla birlikte yeniden insanlığı üretecektir.

Gelecekte dünya, planetler ve koloniler tamamen kadınların iktidarında ve çoğunluğunda olacaktır. Erkek nüfusu kıtlığından koloni asayiş kuvvetleri tamamen kadın olacaktır. (Amazonlar, Valkiryalar)

Elbette MECLİSLER de kadın çoğunluğun elinde olacaktır -bu kaderdir- ve şimdiki erkek hegemonyasının ve çoğunluğunun adaletsizliğinin hıncını almış olacaktır dişi iktidar (Weiblich Partei)

Malum “Arı’ya VAHYEDİLDİ” ya …. Kadın üretkendir. Kadın bekçidir. Kadın gelecekte ayrıca askerdir.

<> Dünya kadın izci denetim (Weiblich Partei)

Evet Weiblich Partei (tıpkı Kindergarten gibi) Almanca’dan seçildi.

Kadın Free-State’leri var. Bunlara FRÄULAND deniyor. (A iki noktalı, Froyland okunuyor.) Bunlar hep Almanca’dan seçildi -her nedense-. Mesela Free-land denmiyor FREİLAND deniyor.

Belki de Adler’in kökeni Alman olduğundandır, ben nedenini bilmiyorum. Almanca benim anadilime yakın bildiğim dildir ama, nedense Almanlardan ve Almancadan hiç hoşlanmıyorum. Belki de annem (Eva Weissschild) Alman olduğundandır. Sevemiyorum Almanları bir türlü…

Bu satırları okuyan Almanlar olursa peşinen özür dilerim ama sevemiyorum nedense…

Hele Almanya’ya gittiğimde sinir oluyorum. MÜZİK hiç yok. SİNEMA hiç yok. GÖTHE’den başka bir edebiyat da yok. Yanlış mı yorumluyorum?

<> doğru

<> doğru hocam ben de ısınamadım

<> sohbet yok

Evet. Sohbet de yok. Tam bir geyik sohbeti.

Son gidişimde bir WeinStube’de biriyle buluşmam gerekiyordu, o geldi, bilim işini konuşmak yarım saat sürdü. Geriye kalan “Şarap literatürü”ydü” 4 saat şaraptan konuştuk. :((((((((( Kendileri Freiburg Üniversitesi Prof.udur. Tam bir trajikomik.

Son dönemlerinde Alman sineması TÜRK müşterilerden medet umduğu için yeni filmlerde TÜRKler veya Türkleri canlandıran Almanlar oynuyor. Aslında onlar Türkleri ABD’lilerin ZENCİLERİ gibi görüyorlar. Yani Almanlar beyaz; Türkler de bir tür ZENCİ oluyor. Böylece EŞİTLİK (!) yaratıyorlar sinemalarında…

<> Alman klasik müzikçiler çok var ama onlar da bana çok mekanik geliyor.

Klasik müzik adı üzerinde unutulmanın diğer adı…

Alman müziği var mı? Mırıldanacağınız bir tek ŞARKI hatırlıyor musunuz? Ben hatırlamıyorum.

<> hayır

Alman modası giyimi diye bir şey duydunuz mu?

<> Facia giyiniyorlar

Demek ki -Almanlar kusura bakmasın- ben biraz haklıyım.

<> doğru hocam, Alanyada Almanların otelinde gözlemlemiştim

Ayakkabılarının dikişleri bile DIŞARIDAN dikilmiş. Bu kadar zevksiz modelleri nasıl üretiyorlar?

<> Soğuk insanlar

Şu bendeki tarafsızlığa hayranım: Annem alman olmasına rağmen hiçbir kayırıcı düşünceye kapılmadan Almanları eleştirebiliyorum. Tam iki milyon Hazer Türk’ünü de auschwitz gibi imha fabrikalarında yaktılar. Ve en büyük hata ADLER yerine HİTLER’in takas edilmesiydi. (Paranormal olarak)

Bütün bunlar birleşince, ben nedense alman kanı taşımakla birlikte Almanları se-ve-mi-yo-rum. Kaldı ki bir eşim de Almandı. Kendini prenses falan sanıyordu. Bir tek bana sıcaktı, benim dışımda herkese buz tutmuştu. Son derece sıkılmıştım o cool triplerden.

<> Evet, Almanlar çok soğuklar, fakat alman arabaları oldukça kaliteli

Almanların otomotif başarısı doğrudan onların bilim alanında çok ileri oluşlarından geliyor. (Krupp firması VW ve Audi’yi; Daimler ile Benz ise diğer otomobilleri imal ettiler.)

Almanların nüfusu şimdi bizden 10 milyon kadar fazla, fakat 15 yıl sonra bu ilginç bir duruma gelecek: Yaşlılar vefat edecek, yerine doğum olmayacak. (Nüfus artmıyor azalıyor) onlar da yaşlanacak. 50 yıl sonra Alman diye bir şey kalmayacak. (Melezler, özellikle Türk melezleri) bunları İSMEN yaşatacak.

10 yıl sonra Türkiye tüm AB ülkeleri içinde EN BÜYÜK NÜFUSA sahip olacak. (İngiltere 60 milyon, Fransa 50 milyon, Almanya -birleşik- 80 milyon.) Türkiye Almanya’yı da geçecek.

Demek ki GENÇ TÜRK nüfusa MUHTAÇLAR! 4 milyon cıvarında Türk orada İLK azınlığı oluşturuyor. 70 bin gelin almışlar Almanlar’dan, iki katı çocukları doğmuş. Bu ileriki yıllarda 600 bin gelin ve damat diye hesaplanıyor. İşte bu nüfusa kurtarıcı diye bakıyor ALMANYA! Gerçek bu!

Derken geronimoo hoş-bye diyerek MİH’e, gider. RZİ!

<> slm slm

<> teşekkürler hocam

<> slm slm h.g. R.Z.İ.

<> çok teşekkür ederiz kaptanımız sırtınıza sağlık

Hans von Aiberg, 31 ocak 2005, chat 269

Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg’e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.

Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.

Yorumlar