Chat 264 – 12 ocak 2005

chat-264-logo-hi Chat 264 – 12 ocak 2005

[] Kaptan msccp10SCE_ nickiyle bağlandı

<> slm slm hoş geldiniz hocamız

ss.

Hamdolsun Es-Selam Allah’ımıza selam hoşbuluşmamıza selam candaşlarımıza.

[] Bilgisayar hakkında teknik konular konuşuluyor

Neyse MS yarım saatten fazla zamanımızı çaldı. Konulara dönelim. Sorularınızı arz ederim.

<> Riba=Banka Faiz’i midir? Faiz alınıp verilebilir mi?

Faiz-Riba, Sevgideğer [candaş], bunu daha önce de yazmıştım: Riba bir altın verip iki altın istemektir. (Fırsatçılığa dayalı tefeciliktir) Bu baz üzerine sorunuzu ayrıntılayabilirsiniz.

Eğer bankalar olmasaydı, sistem çökerdi, tüm global ekonomi çökerdi. Bankalar sosyal boyutun vazgeçilmez bir parçası. Bu çağdan itibaren SANAL para çok önemli. Herkes çömleğe gömüp tarlaya saklasaydı, hiçbir yatırım (büyüme hızı) olmazdı.

<> Hocam banka faiz’i belli bir donemde belli bir getiriyi garanti ediyor

Evet. Enflasyon miktarı kadar alabilirsiniz… bu zararınızı telafi eder. Ayrıca bankanın (hortumlamıyorsa) yatırımlarının gizli ortağı durumunda olduğunuzdan size %12,5 kadar bir FAİZ (temettü olarak) ödenmesi son derece DOĞAL hakkınızdır. Yani enflasyon oranı (Gerçek enflasyon şu anda %17), buna yuvarlak hesap %13 de temettüyü eklersek, paranızı %30 faize koymak RİBA değildir, haramla ilgisi yoktur.

Ödenmesi gereken borçlarımızı katıyorum: Enflasyon şu anda %17. Onlar %9 diyorlar, ama YALANDIR. Dış borçlarda birleşik faiz ödemesine geçtiğimizde (2006) enflasyon REEL olarak %33’ü bulacaktır. DOĞRU olan bu! Ötekiler pembe tablo! Şimdiden AKARYAKITA sıkıştılar! Yani faizin faizi olan birleşik faizi garantiye almak için habire zam yapıyorlar.

Bir şey daha: Aranızdaki ekonomistler beni net anlayacaktır: YTL’ye geçişin bir amacı da “Parayı yukarıya yuvarlamak”.

2006 yılında bu sayede Devlet inanılmaz bir soygun yapacak. Emlak ve lüks vergileri inanılmaz artırıldı. Bu saydıklarım temel kalemler. Bir de ötekileri düşünün (yiyecek ve ilaç).

Bir yanlışı da düzeltmek istiyorum: Fethullah Gülen’in dış bankalardaki mevduatı 23 milyar dollar olarak (ZigZag ekonomi komisyonu tarafından) düzeltilsin lütfen. Ben sadece taa geçen yılların anaparasını yazmışım.

Kurban bayramı geliyor! Vahşet başlıyor! Kuşkusuz ailelerimiz bunun o garip sevinci içindeler, hep beraber kurban eti zıkkımlanacağız (kendi payıma konuşuyorum).

Bu konuda ailesine ESİR olmayanlar veya bağımsız olanlar lütfen öğrenci okutunuz. Kıtal değil infak yapınız. ÖĞRENCİ okutunuz!

<> *,0

<> özür, kızım yaptı

Est candaş. Eğer özür dilesem benimki ebedi sürerdi. O kadar yazı yanlışı imla yanlışı yapıyorum ki… acele yazmaktan kaynaklanıyor. Bir de laptop klavyesi çok bitişik, serbestlik vermiyor yazana… İlla ki iki tuşa birden basıyor parmaklarım.

Düşündüm de bu CHAT dili de biraz KUR’AN’ı andırıyor. Yani tam olarak beyninizdeki uzun ve güzel cümleleri, ayrıntıları yazmaya zamanınız olmuyor. O beynimizdeki süreç ANAKİTAP (Levhi Mahfuz) ise burada yazdığım tümceler de “Kur’an gibi”, yani ilk okuyuşta anlaşılmıyor.

(Sizler alıştınız, ama yeni katılanlar için benim yazdıklarım bir muamma gibi.)

Doğru bir benzetme diyebilir miyiz?

<> evet

<> Dünkü chat’te verilen mana “Yabani: Savage” daha doğru ifade; diğeri ise “Vahşi: Wild” değil.)

Evet SAVAGE (türkçesi savaşkan kişi) bir askeri ruhtur. Diğeri ise doğrudan VAHŞİ. İkisi arasındaki farkı görmek gerekir diye savage’ı seçtim. Barbarlık bir tür wilderness’tir. HaRaB etmeye dayanır. (Muharebe, Cenk) Yakıp yıkmaya… Ama savage gerçekten KORUNMA/SAVUNMA içgüdüsü adına yapılan eylemlerdir.

Bu yüzden Mücahade (CiHaD gibi) SAVAGE kelimesiyle ÖZDEŞTİR.

Hizbullah, Mücahit vb. gibi istismar edilen ve vahşetin ta kendisi olan İslam horrorizminin sığındığı kalıplar olduğundan ben SAVAGE demeyi veya Hizbullah yerine MİH demeyi tercih ettim.

Bu böyle inanın ki daha güzel görünüyor. Göze ve kulağa hoş geliyor.

Mücahade şudur: Önce HANİF (protestocu) oluyorsunuz. Siz onları sevmeye devam ediyorsunuz, ama onlar sizi sevmiyor, yanağınıza tokat atıyorlar, sonra siz öteki yanağınızı uzatıyorsunuz, onu da yumrukluyorlar.

KİNİNİZLE GEBERİN!” diye kalkışmanıza MÜCAHADE deniyor.

Mücahade geçmişteki Bedir ve Uhud dağı savaşlarında (Ali İmran 115’dan sonraki ayetler içinde) yer alıyor. Bizler MÜCAHİT değiliz!

Şöyle ki: Henüz çevremizdekileri seviyoruz -sevmeseler de bizi-. Şu anda protesto aşamasındayız. Bir gün ise CİHAD (kininizle geberin kalkışması) emrolunduğunda o zaman kendimize MÜCAHİT diyeceğiz. Beni hissettiniz mi?

<> evet

Ki AÇEH’de bu başladı! Ama bugün Açeh kalkışması yok! Sadece HANİF’iz. (Protestocuyuz, sivil toplum örgütü protestocuları, boykotçuları vb.) Aksi halde birbirimize SELAM SELAM (Barış barış) demenin hiç bir anlamı yok!

İkinci bir özelliği de yine altını çizerek anımsatırım: DİN bizim için var! Biz din için VAR DEĞİLİZ! Din asla bizlerin 24 saatini yönetemez. 6 rekat (en az) ikameyi salat ederiz.

Bir de Allah’ın anıldığı saatlerimizde onu anarız. (Şu anda Allah’ı anıyoruz) veya Allah’ın anıldığı evlerde (site=Ev) biz hanif’iz diye KEŞİŞ değiliz! PAPAZ DEĞİLİZ.

Din bizim için var. DİN için yokuz! Biz dine değil Allah’a kulluk için buradayız.

Oysa islam orthodox ve catholicism’i din için varlar. Herşeyleri din, her anları din, ama bu şeytanın dini, kredisi bitmiş din!

Biz ise dinlerin en güzeline, bir tek İbrahim dinine tabiiyiz. Bu zaten bizim fıtratımız.

Örneğin biz insanız, bu bilinen bir şey, ama ikide bir “Ben insanım, ben insanım, ben insanım” dememiz gerekmiyor, ZATEN İNSANIZ! Neyi vurguluyoruz ki?????

Bu örnekteki gibi adamlar habire “Dini İslam, Dini İslam” diye canlı bomba olmuş çıkmışlar.

DİNİ Allah’a has kılarız ve bu sayede din artık ALLAH’ındır. Bize “Ben dini islam mücahidiyim” dememiz gerekmez.

Bunlar köylü islamın, cahil islamın kalıntıları ve uzantıları.

Onlar metropolitan gibi davranıyor, oysa gerçekte KÖYLÜLER onlar! Bizler metropolitan değiliz ama, Metropol (kent) bilinçli (tek bilinç HANİF’liktir, ikincisi yoktur) iman etmiş ve yine iman etmiş Allah dostlarıyız.

Hayatımızı yoğun olarak DİN dolduramaz. Din sizinle ALLAH arasındadır, ister zikredersiniz ister etmezsiniz…

Allah ile aranıza BURADAKİ BEN dahil bizlerden hiçbirini bile sokmayın.

Sizleri üçüncü şahıslar yaratmadı! Sadece Allah yarattı!

“Yarattıklarımı benimle başbaşa bırakın” diye bizi uyardı.

Ama bir fırlama gibi fırladık ortaya ve din adına astık kestik, mezhep kavgalarında dindaşlarımızın kanını içtik. Taşladık, recmettik, zulümleri sergiledik.

DİN BU DEĞİL! Tek din vardır -Allah indinde- tek bir dindir. Ondan başka hiçbir din yoktur, o dinin mensuplarına ÜMMET değil, MİLLET denir.

Bizim ne şeriatçılığa ne de ümmetçiliğe flörtümüz yok! Onların dini bizim tırnağımıza kurban olsun! Bizim ayak tırnağımıza kurban olsun.

Allah indinde tek makbul din bizimkiyse (Hanif islam ise) tükürürüm onların dininin içine.

Allah da öyle yaptı >>> KREDİLERİ BİTTİ. Görüyor musunuz?

İslam düşmanları bile benim yazdığımı yazmadılar!

Ben ileri mi gidiyorum????????????????????????????????????????

<> hayır

<> asla

<> bize göre değil de onlara göre bayağı ileri

<e> Yahudi ve hristiyanlardan bir farkları kalmadı o zaman.

Evet [e] candaşım. Oysa İbrahim ne yahudi ne hristiyandı. Ayet böyle diyor. (Seni doğruluyor candaşım)

<e> amenna

[] 3-Ali İmran/67: İbrahim ne Yahudi ne Hristiyandı; o Hanif Müslimdi. O müşriklerden değildi.

MÜŞRİK kelimesi de İSLAM’ın kredisi bitenleri için ısrarla tekrar edilmiştir.

O kredisi bitenler ise malum ortodoks ve katolik müslümanlar.

14 asırdır bizi Sünni ve Alevi diye bölenler, bundan sebeplenip çöplenenler. DİN PAPAZI olup veya VELİ olup uçanlar!

Maaşla -alt tarafı- namaz kıldıranlar.

Size bir din turizmi düzenleyeyim: Rekat başına 1000 Dollar. Gelin benim arkamda namaz kılın! (Aşağısı kurtarmaz abiler ablalar. Maliyeti büyük.)

Bu ne haksız kazançtır Yarabbi?

Sanki bir ameleye diyorsunuz ki, “Gel kardeşim günde 40 kere kazma at (40 rekat yerine), sana ayda şu kadar maaş, yanına Lojman, yanına bir sürü Kur’an’ı sesinle satıp paraya çevireceğin avantajlar vereyim”…

İmam maaşları öğretmenleri ikiye katlar oldu. Bir nikah 100 YTL.

<> Kayıt dışı Ekonomi!

Yani bizim papazlarımız Vatikan papalarını geçtiler vallahi.

Ben imamları hep ellerinde makbuz camiden çıkanları haraca keserken görüyorum. Ama bir tanesinin bile “Bu 10 YTL de benden olsun” dediğini görmedim! Camilerle bu kadar içli dışlıyım, VALLAHİ görmedim, BİLLAHİ görmedim.

<> Benim bir sürü imam arkadaşım var ben de bilmiyorum

Bana geliyorlar: “Bir fakir var Hans Hocam” (imam diyor), “Memleketine gidecekmiş. 10 milyon lira yol parası istiyor.”

Eşşek herif, on milyonu sen niye vermedin? Bunu bana nakletmeye utanmıyor musun? Terbiyesiz imam! Eşşoğlu imam (ebeveynleri hariç).

<> Altını, gümüşü biriktirmek HUY olmuş sanki namaz kıldırma görevlilerinde

Adam beni bulamamış (Dersteydim Üni’de) taaaaa akşam dönmemi beklemiş. Bir adet ON milyon lira için, adam evimin kapısını on kere çalmış! Mahallemizin İMAMI!

Eşşeğe hakaret olacak ama bu adamlar Eşşoğlu! Akşama kadar beni beklemiş!

Bir de hesap soruyor: “Hoca neredesin sen! Ayaklarım aşındı!”

– Hayrola imam efendi ne var?

– “Şu yoksulu memleketine gönderir misin?”…

Buyrun. Bunu bir değil yüz kere yaşıyorum! Onun için feveranımı mazur görün.

Sadece HANİF olarak protesto etmek için yazıyorum!

Ve zavallı merkeplerden de özür diliyorum. (Hakaret etmiş oldum merkeplere… onların günahı ne?)

Adamlara namazımızı fısk ve maun etsinler diye VERGİ verip maaş ödüyoruz!

Uydum imama dediğiniz anda ŞEYTANA (hizbişşeyyatin) uyuyorsunuz.

Paramızla rezil oluyoruz bu dünyada… öteki dünyada da Rüsvay olacağız -ayrıca-.

Bu yazdıklarım tek kelimeyle Hanification idi. (Yani protesto etmiş oldum -gidip imamları öldürüp hakaret etmedim evlerinde.)

Beni hissettiniz mi?

<> evet

Yazdıklarıma eski dilde İBRET için anlatım deniyordu. İbret diye anlattım.

İmamlık DİLENCİLİKTİR. Vatican da öyleydi. On para dilenip servetler yaptılar, sonra da o kendilerine para ödeyenleri aforoz edip karılarını da cadı diye yaktılar.

Cadı yakma işi ne zaman bitti biliyor musunuz? Buna inanmayacaksınız! Son cadı 1798 yılında yakıldı. Yani yuvarlak hesap iki yüzyıl önce. Ondan sonra KİLİSE geri çekildi. Ve kurtulduk!

Ama İslam kilisesinin RECMLERİ şugün bile İRAN’da devam ediyor. (İRAN ise iki kadının recmedildiğinin YALAN olduğunu açıkladı. Ateş olmayan yerden duman tüter mi?)

Daha iki hafta önce 2005 yılı içinde Akaryakıta zam yapılmayacağı söylendi. Bugün buyrun haberleri okuyun veya ajansları dinleyin! Türkiye’de ihracat patlamış. Nasıl patlamış? İhracatın %90’u otomotivmiş, yani ucuz işgücümüz!

Kendi işçilerine değil bizim zavallı sürüngenlere otomobillerini imal ettiriryorlar (malum markalar). Pekiyi otomotiv sanayinde çark tersine dönerse (mesela Çin bu işi ele alırsa) bizim İHRACAT kaç para olacak? Kaç? Yüzde kaç?

%10. İşte bu REEL rakam, yani geçen yıldan %65 daha AZ, pembe tablolar…

Türkiye rekorlar kırıyor. (Bakınız manşetler) Berlusconi Fiat (Tofaş’ı) ve diğer iştirakı olan fransız Renault’u ve ABD ise Ford’u burada üretip, kendi pazarlarına ihraç ediyorlar.

Oradaki işçi 50 puan ise Türkiye’deki ise bunun onda biri, ama Avrupa’da aynı otomobilin fiyatı değişmiyor. Yani BİZE imal ettirip inanılmaz bir vurgun vuruyorlar!

Bizim otomotiv işçilerimizin ise %70’i ASGARİ ücret. Diğerleri de (mühendis, teknisyen, kıdemli işçi vb.) daha iyi ücretli.

Bilinçli olarak rakamları veriyorum ki GELECEK okusun!

Çay saatim, iki dakika yokum, arz ederim.

<> TÜPRAŞ az önce ZAM yaptı. ZAM yapacaktı, geçen gün neden düşürdü öyleyse fiyatları?

<> %12 yanılmıyorsam, pompada %2,5 etkiyecekmiş haberlere göre.

<> Zaten %1 düştü fiyatlar.

<> İyi de Dünyada değişen petrol fiyatlarıyla bağlantılı değilki düşme yada çıkmalar. Ondan önce de düşmüştü.

Hüüüpsss.

Bağkurlulara ve SSK emeklilerine bayram öncesi maaşları ödenecek de ondan akaryakıta sıkıştılar. Yoksa IMF canlarına okur vallahi! Dünyada petrol inişte.

<> Afiyet olsun.

Teşekkürler başkanım. Çay da benim benzinim ne yapayım. 🙁 Tek lüksüm.

Geçenlerde Vekem dolayısıyla ACEH’in yerle bir olacağını öğrendiğimde içki bile içtim. O beni kurtardı. Kendimi paralıyordum adeta.

<> Kur’an eski medeniyetlerden bahsediyor. Zamanında yola gelmeyen gönderilen peygamberlere inanmayıp aşırı giden milletlerden. Acaba bu milletler teknolojik anlamda çok ileri 1 seviyeye ulaşmışlar mıydı? Şu anda bizim 2005 yılındaki gibi, belki daha ilerisi? Yoksa ilkel bir dönemde mi kaldılar ve felaket ile yok edildiler?

Eski medeniyetlere gerek yok, daha en en en başlara dönelim: Cennet, Adem, Havva, Huri. İHTİLAF çıktı. Biri kurtuldu ikisi sürgün. Habil Kabil, ihtilaf çıktı biri lanetlendi.

Şimdi BU ÖZEL KİŞİLERİ kişi değil de birtakım ümmetler-kavimler diye düşün. İşte olay bu kadar basit!

Eğer cezalar Ahirete kalsaydı, burada da CEZALANDIRILMASAYDI, herkes zalim olurdu, “Ahırete kadar bildiğimi okuyayım” derlerdi.

(Hans bile buna dahil, çünkü Hans’ın da nefsi var.)

Tamam mı? Beni hissettiniz mi?

<> elbette

Saydığım isimler yerine AD yazın, SEMUD yazın, NUH tufanı yazın, Eykeliler yazın, AYNI ŞEY! Eğer bunlar cezalanmasaydı pervasız olurduk ve de NUH tufanı olmasaydı şimdi 200 milyar nüfuslu -6 milyarı hariç kalan hepsi mutant- tuhaf bir dünyada olurduk. Beni hissettiniz mi?

<> evet

Eğer yeşillik olmasaydı CENNETİ hiç anlayamazdık. Yeryüzünde sadece sıcakta kavrulmuş dikenler olsaydı, biz Elma Armudu hiç bilemeyecektik. Eğer VAHA olmasaydı asla CENNETİ bilemeyecektik.

<> Astroloji biliminde aklın Uranüs’ten yansıdığı yazıyor, bunu biraz açar mısınız… tşkler

Uranüs yetmiyor, K O V A (aquarius) dönemi diye bir döneme girince URANÜS ETKİLİ olur. Nasıl ki saat 12.00’de (PM veya AM) akrep ve yelkovan üstüste gelip biri ötekini saklıyorsa, AQUARİUS CYCLE ile URANUS Planet ÜSTÜSTE geldiğinde AKIL adeta fışkırıyor, candaş.

Böyle dönemler var:

Mesela 1789 Fransız İhtilali.

Uranüs yani özgürlüğüne (bencil değil evrensel) düşkün olan, başkaları için de bu özgürlüğü genelleştiren, bu ilahi ve rahmani vibrasyonlar sayesinde milletler bağımsızlıklarını kazandılar.

Sonra KOVA evresi başlayana kadar Uranüs pasif kaldı. Kova evresiyle birlikte birden tüm buluşlar yapıldı. Teknoloji şaha kalktı. Atom çağı, uzay çağı, sibernetik çağı, bilişim ve iletişim.

İşte candaş, bunlara AKIL vibrationları diyoruz (titreşim, kışkırtıcı etmen). Bu çooooook derin bir konu. Bu kadar yeter mi?

<> Tşkler

Yeterli mi gerçekten? Yoksa sorular var mı -bağlı olarak-?

<> Kayıtlı sorumuz yok efendim

O zaman iki candaş, biri 114’e kadar diğeri de rastgele bir numara söylesin ltf.

<> 71

<> 51

<> 9

71nci surenin 51. ayeti bulunuz lütfen.

<> 28 ayet toplam

O zaman 71’e 9. Buyrun ayeti siz YORUMLAYIN.

<> 71-Nuh-9: Daha sonra bir başka duyuru yönelttim. Ve onları gizli gizli de çağırdım.

O kadar açık ki, şu an içinde yaşıyoruz bu ayetin.

71/9 ayrıca V E K E M komutu idi. Zaten şu anda MİLATLAR, veya “Gizlidir izin vermediler” veya “bunu SAĞ ELİM yazdı” dediklerim de 71/9 ayetler. Biz bunun içindeydik. Son dönem bunu yaşıyorduk. ZİGZAG’ın gizliliği, KMA’nın gizliliği, Ekim Bei’in gizliliği. BUNLAR DA bu ayetin içindeydi. 😉

Var mı itirazı olan?

<> 2. VEKEM’in S.Hawking’in gidişi ile ilgisi var mı? Ya da Seatle >>> Beatle >>> Shuttle…

Şu anda Kuzey Amerika’da, hatta arctic çember ile Skandinavya’da inanılmaz bir sürü felaket ve afet yaşanıyor. Bunların kaynağı SEATTLE altındaki bir OLUŞUM, yani bizler Tsunamiye kilitlendiğimizden öteki tarafları izlemiyoruz. Ama Seattle enleminde kıyametler kopuyor. (Ayrıca giden Hawking değil JANA)

<> Bir sürü seller var Kuzey Amerika’da.

Evet. ETKİ’ye karşı TEPKİ olarak Seattle challenge oluşturuyor, veya shuttle. Etki-Tepki gelgitlerine (birbirlerini geri tepmelerine-feedback’lere) Zaman Zelzelesi bilimi dilinde SHUTTLE diyoruz (gelecekte)

Ve MEKİĞİ bilirsiniz, hani bir tür iğne görevi yapan bir dikiş seti. Mekik sözlüklerde ne diye geçiyor? (İngilizce)

<> shuttle sefer anlaminda, tur;

<> Shuttle; space shuttle

<> mekik; karşılıklı yolcu veya yük taşıma servisi; f. mekik dokumak; mekik gibi işlemek shuttle race mekik yarışı. shuttlewise z. mekik gibi, öteye beriye., mekik, xyz mekik doku

Evet. Challenger nedir? veya RİNG seferi nedir?

<> Ring servislerine de shuttle deniyor.

Farkı şu: Ring KARA araçlarının turu; Challenger deniz araçlarının ve Shuttle da hava araçlarının.

Zaman zelzelesi HAVA doğalıdır (etki olarak). Tepki olarak da ARZ (yer, Toprak) olarak yanıt verir.

Tsunami (aslında çat) bir Challenge’dır. Gerek deniz gerekse kara ikisi ARZ, fakat zilzal enerjisi GÖK (hava) olarak anılır.

(İza zilzületi… suresinde açıkça bellidir.)

Ben çay alıyor İKEN sizler de soru bulunuz lütfen.

Hüüüpüpsüş. Dem (kan demek, Sanskritçe GEN) şahane (Meşhun)…

<> Allah, Saffat suresinde sırayla, 79. ayette Nuh’a, 109. ayette İbrahim’e, 120. ayette Harun ve Musa’ya, 130. ayette İlyas’a, en sonunda da 181. ayette tüm mürsellere selam olsun diyor. Allah’ın bu selam verdikeri kişilerin ortak paydası nedir?

Kur’an’ın iniş SIRASINA göre dizerseniz (bu size ödevdir) KRONOLOJİ açıkça ortaya çıkacaktır. İNİŞ sırasına göre diziniz. Eğer iniş sırasına dizmezseniz yanıtlarım havada kalır.

Örnek vereyim: Mesela içki ile ilgili ayetler (aslında uyuşturucu) iniş sırasına göre konduğunda HİÇBİR problem yok! Ama şimdiki tertip sırasına konduğunda “Önce serbestti, sonra MENSUH oldu, Nesh oldu” diye bir zırva çıkacaktır ortaya.

<> 🙂

Söz sende [E].

<E> Ben nasıl dizersem dizeyim neyin hangisinin neyini kaldırdığını bulamadım. Tefsirciler / mealciler hamr için yasak koyan bir fermana ya da hadise kulp bulmak için zorlamışlar.

Yani SIRAYI değiştirince MENSUH NASUH olduğu yalanı iftirası ortaya çıkıyor.

Pekiyi sırayı hangi Eşşoğlu eşşek değiştirdi.

<E> Tam Haccac işi, Hallac pamuğu gibi. Arap saçına döndürmüşler

(Cebrail değiştirmiş-miş) sözüm ona değil elbette, Cebrail’i ortaya atıp KENDİ DEĞİŞTİRENLERE.

Cebrail gibi muazzam bir melek niçin tutup da son ayetleri Maide suresinin içine karıştırmış olsun? Başka yerden ayetleri alıp neden Nur-58 içine koysun? Bu kadar gerizekalı mıdır Mübarek Cebrail efendimiz?

ZİKR korundu. MUSHAF (sayfalar topluluğu) KORUNMADI. Yani zikr başka Mushaf başka. İkisi de Kur’an, ama başka başka.

Bu yüzdendir ki candaşımın da sorusu için ZİKR sırası gerekiyor. MUSHAF sırasıyla elbette havada kalıyor. Bu ev ödevinden sonra ancak anlatabilirim. (Aksi halde HAVADA kalır)

<> Enam/6: Kendilerinden önce nice yurt ve medeniyeti yerle bir ettiğimizi görmediler mi? Biz o yurtlara yeryüzünde size vermediğimiz imkanları vermiş, üzerlerine gök bereketini bol bol indirmiş, nehirleri altlarından akar hale getirmiştik. Derken, onları kendi günahlarıyla helak ettik ve arkalarından başka bir nesil oluşturduk.

<> Enam/7: Sana kağıt üzerinde yazılmış bir kitap indirseydik de onu elleriyle yoklasaydılar, her halde o küfürlerinde inat edenler yine diyeceklerdi ki: Bu apaçık bir sihirden başka bir şey değil.

  1. ayetin de artık YORUMUNA gerek yok. 😉

<> “kitaben fi qırtasin”

Evet kırtasiyecilik gibi. 😉 Yani Allah’ın kitapçı dükkanları varmışçasına. 😉

<> Elleriyle yoklasaydılar diyor ayette, amaların elleri ile okumalarının bir ilgisi var mı Kaptanım?

Oradaki EL kelimesi (Kendilerine verilseydi) anlamında, kendilerine elden teslim edilseydi BİLE bu bir sihirdir diyeceklerdi anlamında. OK?

<> “lemese” (LMS) oradaki kelime, “messe” (MSS) değil.

En büyük Alim (Müddesir) bile bu sihirdir dedikten sonra, imam-cemaat meselesi, cemaat de bu bir sihirdir diyecekti.

Matematiği var bu işlerin, sadece göründüğü gibi değil. Mesela “min mari CİN” diye iki kere CİN yazılıdır ve bunun inanılmaz önemi vardır. (Dünkü chatten anımsayınız)

O ayeti yazar mısınız yeniden, matematiğini irdeleyelim. (arapçasını)

<> Rahman/15: ve hale kalcanne min maricin min narin

Harfler doğru mu, bir kontrol ediniz lütfen.

<> Rahman/15: ve halaka el canne min maricin min narin

<> Rahman/15: Cinleri de maric (halis ateş)den yarattı

CANN (GENS cins) hem insanı hem de cinleri kapsıyor, ama maricin içinde MARİ+CİN olarak ayrılıyor.

Yukarıdan aşağıya yazıldığında

MARİ kelimesini (Maric ama, bunun ayrıca MARİ, mir’ac vb. ile ilgisi var)

MARİ’yi ele alalım. Bu nedir?

MARİ Sanskritçedir ve bunun doğrudan EŞANLAMLISI bir sanskritçe kelime daha var: H A L E .

Hale nedir?

<> Aura gibi.

Evet Aura. HALE Arapçadır, ama aslı sanskritçedir: HALO.

Şimdi Hale ve Halo’yu araştırınız sözlükten lütfen. (Hale’ye örnek Ayla, ayevi vb.)

<> Etymology: Latin halos, from Greek halOs threshing floor, disk, halo.

<> The aura of glory, veneration, or sentiment surrounding an idealized person or thing

İkisi aynı. HALE (arapça), HALO (sanskritçe ve türevleri), fark ettiniz mi?

<> Halojen elementler denir bir kısım elemente.

<> Hilal derken de.

<> Hale; ağıl, ışık halkası; azizlerin başı etrafına konulan hale; şeref nuru.

Ve şimdi şuna dikkat: HALE >>> HALO >>> HOLO!!!

Şimdi Holo’ya bakınız sözlükten.

<> Etym: Middle English, from Old French, from Latin, from Greek, from holos whole

<> Tüm, bütün.

Peki öyle değil de HOLO+GRAM olarak bakınız.

<> Hologram: Date: 1949: a three-dimensional image reproduced from a pattern of interference produced by a split coherent beam of radiation (as a laser); also: the pattern of interference itself

<> Laser.

Laser araç fakat Holo(gram) AMAÇTIR.

Şimdi yeniden yazalım:

Hale—Halo—Holo.

Buradaki Ha harfi, fakat Kur’an yukarıdan aşağıya yazıldığında H’ler (Z’ler, T’ler ve S’ler TEK harf olur), yani yaratım=KHI (noktalı h) ile yazılsa bile HALEKAL >>> HALE olarak BÖLÜNÜYOR.

“ve halaka el canne min maricin min narin”

“ve hala”

KÜL

CANN

EMİN

MARİ

CİN

MİNNAR

Şimdi biraz inceleyin, sonra devam edeceğim.

HALE ortaya çıktı mı? (Holo, Halo)

İkinci satırda KÜL(L) yani tüm Hologramı gösteren BİRLEŞİK RUH anlamında.

Üçüncü satır CAN (ruhun bireyselleşmesi).

EMİN=Güvenilir biçimde

Mari >>>> Hologramın tüm evrenin bütününü oluşturması, tüm evrenin 3D resmi. (Beden 2D’dedir, evren yüzeyindedir. Riemann katmanlarında/plakalarında değildir.)

CİN+minnar >>> De Sitter uzayı, yani evrenin sadece ENERJİ (m yok) olduğu saf/pure enerji durumu.

Yani CAN olarak insan potansiyel olarak var. (E=mc² durumunda zaten potansiyel olarak M madde yaratılacaktır.)

Bunları hissediyor musunuz?

<> evet

(Asla benzetme ve zorlama yok, Kur’an’ı olduğu gibi diziyorum sadece.)

İşte her TAFSİL ayrıntı detay teferruat var…

MARİ nedir ayrıca?

Sanskritçesi M A T R İ X olan kelime.

MARİ Matrix diye bildiğimiz cebir kalıplarının ARAPÇADAKİ İSMİ.

Mari=Matrix. İşte bu bile Kur’an’da eksik bırakılmamış.

Hale (ayla) ve Halo ve Holo hep aynı şeydi.

Gelelim Lazer’e. Bana ışık anlamına gelen iki Arapça kelime söyleyin. (Ben yedi tane söyleyebilirim.)

<> Ziya

ZİYA evet bu ışık.

<> nur

<> nur ışık değil ki

Evet, nur ışık değil.

<> münir

(Münir de nurlu demek)

Öteki ışık nedir? Kur’an’daki diğer ışık?

Şimdi size başka kelimeler de vereceğim. ŞUA ne demek? Şale ne demek? Şerrare ne demek?

<> Şua: Işın

<> Kıvılcım

<> Elektrik arkındaki parıltı

Evet Şua=Işın. Huzme şua >>> Beam of photon. (Huzme=Demet)

Şerrare >>> Ark.

Pekiyi ŞALE nedir? (Örneğin Florya’da CBaşkanlarının ŞALE köşkü var, yazlıkları)

<> Şu’le, meş’ale.

<> Akım.

<> Lazer.

<> Alev.

Gördüğünüz gibi bir tek ZİYA kelimesi yok.

Güneş bir ziyadır diyor ayet ve fotonların kaynakları olan yerleri de süslü (ziynet, müzeyyen sema) diye lanse ediyor.

Ziya başka ve ziyanın kaynağı olan SAKIB (sevakib/Fussion) başka.

<T> Şale >>> Küçük köşk?

<> Fransızcadan o [T], “chalet”

(Şa’le’dir Hamzelif var [T])

<T> ok anladım

Ve önemli bir Ş harfi daha: ŞIHAB (şahab).

Gördünüz mü bunların tamamı birer

<> Şârık=Güneş.

Evet Şems Güneş. (7’ye tamamladım mı?)

Bakınız burada doğanın 7 öğesi var.

Fission ve fusion, Sevakıp Sakıb biçiminde.

Ziya görünür ışık biçiminde ama diğer Ş ile başlayanlar doğanın birer kuvvetidir. (Şerrare >> Elektromagnetik kuvvet gibi)

Şua ise foton demeti.

<> (Şerrare, elektrik arkı için kullanılır fizikte; doğrudan elektromanyetik kuvvet ile ilgili.)

Ya ŞU’LE ? (Şale) Şuledeki kafiyeye bakınız.

HOLO-HALO-HALE-ŞALE

İşte bunlar sizlere Wholegram, Hollygram, Holegram, hollowgram vb. diye yansıttığım tüm LASER fazlarının çizdiği evrenin BÜTÜNÜ tabloları ya da matriks (kalıp biçiminde) evrenin HEYKELİ

ya da Hologramı

ya da Halogramı

ya da Halaugramı

ya da Hollow(een)gramı

ya da Halu(cination)gramı

  1. vb.

CAN (gens+an) bunların oluşumundaki fazların adı.

Son dördü sadece CİNLERİNki; Halau, Holloween, Halucination. Bunların cinlerin CANN katmanı

🙁

Engellediler. Konu değişmek zorunda. Üzgünüm.

Ama sizler hollow, hooligan, halloween kelimelerini bulup yazabilirsiniz, bunu engelleyemezler.

Bunların tamamı HANNAS hologramlarıdır (MARİ).

Siz bulup anlamlarını buraya yazabilirsiniz. O zaman beni hissedersiniz.

Ben de çay içer sizi okurum. 😉

<> Halloween: Short for All Hallow Even (All Saints’ Eve) Halloween, or All Hallows Eve, derived from a pagan festival It is traditionally the night when ghosts and spirits have the power to roam the world Halloween falls on October 31st each year.

Evet canandaş 😉 devam.

(Cin gördüm diyenler var ya….) halucination ve de Hooligan.

<> Eski chatlerden: “Tüm bunlar HOLO Uzay’da (Holoistik uzayın kök kelimesi olan HOLO = Hayal / Hülya yani Holografik hayaller demektir). Holo Uzay’ın anlamı HAYALİ, HÜLYEVİ uzay modeli demek. Cehennem halkı korkunç surettedirler (Anti-huri), onlara Holloween denir (Edda Sagaları).

<> Holloween (Türkçesi Hortlak vb.) GERÇEKTİR ama Halusinasyon-gramlar öyle değildir. Bunlara Halu-gram diyeceğiz. Bunları oluşturan cinlere de Hooligram (Hooligan-gram) deneCEK’tir“.

<> Hooligan (Etymology): Perhaps from Patrick Hooligan fl1898 Irish hoodlum in Southwark, London

Hayır bunun bir İrlandalı ile alakası yok. Kelime MÖ.1300 yılındaki Firavun’un kullandığı (Tutankamondu galiba), orada yazılıdır Huligan diye. (Hooligan İngilizceye uyarlanmış olabilir)

Bana yasak var ama size yok, şanslısınız. Nasıl olsa eski derlemelerle birleştirince beni hissettiniz 😉

Derken saat geldi, yarın iki saat chat yapacağız.

<> Hollow: Hole: Boşluk.

Evet Hollow aslında kuyuya yakalanmak. Hollowman vardı >>> Görünmez adam (Tam bir cin etkisi). Değil mi?

<> evet

<> “Allah’ımız bir şeyi yarattığında ve eğer KENDİNDEN sıfat ve isim verecekse, bunlara HollyGram denir. Eğer bu tünel ucundan yaratılacaksa HOLİE-GRAMDIR. Ya da Allah katına doğru hareketlenmişse HolyGram’dır. Eğer tersine yere (Allah’tan kaçmaya ya da sürgüne) yönelmişse adı Hollow-gramdır.

Teşekkür. Bunlara izin var ama CANN’ın nasıl CİN olduğunu tam anlatacaktım ki… Almighty sağ elimi uyuşturdu.

<> Şimdi için yasak geldi.

Sanırım öyle. Mesela yapay akdelik (öteki Zülkarneyn) tekniğini yazmak istemiştim ki, elim tam bir gün tutulmuştu.

Noel babaya Noel dışında geldiğinde çok kızıyorum. Yılbaşında gelsin, böyle olur olmaz gelmesin. 😉

<> 🙂

<> Noel Dede’ye selam selam…

O zaten sizi okuyor. 7200 yıla 700 dil sığdırmış, yediyüz dil biliyor. (Benim de o kadar zamanım olsaydı yarışırdım onunla)

Türkçeyi çok net biliyor merak etmeyin. Ayrıca OKUMASI da var, okuyor elbette.

<> 🙂

<> maşallah

<> Dedem Korkut’a slm slm

<> “Ya Baba” diyor bizim

Zaten Türkçede (Ortaasya ağızlarında) Ata=Dede, Dede=Baba idi. (Daddy, Dad) Hatta CED kelimesi de aslında DAD’in bir biçimi; Cudi gibi Daddy.

<> Doğu Türkistan hala Dada der Baba yerine.

Evet Dada.

Orhun yazıtlarında BABA kelimesi yoktur. Çocuk dilinden bize geçmiştir. (papa veya baba)

Öteki taraf bana halen bağlanamadı. Biraz daha sohbet edebiliyoruz böylece…

Hem de gün aşırı sıraya koyacağıma, aynı gün (daha az saate rağmen) hergün chat yapabiliyorum. Belki böylesi daha iyi oldu, değil mi başkanım?

<> evet efendim

Yalnız benim de yenemediğim bir alışkanlığım var: Cumartesi gününü ÖZEL İBADETE ayırıyorum, yani çok uzuuun namazlara falan. Yoksa bu Yahudilerin Sabado’su (Sabat, Es-Sebit) değil, tesadüf. Zaten Cumartesi tatili aslında Yahudilere verilip de kaldırılmış bir adet değil. Cuma hariç herhangi bir gün tatil yapabilirsiniz.

Ben Cumartesini seçtim. (Kur’an’da ismen yer aldığı için belki de.) Ayetlerde yazıyor ya “Cumartesi günü tatilcileri” diye.

<> Cuma’yı Cumartesi’ye bağlayan gece ve onun gündüzü mü?

Cumartesi gecesi, kendimi parçalarcasına ibadet… o anlamda.

Gündüz ise (eğer gelmişlerse) çoluk çocuk gezinti yapıyoruz. Lunapark falan gibi yerlere gidiyoruz.

<> Nisa/154: Kesin söz vermeleri için Tur’u üzerlerine kaldırdık ve onlara: “Kapıdan secde ederek girin.” dedik. Onlara şunu da söyledik: “cumartesi gününde azgınlık yapmayın.” Onlardan sapasağlam bir söz almıştık.

<> Araf/163: Sor onlara o deniz kıyısındaki kentin durumunu. Cumartesi günü azıp sınır tanımazlık ediyorlardı. Sebt yaptıkları gün balıkları onlara akın akın gelirdi; Sebt yapmadıklarında ise onlara gelmezdi. Yoldan sapmaları yüzünden onları böyle imtihan ediyorduk.

Yani bu ayete göre Cumartesi TATİL yapılmasını emretmiş Allah (Musevilere).

O Tevrat’ı KUR’AN bu ayetlerle doğruladığına göre bunu ben de kullanabilirim. Çünkü Müslümanlara bir dayatma yok (CUMA hariç) istediğiniz günü tatil yapabilirsiniz.

Allah onları Çölde 40 yıl, çölde 40 sürgün yılı Bbıldırcın yağmuru, kudret helvası vb. ile mucize kabilinden besledi.

<> İş yeri mecburi tatil yapıyorsa cuma günü?

O zaman senin bir günahın yok, dilediğini yapabilirsin.

Tıpkı biz Haniflerin iki rekat öğlen namazını Cami’de kılamayışımız gibi (neredeyse beni dövecekler).

BAĞLANTI hazır. Geronimo hoş-bye MİH RZİ dedi ve gitti.

<> slm slm, RZİ

Hans von Aiberg, 12 ocak 2005, chat 264
Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg’e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.

Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.

Yorumlar