Şimdi insan NEFSİ ile CİN NEFSİ arasındaki parabiyolojiye bir iki örnek verelim.
İnsanda SUPTİL DUBLE vardır. Bu NEFS’tir. CP uyarınca (Pariter olarak) suptil dublemiz (akışkan ikiz bedenimiz) tesbit edilmiştir.
Parabiyolojiden kasıtla şunu anlatmak istedim:
Cinlenmiş biri (Medyum) Ruh (aslında Cin) çağırma seansında kendisinin bedenini ve suptil dublesini otohipnoz altında işgalci modality olan Cinne veya cinlere teslim eder.
Artık ruhu ve kendi özbenliği olan nefsi İPTAL edilmiş ve bu bedeni başka bir bedensiz varlık işgal etmiştir. (Beden otomobildir siz şoförüsünüz, ama bu bedeni başka bir sürücu kullanıyorsa?)
Suptil dubleyi Cin (veya cinler) iki kutup yaparlar. Böylece arada Halucination Hologramı olan bir akış başlar. Medyumun ağzından veya kulak burunlarında dışarıya doğru ectoplasma akar. (Bunların sayısız fotoğrafı var, isbat ettirmeyiniz bana.)
[] https://hanifislam.com/mih/wp-content/uploads/2016/12/242-00-ectoplasm-hi.jpg
Ektoplazma öyle bir akışkandır ki her organımızı kendi özgün yapısına (kemikleri bile negatif direnç ile aynı homojen madde olmaya) zorlar ve ektoplazma bedenden Suptil dubleye doğru akar.
Sırada bizim cinlerin HEYKELTRAŞLIĞI VAR: Halucination olgusunu HOLLOWGRAM ve HALLOWEEN (Gram) olarak Halaustic uzayda bir hologram oluştururlar. (Haunt-gram da diyoruz)
<> 34-Sebe/13: Onlar Süleyman için, mihraplardan / kalelerden, heykellerden, havuzlar gibi çanaklardan, yerinden kaldırılamaz kazanlardan ne dilerse yaparlardı. Ey Davud ailesi, şükür olarak iş yapın! Kullarım içinden şükredenler o kadar az ki!
Bu şekilsiz ectoplazma onların sanat eseri olarak(!) sizin dedenize, ölmüş bir akrabanıza TIPATIP benzer.
(Benzer çünkü, o kişiyi tanıyan SİZDİNİZ, siz şimdi işgal altındasınız ve o cinlere İDEOPLAZMA’nızı akıtıyorsunuz.)
Böylece RUH çağıranların masasında ve de tüm bilim adamlarının ve kameraların gözleri önünde bir BULUT-adam (mesela dedeniz) gelir. Üzerinde banko kefen vardır. (Ektoplazma gümüşsü ve kemik rengindedir.)
Dedeniz geldi ya, bir de medyumun ağzından konuşacaktır: “Oğlum, torunum, çocuklarım. Bu alemde (spatyom=Ahıret) dinin falan hiçbir önemi yok. İbadetler dünyada rahat durmanız içindir, bir tür engelleme/Sıkı yönetim.” diyerek konuşur ve sonunda sizler spirtualist sapık olup çıkarsınız.
<> 6-Enam/128: Gün olur şöyle diyerek onları huzurunda toplar: “Ey cinler topluluğu! Şu insanlara gerçekten çok ettiniz.” Onların insanlardan olan dostları şöyle derler: “Rabbimiz, kimimiz kimimizden yararlanmıştı. Bizim için belirlediğin sürenin sonuna geldik.” Buyurur ki: “Barınağınız ateştir. Dilediğim zamanlar hariç orada süreklisiniz.” Senin Rabbin Hakim’dir, Alim’dir.
Kısaca hiçbir ÖLÜ bugüne kadar dönmedi ve dönmeyecektir. Cinler ile ortak paydamız olan para-organik materyallerimiz arasında bir transfer var sadece… (İdeoplazma, holoplazma, bioplazma gibi.)
Suptil duble bizim NEFSİMİZİN oyuğudur. (KEHF=Mağara)
CP uyarınca kalp sağdadır. (Hani gerçek yürekten gönülden söz ediyorduk ya işte o kalb.)
Bedende iki kordon vardır (birbirinin devamı); biri göbekten çıkar, ikincisi bunun devamıdır ve içeride kalır. (Birebir appendix barsağımız, körbarsak, apandisit barsağı vb.)
<> Sadr?
Evet, SADR=KEHF. (Suptil Duble boşluğu açısından)
<> 25/32 (fuad) ile 26/194 (kalb) farkı gibi.
FOHAT sanskritçedir. Arapça’da da yer alır, anlamı Görünmeyen kalb demektir.
(Ölüler kitabında ölülerin yaşamasını temin eden FOHAT’tır (fuat). Çünkü gerçek kalbiniz durmuş ve ölmüşsünüzdür. Ama ebedi yaşamı FOHAT denen jeneratörünüz idame ettirmektedir.)
Suptil Duble’nin baş bölümünde ise iki kulak iki göz vardır, burun vb. yoktur. (Medyum kendini boşaltınca geriye kalan suptil dubleyi saydam olarak izleyebiliyorsunuz.)
İki bedenimizi birbirine gümüş kordon bağlamaktadır. Bu gümüş kordon suptil dubleden göbek çukurumuza geçer ve Appendix barsağında biter. Ölüm halinde bu kopar.
Böylece Nefs ötede; ruh ise suptil duble içinde kaldığından ve de gümüşi kordon da taaaa Berzah alemindeki üflendiğimiz yerden çıkışlıdır, 50 bin yıl olan bir tek günde o “Üflendiğimiz Nefhi sur Berzah’ının” arkasına gideriz.
-devam edecek-
Hans von Aiberg, 05/08/2004 (242/06)
Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg’e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.
Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.
önceki bölümü oku | 242 anasayfasına dön | sonraki bölümü oku