Kalubela – Cennetten kovulmak – Koro Huriler – Lanetli ağaç Yasak meyve – Gizlenen yerler – Boyut körlüğü

<> kalu belada yaratıldıkdıktan sonra cin ve ins olarak imtihan istedik. cennette yaratıldık diğer huriler gibi. Hata yaptık dünyaya sürgün geldik. Hata yapmasaydık ne olacaktı. Şu an cennetteki hurilere imtihan yok mu? Cennet imtihan sonucu bir ödül değil mi?

Aslında HURİLER cezalı! Yani “Koza artığı/Posa” ürünü. Nasıl ki melekler NEFS istemediler, imtihandan kaçındılar, Huriler de NEFS fakat yanında “CENNETTE emniyet/selamet” istediler. Böylece BİRİNCİ sınıf değil; ikinci sınıf İNSAN oldular.

Yani şeytan da ebedi cehennemi istedi -düşen melek olmasına rağmen-.

Zebun (Zebani) denen melek takımına da CENNET,  ö l d ü r ü c ü  etki yapıyor. Zebanilerin CENNETİ >>>>>> CEHENNEM’in ta kendisidir.

Huriler, “Cennetin sahipleri değil; domest”leridir. Sahibi insanlardır! (XX ve XY iki cinsidir.) YY ise hizmetlilerdir, MÜLK içindendirler.

Rabbim sizleri bir gün -ergeç biiznillahi- cennete koyduğunda, göreceksiniz ki, ve diyeceksiniz ki: “İYİ Kİ HURİ DEĞİLMİŞİM, TÜM GEZEGEN BENİM MALIM, ONLAR DA BENİM HİZMETLİLERİM“.

Yani Hurilerin seçimlerinin bir bedeli var! Meleklerin de öyle, insanın iki cinsi gibi MALİKÜL MÜLK olamıyorlar, mülkün bir parçasılar. (MeLeK >>>>> Mülk şahıs demek.)

Huri (Aryaca ve latince Chorus) da bir sanat topluluğu görünümünde. Chorus ne demek?

<> koro

😉 Evet, KHORU (arya) dan geliyor.

<> Revü topluluğu örneği

Her türlü topluluk demek. Eğlendiren zümre demek. EĞLENEN ise insanın erkeği ve dişisi (Nisa). Yani şükür ki, biz MÜLK değiliz, Mülkün sahibi MELİK’iz. Melek ve Huriler de >>> MÜLK (memluk).

<> Peki hata yapmasaydık cennette, ne olacaktı?

Cennette ne olacaktı sorusunun yanıtı “Şeceretül Melune ve onun incir yaprağı” sırrında… Ama bunları RABBİM bildiğinden, sürekli Adem  Z Ü R R İ Y E T İ  demekteydi.

Nasıl kovulduğumuz ile ilgili ayetleri yazabilirseniz açıklarım. Ben de bir whoop için ayrılıyorum bir dakika kadar…

<> Bakara-35: Biz: Ey Adem! Sen ve eşin (Havva) beraberce cennete yerleşin; orada kolaylıkla istediğiniz zaman her yerde cennet nimetlerinden yeyin; sadece şu ağaca yaklaşmayın. Eğer bu ağaçtan yerseniz her ikiniz de kendine kötülük eden zalimlerden olursunuz, dedik.

<> Bakara-36: Şeytan onların ayaklarını kaydırıp haddi tecavüz ettirdi ve içinde bulundukları (cennetten) onları çıkardı. Bunun üzerine: Bir kısmınız diğerine düşman olarak ininiz, sizin için yeryüzünde barınak ve belli bir zamana dek yaşamak vardır, dedik.

<> Bakara-38: Dedik ki: Hepiniz cennetten inin! Eğer benden size bir hidayet gelir de her kim hidayetime tabi olursa onlar için herhangi bir korku yoktur ve onlar üzüntü çekmezler.

<> Araf-22: Böylece onları hile ile aldattı. Ağacın meyvesini tattıklarında ayıp yerleri kendilerine göründü. Ve cennet yapraklarından üzerlerini örtmeye başladılar. Rableri onlara: Ben size o ağacı yasaklamadım mı ve şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi? diye nida etti.

<> Araf-27: Ey Adem oğulları! Şeytan, ana-babanızı, ayıp yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi sizi de aldatmasın. Çünkü o ve yandaşları, sizin onlarıgöremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz şeytanları, inanmayanların dostları kıldık

<> Taha-120: Derken, şeytan ona şöyle diyerek vesvese verdi: “Ey Adem! Sana, sonsuzluk ağacıyla eskimez-çökmez mülk ve saltanatı göstereyim mi?”

<> Taha-121: Nihayet, ikisi de ondan yediler. Bunun üzerine, çirkin yerleri kendilerine açıldı; üzerlerine cennet yapraklarından örtmeye başladılar. Adem, Rabbine isyan etmiş, azmış, ziyana uğramıştı.

<> Taha-122: Sonra, Rabbi onu arıtıp temizledi, onun tövbesini kabul edip kendisini iyiye ve doğruya kılavuzladı.

<> Taha-123: Allah dedi: “İkiniz birlikte inin oradan! Birbirinize düşmansınız. Benden size bir hidayet geldiğinde, benim o hidayetime uyan artık ne sapar ne de bedbaht olur.”

<> Taha-124: Kim benim zikrimden/Kur’anımdan yüz çevirirse onun için zor, sıkıcı bir hayat şekli/dar bir geçim vardır; kıyamet günü de onu kör olarak haşrederiz.

121: Nihayet, ikisi de ondan yediler. Bunun üzerine, çirkin yerleri kendilerine açıldı; üzerlerine cennet yapraklarından örtmeye başladılar. Adem, Rabbine isyan etmiş, azmış, ziyana uğramıştı.

Yukarıdaki ayeti düzeltiyorum:

ikisi (Üçü değil, Huri yemiyor) o yasak ağaçtan (Kalu Belada nefsimizin sınandığı açlık ağacı) yediler. Bundan itibaren “SAKLI organlarını” gördüler. (Çirkin diye bir şey yok) Sündüzlerinde (Cennet derisidir) açılan bu gediği yapraklarla kamufle etmeye çalıştılar.

Şimdi saklı organları nasıl keşfedersiniz?

Cennet’te herşey ÇOK BOYUTLU (11 boyutun tamamı) fakat bir tek LANETLİ AĞAÇ üç boyutlu.

Şimdi sizlere bir test yaparak bunu anlatmaya çalışacağım:

Bir rugby topu çizin. Ortasına da bir futbol topu koyun. Bu nedir?

<> göz

Devam edelim: Sonra da iki francala ekmeği biçimini topların önüne koyalım. Bu nedir? (Artık göz değil)

Futbol topu=Baş/kafa

Rugby topu=Omuzlar

iki francala biçimi=Bacaklar

Demek ki YUKARIDAN bakıyormuşum. Ama o oturmuş -ki bacakları da görünüyor-. Tabii dize kadar olan kısım görünüyor. (Bileğe kadar olanlar değil)

Bu bir kadın olsun, çıplak olsun!

Çıplak olarak görmüyorum ki???????? Bir insana 90 derece dik bakıyorum çünkü.

Bir de bu VASAT bakışın VİTİR’i var. Yani o kişiye alttan bakıyorsunuz. (Ki bunu yazmıyorum, siz canlandırın.)

Bunları niçin yazdım? Neyin  M İ S A L İ N İ  verdim dersiniz?

Bunun üzerine, çirkin yerleri kendilerine açıldı; üzerlerine cennet yapraklarından örtmeye başladılar.

yerleri kendilerine açıldı

Burada 11 boyutun KÖRÜ oldular ve olayları sadece VERTİCAL olarak kavradılar. Üçboyutlu-yatay olarak birbirlerini gördüler.

ARKADAŞLIK/PLATONİ duygusunu yitirdiler. Oysa onlar orada ebedi gönül arkadaşlarıydılar. 11 boyutun doyulmazlığıyla bakıyorlardı. Üçboyut gözlüğü dışında tüm diğer 8 boyutun KÖRÜ oldular.

Kalu Bela ağacı onlara birçok şeyi hatırlattı. TEK BİR NEFS iken, birbirlerinden ERKEK ve DİŞİ olarak ayrıldıkları TEK BÖLGEYİ hatırladılar. O Bölge çokboyut içinde “KÖR NOKTA” idi. Ama boyut körlüğü nedeniyle, o kör noktayı gördüler.

(Körnokta gerçek bir örnek/misaldir. Kürenin tek KÖR noktası yani beyne giden sinirlerin çıktığı göz olmayan göz noktası.)

Artık biliyorlardı >>>> nereden ayrıldıklarını >>> BİTİŞİKKEN, şimdi de yeniden BİRLEŞMEYE koşuyorlardı.

Lanetli ağacın yaptıkları anlatmakla bitmez! Sadece bir özelliğini anlattım.

Hans von Aiberg, 14/01/2004 (214/04)

Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [  ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg’e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.

Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.


önceki bölümü oku | 214 anasayfasına dön | sonraki bölümü oku

214-04-boyut-korlugu

Bunları da sevebilirsiniz

Yorumlar