Kuranın özellikleri – İlim – Detay – Haniflik – Dabbetin ortaya çıktığı zaman – Cinler dönemi dünya

<> Yusuf-111: Yemin olsun ki, resullerin hikayelerinde, aklını ve gönlünü çalıştıranlar için bir ibret vardır. Bu Kur’an, uydurulacak bir hadis/bir söz değildir; aksine o, önündekini tasdikleyici, her şeyi ayrıntılı kılıcıdır. İnanan bir topluluk için de bir kılavuz ve bir rahmettir.

Yemin olsun ki, resullerin >>>>>>>>>> hikayelerinde >>>>>>>> SİYER,

aklını ve gönlünü >>>>>> İKİ KEZ İMAN >>>>>> çalıştıranlar için bir ibret vardır.

Bu Kur’an, uydurulacak bir hadis/bir söz değildir >>>>> HADİSEN YÜFTERA. (Sizin iftiralarınız olaCAK hadisler gibi bir yalan söz değildir.)

aksine o, önündekini tasdikleyici, her şeyi ayrıntılı kılıcıdır. İnanan bir topluluk için de bir kılavuz ve bir rahmettir.

aksine o, önündekini tasdikleyici >>>>>>>>>>>>>>>>>>>> TEK ONAY MERCİİDİR! İnanmanız gereken Hadisler değil, ayetlerdir! Önceliklidir Ayetler!

her şeyi ayrıntılı kılıcıdır >>>>>>>>>>>>>>>>> Kur’an DETAY/TAFSİLAT kitabıdır. Herşey katlanmış yediler biçiminde onda vardır. Herşey ama herşey ve de Külli şey*in onda teferruatla vardır -bilene-.

İnanan bir topluluk için de bir kılavuz ve bir rahmettir

İnanan bir topluluk >>>>>>>>>> Ali İmran 104. (Ayet ayeti açıklar, HADİSLER tersini yapar, Ayeti yalanlar.)

bir kılavuz ve bir rahmettir“.

Kılavuz >>>>>>>>>>>>>>>>>> Cennete giden yol.

Rahmet >>>>>>>>>>>>>> İkinci Cennete giden yol.

<> Furkan/30: Ve kaler rasulü ya rabbi inne kavmit tehazu hazel kur’ane mehcura

<> Ali İmran/104: İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa eren onlardır.

<> Araf/52: yemin olsun biz onlara ilme uygun biçimde fasıl fasıl detaylandırdığımız bir kitap getirdik. İnanan bir topluluk için bir kılavuz bir rahmettir o

Kur’an’ın diğer adı zaten  İ L İ M ‘dir. (Kur’an, Furkan, Mübiyn gibi önemli bir adı da İLİM’dir ve hikmettir (Pozitif bilimler).)

52: Yemin olsun biz onlara ilme uygun biçimde fasıl fasıl detaylandırdığımız bir kitap getirdik. inanan bir topluluk için bir kılavuz bir rahmettir o“.

ilme uygun biçimde >>>>>>>>>>>>>>>>>>>> İLİM ve Hikmet.

fasıl fasıl detaylandırdığımız >>>>>>>>> Fasıl, fasıla=Ara demek, aralamak demek ve en önemlisi Sanskritçeden geldiği biçimde FASİKÜL demek.

(K harfi küçültme eki, buna aldırmayınız. Örneğin Facile’inin küçültülmüşü Fasicule’dür.)

Bir bilim ansiklopedisinin (TAFSİL=Ansiklopedi) “Fasikül fasikül” ara-ara vahylerle indirilmiş biçimidir. O yüzden AYET (Delil) kelimesi yerine “Fasıl-1 gibi konuşmak” gerekir.

detaylandırdığımız bir kitap getirdik >>>>>>> TAFSİL Kur’an’ın diğer adıdır.

<> Enam/155: bu da bizim indirdiğimiz bir kitaptır.Kutsal berekketli.artık ona uyun ve korunun ki size rahmet edebilsin

<> 38: Yeryüzünde debelenen hiçbir canlı, iki kanadıyla uçan hiçbir kuş istisna olmamak üzere hepsi sizin gibi ümmetlerdir. Biz bu Kitap’ta, herhangi birşeyi ne eksik bıraktık ne fazla yaptık. Onlar, sonunda Rableri önünde haşredilirler.

Ancak iniş sırası olan zikir yerine Mushaf biçiminde değiştirilerek toplandığı için (Ama deste nicelik olarak hiç bozulmadığı için) KİTAB denmiştir.

inanan bir topluluk için bir kılavuz bir rahmettir o >>>>>>>>>>>>>>> Ali İmran 104. (Bundan 1400 küsur yıl sonra gerçekleşti)

<> 53: İlle onun te’vilini mi gözetiyorlar? Onun te’vili geldiği (verdiği haberler ortaya çıktığı) gün, önceden onu unutmuş olanlar derler ki: “Doğrusu Rabbimizin elçileri gerçeği getirmiş. Şimdi bizim şefaatçilerimiz var mı ki bize şefaat etsinler, yahut tekrar geri döndürülmemiz mümkün mü ki eski yaptıklarımızdan başkasını yapalım?” Onlar, kendilerini zarara soktular ve uydurdukları şeyler kendilerinden saptı, kaybolup gitti.

<> belki yüzlerce belki daha fazla sayıda fasikülü bünyesinde bulunduruşu belirtiliyor

Evet, Facile, Facimile, Faximile, Fax işte bu Fasıl kelimesinden gelmedir. (Arapça diğer açılımı da taFSiL/taFSiLat, muFaSsaL vb.)

Şimdi, eğer hadislere inanırsak (Efendimizin mecnun olup cinsel ihtilam yaşadığı hadisi), Kılavuzu Karga (Hadis) olanların durumuna düşeriz. Onların üzerine Allah pislik yağdırmaktadır. Rahmeti unutsunlar!

<> 33/69’de; Ey iman edenler. Musa’ya eziyet edenler gibi olmayın…

<> 33/53’de; Ey iman edenler. Nebinin evlerine girmeyin, size -vaktini göz(et)lemeksizin / göz(et)lemeyin- yemek için izin verilmesi müstesna. Ancak davet edildiğinizde girin. Yemeği yediğinizde (hemen) dağılın. HADİS İÇİN BEKLEMEYİN/BEKLEŞMEYİN/OYALANMAYIN! Şüphesiz bu (yaptığınız) nebiye eziyet eder! Bu yüzden sizden çekinir. Allah (ise) HAKtan (HAKkı söylemekten) çekinmez…

Evet, ayet diyor ki, “Hadis uydurmaya kalkışmayın, tek HAKK/Hakikat ALLAH’ın sözüdür! (Değişmez ve korunmuştur.)

<> 33/57: Şüphesiz, Allah’a eziyet edenler ve onun rasulüne, Allah onları dünyada ve ahırette lanetlemiştir ve onlara mühin bir azap hazırlamıştır.

<> Allah lanetliyor hadis uyduranları, yanlış mı anlıyorum?

Hadis uyduranların ve bu uydurukçulara karşı AKIL ve GÖNÜL GÖZLERİNİ kapayanların tamamı Mühin >>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>> E B E D İ  cehennem azabında kalıcıdırlar. Tabii MEZHEB ve TARİKAT uyduranlar da bunları ağırlayacak olan ilk cehennem ehlidir/Cehennem milletidir.

Allah bizleri sonsuza dek İBRAHİM MİLLETİ olarak Rahmetinde tutsun.

<> amin

<> 7223’de; “… Ve kim Allah’a asi olursa ve O’nun rasulüne, -artık- şüphesiz onundur cehennem ateşi, orada haliddir, ebedi.”

Kur’an sana Rahmet etmiş bile [candaş]. 🙂 Kur’an >>> ALLAH’ın sözü.

<> Allah hepimizi rahmetine alsın inşaallah., Ki nefsimize hevamıza uymayalım.

Ve de DOSDOĞRU olalım, DOSDOĞRUları protest olarak dile getirelim. Atalarımızın aklıyla değil, tek inanılması CAİZ olan atamız olarak bildirilen İBRAHİM atamızdan başkasına inanmayalım. Çünkü İbrahim atamıza sadece RAHMET değil, RAHMANİYET de edilmiştir. (HalilürRahman)

Bu bakımdan ADEM’e bile değil; tek olarak ATAMIZ (Milletin atası) İBRAHİM atamızdır. Ve bunu hak etmek için tek bir ünvan/kariyer sahibidir:  H A N İ F . Yani Ali İmran 104’ün İLK UYGULAYICISIYDI!

Sonra HİÇ uygulanmadı. Ta ki, İbrahim’den sonra İKİNCİ HANİFLİK döneminde (Re-Hanifage) bir MİLLENİUM olarak (Milat) ortaya çıktı! Şimdi Ali imran-104 ve 114 bu milat gereği uygulanıyor. Vakti geldi.

Yeraltındaki tekhücreli canlılar (Dabbeler) petrol (Ğussae) çağında açığa çıkacaklardı. Ve petrol çağı BİTMEDEN önce DABBET gelmiş olacaktı. Ve bitmedi henüz! Halen petrole bağımlı yaşıyoruz. Tokomak çağına gelmedik henüz!

Bu arada bana bir soru sorulmuştu ve bununla chat’e başlayacaktım. Tam üşenmeden 18 e-mail atan dostumuzun bir bozguncu değil, samimi olduğuna inandığım için bu konuyu açıklayacağım.

Diyor ki, “Bir chat’inizde, cinler önce canlıları öldürüyorlardı. Sonra onlara muhtaç oldular ve artık öldürmediler. Ben bu konuyu çelişkili buldum, açıklar mısınız?” diyor.

1. Cinler insan öncesi yaratıklardır ve dünyanın atmosferi metan, amonyak, su buharı gibi İDRAR ve ÜRE ASİDİ ürünleri ve bizim istemediğimiz KARBONDİOKSİT ile örülmüştü.

2. Giderek soğuyan dünyada, soğukluğun getirdiği biçimde yağmur yoğuşması oldu ve ayrıca OKSİJEN gibi cinlerin “Ekolojisine zararlı” olan atmosfer gazı %0.001’den %21’e kadar büyüdü.

Önce “Mer’a” yani plankton ve diğer yüksek yapılı bitkiler gündüz oksijen üreterek cinlerin ekolojisini kirleten bitkiler; gece de Karbondioksit üreterek cinlerin havalarını TEMİZLİYORLARDI. Cinler bu bakımdan (özellikle orman cinleri) ağaçlara sığındılar -geceleyin sadece-.

3. Sonradan ortaya çıkan hayvanlar da cinlerin kaybettikleri tek besini >>>>> ĞAYTAYI imal ediyorlardı. Yani dışkılarında ve idrarlarında İLKEL ATMOSFER dışarı atılıyordu. Bunlar amonyak ve NH3 ile NH4 serileri ile etan-metan vb.

Bu cinlerin elde edebilecekleri TEK BESİN YÖNTEMİYDİ. Cinler bize muhtaçtı. Hiçbir canlıyı öldüremezlerdi, kendileri ölürlerdi aksi halde… Ama başka türlü zarar vererek, insanları aldatıp şeytanlaştılar.

Cinlerin dışkılarını (Protein) biz yemekteyiz, onlar da bizim dışkımızı (Ğayta) ve fışkımızı (idrar, çiş) yiyip içmektedirler.

Bu bir besin zincirinden ziyade, bir besin konversiyonudur. Bu bir sembiyoz yaşama biçimidir. E=mc² bu sembiyoz yaşam biçiminin bir FORMULÜDÜR.

Sanırım dostumuzun sorusu yanıtlanmış oldu.

Hans von Aiberg, 07/01/2004 (212/02)

Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [  ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg’e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.

Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.


önceki bölümü oku | 212 anasayfasına dön | sonraki bölümü oku

212-02-kuran

Bunları da sevebilirsiniz

Yorumlar