Gök ve yer bir küre biçiminde ayrılmıştı ya! Fakat biliyoruz ki, o aslında üstü Tarık, altı Dabbet olan bir LEVHA‘dan ibaret! Yani iki-ikibuçuk metre kalınlığında şu dev evren! GÖK ve YER zaten BİTİŞİK idi. (Mahşer meydanı idi) Onları ALLAH ayırdı (Gökkubbe-yeryüzü) oldu.
Eğer KÜRE biçiminde bir evrenden söz ediyorsak, o zaman GÖK ve YER ayrılmıştır. Ama bu, şimdiki dünya yaşamı için oluşturulmuş bir Sünnetullah dekorundan başka bir şey değil!
Aslında gök ve yer BİTİŞİK olarak, mahşer meydanı adıyla bizleri hep bekliyordu. Gök ve yer ayrılınca, ışık hızı DOLGU maddesi oluyor (Buffer). Işık hızı bizi NEDENSELLİĞE mecbur ediyor. Ben babamdan sonra doğuyorum. Önce babam, sonra ben! ve doğumun tersyüzü olan ölüm!
Sonra ölüyoruz. Mezarda çürüyoruz! …mu acaba???????
Gök ve yer ayrı ise EVET, ama bu GEÇİCİ DÜNYA YAŞAMI için böyle… Bu alem bir Hologram/hayal olarak bize kurgulandı.
GERÇEKTE, biz MAHŞERDEYİZ! Yani gök ve yer bitişik!
Dünyayı bir an öyle düşünün: Gök ve yer bitişik olunca, DOĞMAMIŞ ve ÖLMÜŞ olan da DİRİ olarak beraberler. Hani doğmamıştı? Hani çoktaan kemiklerine kadar çürümüştü?
Kur’an’da anlatılan Zülkarneyn! Çoktaaaaan öldü değil mi? Her nefs gibi ölmeli zaten! İyi ama aynı Zülkarneyn daha DOĞMADI Kİ! Gelecekte bir doğsun bakalım. Sonra uygun bir BH [Blackhole] tekilliği bulsun bakalım. Sonra da bir tesadüf bu evrene çıksın bakalım! Sonra da SEBEP’ler tutturup, birçok işler yapsın bakalım.
YapTI ki Kur’an’da YER ALIYOR!
İyi ama püf noktasını kaçırmayalım: O DAHA DOĞMADI Kİ? Daha doğmasına benim bildiğim 2 küsur asır var!
DOĞMAMIŞ’ın serüveni anlatılıyor Kur’an’da…
Ve Yuşa kaç kere öldü? Üç kere! Ama hiç ölmedi aynı zamanda!
DOĞMAMIŞLAR ile ÖLMÜŞLERİN birlikteliğini anlattım sizlere…
2200’lü yıllarda DOĞACAK birine/torununa [xxx] BÜYÜK DEDE olmakta… Yani doğmamışın dedesi! Doğmamış doğunca [xxx] çoktaaaan ölmüş olacak! Kemiklerden ibaret…
Doğmamış ve ölmüş BİR ARADALAR!
Tıpkı Tarık Seması ve Dabbet Arz’ının iki metre kalınlığında olması gibi. Doğmamış diyor ki, “Ya [xxx] benim büyük dedem olsun! Veya ben onun babası olayım.”
İşte burada ne varsa hepsi Kur’an’dan idi. Tek tek yazılmıştı Kur’an’a tümü, HEPSİ tek tek yazılıydı. Onu anlattım sizlere…
Şimdi bir konu seçip gidelim.
<> Clonları, mutantları ve motherless child’ları devam olmaz mı? Hybridleri anlattın, androidleri anlattın.
Clone’ları mı anlatayım?
<> lütfen
Yeryüzünde PARANORMAL ilk klon İSA ve YAHYA’dır. Diyeceksiniz ki, biri doğduğunda diğeri 30 yaşlarındaydı. Klonlar yaşıt olmalı değil mi? YYx (Hurilerin) Cennette tümü aynı yaştadır. (YYy=33; YYx=16 yaş)
Fakat eser miktarda yani çok az rastlanan DÜNYADAKİ huriler (YY cinsi) aynı yaşta olmuyorlar. Çünkü Cennet’in takvimi/saat ayarı FİX edilmiştir. Cennet ışık hızında titreşen bir platformdur. Ama bu kahpe dünya ışıktan yavaş seyredince, ister istemez klonların (YY’leri kastediyorum) yaşları Cennetteki hemcinslerinden ayrı olarak farklı oluyor.
Klonların Kur’an’da belirtici sırrı, anne ve babalarının “ÇOK GEÇ YAŞTA KLON evlatlara sahip olmaları”dır. İbrahim atamız, İshak as., Zekeriya as.
Mesela Yusuf’un doğumu böyle >>> YYy. Tam anlamıyla bir cennet güzelliği; onu gören kadınlar, iş yaparken bıçakla parmaklarını kesiyor da haberleri olmuyor! Öyle bir güzellik! Ve yine Belkıs, öyle bir güzellik ki, Kur’an ondan söz ediyor. Ve Meryem! Ve Yahya! Yani Ali İmran ailesi…
Hans von Aiberg, 01/10/2003 (194/03)
Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg’e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.
Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.
önceki bölümü oku | 194 anasayfasına dön | sonraki bölümü oku