Kendinden nefret etmek – Barış – Hawking – Hissetmek – Allah kaldıramayacağı bir taş yaratabilir mi

<xxxx> xxxx senden nefret ediyorum…

[xxxx]’ın script’inde bir tuhaflık mı var? Script sorunu mu?

<> Bu script değildi sanırım

İnsan neden nefret ettiğine karar vermeli:

1. KENDİNDEN Mİ NEFRET EDİYORSUN?

2. KENDİNİ GÖSTEREN AYNADAN MI? (Aynanın suçu ne? Alt tarafı cam parçası.) Örneğin yaşlandığını kabul etmeyen, aynaların materyalini suçlar. 😉

Kendinden mi nefret ediyorsun? O halde nefsinden Allah’a (tevbe ile) sığın. Böyle dersem KLASİK bir anlatım oldu.

NEFRET nedir===KENDİNLE BARIŞIK OLMAMAK! Barışçı olmamak!

Kendinle barışamazsan = Kendinden nefret edersen, nasıl nasıl nasıl bana selam (barış) selam (barış) diyebilirsin ki? Önce sen KENDİNLE barış, suçladığın kendin ol! AYNA falan bahane olmasın! Ayna’nın hesap defteri bile yok! Davacı dahi olamazsın!

<> Cafedeymiş hans, o yazmamış scripti, düzeltmeye çalışırken ortalık karıştı diyor

<> Neyse en temel psikolojik anahtarın açıklanmasına vesile oldu.

HEPİMİZE yazıyorum: KENDİNİZLE BARIŞIK MISINIZ? Bunun kolayı var: EGOİST (nefsani) olmayınız. Mesela şu anda, iki parmağı ve gözlerinden başka hiçbir yerini kıpırdatamayan bir tekerlekli sandalye mahkumu, Güney kutbunda İDİ. Yakında Brezilya’ya geçecek. Onu bekliyorum ben de gitmek için!

SİZ BU FELÇLİ İNSANDAN DAHA MI KÖTÜ DURUMDASINIZ?

Egoist olmayınız derken BUNU KASTEDİYORUM! Yoksa rakısının yanına gelen suyun buzunun neden iki tane olup da üç tane olmadığını eşine soran HYPER EGO’lardan söz etmiyorum.

<> slm slm Hawking kaptanımıza

Haydi, 10SCE gibi siz de kendinizle barışın -ki kırıldıklarınızla barışasınız-. Kendinizi BEĞENMEYİN, sevmeyin, ama mutlaka SAYIN kendinizi. Mütteki olursunuz. Kendinize aşık olmak nasıl ki Narcistlik ise, Narsizm ise, kendinizden nefret etmek de “İNTİHARA ilk adımdır”.

Bir bildiğim var, bunun için yazdım [candaş]! Nefsimden yazmadım.

<> ok, anlamıştım

🙂 Biliyordum.

<> istanbul ekibindeki dostlar chati kaçırdıklarından biraraya gelmişler ve tüm dostlara selam ve selamlarını iletmemi istediler.

Bunu da biliyordum. Tecrübeyle biliyordum. Mesela içinizden kim bana bir chat günü gelse, o gece CHAT yapılamıyordu. Yemek falan derdiyle saatlerce sofrabaşında kalınıyordu… Bir dk. lavabo.

Salat da ikame oldu! Daha rahatım. Bu gece de chat var biliyorsunuz, dayanabilecek misiniz?

<> Evet

<> her zaman

<> seni yormayalım hans

Allah kimseye kaldıramayacağı yükü vermesin -amin herkes adına-.

Toplam on saattir chat’teyim. Gece kaç gibi buluşalım?

<> sen hazır olduğunda    

<> siz bilirsiniz        

<> siz verin hocam

Ben yerde sürünmek ve yorulmamak hatta hazır olmaksızın hep hazır olmak zorunda olan bir sürüngenim. Debelenmekteyim ve şikayet edemem: YASAK!

<> bu günlük bu kadar yeter

<> sizi debelendiren de galiba bizim aç gözlülüğümüz oluyor hocam

Bu kez aç gözlü olan ZİGZAG(114). Bir haftadır canıma okuyorlar. Hiç boşluk vermeden chat üzerine chat…

<> O chat kayıtlarına bizler ulaşabiliyor muyuz?

Hayır ASLA! Ben bile kendi yazdığım logları veya ses CD’lerimi alamıyorum. Yani çalışmalarımın arşivi yok. Sesli chat’lerde çenem çok yoruluyor. 6 saat konferans veriyorum. 6 saat değil, 60 dakika konuşun da göreyim halinizi!

<> Klavye daha da çok yormuyor mu?

Evet parmaklarım ve sırtım göçüyor. Ama şikayet etmek bana  Y A S A K!

Tüm yasakları yasaklasak! Bu da Yahudi filozof Spinoza’nın tartışmasına benzedi! O soruyor “Tanrı kaldıramayacağı taşı yaratabilir mi?” diye. Külli Şey’in’den SONSUZ yaratmış ve O HALEN hiç yaratmamış gibi bu spekülasyonların dışında ELİF kez elif+1 noktasında.

Bir sineğin kanadı ile bir ALEM’i (Allah’ın yarattığı herşeyi) yaratmak Allah için aynıdır. “OL” deyince oluverir.

Hatta hatta “KALDIRAMAYACAĞIM TAŞ SEN DE OL” deseydi -haşa-, o da ANINDA olurdu ve AĞIR olmamış olurdu!

İnce konular ama, benim mantalitemi anlayan sizler için BASİT!

Ve Nokta.

<> geronimooo!

Pardon geronimo deyip nokta koyduk.

Bye bile dedim.

<> Teşekkür ederiz hocam

Hatta Rabbi Zıdni ilmi bile demiş bulundum.

<> elinize sağlık kaptanım

<> h. akşamlar

Hatta “Hoşça-dostçakalın” bile dedim.

<> Sizi seviyoruz. Teşekkürler Dabbetimiz.

Asıl ben seviyorum! Ben teşekkür ederim ve giderim…

Hans von Aiberg, 07/09/2003 (184/07)

Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [  ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg’e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.

Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.


önceki bölümü oku | 184 anasayfasına dön | sonraki CHAT’i (185) oku

Bunları da sevebilirsiniz

Yorumlar