NİYET bizi BAĞLAMIYOR. Çünkü niyetimizi ALLAH’dan başkası bilemez. (Hakim nereden bilsin de bizi mahkum etsin -veya savcı-)
ALLAH’ın adı SETTAR‘dır: SUİ (kötü) NİYETLERİMİZDEKİ “Tahakkuk etmemiş, yaptırıma geçmemiş, fiilen oluşmamış” ve de “Sadece düşünce bazında kaldığı için, söze de geçmediğinden KİRAMEN KATİBİYN’in kaydına geçmemiş” ardniyetlerimiz GÜNAH/HARAM değildir.
Allah fiile geçmeyen HER ŞEYİ SETTAR ismiyle örtmektedir.
İkinci olarak da Allah bizi sadece niyetlerimizden dolayı BİRE BİR / BAŞABAŞ sorguya çekecektir. Bu da Allah’ımızın SERİUL HISAB ismidir.
Aynı anda çekileceğimiz bu sorguda hiç kimse ötekinin sorgusunu bilmeyecektir. HİÇBİR GİZLİ NİYETİMİZ öteki tarafından bilinmeyecektir.
Burada Allah, bizden HER AN HABERDAR olduğunu; her niyetimizi her an bildiğini ve bizlerden ASLA uzak kalmadığını KANITLAMIŞ olacaktır.
<> Savcı, hakim yapmıyor ki imtihanı. Allah yapıyor ve o da biliyor niyetlerimizi. KAZAra iyilik ya da kötülük yapmaya neden ÖDÜL/CEZA uygulansın? Niyet belirlemiyor mu oradaki eylemin NİTELİĞİNİ?
Savcı mesela Zebani, ya da gardiyan gibi düşünelim. Biz kendimizi yargılıyoruz. ŞEYTANIM >>> DİYELİM Kİ SAVCI. MELEĞİM >>> DİYELİM Kİ AVUKATIM.
Biri iyi bir şey söylüyor, diğeri tersini. İkisine de KARAR VERECEK tek YARGIÇ benim AKLIMDIR. Şeytan diyor ki “ÇAL!”, meleğim diyor ki “ÇALIŞ“.
Burada savcı ve avukatı dinleyen hakim benim dostum. BİZ KENDİMİZİ yargılarız. Yargılamazsak, bu kez EL – AYAKLARIMIZ konuşur ve şahit olup bizi KENDİ KENDİMİZE yargılatırlar. Yani organlarımızın bizi yargılaması demek, ALLAH’ımızın bizi KENDİMİZE yargılatması demektir.
Bilirsin ki, Cehennemde ASLINDA ateş bile yoktur. GÜNAH denen yakıtı (odun gibi) yüklenince ATEŞ kendiliğinden tutuşur.
Dikkat edelim ki kendimizi cehenneme koyan da KENDİMİZİZ!
Hans von Aiberg, 13/08/2003 (170/14)
Not: <> veya [] ile başlayan satırlar, [ ve ] arasındaki kesimler sayın Aiberg’e ait değildir, sohbet esnasında onunla konuşan kişilere aittir veya sonradan eklenmiştir.