<> 18-Kehf/94: Dediler ki: “Ey Zülkarneyn! Ye’cuc ve Me’cuc bu yerde fesat çıkarıyorlar. Onun için, bizimle onlar arasında bir sed yapman şartıyla sana bir vergi versek olur mu?”
<> 18-Kehf/95: Dedi ki: “Rabbimin bana vermiş olduğu servet ve saltanat, sizin vereceğiniz şeyden daha hayırlıdır. Bana maddi yardımda bulunun da sizinle onların arasına en sağlam seddi yapayım.
<> 18-Kehf/96: “Bana, demir kütleleri getirin.” Nihayet dağın iki ucunu denkleştirdiği vakit: “Ateş yakıp körükleyin” dedi. Demiri bir ateş koru haline getirince. “Bana erimiş bakır getirin üzerine dökeyim” dedi.
<> 18-Kehf/97: Artık Ye’cuc ve Me’cuc bu seti ne aşabildiler ne de delebildiler.
Sağol.
Hızır da 80’lerdeki ayetlerde Musa’yı kovuyor. Nedeni ise P A R A . Musa diyor ki, “Bir duvarı doğrulttun ve hem de hiçbir ÜCRET istemedin.” Hızır Musa’yı kovuyor: “İşte bu (Para) seninle benim AYRILMA nedenimdir.” diyor.
Bu yüzden Cem Uzan’dan ayrıldım. Dinç Bilgin’den ayrıldım. Erol ve Haldun Simavi’den ayrıldım.
<> 18-Kehf/77: Bunun üzerine yine yürüdüler. Nihayet bir köy halkına varıp onlardan yemek istediler. Ancak köy halkı onları misafir etmekten kaçındılar. Derken orada yıkılmak üzere olan bir duvar buldular. Hızır hemen onu doğrulttu. Musa: “İsteseydin elbet buna karşı bir ücret alırdın” dedi.
<> 18-Kehf/78: Hızır dedi ki: “İşte bu, seninle benim aramızın ayrılmasıdır. Şimdi sana o sabredemediğin şeylerin içyüzünü haber vereceğim.”
Yine sağol Hanifcandaşım.
Biz “Kaptanlar” KUR’AN’I YAŞAMAK zorundayız. Kur’an’a tutkal/zamk ile yapıştırılmışız. Ücretimizi Allah’tan almışız.
Nefsimizi öldürdü Allah’ımız. Bizim gibileri zaman içinde şehid etti Allah’ımız. Yaşamımızı bilim-kurguya çevirdi Allah’ımız. İlmimizi artırdı Allah’ımız. Ama PARAYI yasakladı Allah’ımız.
Bilen bilir. Şu anda aramızda sadece Orhaneli var. Bursa’da dört dörtlük muhteşem bir ev kurduk eşimle. Sonra “DENDİ” ki Ceketinizi alın evden çıkın filanca yere gidin yeniden başlayın, evinize iki yeni evli yetim yerleşecek. Üzerinizdeki dışında HİÇBİR eşya almayın. Ve YENİDEN YOKSUL olarak yollara koyulduk.
Meğer bizi bekleyen kimler varmış kimler? İnsanlar Hanifcan oldular. Ecnebiler müslüman oldular. Ateistler mümin oldular. Sayıları müthiş… Dargınlar barıştılar… Genç liseliler fiziğe vb. yönelip Üniversite okudular.
Eğer Bursa’da YERLEŞİK kalsaydım, yerleşik olarak otursaydım hep orada kalacaktım. Belli bir çevrede. Ama Rabbim hep bana bir “SEBEP” gösterdi, bir yol tuturdu. Parasız ve ceketimle. Ve yanımda hiçbir şeye itiraz etmeyen, Hz. Eyyub’un hanımı gibi SABIRLI bir eş ile. Eşim iki evi boşalttı ve asla “GERİYE BAKMADI“ LUT’un karısı gibi. Eyyub’un karısı gibi oldu.
Ve ben EVDE kalmayarak yeryüzünde seferlere çıktım.
Ümitsizler BURSA’ya gelemeyeceği için, beni bulamayacağı için BEN AYAKLARINA GÖNDERİLDİM. Bana rastlayan uyuşturucuyu bıraktı. Namaza başladı. Hristiyandı müslüman oldu. Komünistti Hanif oldu. Ve benim PARA ile işim olmadı.
Kitaplarımın tamamı Hayır işine gitmiştir. Bir tek kitabımın parasını Y E M E D İ M . Kendi evime aldığım kitaplarımı da SATIN ALDIM başka dükkanlardan.
Bunlar reklam değil, üstünlük taslamak büyüklük taslamak değil. Tam tersine “BIRAKIP” yola çıkmak…
Bakın şimdi de yolum SANAL BİR YOLCULUK olarak sizlerin ekranına geldi…
-devam edecek-
Hans von Aiberg, 11/02/2002 (058/20)
Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg’e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.
Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.
önceki bölümü oku | 058 anasayfasına dön | sonraki bölümü oku