Kur’an’ın tam ortası – Kehf suresi – İlim ve Rahmet

Haydi konuya geçelim. Ama karara varacak olan sizlersiniz. Yani siz belirleyin ne olursa olsun hemen o konuyu derinleştirebiliriz. (Derinlik boyutu salt Kur’an’dır.)

<> Kehf’e devam edelim hocam sizce de uygunsa

<> Kehf please. Çünkü kehf bizim de içinde bulunduğumuz dönemeç ile ilgili

Şimdi öncelikle Kehf’in bir Kehf suresinden başka bir kaç yerde dağılmışlığını vurgulamam gerekiyor. Rahman gibi KORUNMUŞ sure sayısı pek az. Kehf’in bir kısım ayetleri Müddesir ve Müzemmil’e kaydırılmış. Kalem içinde bile var… (Nun=Kalem suresi)

Kehf’in tamamı sadece ZAMAN YOLCULARI içindir. Kehf suresi Kur’an’ın TAM ORTASINDADIR. Öteki dağılmış ayetleri de toplarsanız, Kehf’in de tam ortası “Hani Musa genç yol arkadaşına……..” diye başlayan ayet…

Ve bu paragrafın da tam ortası: “Derken indimizden bir rahmet ve katımızdan Ledünni bir ilim almış, kullarımızdan bir kul buldular” bölümü.

Bunun da tastamam ortası iki kelime: “İLMİ LEDÜN“.

Kur’an sanırım 606 sayfa, (isterse 1200 sayfa olsun) tam ortası önemli olan: O da KEHF suresi…

<> 18-Kehf/60: Bir zaman Musa, genç dostuna şöyle demişti: “İki denizin birleştiği yere kadar hiç durmadan yürüyeceğim yahut da seneler ve seneler harcayacağım.”

<> 18-Kehf/61: Bu ikisi, iki denizin birleştiği yere vardıklarında, balıklarını unuttular. Bunun üzerine balık da denizde bir deliğe doğru yola koyuldu.

Evet bu paragraf (Bab), 82 buçuğuncu ayete kadar devam eder. Bu bab’ın da tam ortası “Katımızdan bir RAHMET verdiğimiz ve KATIMIZDAN LEDÜN İLMİ ALMIŞ kullarımızdan bir kul buldular”.

İşte bu kur’an’ın tam ortası. Orijinalde (Levhi mahfuz’da da) bir ORTA DİREK.

<> 18-Kehf/64: Musa: “Arayıp durduğumuz işte o idi.” dedi. Bunun üzerine kendi izlerini sürerek gerisingeri döndüler.

<> 18-Kehf/65: Orada, kullarımızdan öyle bir kul buldular ki, biz ona katımızdan bir rahmet vermiş, lütfumuzdan bir ilim öğretmiştik.

<> 18-Kehf/66: Musa ona dedi ki: “Sana öğretilenden bana da bir olgunluk / bir bilgi öğretmen şartıyla sana tabi olayım mı?”

<> Kehf 65, Kur’an’ın tam ortası oluyor dediniz sanırım en son. Yaşar Nuri “ilim almış”ı, vermiştik diye çevirmiş malesef (içlerinde en güvenilir oysa)

Eğer Yaşar Nuri’nin dediği gibi olsaydı, Allah şöyle yazardı: “Katımızdan bir rahmet ve (yanında) ilim vermiştik”. Ama öyle vahyetmemiş Allah’ımız.. O KOCA farkı oraya koymuş: Bir daha hatırlatmak için yineliyorum (Ayettir): Allah zenginliği DİLEDİĞİ KULUNA; İLMİ İSE  İ S T E Y İ P   A L A N  KULLARINA VERİR. Bu farkı unutmayalım.

O zaman şunu anlıyoruz:

1. Allah DİLEMİŞ ve RAHMET (Mesela zenginlik) HIZIR’A VERİLMİŞ

2. Üstüne üstlük Hızır İLİM dilemiş ve MERCİNİN KAPISINI ÇALMIŞ, “Tanrı misafiri olmuş” ve “Ledünni İlmi ALIP GELMİŞ“, işte bu farkın üzerinde duruyor o ayet…

-devam edecek-

Hans von Aiberg, 04/01/2002 (041/03)

Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [  ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg’e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.

Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.


önceki bölümü oku | 041 anasayfasına dön | sonraki bölümü oku

041-03-ilim-rahmet

Yorumlar