Sözkonusu o noktadan az ileride bir GEMİ vardı. O gemi gelecekte, Yuşa denen bir zalim hükümdarın Amiral gemisi olmuş ve onunla denizlerin hakimi olmuştu. Çok zalim bir Yuşa idi.
Ve şöhretini o geminin fazlalığına yani dengeyi bozmasına borçluydu. O gemi olmasaydı o savaşı kaybedecekti. İyi ki Zalim Yuşa’nın böyle bir HASSAS gemisi vardı.
Ama Yuşa şimdi bir çocuktu, pardon doğmamış bir embrio durumunda. O halde bu gemi “Parçalanmalıydı”. Yani alttan delinirse orada kalırdı.
Sonra Hızır Musa’yı azarladı: “İÇYÜZÜNÜ” bilmediğin bir şeyi benimle muahaza etme demedim mi?
Derken, O gemiye en yakın bir derme çatma eve girdi Hızır… Ve orada uykuda olan çocuğun ağzını eliyle kapatarak onu ÖLDÜRDÜ…
Musa kahrolmuştu: “Bir kısas hakkı olmadan bir bebeği öldürmek çok büyük bir cürümdür. Ben de seni bir adam zannetmiştim, meğer sen bir K A T İ L ‘mişsin. Sen İ S M E T sahibi değilmişsin. Bu yaptığını hiç bir şeyle açıklayamazsın, sen çok kötü bir insansın…”
Musa böyle düşünüyordu.
Hızır ise her bilen ALİM gibi içerliyordu bu densize ve şöyle düşünüyordu içinden:
“Ben bu Yuşa’yı öldürmesem ileride SEN ÖLDÜRECEKSİN.” Katil sen olacaksın. Dua et de Allah, Levhi Mahfuz’da anne-babanın DUASINI kabul etti.
Dua şöyleydi: “Ya rabbi EĞER H A Y I R L I olacak ise oğlumuzu ömürlü kıl.” “Onu ıslah et, ey ulu Rabbimiz.”
Allahuekber bu duanın gücüdür ve Levhi Mahfuz’daki ilahi bilgisayar bu programa uydu. Hızır da o programa uydu… Musa da kurtuldu katil olmaktan. Tam tersine İ S M E T sıfatını geri alıverdi. Yani gelecekte katil olmadı.
<> Tılsımlı dua mekanizması nasıl çalışmaktadır?
Tılsımlı bir dua yoktur. İHLAS ile yapılan içtenlikli her yakarış MUCİZELER yaratır. Levhi Mahfuz’u baştan yazar. Arş sallanır. Tüm arş taşıyan mukarrebun melekler korkuyla mütteki olur ve en girgin titreşimlerle kendilerinden geçerler. Kerrubiler ve grafiklerimizdeki meleklerden söz ediyorum.
Ve balığın canlandığı yerden AZ ilerideki gemiyi delerek, gemiye en yakın evdeki bir çocuğu öldürerek… Evet elini çocuğun ağzına kapadı. Çocuk boğuldu. HIZIR K A T İ L (mi) oldu?
Yuşa zamanda geri gitmekle zaten ÖLMÜŞTÜ. Yani hiç doğmamış olmuştu. Hiç doğmamak da bir tür ÖLMEK değil midir? Yuşa öldü…
En sonunda zaman oku ileriye doğru çalıştığında “BİR YUŞA DOĞDU“. Minicik bir bebek gözlerini dünyaya açtı… Çok ama çoooook iyi bir insan ve evlat olarak YUŞA doğdu…
O Yuşa Musa’ya rakip değil tam tersine atuşağı, silah arkadaşı, kamarot vb. HER ŞEY oldu. Katipliğini, bodyguardlığını yaptı. Bir SAHABE ötesinde HAVARİ oldu..
İşte kötü YUŞA öldürülmeseydi BU HAYIRLI MÜKEMMEL YUŞA doğmamış olacaktı. (Parçacık Yuşa yerine dalgacık Yuşa gibi.) Yani POLARİZE bir YUŞA doğdu.
-devam edecek-
Hans von Aiberg, 30/12/2001 (039/04)
Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir.
Not-2: Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.
önceki bölümü oku | 039 anasayfasına dön | sonraki bölümü oku