Haniflik – Peygamberimiz hanif miydi – İki kere iman – Umulur ki nedir – Mezar ziyareti

<> Peygamberimiz Hanifti o zaman?

[] 2-Bakara/124: Şunu da unutmayın ki, bir zamanlar İbrahim’i Rabbi, birtakım kelimeler ile imtihan etti, o, onları sona erdirince, Rabbi ona, “Ben seni bütün insanlara imam yapacağım.” buyurdu. İbrahim, “Zürriyetimden de yap!” dedi. Rabbi ona “zâlimler benim ahdime nail olamaz!” buyurdu.

Ayete göre: Şu elçi ve tabiyyin için UMULUR ki ifadesi var.

Elbette Allah Müminlerin dostudur. Ama “EY İMAN EDENLER (Müminler) BİR DAHA İMAN EDİN” ayeti gereğince DUBLE İMAN istemektedir. Bu yüzden bir tek imana “UMULUR Kİ” kelimesi yapıştırılır. (Yakıştırılır dilerdim.)

İki kez iman edene ise UMULUR Kİ YERİNE ALLAH   V  A  A  D  İ   gelir.

<> Umulur ki kelimesi ne?

Onu eğer Chat’i okudunsa, örneğin KA’DE’nin nerede saklı olduğunu göstermiştim. Ya da ak-kara ipliğin İADELİ olduğunu hem başta hem sonda geçtiğini ve bunların Alimler tarafından anlaşılacağını belirtmiştim.

Bu konu ayrı bir chat konusu ya da eğer vaktimiz kalırsa bugün yazabileceğimiz bir konu. Çok isteniyorsa bunu size şimdi de yazabilirim ama çok uzundur haberiniz ola…

<> vav-ı atıfa

Matuf vavdan da öte.

Gelelim “UMULUR ki” ve Resulullah HANİF miydi? sorusuna.

Resulullah bize YENİ hiçbir şey getirmedi. Ne getirdiyse ESKİ DİNDEN idi.

Kabe’yi yapan, Orucu ve Namazı seçip bize farz olarak yaptıran, Zekatı tarihte ilk kez uygulayan ve muvahhit dinin “La ilahe illallah”ını ilk akıl eden [İbrahim atamızdı].

Besmele İLK ona indi. Sonra Tevrat’ta da yer aldı. (İnnehu [min] süleymane [innehu] bismillahirrahmanirrahim” ayeti biliyoruz ki İbrahim’den Süleyman’a intikal etmiştir.)

Yani Resulullah bize HANİF dinden başka hiç bir şey getirmedi.

Ama soru şu: ACABA uygulamada Hanif miydi?

Abese suresine göre: HAYIR diyor. [Candaşın] “UMULUR” dışarlanmış ayetinde ise tersine “EVET” diyor…

<> Atalarımızın mezarlarını ziyaret sadece töresel bir olgu mu? Söz gelimi bir insan İstanbulda vefat etti ama mezarı İzmir’de… Yani mezar ziyaretinin kozmik bir pozitif faktörü olabilir mi?

Ölü ve dirinin ilişkisini daha önce bir örnek ile anlatmıştım: Diriler TV’deki kişiler Spiker falan. Ölüler ise evdeki CANLILAR. (Ölülere ölü demeyin, asıl ölü sizsiniz ayeti uyarınca)

Yani spiker (Sen mesela, fatiha okuyorsun ama gidip gitmediğini bilmiyorsun) konuşur ama evdeki (Mezardaki diyelim) onun ne konuştuğunu izler. Bunun için ismin seçilmesi yeterlidir.

(Talkım demek karşı kanala bağlanmak için manüplasyondur ve mutlaka isim ile olur.)

Diyelim ki ben ölüyüm yani Tv izliyorum. Sen ise dirisin ve bana mesela fatiha gönderiyorsun. Ben bunu alıyor ve sana teşekkür ediyorum, hatta senin yanaklarından öpüyorum ama SEN BUNU ASLA FARK edemiyorsun. Ta ki benim yanıma gelene kadar… (Allah gecinden versin.)

<> Amin

-devam edecek-

Hans von Aiberg, 30/11/2001 (027/09)

Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [  ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg’e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.

Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.


önceki bölümü oku | 027 anasayfasına dön | sonraki bölümü oku

027-09-dua-tv

Bunları da sevebilirsiniz

Yorumlar