Kehf suresi – Musa-Yuşa-Hızır buluşması – Hızır, kullardan bir kul – İlim ve Rahmet – İbrahim İdris Hızır – Rüyalar

Nerede kalmıştık? Musa konusundaydık. Laf lafı açınca ben de nerede kaldığımızı unuttum. Dönüp okumak da bir külfet ki sormayın… En iyisi biz izleyen ayeti yazıp bakalım:

<> Zamanın akışından dolayı unutmak

<> 18-Kehf/63: O da, “Bak sen! Kayalığa vardığımızda balığı unutmuştum. Bana onu hatırlamamı unutturan ancak şeytandır. Balık şaşılacak şekilde denizde yolunu tutup gitmiş,” dedi.

<> 18-Kehf/64: Musa, “İstediğimiz zaten buydu” dedi. Hemen geldikleri yoldan izleri üzerinde geri döndüler.

Evet, ANIMSAMA anında yani “Geriye dönen zaman” daha sonra yeniden “İleriye dönmüş” oluyor. Bu durumda bir şey çok önemli: “İzlerinin üzerine”  G E R İ  dönüyorlar.

Bu yanlışlıkla uykuya kalıp da otobüsten inemeyen yolcunun durumu gibi. Uyanınca bu kez başka bir vasıta bulup “GERİ dönüyor” ya da biz buna “Uzayın yürütülmesi” de diyoruz.

Böylece Musa’nın beklediği ünlü işaret, yani “BALIĞIN gittiği” o bölgede GELECEKTE ümmetini geçireceği YERİN TANIMI var. İstenen alamet buydu. Bu yüzden “Zamanları, şeytanın osilasyonik zamanına doğru paralelellendi.”

İzleyen ayet? (65)

<> 18-Kehf/65: Bu arada ikisi katımızdan kendisine bir rahmet verdiğimiz ve kendisine ilim öğrettiğimiz kullarımızdan birini buldular.

 

İKİSİ yani Musa ve Yuşa birini buldular ki, o Allah’tan bir rahmet (Yağmur gibi indirilmiş, zenginlik gibi Allah’tan verilmiş) ve aynı anda “Yukarı çıkıp” Allah’ın yakasına -haşa- sarılarak ilimi kendisi almış bir kul buldular.

Ayet diyor ki: “Kullarımızdan bir kul.” Bu büyük bir şereftir. “İSMİ ZİKREDİLMİYOR” ama İKİ KEZ KUL.

Nasıl ki İbrahim TEK DOST, Nasıl ki İdris İLK ALİM, Hızır ise hem İbrahim gibi Rahmeti hem de İdris gibi ilmi ikisini birden alıyor. DUBLE bir üstünlük.

Kullarımızdan bir kul demek: İbrahim (Çünkü RAHMET diyor ayette) ve İDRİS (Çünkü İLİM diyor ayette.) Hem de İlmi Ledünni diyerek, Allah’ın Alimliğine -haşa- ortak olacak kadar büyük bir ilim adı ayette LEDÜN diye geçiyor. (Arapça bilenleriniz bu büyük cümleyi göreceklerdir.)

Kısacası orada Rahmet misaliyle İbrahim, İlim misaliyle İdris İKİSİNİN İLMİ VE RAHMETİ var. Yani ikisinden üstü kapalı söz ediliyor.

Misal olarak verilen RAHMET+İLİM=İbrahim+İdris=HIZIR’dır.

Allah zenginliği dilediğine verir=indirir. Ama ilmi İSTEYENYUKARI ÇIKAR” ve ALLAH’IN KATINDAN SÖKE SÖKE alır.

Hz. İbrahim söke söke peygamberliği ve Allah dostluğunu (Halilullah ve HalilürRahman) almadı mı? İdris de öyle…

İlk alim olduğu için peygamberlik doğal olarak geldi. Hızır ise tıpkı İdris gibi “Yüce bir makama” gitmek durumundaydı.

(Hz. İdris ölmemiştir, ölüm tattırılmış ve öldürülmeden yüce bir makama alınmıştır.)

İdris enterne edilmişti. Çünkü sermayesi Alim oluşuydu.

Hz. İbrahim ise ölümlüydü.

Hızır ise HER İKİSİYDİ. Rahmani tarafı ölümlü, İlmi tarafı ise İdris as. gibi ÖLÜMSÜZ idi. İkisinin ortalaması ise “Uzun bir süre zamanda kalmak” idi hızın zamanı, zamanın efendisi ya da DEHR’in sahibi. (Allah, Hızır’ın zamanı olan DEHR CPT’sine Kur’an’da ayette yemin etmektedir.)

Musa’da ise her şeye rağmen o mübarek Tevrat’ın orijinalini almasına, Tur dağında ve Tuwa vadisinde kutsanmasına rağmen İbrahim ve İdris’in hele hele Her ikisini birden bünyesinde toplamış olan (Bünyesine katmış, birleştirmiş anlamında yazdım) Hızır’ı özel bir statüde tutuyordu. Hızır’a Levhi Mahfuz’a (Kozmik bilgisayara) bakma hakkı verilmişti.

Oysa Cebrail’e bu hak verilmemişti. Levhi mahfuzdan Kur’an Sidre’ye iner. Oradan da Cebrail alıp dünyaya getirirdi. Hızır doğrudan Levhi mahfuzla muhatap olduğundan oradaki her bir varlığın ayrıntısı biliyordu. Bunlar ayet değildir. Ayrıntıdır.

<> Peki HIZIR, yer içer mi? Yani fiziksel her uzvu, normal bir insan gibi mi, fazla ya da bir eksik? Ve bu ilmi ne yaparak hak etti? İlmi almadan önceki hayatı?

Hızır ile ilgili sorduklarında tam 7 uzun soru var. 🙂 Bunları bizde konuşabiliriz ya da başka bir günün konusu yapabiliriz. 😉

Hızır ilmi kendi almıştır. Kimse vermemiştir. Allah sadece “Rabbi Zıdni İlmi” derseniz, kendi adı olan El-ALİM’in rahmaniyetini o kuluna akıtıyor. Yani bedava bir ilim gelmiyor. Ermiş falan olmuyorsunuz. Yine çalışacak, araştıracaksınız, hakedince geliyor o ilim…

Ne tuhaftır ki, büyük buluşlar hep bir rüya ürünüdür. Rutherford o ana kadar hiç bir şey bilinmeyen atomu bir güneş sistemi olarak rüyasında gördü. Murray Gell-Man da kuarkları rüyasında gördü. Weinberg bozonları (w ve Z) rüyasında gördü. Hem ne rüya…

<> bunlarda Hızır’ın parmağı var sanki, yani tuyolar

Weinberg bizden olabilir. Gelmann değil ama onun akıl hocası Zweig bizden. Bu durumda söylediğin doğru oluyor olabilir. Gelmann değil ama onun akıl hocası Zweig bizden. Bu durumda söylediğin doğru oluyor olabilir.

-devam edecek-

Hans von Aiberg, 24/10/2001 (012/11)

Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [  ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg’e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.

Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.


önceki bölümü oku | 012 anasayfasına dön | sonraki bölümü oku

012-11-rahmet-verilir-ilim-alinir

Bunları da sevebilirsiniz

Yorumlar