[] 18-Kehf/60: Bir vakit Musa genç adamına demişti ki: “Durup dinlenmeyeceğim; tâ iki denizin birleştiği yere kadar varacağım, yahut senelerce yürüyeceğim.”
[] 18-Kehf/61: İkisi de denizin birleştiği yere ulaştıklarında, balıklarını unutmuşlardı. Balık bir delikten kayıp denize ulaşıp yüzdü.
[] 18-Kehf/62: Oradan uzaklaştıklarında, Musa yanındaki gence: “Yemeğimizi çıkar, andolsun bu yolculuğumuzda yorgun düştük” dedi.
[] 18-Kehf/63: O da dedi: “Bak sen şu işe, kayalığa vardığımızda balığı unutmuşum. Bana onu hatırlamamı unutturan ancak şeytandır. Balık şaşılacak şekilde denizde yolunu tutup gitmiş”.
Böylece şunu anlıyoruz: Kızıldeniz ve Akdeniz’i ayıran ayrıca Sina yarımadasını Mısır’dan ayıran o çatala geldiler ama, upuzun bir kıyı boyunca “NERESİ” sorusu var. Ayrıca “KİM?” ile buluşulacak?
Başıboş aylak-avare gezinirken saatler geçer. Kuşluk vakti olur (Saat 09.00-10.00 arası) Tam Sina’da saat 10.16’dır.
Dikkat ediniz ZAMAN ile ilgili muazzam bilgiler veriliyor:
1. Neden Yuşa çok genç bir delikanlı?
2. Neden KUŞ
KUŞLUK VAKTİ (Duha) deniyor?
Bu iki sorunun yanıtını bilimsel olarak arayacağız.
Şu da çok önemli: O ayette “KUŞLUK” sözü var ama TÜRKÇESİNDE atlanmış. (Şu sağ elle yazmak gibi… İlla ki, bir şeyleri atlıyoruz milletçe ve ümmetçe…)
Kuşluk sözünü bulanınız var mı? Ayette KUŞLUK sözü var.
<> Evet vardı
Sırf o yüzden Yuşa’nın yaşının 16,6=17 olduğunu buldum. Bana lütfen bulup yazınız ve doğrulayınız.
<> 18-Kehf/62: (Buluşma yerlerini) geçip gittiklerinde, Musa genç adamına dedi: “Kuşluk yemeğimizi getir bize. Hakikaten şu yolculuğumuz yüzünden başımıza (epeyce) sıkıntı geldi.”
Evet, bu bizim branch dediğimiz bir kahvaltı biçimi… Duha=Kuşluk=Branch aynı kelimedir. Mutlaka Branch’ı duymuşsunuzdur. İşte o KUŞLUK kahvaltısıdır. Kuşluk ile sabah güneş doğması arası, karışık bir hesap biçiminden sonra bize Yuşa’nın yaşının 16,66 olduğunu gösteriyor. Bunun için sizi yordum ve “KUŞLUK” kelimesi için üzdüm, kusura bakmayın.
<> Nasıl hesaplanıyor?
O çok karışık. Bir gün=Bin yıl diye giriyorsun işe… O konuyu burada ezip öldürmeyelim. Söz veriyorum başka bir zaman iyice yazarım.
Daha önce başıma geldi: La ilahe illallah’ı digital olarak yazdım. (İndeterminist olarak İF komutuyla yazacaksınız.) Ama ışıktan hızlı sistemde (Ya da aynı anlamda zamanın ters döndüğü bir sistemde) ışık hızını aşmaya gerek yoktur. Örneğin Antimaddenin zamanı tersine çalışır. Yani yarın doğar, dün ölür. Bu ANTİ olduğu için böyledir.
Anti=Bir denklemi paranteze alınız önüne bir EKSİ koyunuz herşey tersine döner demektir.
O halde IŞIK HIZINI AŞMADAN da, ANTİ MADDE düzeyinde ZAMANI TERSİNE ÇEVİREBİLİRİZ.
O halde ışık hızı aşılmış gibi Heisenberg belirsizliği iflas eder ve yerine İF değil Fİ=DETERMİNİZM komutu geliverir.
O zaman da enerjinin (Cinlerin), Melei Ala’dakileri (Zamanı tersine dönenlerin) yarını ile dününün yer değiştirmesi nedeniyle, “Geleceğimizi okumaları, ya da geleceğimizi bilmeleri” mümkün olurdu. Çünkü İF=Acaba, şayet, eğer, olmayana ergi metodu vb. gerektirmez. DETERMİNİST olduğundan “Bu, yüzde yüz şöyledir” gibi bir çıkarım verir. Bu çıkarıma da Fİ denir.
Cebiri Alcabir (Algebra) bulduğu gibi Cifiri de ALŞİFR buldu. (Muhyiddin’i Arabi)
<> Cifir’i bulan var mı?
Evet herşey bulundu. Cebir gibi Cifir de bulundu. Yani var olan keşfedildi…
Cifir DERS kitabı gibi ilk olarak “İbni Haldun Mukaddimesinde” kullanıldı. Arabi ise “Saatlerin Hazinesi” kitabında CİFİR’i kullandı.
Nostradamus bu işi yıllar sonrası için kullanırken, Muhyidddin’i Arabi “Sana şu saatte şunu soracaklardır, şöyle de” diye DETERMİNE EDEBİLİYORDU.
Saatlerin Hazinesi adlı kitabında “Hızır’ın emriyle” SAATLERİN kaç olduğunu K A L D I R D I . O kitap şimdi “SAATSİZ” olarak piyasada var. Ama adı “Saatlerin Hazinesi”.
Buna R A K İ M de deniyor. (Rakam bilgisi) Ancak bunun devamında T I L S I M (Talisman) diye bir K E H F (Geometri) bilimi daha var. İbni Haldun Mukaddime’sinde işte bu Talismanı (Tılsımı) kullandı. Ama çok kısıtlı.
Cebir ondalık sisteme, Cifir ise ikili sisteme tabiidir. (Cifir digitaldir.)
Daha önce bir yazımda kelimei tevhid’in açılımını yapmıştım.
100-81=19
Ya da YÜZDE yani yüzde yüzlük (%100) Fİ’dir. (Allah’ın dileğidir) Bundan 81 çıkarılacaktır.
Niye çıkarılacaktır? Çünkü sayıların kareleri birbirlerini tek olarak artarak izlerler:
0’ın karesi 0, 1’in karesi 1’dir: aralarında BİR sayısı vardır.
1’in karesi 1, ikinin karesi 4’dür, aralarında 4-1=3 farkı vardır.
3’ün karesi 9’dur, ikinin karesi ile aralarında 9-4=5 vardır.
[4 ile 3’ün karelerinin farkı 7’dir. 5 ile 4’ün karelerinin farkı 9’dur.]6’nın karesi 36’dır, 5’in karesi ile farkı 11’dir.
7 kare = 13
8 >>> 15
[9 >>>] 17 derve 10 karesi olan 100 ile 9 karesi olan 81 birbirinden çıkarsa geriye 19 kalır…
Eğer bu sistem olmasaydı, hesap makinelerimiz asla kare kök alamazdı. Hem de şipşak bunu yapıyor. Sen kök tuşuna bastığında o aradaki farkı bulmuş hazırlamış oluyor. Örneğin 11 kare ve 10 kare farkı (121-100)=21’dir. Onu izleyen sayı ise 23, 25 27, 29, 31 33, 35 vb. diye gidecektir.
Buna Cebir’de EŞLENİK (İki kare farkı, yani Özdeşlik değil eşlenik) [deniyor].
<Y> slm slm
<M> Benden de selam
Evet selam millet-i İbrahim…
CİFİRDE ise değişik bir sayılama vardır. Rakim (Matriss) ve Kehf (Geometri=MatriX). Bu böyle bir değişik sistemdir.
Neyse 5 dakika ara verelim sonra anlatırım. [M] ve [Y] hoşgeldiniz.
-devam edecek-
Hans von Aiberg, 19/10/2001 (011/03)
Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg’e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.
Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.
önceki bölümü oku | 011 anasayfasına dön | sonraki bölümü oku