<> Soru:
<> Furkan-7: Bir de: “Bu nasıl peygamberdir ki, yemek yiyor ve çarşılarda dolaşıyor? Ona bir melek indirilip de beraberinde bir yaver, bir savulcu olsa ya?
<> Furkan-20: Biz, senden önce de peygamberleri başka türlü göndermedik, kuşkusuz onlar da yemek yiyorlar ve çarşılarda yürüyorlardı. Bir de kiminizi kiminize bir imtihan aracı yaptık ki, bakalım sabredecek misiniz? Rabbin, herşeyi hakkıyla görendir.
<> Bir çok ayet sünnetullahta değişiklik olmadığını belirtir. Peygamberin sünneti diye bir kavram yoktur. Allah’ın sünneti vardır. Tüm peygamberler buna tabidir. Sünnet-i Muhammedi kavramını ortaya atanlar müminlerin peygamberimize(ss) canlarından fazla verdiği değeri, hadislerlerle sömürmeye çalışanlardır. Ayrıyeten yukarıda dikkat çekilen bu iki benzerliği açıklar şekilde şu ayette dikkat çekicidir.
<> Bakara-285: Peygamber, Rabbinden ne indirildiyse ona iman etti, müminler de. Hepsi, Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve: “peygamberleri arasında hiçbir ayırım yapmayız.” diye peygamberlerine inandılar ve: “İşittik ve boyun eğdik, bağışlamanızı dileriz, ey Rabbimiz! Dönüş sanadır!” dediler.
<> Birileri peygambere tapıyor olabilir ama Hanifler kurandan ayrılamaz.
<> Ali Imran-80: Ve hiçbir zaman melekleri ve peygamberleri tanrılar edinmenizi de emredemez. O halde siz, müslüman olduktan sonra, size inkarcı olmanızı emredebilir mi?
<> Gün içinde en çok andığımız şey inşaAllah İlahinnas’tan başkası değildir. (İlahinnas(insanların ilahı): Sahih(!) kitaplar içindeki sapık hadislerden birine dayanılarak Esma-i Hüsna içinde yer almıyor. Dabbet söylemese, bizlere arz etmese ahirette sorumlu tutulacağımız Kuran da ‘İlahinnas’ın Allah’ın ismi olduğunu çoğumuz anlamayacaktı. Çünkü bugüne kadar atalarımız da anlamamıştı.) Slm&slm. Rabbi zıdni ilmi.
selam selam. Kur’an ile konuşmaya/Kur’an seninle konuşmaya başlamış bile! Geleceğin (Sonuç) Zülkarneyn’i ile Geçmişteki Kur’an (Sebep) ayetlerinin konuştuğu gibi…
Euzübillahi mineşşeytanirracim-ikrabismiRabbi-Allahirrahmanirrahim.
Bu sırrı aklında tutmanı arz ederim.
Allah cin ve insanlara, kendi içlerinden kendi kavimlerinden 228 bin elçi gönderdi. İnsanlar Halef; cinler selef olduğundan; insan elçileri, cin elçilerinden üstündür. Ancak cin elçileri, insanlığının hakkını veremeyen Hannas ve nankör insanlardan Üstündür. Öyle insan vardır ki, iblis bile ondan üstündür.
En büyük sıkıntı, kuşkusuz, gelen elçilerin İÇLERİNDEN birileri olmasının getirdiği salaklıklardır.
– “aa! O peygamber mi olmuş? O benim mahalle arkadaşımdı. Oyunlarda sonuncu olurdu. Ondan peygamber mi olurmuş”
– “Yeğenim Muhammed peygamber miymiş? Ben Ebi Leheb (veya Ebi Cehil ikisi de amcası) O peygamberlik ondan önce benim hakkım! Yeğenime mi tabii olacağım. O bana tabi olsun!”
– “Kardeşim peygamber miymiş? Şimdi gidip onun ağzını burnunu kırarım. Ağabey benim, o küçüğüm!” (Herhangi bir peygamberin ağabeyi)
– “Ne peygamber mi olmuş? İyi ki onu terk etmişim. Bana sarılırken peygamber olduğunu söylemiyordu.” (Peygamberi flört ilişkisinden sonra terketmiş, komşu kızı.)
– “Ne peygamber mi olmuş? Ben onu her güreşte yenerdim. Bana bir Dinar borcu var, önce onu ve faizini ödesin züğürt, sonra-belki- inanayım!” (Herhangi bir peygamberden daha kas kuvvetli ve zengin bir arkadaşı)
– “Kuzenim peygamber mi? O beceriksizin babası daha babama borcunu bile ödemedi.”
vs. vs.
Mighty gelecek -gelecekte geldi- Tüm islam alemi-Süfyanistler/Klasik müslümanlar- onun Mehdi olduğuna asla inanmayacaklar.
– “Şu salak Adler mi? Yok canım daha neler neler?”
İsa gelecek, tüm Patrik ve Papa tapınırları milyarlaca klasik hristiyan ve körükçübaşları Siyonistler şöyle diyecekler!
– “Ne yani aramızda dolaşan bu tipsiz mi kitaplarımızda vaadedilen Messiah? Şuna bak daha bilgisayar kullanmayı öğrenmemiş!”
– “Sen Mesih’sen ben de Allah’ım, haydi oradan!”
– “Sen benden sandviç dilenen dilenci değil misin? Yuh be! Koskoca İsa’yı Allah aç mı bırakır?”
– “Ey şarlatan İsa bozuntusu, önce bana kiranı öde!” (İsa’ya Modül=ev kiralayan evsahibisi)
– “Şimdi sen bu dört incilin ve üç mezhebin din adamları tarafından mı uydurulduğunu söylüyorsun, sahte İsa bozuntusu!”
SONUÇ: İsa kuşkusuz TARIK semasından YENİDEN aleme indi!
Karşılığında SEBEP: ARZ’dan bir DABBE çıkmak zorunda İDİ!
İkisinin de derdi aynı: “VAAD EDİLEN OLDU, O SÖZ BAŞINIZA GELDİ, ALLAH’IN AYETLERİNE YETERİNCE İNANMADIĞINIZI SÖYLÜYORUM!”
Söz İKİ mekanizmaya sahip idi:
1. Tarık Semasından GERİ–AŞAĞI indirilen “Kelamullah=Allah’ın sözü ve vaadi olan Mesih!”
2. Dabbet Arz’ından YUKARI ÇIKARILAN “AYETLERE y e t e r i n c e inanılmadığı uyarısında bulunan Dabbe!”
İsa serttir! Yeterince falan demez! Yecüc-Mecüc’ü, Şeytanı öldürdüğü gibi ölümü kullanır. Bol bol direnen papazı öldürür.
Dabbet, yumuşaktır, “Lütfen efendim, sizler müslümansınız, fakat bu YETERLİ değil, Hanif olmanızı önemle, çifte selamla ve barış dilekleriyle arz ederim” demektedir.
İsa liderdir! Bilimden değil, ALLAH politikasından yola çıkmıştır.
Dabbe ise lider değil analist/stratejisttir. En önemlisi de BİLGİN ve MUCİTTİR! Sadece bilimden ve/veya DOSDOĞRU KUR’AN’DAN yola çıkmıştır.
İsa ve Mehdi liderlerdir: İdeolojilerini aldığı kişiler ise; BİR AVUÇ HANİF çekirdektir-geçmişte/104+114- Liderler SONUÇTA, tüm taktiklerini, geçmişteki analist/stratejist bu SEBEP (Zülkarneylerin rotası) çekirdekten almıştır. Her NEDENİ bir SONUÇ öder!
Şimdi aynı sıkıntı başımda!
– “Ne, Dabbe şu kaçık profesör mü?”
– “Olacak iş değil, onu geçen yıl çevirip dövmüştük, dişlerini kırdık! Allah neden yardım etmedi eğer dabbe ise. Geçen gün yolda dolaşıyordu. Dabbe bu kadar kolay avlanır mı?”
– “Sizin dabbenizi degaje ve mini giyinen kız öğrencilerle gezerken görüyoruz!”
– “Geçen yıl, beraber cin-tonik içtik. Hem haram işleyecek hem Dabbe olacak?”
– “Şu meşhur gitarcı mı Dabbe olmuş? Yakında İsa da bateri, Mehdi de saksofon çalar herhalde.”
– “Ben Hans’ı tanırım, asıl adı Bülent Ayberk, ilkokul diploması bile yok onun.”
– “Hans’ın muazzam bilgisi Cinlerden geliyor, o falcıdır, cincidir, şeytanlar ona fısıldıyor. Onun müridlerini kurtarmak lazım!” (Mitrea ve Niels)
– “Ben okudum: Protestant hristiyanmış. Zaten Diyarbakır Yahudisi olduğunu bir gazete yazmıştı!”
– “Yıllarca gazetelerde onun yanında çalıştım. Bütün aktrislerin, mankenlerin evlerine götürdüğü puşt mu müslüman?”
– “O Mossad ajanıdır ve morfinmandır.”
– “O Papa’nın casusudur, amacı dinimizi ve sünneti seniyyeyi bozmak!”
– “O Elazığ ermenisidir.”
– “O Kocaeli Üniversitesindeki Bülent Ayberk isimli bir araştırma görevlisidir. Asıl yaşı 60 değil, Otuz bile yok. Mahsus yaşlı görünmek istiyor.”
– “Tüm nurcular biz onun Atatürk’ten sonraki en büyük Dabbet olduğuna inandık.”
– “Ben onunla 6 ay beraberdim, bir satır kitap bile yazmadığını gördüm.” (Nurcu Avni Çetinkurt)
– “Ben evinde üç gün yattım, pornolardan başka ilim görmedim!” (MİT’çi Mitrea)
– “Ben evinde günlerce konuşmalarını dinledim. Gecekondu gibi yerde yaşıyor, bizden sigara dilenirdi.” (Nur öğrencilerinden iştin)
– “Bu nasil Dabbet’dir ki, borç alıyor (DEBT) günde bir öğün yemek yiyor ve sokaklarda korumasız tekbaşına dolaşıyor? Bir Fethullah’ın bile 300 koruması var. Bu züğürt’ün bir arabası bile yok, dolmuşlarda, taksilerde sürtüyor.”
vs. vs.
(İşi şahsiyete dökmek istemiyorum)
Aslında Efendimizin başına gelenler ve 3M’nin başına geleCEKler, ile benim başıma gelenler, hep aynı senaryonun yinelenmesidir.
Sanki onlar -ve ben- Kerrubi denen araçlar içinde, zırhlarla korundurulmuş ALLAH teknolojilerisine sahip olmalıymışız gibi…
Var mı Allah’dan başka koruyucumuz? -Bize Allah yeter-
Ben bir fitneyim = İmtihan aracıyım! (Bu nedenle kimlik bilgilerim saklıdır. Kimliğim ve gizliliğim, fitnenin ta kendisidir.)
Lehimde ve aleyhimde konuşanları birbirinden böylece ayırırım.
Lehimde konuşanlar, sonu gelmez BİLİM ve AYET zenginliğimi bilirler.
Aleyhimde konuşanlar ise tek bir cümleye takılıp kalmışlardır: “Bu adamın asıl adı Elazığlı Bülent Ayberk’tir” (AMG tayfası) “Bu adam Malatyalı Hasan’dır.” (Edip Yüksel ve 19.org tayfası) Yahudi, Mossad ajanı, ermeni, papa’nın casusu, eroinman vb. vb. vb.
Yani takılı kalmış plak gibi sadece üstteki birtaç cümle ile ilgilidirler.
Onlar müslümandır ama, Cuma gününü tatil yapanlardır. Onlar Hizbullah’tır, katil çeteleridir.
Dabbet ise Dabbet’tir sadece >>> İLİM KOKAR, KUR’AN KOKAR, ZİKR KOKAR onun evleri/siteleri… SONU GELMEZ söylediklerinin…
Cehalet bir iki cümledir! Bilgi ise “Denizler mürekkep olsa….” gereği tükenmeyecek bir sonsuzluktur.
İşte fitnenin sonucu, ömür ile hayat kelimelerinin farkı gibidir. Bu farkı görmek için SABREDENLER burada kalıp, Hanif oldular. Çürükler de ya istifa etti; ya da iftira ettiği için kovuldular gittiler.
Kalanlara selam Ve selam olsun! Ki onlar, “Namazı üç vakte, rekatları ikişer’e indirdi” demediler! Onlar, “Cuma gününü zinhar tatil yapmayız, orucu erken açmayız, kurban kıtalı yerine bizler infak’ı tercih edenleriz. Cehalet yerine bilimi kabul ettik!” diyenlerdir.
“HİÇ BİLENLE BİLMEYEN BİR OLUR MU?” (Zümer-9)
Tüm Resuller ve son Nebi’den sonraki HANİF her iki kez iman eden, kuşkusuz, Allah’ın Kur’an’ının ayetlerini işitir ve iman ederler. Müttekiliği (Korkuyu) bilirler ve Rücu’yu (Geri dönüş yolculuğu)…
Hanif odur ki, İslamı Hanif islamdan daha çok sevmez! Mezhebleri Dininden çok sevmediği gibi reddedendir. Sünnetullah’ın yerine Şeriat’ı koyanlar ile yolunu ayırmıştır. Sünnet’i farzdan daha çok sevenlerle ilişkisini kesmiştir! Ayetler yerine Hadisleri kitap edinmişlerle işini temelli bitirmiştir. İlim adamı yerine maaşlı papaz ihdas ve istihdam edenlerle ilişkisini kesmiştir.
Allah ile kulu arasına evliya, şeyh, mürşid koyup, Allah’a direkt teslim olacağına (Laisizm) şeytanın yarattığı şeyhlere teslim olmuşlardır. Türbelerde çaput bağlayarak, mum adayarak ölüleri Allah’a şirk koşanlar asla MİH’den değillerdir.
Allah ile konuşanlar, Allah ile gözgöze gelenler, dizdize oturanlar ve “Ben allah’ım” diyenler için Allah’ımız özellikle “İLAHİNNAS” ismini indirdi: “İnsanların ilahı BENİM, siz nasıl Allah olursunuz?” demeye getirdi!
El EVVELA’dan beri hiç değişmeyen Sünnetullah (Bilim yasaları) yerine Şeriat denen fıkhı ve Sünneti Muhammedi’yi getirerek, bu dini RÜCU değil, İRTİCA dini haline getirip de ALLAH AHLAKI olan İslamın imajını, şeytan ahlakına çevirenlere karşı, bizler İBRAHİM’İN HANİF İSLAM DİNİNİ bir protesto dini olarak devraldık!
Resulullah’ı Allah’tan çok; Tarikat şeyhlerini de Resulullah’dan çok sevdiler. Kur’an’dan çok Hadisleri, hadislerden çok risale ve külliyatları sevdiler. Kur’an’ı okutturmadılar pislik Deccalller!
islamı MEZHEB kavgası halinde birbirlerine kırdırdılar. Oysa Mezheb, Allah’ın yasakladığı ve EBEDİ olarak, mezheb yaratan ve buna uyanların yüzlerinin kara çıkacağı bildirilmişti.
Ali İmran’da, “Bu dini ve ayetleri kabul ettikten sonra, Allah’ın ipine tutunacak yerde, kulların ipine tutunup, dini parça parça ettiniz ha? Mezheb icat ettiğiniz için girin bakalım ebedi Cehenneme!” denmiştir.
Yine aynı suresinin 80. ayetinde, ÖNCE müslüman olup, sonra da İNKARCI olmanın ağır bedeli yazılıdır.
HADİSLER ise en fecaat biçimde KINANMIŞTIR!
Oysa Resulullah bir tek HADİS bile söylemedi! (Günlük konuşma/selam verme gibi-adı Hadis değildir ve davranışların adı-tuvalete çıkmak, eşiyle birlikte olmak vb.-Sünneti Muhammedi değildir! Öyle olsaydı, herkesin bir kör görünce yüzünü abesleştirmesi gerekirdi.
Uymamız gereken bu SÜNNETİ MUHAMMEDİ mi, yoksa ABESE suresindeki TERSİNE ALLAH EMRİ Mİ?
Demek ki Peygamber, Rabbinden ne indirildiyse ona iman etti, müminler de buna ve Amentü’ye iman edeceklerdir ki İKİ KERE iman etsinler! Bir kere iman edenler HADİS’lere ve atalarına iman etmişlerdir. Ne demek NURÜL MUHAMMED! Ne demek, bu kainatların tamamı, “Habibim Muhammed” için yaratıldı diyen sapıklık?
Yahudiler Ezra’yı; hristiyanlar İsa’yı, müslümanlar da -dolaylı olarak- efendimizi Allah’ın oğlu ilan ettiler!
Dolaylı diyorum, çünkü Üzeyir ve İsa gibi “Allah’ın oğlu” demek yasaklanmıştı. Pekiyi bu kelimeyi kullanmadan, nasıl “Allah’ın oğluna en yakın ifadeyi” kullanırsınız? NURÜL MUHAMMEDİ diyerek! Yani bizler de Allah’ı üçledik: Allah, Nurül Muhammedi ve Muhammed diyerek -farkında değiliz ama aynen böyle-
Peygamberler arasında ÜSTÜNLÜK var mı? Hepsi aynı değil mi?
Hanif olarak biz bile İbrahim’e tapmıyoruz/diğerlerinden ÜSTÜN tutmuyoruz. Allah’ımızın tek dostu olması bile onun resulullah’dan üstün olmasını gerektirmez.
Amentü dört maddedir: Allah-melekleri-kitabı-elçileri… Bunlar içinden sadece ve EL EVVELA, ALLAH’a tapılacaktır! Amaç budur! Diğerleri amaç değil ARAÇTIR!
Bizden önceki dinler tam tersine, meleklerden kızlar ve ilahlar edindiler. Athon ve diğer peygamberleri (Yağus, Siva, Nesr, Yeuke ve Vedd) ALLAH yaptılar!
Bu yetmiyormuş gibi önceki semavi dinler de TEK olan Allah’ı “İsrail’in Allah’ı olan Yahowa” diye binlerce tanrıya böldüler. Sadece kendilerine İNSAN (İlahinnas=Yahowa) dediler, kalanları da konuşan hayvanlar diye ayırdıklarından, her bir ırk ve dil grubu için ayrı ayrı ALLAH’lar icat ettiler. (İlahinnas ESMA’sı yahudiler dahil, tüm insanların Allah’ının bir tane olduğunu teyid etmek için gönderilmiştir.) Hepsi bu İMANLARINDAN sonra İNKARCI oldular!
Allah’ın 99 ismine inanmak ve kalan 15 tane ile 137 sıfatı reddetmeleri yüzünden ben bana verilen yetki ile “Ayetlere YETERİNCE iman etmiyorlar” demekteyim.
99 saymışlar >>> Körolasıcalar nasıl da yanlış saymışlar! YETERLİ DEĞİL 99! 114 isim var (Başat) ve binlerce isim daha SAKLI Kur’an’da!
Demek ki YETERİNCE İMAN ETMEDİLER!
İKİ KEZ İMAN ETMEYENİN YETERLİLİK BELGESİ YOKTUR!
İşte böyle, bana esin verdiğin için yazmak istedim.
RZİ.
Hans von Aiberg, 12 aralık 2003, 11:07, mail 490
Not: <> ile başlayan kesimler Aiberg’e ait değildir.