Dünya RIZK bahçemizdir. Toprak bulutlardan bir AŞURE yapar ve rızk yeşerir. Rızkımız YUKARIDAN yağmaktadır. Aslında KUDRET HELVASINI, BILDIRCINI biz de yiyoruz farkında değiliz. Bulutlardan inen suyu kana kana içiyoruz. O kadar çok su var ki, dünyanın beşte/dördü…
Menümüzde sadece “Bıldırcın” ve “Helva” yok… O kadar çeşit var ki, İKİ tane değil 20bin tane… İşte bu dünya bizim RIZK bahçemizdir.
Karşılığında ne yapacağız? BİLİNÇLİ bir şekilde, o toprağa SECDE edeceğiz! Alınlarımız bu bahçenin toprağına DEĞMELİ!
Yaşlı dünyaya borcumuz var: Onu çok hor kullanıyoruz. Leopar derileriyle kürkler yaparken, Balina yağıyla MUM yaparken, nice SOYLARI tükettik. Dünyada 36 tane KELAYNAK kuşu bıraktık. Halbuki onlar 36 milyon tane idiler. Kuzey Amerika Buffalo(bizon)ları ise milyar tane idi… Şimdi 500 tane bulan varsa beri gelsin!
Allah (aşılansın veya aşılanmasın) tavuğa HERGÜN yumurta yaptırıyor! Yumurtasız yaşayabilir miyiz? A S L A! Tuz gibi, yağ gibi, protein gibi O DA İLLA Kİ ihtiyaçlarımızdan!
Alt tarafı bir SÜT! İnanılır gibi değil, o ne kaymak, o ne tereyağı, o ne PEYNİR! Her yörenin AP-AYRI lezzette peyniri. Yoğurtsuz yaşam, ayransız bir öğün zor düşünülür! Alt tarafı SÜT!
7 milyarlık dünya nüfusunda, ne bu yumurta ne de bu süt HİÇ bitmiyor! 7 milyarı besliyor! Hem de hiç sıkıntısı olmadan!
Sadece BAHÇE değil, tarla değil, dünya… ET’ten başlayarak herşeyin kombinasını oluşturuyor! Allah RIZKIMIZI veriyor!
Vermiyor diyen beri gelsin -cehenneme kadar yolu var / gitsin orada Zakkumun kökünü yesin / Nankörlüğü affedemem.-
Dünya yani RIZKIMIZI sebeplendiğimiz ve SECDE ettiğimiz bir “SÜRGÜN MEKANI“ndan ibarettir. Bir ömür boyu BURADA HAPİS/TUTSAK yaşıyoruz. Dünya bir açıkhava cezaevi… Babamız ve annemiz bu tutukevine kondu! Biz de evlatları olduğumuz için AYNI yere konduk.
Yalan dünya, kahpe dünya dedik! Dünyada ölümden başkası yalan dedik. (Bu bir UYGUR/Hokand Atasözüdür.) Dünyaya kızınca neler yapmadık ki, neler söylemedik ki?
Ormanları yakar, tarla açar, Hükümet erkanına kaçak konut yaparız biz! Erozyona hiç aldırmayız. Her yıl Kıbrıs kadar bir BEREKETLİ toprağı kıraç-çorak ve bir kaktüs bile yetişemeyecek duruma getiririz.
Ah dünya ah! Ne güzelsin sen, çünkü çok çirkinsin. Cennet gibi dünyayı, savaşlarla, terörle, Mekke’yi vuracak kadar pis planlarla yaşanılır bir yer olmaktan ÇIKARAN biz değil miyiz? NANKÖR insan!
Dünya Veysel Rahmetli’nin dediği gibi “SADIK YARİM“dir, karatopraktır çünkü… Alır insanı BAĞRINA. Yani dünya KARATOPRAKTIR! Dünya toz-toprak zibillik/mezbele ve doğal çöplüktür. Yüzmilyarlarca canlının MEZARIDIR ayağınızın altındaki tabanınız kadar yer! KARATOPRAK budur. Dünya CESETEVİDİR!
Dünya o kadar güzeldir ki: Her akşam açan Melissa… Ne güzel kokar o! Cesetlerden oluşmuş bir GÜBRE‘nin bağrından çıkan GÜZELLİKTİR o! Amazon ormanları ne güzeldir: Yüz trilyonlarca organizmanın cesedinden oluşmuş dünyanın en büyük mezarlığı ve/veya CENNET bahçesi…
Dünyaya borcumuz var: O ÇOK GÜZEL. Dünyadan alacağımız var: O ÇOK ÇİRKİN.
“Batsın bu dünya”
Orhan abim ağzıyla dahi olsa BATMASIN! Hayat dünyanın her yerinde devam etsin. “Joe efendy two ekmek please” demeye devam edelim. O da benim kardeşim. Amerikalı, Yahudi, Zenci, Çinli BENİM kardeşim! Habil ve Kabil KARDEŞ değiller miydi?
Hans von Aiberg, 14/09/2003 (188/02)
Not: Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.
önceki bölümü oku | 188 anasayfasına dön | sonraki bölümü oku