Evet, yeniden ARMA’mıza dönüyoruz. Güvercin (Aslında martı) NEDEN martı diyorum ben ısrarla! Martının yiyeceği belli: BALIK VB. Etçil! Ama ağzında BİTKİ taşıyor! NEDEN? Balık olsaydı “GETİRİR MİYDİ?” Gemiye geri getirir miydi?
Defne dedim, NEDEN ZEYTİN DALI değil de DEFNE dedim ısrarla? Cevabı basit: Güvercinin altına bakınız. Neyin üzerinde duruyor? DAĞIN zirvesinin, hani Tufan öncesi ancak kartalların konduğu zirvenin üstünde duruyor. Orada ZEYTİN yetişmesi mümkün değil! Hem de NUH döneminin Tanrı dağları… (CUDİ)
Grafikasyon çok acemi; ama YÜKLENEN ANLAM ÇOK büyük, bundan kuşku duyulmasın. Daha önce de Arş’ın dört direğini taşıyan dört hayvanın Heretic bir Kabala sembolünü inceleyip, oradan da KERRUBİ denen bir ilahi makinayı anlatmıştık. Anımsadınız değil mi?
<> evet
<> Muharref Tevrat’tan örneklendirerek
(Tevrat’a sarılmamanız için, çooook ara vererek bu işleri yapıyorum. Daha Kur’an’ın ruhuna girmeden, Tevrat’ta dinden çıkabiliriz değil mi [candaş]?)
<> :))
Çok dikkatli olmalıyım, ÖNCE KUR’AN!
Gelelim DEFNE‘ye. Defne Kur’an’da NUR/35’de; İncil ve Tevrat’ta bir çok yerde; Hinduizm’in VİMANA öğretilerinde; Lamaizmin Vadorg öğretilerinde ve FOHAT kitabında (Mısır’daki PTAH kitabı)
Vaidorg ve Vimana öğretileri birbirinden alıntıdır. İKİSİ DE AYNI ŞEYİ yazıyor >>>>> DHURAKHAPALAM. (DH sanskritçede çok sert okunan T/Arapça TI harfidir.)
Ve Rus Çarı 2. Nikola ile Çinli Kumitang’ların aynı anda aradığı “DURAKAPALAM” efsane miydi? Bir efsane için 750 milyon Ruble verir misiniz? 1400 işçiye de ayrıca maaş verir misiniz?
Mesela Nuh’un gemisine, Ahit sandığına niçin böyle bir EKİPMAN ve finans sağlanmadı?
Ben devam etmek zorundayım, çünkü bu YORUMU benden isteyen “uzun yıllar ötesi”.
Defne KUR’AN‘da geçiyor. (Vez Zeytuni/Tin suresindeki Zeytin. Ama Nur-35 DEFNE‘dir. Bu iki sureyi yazabilir miyiz?
<> 24-Nur/35: Allah, göklerin ve yerin nurudur. O’nun nurunun temsili, içinde lamba bulunan bir kandil gibidir. O lamba bir billur içindedir; o billur da sanki inciye benzer bir yıldız gibidir ki, doğuya da batıya da nisbet edilemeyen mübarek bir ağaçtan çıkan yağdan tutuşturulur. yağı, nerdeyse, kendisine ateş değmese bile ışık verir. nur üstüne nurdur. Allah dilediği kimseyi nuruyla hidayete iletir. Allah insanlara misaller verir. O herşeyi bilir.
<> Tin/1: Andolsun o incire, o zeytine
“doğuya da batıya da nisbet edilemeyen mübarek bir ağaçtan çıkan yağdan tutuşturulur”
“doğuya da batıya da” >>> Kaliforniya ve bizim Akdeniz ikliminde YETİŞMEYEN demek.
Bir Atlas’ta iklim haritasına bakarsanız, dünyada sadece KALİFORNİYA ve AKDENİZ ÇEVRESİNDE Akdeniz iklimi olduğunu ve başka bir yerde ASLA olmadığını göreceksiniz. Beni teyid ettikten sonra devam edeceğim Allah inşa. Teyid eden var mı?
<> Evet
<> california iklimini bilirim de akdenizi bilmem
Portakal, üzüm, zeytin her ikisinde de var [candaş]. Başka hiç bir yerde YOK!
<> doğru, hatta hurma bile var california’da
<> teyit edilmiştir
İşte 49 anlamdan biri olarak Nur suresinden Cal. ve Mediteranean olmayan KUZEY VE GÜNEY defnesinden söz ediyor.
[Candaş] Nederlands bir metinde “Dhurakhapalam’ı” yazmıştım ve bunun yakıtının “DEFNE KÜLÜ olduğunu” yazmıştım. Hatırladın mı o metni?<> Evet
Şimdi Nur 35’de ZEYTİN‘den değil; onun yağından/mübarek bir ağaç (çalı vb.) oluşundan söz ediyor. Yine tin (incir) suresinde ZEYTUN‘a değil; onun çağrıştığı bir şeye yemin ediliyor. Bazı meallerde bu İncir ÇEKİRDEĞİ ve Zeytin YAĞI diye yer alır. Farkettiniz mi?
“Andolsun İncir çekirdeğine ve Zeytinden süzülene” diye mealler var.
Neyse bu başka bir günün konusu olsun. Biz o zaman “HEİBERG ŞİLT“ine dönelim.
Hans von Aiberg, 07/09/2003 (184/05)
Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg’e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.
Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.
önceki bölümü oku | 184 anasayfasına dön | sonraki bölümü oku