İnsanın mekanizması şöyle: Hem çok güçlü, hem de çok zayıf.
Zayıflık şu: masumiyet. Yani masumluğun doruğu olan SABİİLİK, ya da akil-baliğ (Reşit, ergin olmama hali). Tüm hayvanlar ve bitkiler tüm ömürlerinde MASUMDUR. Ve İnsan da yaklaşık “İlk aşkına kadar” masumdur. Sonra Masumiyet biter. KULLUK SINAVI başlar…
İnsan ve Cin E=mc² uyarınca AYNI ŞEYDİR. E=mc² bize enerji ve maddenin BİRBİRİNE c² HIZ dahilinde DÖNÜŞEBİLECEKLERİNİ ve ikisinin aynı şey olduğunu söylemektedir. Madde çok yoğun enerji; enerji ise çok seyrek bir maddedir. Enerji ne kadar ÇOK YOĞUN ise (yani m’ye secde etmiş E ise) o kadar MASUMDUR varlıklar… Yani insan…
Enerjinin MADDEYE böyle yoğunlaşması N E F S denen ara bedene (madde ve enerji bedenlerin birbirine girişimi olan ara-yüz beden) bir etik FREN etkisi yapmaktadır. Yani İNSAN çok daha vekarlı, soğukkanlı ve muhakemesi yüksek, eylemsizlik gücü (sabır) daha hantal ve uzundur.
Nefs denen arabeden ise hafifmeşrebdir, serbest kalmış bir enerjidir. Onun doğasında vekar ve sabır yoktur, tam anlamıyla CİNLER gibi ENERJİ uçarılığındadır. (Bu yüzden nefsimiz ayıplanıyor.)
Ruh’daki bu soylu vekarlık hali, Nefs denen ara-yüzde tam bir RUH HASTALIĞIDIR. O yüzden nefse EZİYET, onu kendi uçarılığına, aklına her eseni yapmasına serbest bırakmaktır.
Eğer nefsi MADDE olmaya SECDEye zorlarsanız, O da maddeleşir, yani ÖLÜR. Bizden istenen de zaten “Nefsimize eziyet etmememiz”dir. Ve nefsimizin öldürülmesidir. (Ölmeden ölünüz sırrı!)
Allah’ımız İblisten (Enerji) Adem’e (Madde) Secde etmesini (Enerjinin çok yoğunlaşarak madde olmasını) emretti. Melekler (c²) buna itaat ettiler. Ama Şeytan “Ben ateşten yaratıldım!” “Bir toprak parçasına mi secde edeceğim?” diye isyan etti ve ebediyen bedensiz kaldı. Tam anlamıyla yüksüz ve kitlesiz nötrinoya çevrildi ve sadece vesvese veren bir varlık oluverdi.
İşte E (Ateş, Enerji) doğasında bu uçarılık, hafifmeşreplik ve hantal atalet sahibi maddenin eylemsizlik ilkesine HİÇ BAĞLANMAMA hali vardır. Bu da E (Ateş, Cin, Şeytan) grubu yaratıkları çok hırçın yapmaktadır. Yani cinlerin doğasında şunlar NORMALDİR: Psikozlar, nevrozlar, paranoya vb. SIRADAN YAŞAMDIR. Olağan mizaçtır. (Bizde böyle şeyler tedavi görür).
İnsanda çocukluk evresinde VEKAR ve MASUMİYET HALİ devam eder. Nefs henüz AKLETME ve ÜREME fonksiyon ve motivasyonunu kazanmamıştır. Vücut (hormonlar) buna henüz adapte olmamıştır. Yani çocuk sadece beslenme ve savunma içgüdülerine sahiptir. Henüz akıl edebilme yeteneğini de kazanamamıştır. Dolayısıyla MASUMDUR ve NEFSİ ÖLÜDÜR!
Ancak, Akil-baliğ olduğumuz o gün var ya… işte NEFS birden serbest kalır. Secde halinde uyuyan NEFS akletme ve üreme içgüdülerini de edinince, AKIL HASTALIĞI ile tanışır! Yani erginlik krizleri doğrudan bir AKIL HASTALIĞI SONDESİDİR.
Dışa dönük Erkek çocuk (ki tabancayla ve vurdu kırdılı oynar) bu yapısına uygun olarak PSİKOPATLIĞA yönelir.
Erkek çocuk birden büyümek istemektedir. Argo konuşmayı benimsemiştir, artık babasını vb. değil, Che Guevera’yı, ya da Mollaları, ya da idollerini TAKLİDE yönelir. Vurdu kırdılı, sinirli, öfkeli bir şeydir. Asi gençtir! Okuldan kaçan ve ilk cinsel dürtülerin peşinden giden, birden kaslanan vücudunun belden yukarı AĞIR olduğu için dengesi olmayan, sık sık düşen bir yeni gençtir o!
Kız çocuk ise bunun tersine içe kapalıdır. Biran önce büyümek isteyen erkeğin tersine, “büyümek istemiyorum!” diye ağlamaktadır. İçe dönüklüğü paranoid ve melankoliktir. Kendini yatak odasına kilitler, ağlar durur. Yani erkek Psikopat ve dişi Melankolik, her ikisi de ortak olarak Nevrotiktir.
Bunun adı Büluğ buhranıdır. Anlamı şudur: Nefsin İLK serbest kalmasıyla yaşattığı bir AKIL HASTALIĞI DÖNEMİ… Yani erginleşmek akil-baliğ olmak için, sistem bize AKIL HASTALIĞI YAŞATMAKTADIR. Ve bizim masumiyet otomobilimizin yönetimini artık NEFS almıştır.
O dilerse masumiyeti ya da tersine günahkarlığı ifa edecektir… Hepimiz bu yoldan geçtik. Bu yoldan geçmezsek AKIL ve BALİĞ olamazdık. Akıllı olabilmek için AKIL HASTALIĞI tattırıldı bize… Tuhaf ama bu böyle işte… Nefs (ara-birim, ara-yüz) SERBEST kalınca yönetimi ele alıyor.
Uçarı ve haşarı, üstelik doğası gereği akıl hastası. Çünkü CİN–ŞEYTAN ile aynı ARA–YÜZÜ kullanıyor. Aynı maddeden yapılmış. Strüktür ve dokusu aynı (Levame, Emmare vb.) Oldukça şeytanca düşünüyor:
1. Çalışmak yerine ÇALMA ile BESLENMEYİ düşünüyor.
2. Savunmak yerine saldırmak ile tersyüz ediyor meşru içgüdüsünü.
3. Üremek (evlilik kurumu) yerine başkalarının evlilik kurumuna kaçamak yapıyor…
Böylece beslenme, savunma ve üreme üç temel içgüdüyü TERSYÜZ ediyor… Masum değil artık! Allah’a kulluk sınavı veriyor, farkında değil! Neyse, bu erginlik krizleri de atlatılıyor. İnsanoğlu nefsine hakim olmayı öğreniyor. Ya da tersi: Zincirden boşanmış gibi bir canavar yetişiyor… Zalim, gaddar ve son derece hain…
Bütün bunları şunun için anlattım: Masum bir Ruh+bedenimiz var İKEN, NEFS denen bir ARA–YÜZ bizim masumiyet mekanizması olan bedenimizi İŞGAL ediyor. Vücudun direksiyonunu ele alıyor. (Devir teslim melekleri, bizleri çocukken korurlar.
Kur’an’a göre masumiyet çağında direksiyonumuz bu meleklerin elindedir. Özellikle Yuşa (en küçük çocuk demektir) çağında melekler bizleri korur. Sonra geceyi gündüze devrettikleri gibi, şöför mahallini NEFSE ve ona yoldaş kılınmış özel şeytan ikilisine devrederler. Hesap defteri ilk kez o gün açılıp, muhasebe tutulur.) NEFS ve her insana tahsis edilen Özel şeytan direksiyonu ele alırlar böylece…
Hans von Aiberg, 20 mart 2002, chat 071den