Allah’ımız evrende hiçbir şeye benzemez. KENDİNE BİLE BENZEMEZ. Kendine benzemekten bile BERİDİR. Muhalefetil lil Havadis…
Evet bu konuda SOMUT sorular sorarsanız mutmainliğe yol açabilirim…
<> Bu biraz tuhaf değil mi? Ne demek kendine benzememek?
Mesela beni ele alalım… Üçüncü kattan düşersem ayaklarım kırılır, hastalanırım veya ölürüm… Çünkü terazi diyor ki: “Oğlum Hans şu 70 kilo başına bela, bak düştün kemiklerin kırıldı” vb.
Evet sistemde (Dünyada) bu böyle, ama dünya dışında (Örneğin Allah ortamında)…
Bir örnek olsun diye söylüyorum: Uzay ortamı O ilahi ortama bir teşbih/benzeti sadece…
(Allah misaller verir, aynı şeyi yapmalıyız ki, Allah Ahlakıyla ahlaklanalım.)
Üçüncü kattan düşen ben Uzay ortamında düşmüyorum. Terazideki ağırlığım ise 70 kg değil SIFIR KG. Artık düşüp bir yerimi kırmam gerekmiyor. Zaten bir kütlem var ama AĞIRLIĞIM olmadığı için BEDENSİZİM.
Artık diyemem ki, şu kemiğim kırıldı… O kemik benim kemiğim ama uzayda kırılamayacağından o kemiğe sahip değilim. O kemikten yakınmam gerekmiyor. O ağırlığım UZAYIN malı olmuş ve beni HAFİFLETMİŞ.
Allah’ın da kendine benzememesi bu anlamda…
Semi/Basar (Duyar, görür, Kudret eli vardır, söz söylemesi vardır.) İyi de bu el o bildiğimiz el değil… Gözküresi, retinası ya da işitme merkezi sinirleri yoktur. O sanki uzaydaki “Hiç düşüp de yaralanmayacak HANS gibidir.” Ama biz kullar yeryüzünde üçüncü kattan düşüp kemikleri kırılan Hans’ız.
Allah kendine benzemez. Allah herşeydir. Sonsuz Cemali vardır. Her cemal onundur.
Allah’ı neye benzetebiliriz ki. Bilinen bir tek şey var: O Çok güzel.
Kelime aramayın bulamazsınız. Sözlükler yetmez. Çok güzel deyin yeter. (El Birr)
ÇOK (Sonsuz kez sonsuz kez sonsuz üstündeki sayıda cemali var) ve hiçbiri diğerine benzemez. Sadece O çok latif/letafetli/latifeli/lütuflu ve tüm güzeliklerin tasvircisidir. (El Musavvir)
Cennet onun güzelliğinin sadece bir GÖLGESİ’dir… ASLI değildir…
(Gölge teşbih anlamında. El Latif olanın elbette gölgesi de olmaz. Gölge fotonların işlerindendir. Allah zaten fotonların da yaratıcısıdır.)
Allah için “BİR=EHAD, WAHİT” yani tek diyoruz. OYSA BİR denen sayıyı da o yarattı. O sayı bile ALLAH’ımı ADET cinsinden Ö L Ç E M E Z .
Allah birdir derken kendi yarattığı sayıyla ZATINI ölçümlemiş oluyoruz. Onun için De ki o Allah ki E H A D ……We lem yekullahu Küfuven E H A D diyoruz.
İKİ KEZ E H A D …
<> Bir soru sorabilir miyim?
Elbette. Ama EHAD konusu önemli. O da senin sorun idi.
<> Ok beklerim
-devam edecek-
Hans von Aiberg, 04/01/2002 (041/12)
Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg’e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.
Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.
önceki bölümü oku | 041 anasayfasına dön | sonraki bölümü oku