Allah da ebedi HAYY‘dır. HAYAT sıfatı vardır, DAİM-devamlıdır, ezelden (eksi sonsuzdan) ebede (artı sonsuza) gider. Üstelik bu bizimki gibi zorunlu bir gidiş değildir. Çünkü İSTEDİĞİ zaman İSTEDİĞİ ZAMANDA ya da ZAMANSIZLIKTA OLUR…
Şöyle de diyebiliriz: Allah’ın EL EWWEL ismi, İSMİ AZAMIN ta kendisidir. Hiçbir şey EL EVVEL değildir. Bunun gibi TERSİNDEN gidersek, EL EVVEL bu kez en sona gider ve “El-Muahhir/Ahir” oluverir.
Bu ikisinin birer matematiği vardır. Ahir/muahhar ismi hesap makinemizdeki NOT-NOR ile gösterilir. (Bineer sistemde XOR diye de yazılır.)
Bilindiği gibi bunlar mantık cebirinde AND/OR‘un tersidir…
And=Ve, yine Arapça/Kur’anca VE‘dir.
OR=Veya ise, Arapça’da EV‘dir.
El=1, LA=0 olduğunda, El Evvel = el(1) ev(or) ve(and) la(O), yani 1 ve/veya 0 = El EVVELA adıdır.
Bunun tam tersi de Muahhar/Ahir adıdır. Elevvel=NEDEN, vel’AHİR=SONUÇ‘un en evrenselleşmiş bir biçimidir.
Bir şeyde Evvel ve Ahir sınırsız ise o şeyin KİMLİĞİ=NEFSİ yoktur. Zamana tabii değildir, NEFES alması gerekmemektedir.
Bu olgu iki durumda oluşur:
1. Yaratan’ın ta kendisinin Nefsi olmayışı ve Zamandan beri olması…
2. Yarattıklarını ışık hızıyla hareket ettirdiğinde o şeylerin ZAMANDAN beri olmasıdır.
Işık hızına hızlandığımızda “NEFES“lerimiz genleşir. Yani hareketsiz olan ikizimizin her 14 nefesine karşı biz 1 nefes alırız. O yaşlanır biz genç kalırız. Biz bir yılda BİR yaş günü kutlarken, ikizimiz 14 yaş günü kutlamış, yani iyice yaşlanmış olmaktadır. Çünkü biz “NEDEN ve SONUÇ arasını” KISALTMIŞIZ.
Artık oluş ve ölüş arası ÇOK UZUN değildir: Yani MESKENET=Eylemsizlik prensibi, yerini CEVVAL = son hızda akmaya vermiştir. Buna enerji durumu diyoruz.
Ne var ki madde, ışık hızında ENERJİYE dönünce, bu kez enerjinin MİSKİNLİĞİ yani ataletsizliği başlar. Bu siz sevgideğerlere bir çelişki gibi gelmesin… Enerji SON hızında, yani ışık hızında olunca, tüm fotonlar birbirini DURMUŞ gibi algılayacaklardır. Herkes sanki yerinde sabit duruyor, hiç biri ötekini geçemiyor…
İşte bu da enerjinin ataletsizliğidir ve önemli bir sonucu vardır: Zamanın akma hızı = IŞIK HIZIDIR. Işık hızına ulaştığınızda, zamanın tiktakları SON NEFES gibi durur. Yani kitaplarıma yazdığım gibi, saat “Tik” eder ama “Tak” etmez. O yüzdendir ki, SON NEFES, EBEDİ NEFES olmuştur ve size ebediyen yeter.
Saat çalışsaydı, elbette havasızlıktan ölecektik. Ama şimdi -örneğin- Ahıretteyiz: Dolayısıyla herkes birbirine göre dikilmiş=kıyam halinde. Zaman akmıyor. (Bir gün 50 bin yıla eşit uzunlukta.) Dolayısıyla Mahşerde öyle “NEFESSİZ kaldık” ya da “AÇ kaldık” derdi yok…
Işık hızında, neden ile sonuç arasındaki mesafe sıfırlandığından, yani NEDEN hızlanıp SABİT olan SONUCA yaklaşıp, onunla birleşince ya da OL=ÖL olunca anlarız ki, biz artık Süper Uzaydayız. Anlarız ki artık neden ve sonuç AYNI, yani nedensellik ilkesi kalmamış. Bir şey olduğu anda ölmüş ve/veya öldüğü anda olmuş oluyor…
Hızır’ın, “İçyüzünü, nedenini bilmediğin bir şey için bana sabredemezsin” demesinde, işte bu yazdığım her şey vardı sevgideğer Hanifler…
***
Selam selam hoşbuluşturan ES-SELAM’a… Ve Hanif kullarına… Selam nefret etmeyenlere… Sadece “Sabrın sonunda”, “Kininizle geberin ARTIK!” diyecek kadar sabırlı olan Barışçıl candaşlara.
Sabır taşı çatlayana kadar BARIŞ barış! SULH kelimesi BİZİM değildir. Biz sadece barış deriz. Sulh kelimesinde “Akit, Misak, geçici BARIŞ” vardır. Allah ise ismine yakışır biçimde hep Selametli Esselamdır. Allah barışı GÖNÜLLERİMİZE koyandır.
Barışın ve barışın.
Eğer varsa absürt dargınlıklar, NEFSİNİZDENDİR. RUHUNUZA ait olan BARIŞ’a yönelin. Ve Rabbimiz biz Hanifliğini kabul ettiği kullarını HANİFler mekanında dost tutar.
Rabbim kuşkusuz DÜNYA HAYATINDA sadece ve sadece İbrahim Atamızı dost tuttu. Başka kimse YOK! Ama A H I R E T mekanında bu kuralı bozarak İBRAHİM MİLLETİNİN her çağdaki mensubu Hanifleri [de dost edinecektir.]
Sakın ha BARIŞ tersine bir tutumumuz olmasın. Tüm eylemlerimiz BARIŞ için olsun. Sizleri Allah’ın BASAR gözüyle seviyorum.
<> Konumuz sabır olsun, sabırla başladınız?
Sabır konusu ayrıntılı soru gerektirir… Pekala sabır olsun!
SABIR ASLINDA YOKTUR! Zamanın olmadığı yerde SABIR da yoktur. Zaman akmalıdır ki, “Sabır” denen eylem ortaya çıksın.
Rabbim zamandan münezzeh fakat güzel adıyla ES-SABUR!
Rabbimizin SABR’a gereksinimi var mı? Yani Rabbimizin bir zamanı/saati var da o saat içinde “Sabır” mı ediyor?
<> 2-Bakara/45: Sabra ve salata sarılarak yardım dileyin. Hiç kuşkusuz bu, kalbi ürperti duyanlardan başkasına çok ağır gelir.
<> 2-Bakara/153: Ey iman sahipleri! Sabra ve salata sarılarak yardım dileyin. Hiç kuşkunuz olmasın ki, Allah sabredenlerle beraberdir.
<> 4-Nisa/28: Allah, din hususundaki ağır teklifleri sizden hafifletmek istiyor. Çünkü insan sabır ve tahammül bakımından zayıf yaratılmıştır.
Rabbimizin adı Al-Sabur (Es sabur). Rabbimiz HAYY fakat MUHYİ (hayat veriyor). Rabbimiz ĞANİ (zengin) fakat MUĞNİ >>> Zengin ediyor. Rabbimiz ES SABUR >>> ?????????
Orantıyı yakalayabildiniz mi?
Eğer zaman olmasaydı/yaratılmasaydı, yani İLERİ ya da GERİ akan bir ZAMAN boyutu olmasaydı, ZAMAN EBEDİ DURSAYDI, bir lahza sonsuz ebediyet olsaydı, o zaman “NEDEN-SONUÇ” ilişkisinin ilkesi olan “Nedensellik (causality principle)” de olmayacaktı.
Öncü bir etkiyi artçıl bir tepki İZLEMEKTEDİR. Seslenirsin (etki/neden) döner ve bakarsın (tepki/sonuç). Bu zamanı ileri çalışan sistem için geçerli bir ilkedir. Işık hızında ebedi kaldığınızı (donduğunuzu) düşünün: neredeyse Allah’ımız gibi ZAMANDAN MÜNEZZEH’siniz.
Hani diyordum ya, son aldığınız nefes size ebediyen yeter veya son yemeğiniz ebediyen sizi tok tutar… diye…
Zamanın bir çıkış ucu vardır: Bigbang ile uzay-ZAMAN başlamıştır. Buna NEDEN (sebep) diyoruz. Uzay-zaman (Evren) böylece ZAMAN İÇİNDE İLERİ DOĞRU genişleyecektir/genişliyor.
Ve kaçınılmaz son: yaratıldığımız gibi AYNEN GERİYE iade edileceğiz (Enbiya 104. ayet). Yani NEDEN’in sonu olan SONUÇ’a ulaşacağız.
Neden için IŞIK HIZI ve SONUÇ için de evrenin buz tutacağı mutlak soğuk derece (0 Kelvin) diyoruz.
Demek ki NEDEN ÇOK sıcak; fakat SONUÇ çok soğuk oluyor. Zaten termodinamik doğa sistemleri de “Sıcaktan >>> Soğuğa” dengelemek için ısıyı akıtmıyor mu?
Demek ki NEDEN ve SONUÇ arasındaki bilinmezi PARAMETRE olarak çözebiliriz. Hareketin donduğu 0 Kelvin ve hareketin en hızlı olduğu BİGBANG patlaması (ışık hızıyla kısıtlıyoruz).
Demek ki SICAK başlangıçtan, soğuk bitişe doğru EVREN genişliyor ve bunun adı TERMODİNAMİK yasası.
Demek ki SICAK NEDEN (Büyük patlama)den SOĞUK SONUCA doğru evren yol alıyor.
Demek ki 0° Kelvin ile C hızı arasında NEDEN VE SONUÇ birbirine E N U Z A K parametredir. En büyük mesafedir. O halde neden ve sonucun birbirine en uzak olduğu MESAFEYİ bulmuş olduk. Henüz evren ölme noktasında değil. (Can çekişiyor, ama hasta yaşıyor) Neden ve sonucun birbirine en uzak olduğu noktayı bulduk. Şimdi bu noktayı birbirine yakınlaştıralım. Bu sadece ve sadece IŞIK HIZINA DOĞRU hızlanmakla olur.
-devam edecek-
Hans von Aiberg, 07 kasım 2001, chat 017 ve 165ten derleme
Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg’e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.
Not-2: Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.
birinci bölüm | ikinci bölüm | üçüncü bölüm | dördüncü bölüm