Bağdadi, Musa’dan da cahildi, arif idi. Bağdadi ders vermezdi. O Hızır’ın mabeyiniydi. Bağdadi amaç değil ARAÇTI. Hızır’ın ilk KMA’sı gibi bir şey. KMA olamazdı çünkü bilimci değildi. Cantor ilk KMA gibidir. (O zaman bu isim yoktu, KMA bilinmiyordu.)
Hızır’ın el verdiği Şeyhülislam Bağdadi, el verdiği Şerifül islam (The Sheriff ül-Khaniff) ise Cantor’dur.
Şeyhül islam=Ekim Bey olarak süregeldi. Bağdadi sanki ilk Hekim Bey’dir. Cantor da ilk KM.Allein gibidir.
Daha sonra lakaplar seçildi. KMA ve Hekim Bey kurumları kuruldu. Zaman aşımları oldu.
Mesela Bağdadi’nin ölümünden 20 küsur yıl sonra Bağdadi’yi demiryolu inşaatçısı olarak görenler var. Ama aynı miktarda görenler de “Hayır o Hızır as. idi” diyorlardı.
Ben ikincisine inanırım. Çünkü dikkat ediniz Bağdadi’nin doğum ve ölüm yılları bu işi TAMAMLAMIYOR yani bir çelişki var. Bu yüzden ZigZag ve biz ZipZap artık Bağdadi defterini kapatmak durumundayız.
Zaman aşımı bir olay var. Zamanın bir sıkışma-gevşeme (tensoru) var.
Bilirsin ZilZal=Zaman zelzelesi.
Dalga mekaniğine göre iki dalga eşit ve aynı düzlemde birbirlerine 180 açı derecesi çarpışırlarsa ne olur? DURAN DALGA olurlar. (Eylemsizlik çatkısı da denir.) Duran dalga iki yöne de ilerlemez.
Zaman enerjisinin böyle karşı karşıya gelmeleri DURAN zaman (fizikteki adı Blok zaman) yani eylemsiz zaman oluşturur. Buna DEHR denir. Herşey “TIP” diye durur. Saniyeler ilerlemez.
Aslında bu hep böyle de biz durduğumuzun farkında değiliz. Mağaralarında 7 saat uyan Ehli kehf blok zamana düşmüşlerdir. 7 saat 3 asır olmuştur.
Ayette ne diyordu? “Sen onları öylece donmuş bir halde görseydin, dehşetle dönüp geri kaçardın”.
Yani dışarıdan mağara ağzından bakan biri için ayet şöyle diyor: “Resmi filmi dondurmak” gibi siz bir blok zamana düşersiniz. Kuş havada donar ve düşmez. Ağaçlar örümcek ağı, pamuk, pamuk şekeri veya her bir şey DONAR ve kalırlar.
Eğer size o donan (blok evren, blok zaman) içine girseydiniz, görecektiniz ki bir örümcek ipini bile kopartamıyorsunuz. Yekpare DONMUŞ herşey. Sanki herşey BİR TEK parçaymış gibi donmuştur. Pamuk helvayı yiyemiyorsunuz, o evrendeki en sertten de sert.
Bir insana zarar vermek istiyorsunuz ama veremiyorsunuz. Belki elindeki kağıdı sırrını öğreniyor okuyorsunuz ama, onu elinden alıp gidemiyor ve yırtamıyorsunuz. Elmasın sertliği 10 ise bu pamuk helvanın sertliği 10 üzeri bin sanki ve Ashabı Kehf için akan zaman ile dışarıdaki geçen zaman arasında senkronizasyon yoktu. Özzaman kısalmıştı.
Sebe Melikesi Belkıs’ın tahtını getirelim bakalım. Süleyman’ın yapacağı bir iş değil çünkü o blok zamanda olamaz. (Olsaydı elçi/resulullah olamazdı Hızır as. gibi isimsiz bir KAHRAMAN olurdu.)
Süleyman’a ifrit diyor ki: “Sen daha ayağa kalkmadan yani buradaki sohbeti bitirmeden alır getiririm”. İfrit’in hızı (cinler de ışıktan yavaş giderler) en fazla saniyede 300 bin km olsun.
Güneşe gitmesi sekiz dakika, Jüpiter’e gitmesi bir yıl, en yakın yıldıza gitmesi 4,3 ışık yılı (roketle yüzlerce asır). Samanyolunun ucuna gitmesi 27 ışık yılı, Andromeda falan filan evrenin ömrü tutacaktır.
Ama oradaki bir kul=HIZIR diyor ki: “Sen gözünü kırpıp açtığında burada hazır olduğunu bulacaksın” ve aynen de öyle oluyor.
Hani önünüzde şu anda masa boş, monitör yok. Refleksle gözünümüzü arada bir kırparız ya, o anda bir bakıyorsunuz monitör masanın üzerinde var olmuş ve veya tersi: monitor (Belkıs’ın tahtı) birden yok olmuş.
Bunun sırrı belli: Blok zaman EBEDİYETTİR. İki tik tak arası EBEDİDİR. Bizim şimdilerimiz sıçradığı (impuls yaptığı için) o ebediyetlerin farkında değiliz…
Hele ölüm anımız kesinlikle 309 yıl falan sürüyor dersem Allah’tan İTTEKA (korkmanızı) sağlamış olur muydum?
Zaman donduğunda nefes almak gerekmez. Çünkü nefes al-ver tik-tak’lara bağlıdır. Tiktak yoksa nefes almak da gerekmez.
Böyle bir ebediyet işte…
Blok zaman ya da kurşuni hiçlik. Herşey beklemede. Uzaydasınız. Size evreni tutuşturan bir kozmik primer (şıhab) gelip vuramaz, çünkü o da ışık hızıyla geliyor, siz de ışık hızıyla gidiyorsunuz. İkiniz de D U R M U Ş gibi oluyorsunuz.
Yani uzaydayım diye oksijensiz kaldım, ya da kozmik ışınlar beni öldürecek, ya da acıktım diyemezsiniz. Çünkü tik-tak yoksa yediğiniz son yemekte orada bekliyor. Yani toksunuz.
Blok uzaya eşlik eden blok zamana DEHR deniyor. (Ayettir) Dehr’in sahibi HIZIR’DIR. İki salise arasındaki ebediyette birden görünür ve sizin zamanınıza adapte olur.
Sonra gözünüzü kırpmayagörün, bir kaybolur ki akıllara sağlık. “Kapı kapalı, bu adam nereden geldi nereye gitti. Yarım aklımız da vardı o da ziyan oldu” diye hayıflanırsınız. Ama o arada monitör (Belkıs’ın tahtı) gelmiş oluverir işte…
-sohbetin sonu-
Hans von Aiberg, 21/10/2001 (011b/05)
Not: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.
önceki bölümü oku | 011b anasayfasına dön | sonraki CHAT’i (012) oku