Milat – İkiz kuleler – Zaman savaşı – Misal – Kehf ve Kalem suresi – Kuran – Alimler

<> selamlar slm 🙂

<> slm

<> selam :))

slm&slm sevgideğerler.

Geçen hafta ile ilgili sorularla başlayalım isterseniz. Miladı anlattık. Millenium dedik, iki kampusun “Zaman savaşlarının yansısı” dedik.

<> Geçen haftanın devamı olursa iyi olur.

<> bu windings yazı tipinin özelliği nedir? q33ny ve zig-zag için ilginç şekiller çıkıyor?

Onu soruşturdum. Binaya çarpan uçağın plakası değilmiş.

<> evet farklı isimler söyleniyor

Fakat bu rastlantıların bir mekanizması vardır. Yani rastlantı diye bir şey yoktur. Rastlantı olsaydı, Allah -haşa- olmazdı. Zaten biz de olmazdık.

<> peki windings bir alfabe mi, ne tür bir karakter seti?

<> Sembollerle kurulu

Onun asıl adı Zapf bumdings. Amacı eğlencelik olmaktan çok, bir tür şifre ya da kripto amacıyla oluşturulmuştu. Sonra Dingbats ve sonra da Windings oluverdi. Windows onu “En ergonomik” olarak betimledi.

Milat=Millenium, 26 Ağustos’tur. Zaman Zelzelesi sonucu kendiliğinden ortaya çıkan bir tarih. Üstelik Türk tarihinde de mümtaz/seçkin bir yeri var. Büyük zaferin öncesi.

26 Ağustos 1071 nedir?

<> Malazgirt

Evet…

Bunlar rastlantı mı bilmiyorum ama Düşman iki kamp için aynı tarih olarak başladı.

Bu düşman kamplar iki surede geçer ve iki kez MİSAL olarak anlatılır. MİSAL denince bu bizim işimiz.

İki BAĞ (Kamp, düşman kamp), biri Kehf suresinde geçiyor. (Emin değilim, sanırım 25. ayet cıvarında.)

Ayet numaraları verilirse buradan ben de bulurum. Fihristi olan BAĞ SAHİPLERİ diye ararsa bulunur belki.

Bulabildiniz mi?

<> 40. ayet

<> 18-Kehf/40: “Belki Rabbim bana, senin bağından daha iyisini verir; senin bağına ise gökten yıldırımlar gönderir de bağ kupkuru bir toprak haline gelir.”

<> 18-Kehf/32: Onlara, şu iki adamı misal olarak anlat: Bunlardan birine iki üzüm bağı vermiş, her ikisinin de etrafını hurmalarla donatmış, aralarında da ekinler bitirmiştik.

<> 18-Kehf/33: İki bağın ikisi de yemişlerini vermiş, hiçbirini eksik bırakmamıştı. İkisinin arasından bir de ırmak fışkırtmıştık.

<> 18-Kehf/35: (Böyle gurur ve kibirle) kendisine zulmederek bağına girdi. Şöyle dedi: “Bunun, hiçbir zaman yok olacağını sanmam.”

36, 37, 38, 39 ve 40’dan 46’ya kadar. Bir de kalem suresi 17 ila 33 arası ayetlerdeki “İKİ BAĞ SAHİBİ” var. Eğer bunların tamamını yazmak mümkün olsaydı konu çok daha iyi anlaşılacaktı.

Çünkü 32. ayet diyor ki: Onlara şu iki adamı MİSAL ver.

Misal olunca pas bize atılıyor.

45. ayet de öyle: Dünya hayatının MİSALİ diye başlıyor.

<> 18-Kehf/36: “Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Şayet Rabbimin huzuruna götürülürsem, hiç şüphem yok ki, (orada) bundan daha hayırlı bir akıbet bulurum.”

<> 18-Kehf/37: Karşılıklı konuşan arkadaşı ona hitaben: “Sen, dedi, seni topraktan, sonra nutfeden (spermadan) yaratan, daha sonra seni bir adam biçimine sokan Allah’ı inkar mı ettin?”

<> 18-Kehf/38: “Fakat O Allah benim Rabbimdir ve ben Rabbime hiçbir şeyi ortak koşmam.”

<> 18-Kehf/39: “Bağına girdiğinde: Maşaallah! Kuvvet yalnız Allah’ındır, deseydin ya! Eğer malca ve evlatça beni kendinden güçsüz görüyorsan (şunu bil ki):”

<> 18-Kehf/40: “Belki Rabbim bana, senin bağından daha iyisini verir; senin bağına ise gökten yıldırımlar gönderir de bağ kupkuru bir toprak haline gelir.”

<> 18-Kehf/41: “Yahut, bağının suyu dibe çekilir de bir daha onu arayıp bulamazsın.”

<> 18-Kehf/42: Derken onun serveti kuşatılıp yok edildi. Böylece, bağı uğruna yaptığı masraflardan ötürü ellerini oğuşturup kaldı. Bağın çardakları yere çökmüştü. “Ah, diyordu, keşke ben Rabbime hiçbir ortak koşmamış olsaydım!”

<> 18-Kehf/43: Kendisine Allah’tan başka yardım edecek destekçileri olmadığı gibi kendi kendini de kurtaracak güçte değildi.

<> 18-Kehf/44: İşte burada yardım ve dostluk, Hak olan Allah’a mahsustur. Mükafatı en iyi olan O, en güzel akıbeti veren yine O’dur.

<> 18-Kehf/45: Onlara şunu da misal göster: Dünya hayatı, gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, bu su sayesinde yeryüzünün bitkisi (önce gelişip) birbirine karışmış; arkasından rüzgarın savurduğu çerçöp haline gelmiştir. Allah, her şey üzerinde iktidar sahibidir.

<> 18-Kehf/46: Servet ve oğullar, dünya hayatının süsüdür; ölümsüz olan iyi işler ise Rabbinin nezdinde hem sevapça daha hayırlı, hem de ümit bağlamaya daha layıktır.

Bu kadar yeterli. Şimdi Kalem 17-33.

<> 68-Kalem/17: Biz, vaktiyle “bahçe sahipleri”ne bela verdiğimiz gibi, onlara da bela verdik. Hani onlar (bahçe sahipleri), sabah olurken (kimse görmeden) onu (mahsullerini) devşireceklerine yemin etmişlerdi.

<> 68-Kalem/18: Onlar istisna da etmiyorlardı.

<> 68-Kalem/19-20: Fakat onlar daha uykudayken Rabbinin katından (gönderilen) kuşatıcı bir afet (ateş) bahçeyi sarıverdi de, bahçe kapkara kesildi.

<> 68-Kalem/21-22: (Beri tarafta ise) onlar, sabah olurken: Madem devşireceksiniz, hadi erkenden mahsülünüzün başına gidin! diye birbirlerine seslendiler.

<> 68-Kalem/23-24: Derken: Aman, bugün orada hiçbir yoksul yanınıza sokulmasın! diye fısıldaşa fısıldaşa yola koyuldular.

<> 68-Kalem/25: (Evet, yoksullara yardıma) güçleri yettiği halde, onları yardımdan mahrum etmek niyet ve azmi ile erkenden yola düştüler.

<> 68-Kalem/26: Fakat bahçeyi gördüklerinde: Mutlaka yolumuzu şaşırmış olmalıyız! dediler.

<> 68-Kalem/27: Yok yok, doğrusu biz mahrum bırakılmışız!

<> 68-Kalem/28: İçlerinden en makul olanı şöyle dedi: Ben size “Rabbinizi tesbih etsenize!” dememiş miydim?

<> 68-Kalem/29: Rabbimizi tesbih ederiz; doğrusu biz (kendi kendimize) yazık etmişiz, dediler.

<> 68-Kalem/30: Ardından, kabahati birbirlerine yüklemeye başladılar.

<> 68-Kalem/31: (Nihayet) şöyle dediler: Yazıklar olsun bize! Gerçekten biz azgın kişilermişiz.

<> 68-Kalem/32: Belki Rabbimiz bize bunun yerine daha iyisini verir. Çünkü biz (artık) Rabbimizi (O’nun hoşnutluğunu) arzuluyoruz.

<> 68-Kalem/33: İşte azap böyledir. Ahiret azabı ise elbette daha büyüktür. Keşke bilselerdi!

Teşekkürler.

Görüldüğü gibi BAĞ (KAMP, PARK) ya da PAKT anlamına geliyor.

İki bağ iki (zıt) kamp demek.

Kampus=Park demek. Park=Borg=Burg=Burç demek. Bu sonuncusu Arapça KALE demek. Yani içeride bir kale, çevresinde ise koruğanların bulunduğu bir ekilir-biçilir bahçe gibi…

Bilirsiniz Parklar kent (Burg, Burç) yanında ya da içinde olur. Kamp’lar da SEYYARDIR. Karargah sabit, Ordugah ise SEYYARDIR. Ordugah=KAMP’dır. Park=Bağ ise sabittir.

Bu kadar ayrıntıya niye girdiğimi görebilirsiniz sevgideğerler. Allah’ın şanına böyle basit bir olayı anlatmak yakışmazdı.

Nitekim bu anlattıklarına  M İ S A L  demektedir. Misaller de bildiğiniz gibi Ankebut-43 içinde anlatıldığı üzere, Kur’an’ın EN EN EN ZOR tarafıdır.

İşte burada bu EN ZORU başaracağız. İnşallah.

<> 29-Ankebut/43: İşte biz, bu temsilleri insanlar için getiriyoruz; fakat onları ancak bilenler düşünüp anlayabilir.

Orada şöyle yazıyor: “Şu Allah’ın verdiği misaller var ya, onları tüm insanlara veriyoruz, ancak ALİM olan anlıyor.” bu tam birebir çeviri.

-devam edecek-

Hans von Aiberg, 26/09/2001 (002/01)

Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [  ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg’e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.

Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.


önceki CHAT’i (001) oku | 002 anasayfasına dön | sonraki bölümü oku

002-01-baglar

Bunları da sevebilirsiniz

Yorumlar