Prof. Dr. Süleyman Ateş bile el süremez! Çünkü elleri kirlendi: İzin istemeden, babasının malı gibi, bizzat RESSAM HANS AİBERG tarafından çizilmiş, dört yöne Allah amblemimizi, yani karasancak logomuzu, Ramazan ticareti gereği, Vatan gazetesinin verdiği dört ciltlik TEFSİRİNE çalıp kapak yaptı! En iyi müslüman bir hırsız olabiliyorsa, vay halimize.
O amblemi ben ilk kez KİT-SAN ve ALEM yayıncılık içinde, tüm HANİFLERE bayrak olsun diye, Paint programında çizdim. Onu TV reklamında ucuz malzeme olarak gördüğümde kahroldum. Yani şerefli karasancak,SÜFYANİZMİN kitabına AMBLEM olmuştu. Büyük bir talihsizlik. Paranın gözü körolsun, tutup da bu kutsal değerlerin noterden tastidikini alamıyorsunuz. O zaman da korsan kapıp götürüyor!
[] http://mcdn01.gittigidiyor.net/18588/tn30/185883691_tn30_0.jpg
<> Trade mark alamaz mıyız?
Almalıydık. Her çizdiğimiz yürütülüyor. Her yazdığımız da götürülüyor. Benim önerdiğim İslam revizyonları ve imajın Hanifleştirilmesi bile Diyanetin dilinde. Halbuki bizim en büyük düşmanımız DİYANET‘tir. Onu Yeşil Sermaye (ki ana ortağı İran ve Suudiler) yönetir.
Bizim en büyük düşmanımız Y.N.Öztürk oluverdi. Sitemizdeki yazılar, onun söylemiyle, her sabah STARgazetesinde yazılıyor. Hanifler yazdı denmiyor, Yaşar Hoca yazdı deniyor! Haniflerden HABERLERİ bile yok!
<> Bilgileri gizleme zamanı gelmedi mi?
Nasıl gizleyelim candaş? Bilgi ve Hidayete vesile olan her haniffing (Protest uyarı) insanlığın malıdır. Bu insanlığındır, ama benim logomu, benim karasancağımı, tutup da sen SÜFYANİ bayrağı yapamazsın.
Bayraktar Hoca da öyle! Alıyor bilgileri, satıyor Ramazan programlarında. Mayolu (bikinili) namaz kılınacağını söyleyen bendim. Bir de baktım ki bizim şaşı hocamız, bunu aynen kitabında kullanmış ve TV’lerde 10 bin dollardan konuşuyor.
Bu sitenin izleyicileri 430 kişi falan ya, içinde saydığım tüm isimler var. Biliyorsunuz benim adımın baş harfleri H.A. Kendime göre kübik bir grafik yapmıştım. İçinde de Allah’ın KUFİ olarak yazılmış grafiği. Kit-San’daki yazarın biriyle atıştım. Bir de baktım ki benim H.A. amblemi ters çevrilmiş. Olmuş A.H. Bilin bakalım kim bu hırsız?
[] http://3.bp.blogspot.com/_synsnCwp4KE/TOvuAoXiCEI/AAAAAAAABRE/rQOFG8YM93c/s1600/Ahad-b.jpg
<> Ahmed Hulusi?
Evet, kavgayı fırsat bilip, BENİM kendi elimle çizdiğim H.A. amblemini kendi malı yapıvermiş. Benim yazılmış ama yayınlanmamış piyasada olmayan kaç kitabım var? Alioğlu yayınevi, kitaplarımı gasbetmiş ve yayınlamıyor. Kitsan ve Alem ayrılırken de öyle oldu. Mirac serisinden ve Evrenin Sırları Sınırları serisinden iki kitap kayboldu.
İstanbul’da “Edoferon”u kendisine ortak etmem karşılığında bir avukat, 45 disk dolusu kitabımı alıkoydu. Bursa’da bir evli kadın, kendisiyle evlenmeme şantaj için, iki bilgisayar dolusu KİTABIMI çaldı ve sakladı. Haydi isbat et! Yine iyi niyetli bir avukat arkadaşımızın yazıhanesinden, bir KAPICI, benim kitapları (ki elimle bile yazılmış CİFİR vb. sayısız kitabı) alıp götürüyor.
O arkadaşım (Avukat Ahmet Ünsalan) şimdi çok üzgün ama, giden kitabın rayiç değeri 1 milyon USD’dir. Basit bir tedbirsizlik bana büyük yaralar ve zaman kaybı açtı. Şeytanın EN ÇOK UĞRAŞTIĞI KİŞİ BENİMderken az bile söylemiştim.
<> Peki kitaplar nerede şimdi?
Verdiğim isimlerde, sorduğunuz kitaplar! Bunun için on kadar Türkçe kitap yazdım. Üstelik diğer avukatın (Ahmet bey değil) eşi de DANİMARKALI bir hanım olup, benim sayemde müslüman oldu!
<> İyi de avukat olup kitapları nasıl alamıyor geri?
Adam gördü ki, yaptığım her Edoferon insanları iyileştiriyor, tutup bu kitapları bir yere sakladı ve bana şantaj çekti. O kitapları yazmam için de bana yazıhanesini açmıştı. Birgün bir geldim ki, kapı kilidi değişmiş. Adam Konya’ya kitaplarımı götürmüş, Haşim Bayram‘ı (Kombassan) bulmuş. Kitaplarımı pazarlıyor ve 60 Dollar da avans almış. (Haşim Bayram’ı biliyorsunuz. AMGT (Avrupa Milli Görüş) başkanı aynı zamanda.)
Utanmaz kadının biri “Benimle evleneceksin, ben sana 17 yıldır aşığım” diye histeri krizi geçiriyor. Ben evliyim, hayır diyorum, iki bilgisayar evden, SOYGUN ile kaçırılıyor. Daha önce de bir bilgisayarımı, çilingir getirterek, evime girip kaçırıyor. (Şahidimiz, buraya Kuru nick’iyle yazan candaşımızdır; olayın içindeydi; Süleyman Kuru)
Şimdi gördünüz mü, şeytan en çok kiminle UĞRAŞIRMIŞ! Ben bu çağda şeytanın en KORKTUĞUkişiyim, hiç kuşkunuz olmasın! Bütün belaları, ayartıp HIRSIZ yaptığı “Beyefendi ve hanımefendileri” başıma sarmıştır. Her yıl bunu yaptı durdu.
Şeytan’ın en çok korktuğu kişi tarihte İbrahim SS idi. Şimdi miras-velayet-veraset bizde ya! Şeytanı gerçekten görmek isteyen, bana takılsın. Benim “euzü besmele”me karşılık, en yakınımda dolaşan öğretmen, avukat, şu-bu kişilerin nasıl ŞEYTAN’A uşak olduklarını, nasıl hırsız olduklarını göreceksiniz. Benim de MELEKkadar tertemiz olduğumu göreceksiniz!
Haşim Bayram kitabımı kendi matbaasında bastırdı. Ama ben avukatın nereye gittiğini bildiğimden Bayram’ı uyardım. Dürüstmüş, 20 bin kitabımı basmasına rağmen, yayınlatmadığı gibi bir de imha ettirdi. Dürüstlüğünden ötürü kendisini minnetle anıyorum.
O kitabı basmam için tek şart “Erbakan Partisine aktif üye olduğumu açıklamak ve onun sağ kollarından biri olmaktan” ibaretti. Ben hiç satılmadım, beni hiç bir para satın almadı. O da alamadı!
Hep “euzü besmele” ile geziyorum. Şeytan bana zarar veremiyor. Ama çevremdeki kişileri, birer namussuz ve hırsız yapıyor. On kuruşa satılıyor insanlar. Dolayısıyla endirekt olarak zararını görüyorum. Şeytan, bu şekilde beni isyan ettirmeye çalışıyor.
Çok ünlü medyatik bir kadın, kendisiyle çıkmazsam, [eşimi] zehirleyeceği üzerine KUR’AN‘a el bastı. Bu yeni bir olay! Kendisine sadece yazın, turnede piyano çalmıştım. Hepsi bu! Başka hiçbir şey yok! Ben eski bir gazeteciyim. Üstelik Hans’ım. Benim medya şöhretlerine karnım öyle tok ki, neredeyse istifra edeceğim.
<> Bunca kötü deneyimden sonra, telefonuna bir kayıt teybi, yanına da küçük bir recorder alsan, bu pislikleri yargı önünde rezil edersin.
Kaç adres, kaç telefon değişti, saymakla başa çıkamazsın. O devirlerde bunlar yoktu. Devletten MİT‘ten başkası telefon dinleyip, kaydedemiyordu. Ve benim zamanım öyle değerli ki, bunlarla uğraşmak demek, bütün bu bilgi akışının durması demek.
Ben Bill Gates değilim ki departmentler kurup bunların başına HAFİYELER getirip hukuk savunmamı yapayım? Benim var olan kitaplarım HEP KORSAN! Bunlarla nasıl başa çıkacağımı devlet şöyle anlatıyor: “Türkiye ve Almanya gibi ülkelerde kitaplarının İRSALİYESİNİ zapt ettireceksin. 6 bin yayınevinde satılıyor bu kitaplar”.
Ben gideceğim tek tek “senetleyeceğim”. Yani Türkiye’yi Doğubeyazıt’tan Edirne’ye sürekli gezeceğim ve irsaliye kovalayacağım. Sonra korsanları böylece bulup, gelip devlette dava açacağım? Olmayacak dua bunlar. Hans Aiberg bunlarla mı uğraşacak?
<> TC uluslararası tahkime imza koydu, biz hallederiz, yeter ki elde kanıt olsun.
TC tahkime imza koydu ama mesela “Zaman Gezmenleri” adlı korsan kitabım için HİÇBİR ŞEYyapamadı. Adamlar birebir benim kitabımı yayınladılar. Devlet, adalet ve tahkimlerin tümü SEYRETTİLER!Tahkim kurumları falan yok!
Onlar, mesela Rum olursun, Türk tarafından kovulmuşsundur; dava açıp kazanırsın, Türkiye de sana öder. Tahkim böyle şeyler içindir… Yazık ki, insanoğlu benden bugüne kadar, 1985 ila 2003 yılı arasında, yemin ediyorum, HAZIR 200 kitap alabilirdi, 7 veya on tane değil!
Avukat diyorum, Mühendis, Öğretmen diyorum, Eczacı Kadın diyorum. Bu meslekler HIRSIZ ise, buna dünyanın en masum adamı Hans ne yapsın? Bunlar entellektüel değil mi? Bunlar cahil değiller! Başka hangi meslek grubuna güveneceksin? Onun için geçmiş geçmiştir.
Beyler hanımlar o kitaplarımı, öylece “GASP” etmişlerdir ve niçin sorusuna, “ZEVK İÇİN” diyorlar. Bir daha yineliyorum: “ZEVK İÇİN” diyor. Onu yayınlayamayacağını da biliyor.
Hans von Aiberg, 9 kasım 2003