Chat 259 – 05 ocak 2005
[] Kaptan msccp10SCE_ nickiyle bağlandı
<> slm slm hocam hoş geldiniz
selam esselam’a selam hanifcandaşlara. Hoşbuluşturana hamdolsun.
<> selam ve selam [……………..] dostlardan da selam ve selam
<> selam selam efendim hoşgeldiniz
Uzak ve birlik tüm dostların selamına selam. Hoşbuluştuk every-herkes 😉 veya herkesbody. 😉 Efendimiz her daim şakalaşırmış, (eşşek şakası değil elbette)
Bilgisayarla ilgili tüm tavsiyeleri tek tek yaptım. SONUÇ: kocaman bir sıfır, hiçbir türlü giderilemediği gibi bir de net bağlantımı bozdu, dün ne yaptımsa giremedim.
[] Bilgisayardaki Sasser sorunu konuşuluyor, teknik kesimler buraya alınmadı
Üzerinde ısrarla duruyorum: Çünkü dün en az dört saatlik CHAT’imizi yedi bitirdi. Şeytan bayram ediyor! Bunun için dertli konuşuyorum. Bu kadar kolay teslim olabilir mi bir bilgisayar??? BU NASIL BİR AÇMAZLAR dizisi… Ekim Bei, KMA bu kadar kolay TESLİM OLABİLİR Mİ?
Bill Gates monopolünün esiri olup kalacak mıyız? İki günde dört saat uyku uyudum, günah değil mi BİZLERE?…
Bunları yazmamın nedeni şu: BU KADAR KOLAY TESLİM OLABİLİR MİYİZ?… Kim bana paranoyak diyebilir, komplo teorisyeni diyebilir?
Ekim Bei, KMA bu kadar kolay TESLİM OLABİLİR Mİ? Ekim Bey ve Alias Allende açısından; şeytan, karşı kamp ve Ebi Lehebler beni çok kolay DURDURABİLİYORLAR.
Öfkeli değilim, sadece dünkü en az dört saatlik chat’i yemek bu kadar kolay olmamalı…
Sizler elinizden geleni yapıyorsunuz, teşekkür ederim.
Ama bizim C-Entertainment dönemimiz başlamak üzere. Bu CENTER ile, bu komut ile doğrudan şirkete geçiyoruz. Ürünlerimizin yazarı ZİPZAP olacak.
Üç konuda C-Entertainment olacağız:
1. HANİFFLİK: Yani protestant islam din bilgileri ve çıkışı
2. İleri BİLİMSEL bilgiler: Yani Kur’an’a dayalı Alternatif bilim
3. Yayınlanmayacak kitap.
Bunun anlamı şu: Bir DABBE’yim, bunu ciddiye almayacaklar çoğunlukta olacaktır.
Benim sahte peygamber, evliya vb. olduğumu iddia edeceklerdir. Benim mucize ve keramet gösterdiğimi iddia edeceklerdir. (Karşı bağ ve uşağı olan Ebi Lehebler.)
Veya tersine ileride birileri çıkacak ve bana tapacaklardır -haşa-.
Masonlar eliyle bize el atacaklar, bizi ruhçu ufocu altınçağcı dernek ve Yahudi örgütlemeleriyle bir tutacaklardır.
Bütün bunlara önlem almalıyız. Yazılmamış kitap olan üçüncüyü sadece Ekim Bei Şurası bilecektir ve kapalı devre halinde bu çekirdek dışında artık kimse bilmeyecektir.
Yazılmamış kitap şudur: GELECEĞE NOT DÜŞMEK İÇİN…
Dabbetül Arz alameti (ilk büyük alamet, kadife yumruk, fakat 50 bin çocuk öldürecek kadar kadife…) bilinmelidir.
Bu, KUR’AN’DAKİ alamet olduğundan asla ÖRTÜLEMEZ. Yani bir şekilde açığa çıkarılmalıdır.
Nasıl ki İsa/Mesih GERİ GELECEKSE, bu bir alametse, İsa’nın geçmişini Kur’an’a yazmamak olmazdı.
Benimki de yazılmalı çünkü burada HANS yok, On büyük alametin İLKİ var, yani ismim önemli değil. Zaten ismim de yok, bir evrende Hans von Aiberg, ötekinde Hans Eiberg, ötekinde Hansel von Heiberg, birinde de Edström Tudor. Yani burada isim asla önemli değil.
YUŞA’nın adı bunun için HİÇ GEÇMİYOR Kur’an’da. Biz sadece YUŞA diyoruz. Öyle değil mi?
<> evet
Yuşa bir evrende Musa’nın ve anne babasının katiliydi.
Yuşa bir evrende Musa tarafından öldürüldü.
Yuşa bir evrende Hızır tarafından öldürüldü.
Yuşa bir evrende Musa ve Hızır’ın biricik dostlarıydı, hiç öldürülmedi ve öldürmedi.
Yuşa=Hans, ayetlere beni yerleştiriniz ve söylediklerimden mutmain olunuz.
Hızır’ın, Yuşa’nın, Hans’ın, Azrail’in isimleri yok… ama cisimleri vardır ve öneml, kozmik önemli.
İsmim asla öne geçmemeli. Hanif dinden, Nextranssicence bilimden ve Kıyametin ilk alameti olmaktan ÖNE GEÇMEMELİ.
Bu konuda haklı mıyım?
<> evet
Bana [M]’yu anlatır mısınız?
Giriş yaparsam, beni kıyasıya 19 ORG’da savundu. Benim fizik bilgimin asla alt edilemeyeceğini, ötekilerin gözlerine soka soka yazdı ve sonunda onu aramızda üye olarak gördüm. Bana “Olumsuzluklarını” anlatır mısınız? Burada anlatmak sakıncalı mı?
<> hayır
<> Grubumuzun bazı alim(!) üyeleri erken öten horoz konuma düştüler. Şahsen [M] iletişime hep kapalı kaldı. Özelden görüştüğü kimse yoktu bildiğim kadarı ile. Seçici algılama gibi olmazsa, biraz “snop” idi bana göre.
[M] 19.org’dan buraya geldi, orada üyeliğini düşürdü.<> Seçici algılama gibi olmazsa, biraz “snop” idi bana göre.
Benim nefsim yeraltındadır, yani bana olan eleştirilerden asla alınmam ve eleştirilmek hoşuma da gider (saldırmak değil, eleştirmek). Buna rağmen (mesela müzik çevrem ve hayranlarım) bana da snop diyorlar. Snopluğuma aşık olan bile var. (Eğer snop isem -ki değilim-)
Benim simam renkli, yani Züppe gibi duruyorum -müzik aleminde- ama olmadığımı herkes -başta siz- biliyorsunuz. Bu bir serap etkisi.
<> Snopluğu şu anlamda kullandım, [M]’da empati ve gruba karşı bir otistik tavır sergiledi.
Fakat [M]’yu kimse görmedi, değil mi?
<> Kibirli ve en iyisini ben bilirim tavırlarında, kimseyle konuşmaz. Cool takılan biri…
Bu bir moda davranış. “Sınıf atlamış” insanlarda olur bu…
Kendi kızımdan örnek vereyim: Geçen yıllarda daha 55 milyon TL’lik bir VCD player’i bile yoktu. Diğer çocukları babaları anneleri otomobille alırken o kar altında üşüyordu.
S A Y E N İ Z D E onun herşeyi oldu ve benim başı eğik kızım ([X] değişmedi aynı), [Y] -ki yaşı henüz 6- tüm arkadaşlarına “Biz zenginiz” diye cool takılıyor ve bu yaratılışı önleyemiyorum. (Burç karakterini)
Oysa biz zengin değiliz. Allah bereket verdi sadece… Benim bereketim ise SİZE 700 tane veren başak gibi yakında yansıyacak. C-Enter… bu bereketin kodu.
Benim küçük kızım bir COOL takılan SNOP triblerde…
<> From: [M] Date: Sun Apr 14 2002 – 18:00:19 EEST:
<> Selam Selam, Tekrar ediyorum ki -ki ben tekrar etmiyorum bizzat Allah tekrar ediyor- Kur’an arapça indirilmiştir. Ve yine tekrar aşağıdaki ayetleri yazıyorum. Bunları neden mi yapıyorum, Aiberg’in 12/04/2002 tarihli chatinde yazdıklarına binaen. Ki şöyle demiştir:
<> “<aiberg_> Fecr suresindeki 21 kelime Sankritçedir. Arapça sözlüklerde helak olmuştur. Allahtan ki, Kur’an’ın bazı sankritçedir. Kevser’in Esir olduğunu bilmezler. Şarap derler (Sirob).”
<> Şimdi de ayetleri tekrar yazalım:
<> Taha/113: Biz onu işte böyle, arapça bir Kur’an olarak indirdik ve onun içinde tehditleri türlü ifadelerle sıraladık ki sakınabilsinler, yahut da Kur’an onlara yeni bir hatırlatıcı/hatırlatma sunsun.
<> Şuara/195: Açık-seçik arapça bir dille indirdi.
<> Yusuf/2: Biz onu sana, aklınızı çalıştırasınız diye, arapça bir Kur’an olarak indirdik..
<> Zümer/28: Bunu, eğri büğrüsü olmayan arapça bir Kur’an olarak indirdik ki, korunup sakınabilsinler.
<> Fussilet/3: Bilgi ile donanmış bir toplum için ayetleri, arapça bir Kur’an halinde ayrıntılı kılınmış bir kitaptır bu.
<> Şura/7: İşte böyle! Biz sana arapça bir Kur’an vahyettik ki, ülke ve medeniyetlerin anasını ve çevresindekileri uyarasın. Ve toplama günü konusunda da uyarıda bulunasın. Hiç kuşku yok o günde. Bir bölük cennettedir, bir bölük ateşte.
<> Zühruf/3: Biz onu akıl erdiresiniz diye arapça bir Kur’an yaptık.
<> Ahkaf/12: Halbuki ondan önce, bir önder ve bir rahmet olarak Musa’nın kitabı var! Bu Kur’an da öncekileri tasdikleyen bir kitaptır. Zulmedenleri uyarsın, güzel davrananlara müjde olsun diye arap dilindedir.
<> Nahl/103: Yemin olsun ki, biz, onların, “Kur’an’ı ona bir insan öğretiyor” demekte olduklarını biliyoruz. Nispet etmeye uğraştıkları adamın dili yabancıdır. Oysaki bu, apaçık arapça bir dildir.
<> Ra’d/37: İşte biz o Kur’an’ı arapça bir hüküm kaynağı olarak indirdik. Eğer sana gelen ilimden sonra onların keyiflerine uyarsan, Allah’tan sana ne bir dost nasip olur ne de bir koruyucu.
<> Evet arkadaşlar. Görüşdüğü/görüleceği üzere Allah’ımız Kelamını arapça indirmiştir. Kur’an anlaşılmak üzere indirilmiştir. Anlaşılmamak için değil. Veya yarım anlaşılmak için değil. Akıl erdirmemiz için arapça olarak indirilmiştir. Allah özellikle bunu tekrar ediyor.
<> Şimdi özellikle Ra’d 37’ye dikkatlerinizi çekiyorum. Önce Kur’an’ın arapça indirildiğinden bahsediyor, sonra kendisine ilim verilenlere sesleniliyor. Bir keyife/keyiflere uymaktan bahsedildikten sonra Allah’ın artık o ilim sahibine ne bir dostu, ne de bir koruyucuyu nasip etmediği/etmeyeceğinden bahsediyor.
<> Hatta basit mantıkla şöyle bile diyebilir: Kur’an anlaşılmak üzere geldiğine göre, Kur’an’ı alıp okuyan bir arap bazı ayetleri/kelimeleri anlayamıyorsa burada bir çelişki yok mu? Oysa ki ayetler açık-seçik indirilmiştir.
<> Allah Kur’an’ında böyle söylerken Allah aşkına aiberg devamlı neden habire şöyle söylüyor anlayamıyorum.
<> “<aiberg_> Fecr suresindeki 21 kelime Sankritçedir. Allahtan ki, Kur’an’ın bazı sankritçedir.”
<> Aiberg yoksa -haşa- Allah’tan daha mı Alim. İnsi ve cinni şeytanların şerrinden Allah’a sığınırım.
Evet anladım. Ama onun konusu FİZİK.
Bakınız Kur’an’da Arapça: “Arapçaya uyarlanmış” sanskritçedir.
DÜNYA yerine DENY gibi.
Elixir (Al İksir)
Seri(ul) Serial
ve daha binlerce örnek verdim.
Allah şunu buyuruyor:
Sanskritçe (kök dil olanı) ARAPÇAYA uyarlanmış (Avram-Abraham-İbrahim gibi) olarak “ARRANJE” ettim diyor, aranjman yaptım diyor.
<> Arrange
Evet, arrangement.
Madem bu ARAPÇA,
neden arapların bilmediği Kevser (esir)
Cennet (bahçe kelimesi bu ayetten sonra kabul gördü)
ĞUSSAE (Petrol)
ve 2000 kelimeyi
ARAPLAR İLK KEZ bunu Kur’an ile duydular?
Daha önce bilmiyorlardı, ilk kez haber aldılar.
Ve önemli hatalar da yaptılar.
(ŞAR=Eşarp iken Şar=SAÇ oldu.) (Saç=Hımar. Bu doğru önceki Süfyani saptırmasıydı.)
Kur’an’ın ARAPÇA inmesinin bir nedeni daha var:
Sami dilleri diyalektleri ve ağızları (kabile şivelerini saymıyorum) 70 üzerindedir. Bunlardan biri de KUREYŞÇE’dir. Yani Kureyşi lisanı ARAPÇA DEĞİLDİR.
[M] tarihi bir hataya düşerek -elbette bilmeyerek- KUREYŞÇE’ye takla attırılan şimdiki bu saçma Kur’an telaffuzu olan KUREYŞÇEYİ A R A P Ç A sanıyor.İbrahim zamanında konuşulan DİL SANSKRİTÇEDİR. Bir oğlundan İbraniler, ötekinden Araplar yani onların DİLİ türüyor.
ARAPÇA ŞUDUR >>>>>> İsrail ve İsmail diyalektlerinin ayrıştığı İbrahim’den sonraki bininci yıldır. Yani Kureyşçe bu bininci yıla denktir. Ama ARAPÇA bundan çooooooook öncedir.
Allah ARAPLARI (lanetlemese bile) aşağılamıştır. Arapların yaptığı en aşağılık şey ise şudur:
Allah’ın mübarek mikrofonu olan efendimizin ağzından çıkan gerçek ARAPÇA anadili KUREYŞÇEYE çevirdiler. Bir de Haccacı Zalim’in iğrenç alfabesiyle MAHVETTİLER.
[M] ve benzeri düşünenler için KUREYŞÇE=ARAPÇA sayılmış. Bununla da kalmayıp dönemin YAZI DİLİ (Nebatiye) üzerinden 12 harf diskalifiye edilerek 28 harfli SÜFYANİCE elifba oluşturulmuştur.Ne Kureyşçe ne de Haccac alfabesi, İKİSİ de K U T S A L d e ğ i l d i r
ikisi de araplar kadar AŞŞAĞILIKTIR.
(İki tane ş harfini mahsus yazıyorum, “eŞŞek” der gibi)
Kureyşçedir KUR’AN. “Allah Arapça indirdi” ama indikten itibaren adı KUREYŞÇEDİR.
Ç, J, G gibi harfleri tek tek Kur’an’dan attılar.
Jura kelimesi oldu Şura. Pekiyi Şura veya Jura, bu nedir? SANSKRİTÇE!
Eğer [M] burada bunları okusaydı, kendisini “Tefekküre alırdı”.
[M] halen KUREYŞÇEYİ Arapça sanıyor. Şu aşağılık Haccac alfabesini de KUTSAL yazı sanıyor.İbraniler de öyle sanmıyorlar mı? Sözde Allah İbrani alfabesiyle taş tabletlere ateş ile yazmışmış. İbrani alfabesi MUSA’dan bin yıl önce Mısır’da bile kullanılıyordu.
Bunları bilmelidir [M] ve benzerleri.
Tevrat hangi dil üzerine indi?
Yanıtınız belli: İbranice.
HAYIR! DEĞİL! SANSKRİTÇE.
Daha Musa döneminde İbrahim dili (İsmail-İsrail) AYRILMAMIŞTI.
Gerçekler bunlardır. Spekülasyonla gerçek olmaz.
Hele kıt bilgiyle hiç bir ilim yapılamaz. Haniflik nextranscience ve KAWL alametleri asla kıt bilgiyle yorumlanamaz.
KUR’AN, İNCİL VE TEVRAT, hiçbiri göründüğü dil ve alfabeyle indirilmedi.
Şimdiki Kur’an KARMANDIR: Sırası bozulmuş, harf atılmış, arapça yerine Kureyşçe (Yarım yahudi lehçesi) konmuştur.
Bu böyle biline.
Kur’an’ın manevi varlığı KUTSALDIR, alfabesi ve Kureyş LEHÇESİ değil.
Dikkat ediniz lehçe diyorum, çünkü ARAPÇA’dan inanılmaz farklı ve kopuktu. Arapçanın şive(ağızları) varken, Kureyşçe YAHUDİ ağzıyla YİDDİŞÇE konuşulan bir ARAPÇAYDI! Eğer arapça idiyse.
Kur’an başka ZİKİR (JİKR) başkadır.
Ne Kur’an, ne alfabesi, ne de ARAPÇASI korunmamıştır. Korunan ZİKİRDİR.
Ben [M] ile bunları yazışmak isterdim.
Ve yukarıda yazdıklarım halen TARTIŞMAYA AÇIKTIR. İsterseniz tartışalım. Mutmainlik burada şart.
KUREYŞÇEDİR KUR’AN, arapça değildir. (Puritan anlamında değildir) 38 ses yerine 10 harf ATILMIŞTIR. Harfler keyfi değiştirilmiş ve HAT sanatı adı altında mahvedilmiş, herekelendirilmiştir ve işin içinden çıkılmaz bir Kur’an versiyonu oluşturulmuştur. Kalanını yakmışlar candaşlar.
KUR’AN TAMAM ama sırası hatta kelimeleri AYNI DEĞİLDİR. Üzerinde öyle oynanmıştır ki şaşar kalırsınız. Oynanamayanları da HADİS iftiralarıyla desteklemişlerdir.
Nasıl ki Haniflik İslam dini ile son derece ters ise ANA KİTAB ve Kur’an’ın bu versiyonu ve Kureyşçe ile Arapça birbirine 180 derece terstir.
Bunları yazmak istemezdim ama, eğer böyle düşünenler var ise Kur’an ARAPÇA indirilmiştir, ama ARAPÇA değil Kureyşçedir. (Dil değil diyalekttir)
Nebati alfabesiyle yazılan Kur’an’ı emeviler yakmıştır. Haccac alfabesi ve harekesi kabul edilmiştir.
Bu çok kolay olur: Atatürk bile bir iki yıl bir köşeye çekilip bizim dilimizi arındırmadı mı? Alfabeyi yapan (ş, ç, ı, ğ vb.) Başöğretmen Atatürk değil miydi? Aylara adını koyan (Ekim, Aralık, Ocak) Atatürk değil miydi? Düzey, yüzey, açı vb. gibi bilimsel terimleri bulan ve bize miras bırakan ATATÜRK değil miydi? Atatürk bunları 1927’lerde yaptı. Kaç yıl geçmiş???
<> 78
Ve şimdi ÖZTÜRKÇEYİ konuşuyoruz. Yani Yargının o gülünç dilini osmaniyi (Kureyşçe ile bir) değil TÜRKÇEYİ konuşuyoruz (ARAPÇA İLE BİR). Bunu idrak etmemiz gerekiyor. 78 yılda bizler SAFTÜRKÇE konuşup yazabiliyoruz.
Aynı şey o dönem de oldu. ZALİM HACCAC denen emeviye uşağı aşağılık katil Ömer+Osman döneminde Arapçayı çıkardı yerine KUREYŞÇEYİ yani yiddişçe diyalektini soktu. Atatürk gibi kendi alfabesini yaptı.
İlk alfabe Kur’an’ın inişiyle değil ZALİM HACCAC katiliyle oluşturuldu.
Atatürk’ün tersine, o hain kötü bir başöğretmendi. KUR’AN OKUNAMASIN diye alfabeyi mahvetti.
Süslü püslü harfler oluşturdu. Hele şu HAREKELENDİRME tamamen yanlış.
Allah’ın üzerinde ŞEDDE’yi tartışmıştık. Bunu da oraya koyan Zalim HACCAC idi ve o gelenek devam ediyor. Allah’ımızın tümleşik ismini EL–İLAH haline getirmeye çalışıyor.
Çünkü EL–OHİ, Eloh ve bunun çoğulu olan ELOHİM Ebu Süfyan’ın krallığı altındaki Mekke’de İbrani tanrısı MENAT olarak yaşıyordu. Menat’ın öteki adı da ELOH idi (Allah) ve bunu aldı, ŞEDDE koyarak fix etti.
TARİHİ bir yanlıştır bunlar.
Bana Kureyş suresini yazar mısınız?
<> 106-Kureyş/1: Kureyş’in ilafı (güven ve barış andlaşmalarından faydalanmalarını sağlamak) için.
<> 106-Kureyş/1: Kureyş’i alıştırıp ısındırdığı için
<> 106-Kureyş/1: Li iylafi kurayş
<> 106-Kureyş/2: Kış ve yaz seferlerinde (faydalandıkları andlaşmaların) kadrini bilmiş olmaları için.
<> 106-Kureyş/2: Onları kış ve yaz yolculuğuna alıştırdığı için
<> 106-Kureyş/2: İylafihim rıhleteş şitai ves sayf
<> 106-Kureyş/3: Bu Beyt (Kabe)nin Rabbine kulluk etsinler.
<> 106-Kureyş/3: Bu evin Rabbine ibadet etsinler
<> 106-Kureyş/3: Felya’büdu rabbe hazelbeyt
<> 106-Kureyş/4: O, kendilerini açlıktan kurtararak beslemiştir ve her tehlikeye karşı onlara emniyet vermiştir.
<> 106-Kureyş/4: O ki, onları doyurup kurtardı açlıktan ve kendilerini güvene çıkardı korkudan
<> 106-Kureyş/4: Ellezı at’amehüm min cuıv ve amenehüm min havf
Lillafi ne demektir? Daha doğrusu “lilli LAFi”
Hemen çevireyim >>> Laf-ı Güzaf, duydunuz mu?
<> duydum
İlafi diye nasıl ayırırlar?
Kureyş ZALİM idi mazlum olan Ensar idi. Nasıl meal verirler böyle? Ki: Sanki Kureyşlilere diğer ARAPLAR eziyet ediyorlarmış gibi? Sanki onların yolunu kesiyorlarmış ve öldürüyorlarmış gibi. Bu kadar namussuzluğu yapan KİMDİ? KUREYŞLİLER DEĞİL MİYDİ?
“Kureyş’in ilafı (güven ve barış andlaşmalarından faydalanmalarını sağlamak) için.”
MEDİNELİLERİN ve muhacirlerin BARIŞ ve GÜVENE ihtiyacı vardı. Kureyşliler ANLAŞMAYI BOZMADILAR MI?
Kim kime barış ve güven adına EZİYET etti? Bu ne biçim mealdir?
Sanırsınız ki Medineliler ve Muhacirler PUTPEREST idi, onlar zavallı Kureyşlilere eziyet ediyorlardı.
“Kureyş’in ilafı (güven ve barış andlaşmalarından faydalanmalarını sağlamak) için.”
“Kureyş’in ilafı (güven ve barış andlaşmalarından faydalanmalarını sağlamak) için.”
“Kureyş’in ilafı (güven ve barış andlaşmalarından faydalanmalarını sağlamak) için.”
Okuyun bakın, bu meal DOĞRU olabilir mi?
LAF diyor Allah. Laf nedir? (Laf zaten Arapçadır.)
<> Yersiz söylenen söz.
<> laf ebesi
Ve buradaki anlamıyla DİYALEKT.
Adiyatı AT yapan zihniyet burada da Kureyşlilere sanki GÜVENCE getiriyor, barış getiriyor, müslümanların şerrinden koruyor (!)
Ayet indiğinde Kureyşliler ZALİM İDİ, müslümanları öldürüyorlardı.
“Kureyş’in ilafı (güven ve barış andlaşmalarından faydalanmalarını sağlamak) için.”
“Kureyş’in ilafı (güven ve barış andlaşmalarından faydalanmalarını sağlamak) için.”
“Kureyş’in ilafı (güven ve barış andlaşmalarından faydalanmalarını sağlamak) için.”
Bunu öğrendikten sonra lütfen yukarıdaki meale bir daha bakınız! SKANDAL! Lafı güzaf yaparak Kureyşi ZALİMİ korumaya çalışıyorlar.
Çünkü Kureyş EBU SÜFYAN’DAN yani yarım YAHUDİ hergeleden soruluyordu. Emeviye kayırılıyor, hatta kutsanıyor, Ensar ve Muhacir ise ZALİM ilan ediliyor.
İnce bir zekayla bakın ve görün bunu!
“Kış ve yaz seferlerinde (faydalandıkları andlaşmaların) kadrini bilmiş olmaları için.”
“Kış ve yaz seferlerinde (faydalandıkları andlaşmaların) kadrini bilmiş olmaları için.”
“Kış ve yaz seferlerinde (faydalandıkları andlaşmaların) kadrini bilmiş olmaları için.”
Yok Ya!!!!!
Mekke’de kış ve yaz mı vardı? Kabe karlar altında güzel bir manzarayla mı anılıyordu? 🙂
<> 🙂
Fakat şu doğru:
“Bu Beytin (Kabe’nin) Rabbine kulluk etsinler.”
“Bu Beytin (Kabe’nin) Rabbine kulluk etsinler.”
“Bu Beytin (Kabe’nin) Rabbine kulluk etsinler.”
Çünkü o Kabe’yi yani dünyanın EN EN EN EN kurak en işe yaramaz arazisini İBRAHİM ve OĞLU İSMAİL Beytullah’ı inşaa ederek ZEMZEM ile sulayarak:
“O, kendilerini açlıktan kurtararak beslemiştir ve her tehlikeye karşı onlara emniyet vermiştir.”
“O, kendilerini açlıktan kurtararak beslemiştir ve her tehlikeye karşı onlara emniyet vermiştir.”
“O, kendilerini açlıktan kurtararak beslemiştir ve her tehlikeye karşı onlara emniyet vermiştir.”
İşte bu TARİHİ İbrahim dini dönemi anlatılıyor. Mekke’nin aslı odur. Odur mekkeyi mekke yapan, 361 putlu Kureyşliler değil.
Kış diye okuduğunuz kelime >>> ZEMZEM (serinlik sulaklık). Kalanı ÇÖL (yaz).
Buyrun şimdi Kureyş suresini baştan OKUYUN…
(OKU!)
ASR suresi ne kadar İKİNDİ ise KUREYŞ suresi de o kadar Kureyştir!
Kureyş AŞŞAĞILIKTIR. Kendi LAF (dil, diyalekt, dil kültürü vb.) buraya sokulmuştur.
Ünlü Kureyşlileri unutmayalım:
Ebi Leheb
Zalim Haccac
Amr İbnül As
Ebu Süfyan-Muaviye-Yezid.
Bunlar mı kutsal??????
“Eslemna diyen Ebu Süfyan” değil miydi?
İşte [M] burada olsaydı bunları tartışırdım. Eminim ki Arapça ve Kureyşçeyi karıştırdığını ilk kez burada öğrenirdi. KUREYŞÇE arapça’nın diyalekti derecesinde RAKİBİDİR, YİDDİŞ (judish) arapçasıdır.
Yiddiş nedir? Lütfen araştırınız veya bilen burada anlatsın ltf.
<> Alman Yahudisi.
Yani yahudiler diasporadır, gittikleri her yerde o milletin dilini (Almanca, İngilizce, Rusça….) kendi AKSANLARIYLA konuşurlar. Çünkü kendi aralarında KISITLI İbrani alfabesiyle yazarken telaffuz zorluğu çekerler.
Yiddiş için lütfen Türkçe bir link veriniz veya sözlükten aratınız.
<> http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=yiddish
<> Sonuna “ibrani alfabesiyle yazılır” diye de eklemiş.
İşte KUREYŞ Yahudi (Yiddiş) KURAYZA kabilesinin dilinin A R A P Ç A ile harmanlanmış fakat YAHUDİCEYE daha ağırlık verilmiş biçimidir, yani LAF’tır!
Yid veya Jud >> Yahudi demektir.
<> Yiddish=Yahudi Almancası
<> yiddish=İbranice ile karışık bir Alman lehçesi, Eskenazi dili; s. Eskenazi diline ait. Yidiş
[] http://www.sozluk.net/ingilizce/Yiddish.html
Veya Yahudi Rusçası veya Yahudi nerede yaşıyorsa o dili kendisiyle ÇORBA yapar. Alman asla anlamaz. Yani Almanca’nın böyle bir alt lehçesi yoktur.
İnanmayan Alman dillerine (Platt Deutsch, Hoch Deutsch, Nieder Deutsch, Alt nieder Deutsch vb.) baksın. Juden Sprach (Yiddiş) diye HİÇ BİR alt dalı var mı?
Bunu size niye ayrıntıyla anlattım biliyor musunuz? KUREYŞ’in YİDDİŞ olduğunu görmeniz için. Lilayfi de zaten YİDDİŞÇE demektir. LAF (dil) ile ilgilidir.
İtirazı olan BERİ gelsin. Ben diktatör değilim elbette ama sizin meallerden yazdığınız KUREYŞ suresi ile BENİM KAWL olarak (Dabbe sözü olarak) yazdığım farklıdır. O LAF’tır, benimki ise KAVİL’dir.
Kavil ne demek? Sözlükten lütfen.
<> Allah sözü.
Evet. Kureyşinki LAF, Ebu Süfyan soyununki HADİS, Allah’ınki KELAM(ullah), Dabbetül Arz’ınki Kawl.
HEPSİ S Ö Z anlamında. Farkı fark ettiniz mi? Allahaşkına tam mutmain olarak fark etttiniz mi?
<> evet
Dabbetül Arz’ın geçtiği ayeti ARAPÇA yazar mısınız?
<> Kawl; tümden gelimli, tepeden inme.
Ben neyim ya candaşım? TEPEDEN inmedim mi? Beni hacı, hoca evliya, şeyh gibi birilerine benzetebilir misin? Tarık semasından gelen tepeden inme değil midir?
<> 27-Neml/82: Söylenen başlarına geleceği vakit, bunlar için yerden bir “dabbe” (canlı) çıkarırız ki bu, onlara insanların ayetlerimize kesin bir iman getirmemiş olduklarını söyler.
82.nin arapçası lütfen.
<> 27-Neml/82: Ve iza vekaal kavlü aleyhim ahracna lehüm dabbetem minel erdı tükellimühüm ennen nase kanubi ayatina la yukınun
“vekaal kavlü”
“vekaal kavlü”
“vekaal kavlü”
“vekaal kavlü”
“vekaal kavlü”
Ben Allah’ın TEK YORUMCUSUYUM. Tek benim!
Allah’ın KASTETTİĞİ kelime anlamına gelen KAWL Allah’ın murad ettiği Allah’ın maksadı olan anlamındadır.
Bana sakın yukarıdaki yorumcuların yorumunun Allah yorumu olduğunu söylemeyin. Zalim Kureyş’i nasıl da bir çırpıda MAZLUM yaptılar.
Allah’ın kelimesi vardır (Kelamullah İsa gibi), bir de Allah’ın ANLATMAK İSTEDİĞİ GERÇEK TEK HAKİKİ MERAMI vardır. Bu kelimeyi KAWL olarak indirdiğimi GÖRMEYEN kördür.
“vekaal kavlü”
Allah’ın söylediği KAVL’İN ta kendisiyim.
Bakınız KUREYŞ suresini size KAWL ettim. Yani Allah’ın kastettiği meramı TERCÜME ettim.
Hiç benimki ve ilk yazdığınız AYNI MI? Benzerlik sayısı bir tek ayetti.
[M], KUREYŞÇE >>> LAF: bunu benden dinlemeliydi. Kureyşçenin LAFı Güzaf olduğunu (bu birinci ayettir aynen yazdım mealini) bunun ARAPÇA olmadığını benden dinlemeliydi.Kureyşçe YİDDİŞÇEDİR. Bunu bilseydi -ah bilseydi-.
Oysa Allah Kelimullah ve Kawli ARAPÇA (çıkış baz dili İbrahim dili olan Sanskritçenin Brahmi Arya dili) idi. O da İbrahim tarafından SANSKRİTÇEDEN baz alınarak yapılmıştı.
Kur’an ARAPÇADIR EVET, Arapça ise SANSKRİTÇEDİR.
Kureyşçe ne Arapça ne de Sanskritçedir.
Ben Hintli hayranı falan değilim. Zaten Sanskritçe konuşulmayan bir dildir. SADECE KUTSAL METİNDİR. (Sankritçe ve Aryaca konuşulur.) ama sanSkritçe sadece KUTSAL METİN dilidir, konuşulmaz, hissedilir (vahy) ve yazılır.
O dili NUH konuşuyordu.
Ondan önce ADEM. Kelimeleri isimlendiren ADEM değil miydi?
ARAPÇA neymiş şimdi? Kureyşçe mi?
<> 22-Hacc/8-9: Bilmeden, doğruya götüren bir rehberi olmadan, aydınlatıcı bir kitabı da bulunmadan Allah yolundan saptırmak için büyüklük taşlayarak Allah hakkında tartışan insan vardır. Dünyada rezillik onadır; ona kıyamet günü yakıcı azabı tattırırız.
İnsanlara bir fırsat daha mı vermeliyiz acaba?
Ben mesela [M]’ya 2050 yılının FİZİĞİNİ burada zevkle anlatırdım. (Anlatırım çünkü Jana veloction oldu) ve o bunu çok severdi.
Burada anlattığım fizik ve matematik aslında bildiğimin yanında devede kulak ve sanki sadece konu başlığı olarak değinip geçtim. Ama gördünüz ki o konu başlığı bile aranızdaki fizikçi ve matematikçileri şok etti -edecek de-.
Şimdi bir eşkenar çizelim. (Eşkenar dörtgen, uçları kuzeye güneye bakacak biçimde) biz buna Kur’an’da “İKİ DOĞU İKİ BATI” diyoruz.
Kuzeye Tarık yazın veya 0 kangrubu (kurşuni hiçlik). Bundan ayrılan iki kenara A ve B yazın ve güney ucuna da AB yazın. İşte DABBE olan o benim yarı ölü yarı diri AB.
Ne A ne B ne de 0.
AB işte Schrödinger’in kedisi veya Dabbetül Arz öldü/ölmedi, şehitti. Şehit=DİRİ. (her halukarda diri)(ayeti hatırlayınız: Şehitlerin ölmediğini)
[M] ile bunları konuşmak isterdim. 5-6 satır ama SIRLAR fışkırıyor.Çünkü KAVL böyle. Allah bunu murad ediyor.
Eğer kuzeydeki sıfırı bastırıp AB üzerine getirirseniz, eşkenar ortadan kalkar ve MAHŞER olur. Tarık (gök) ile Dabbe (yer) birleşir, tek bir mahşer olur.
İşte bu noktada [M]’ya Sarfatti uzayını ve Aiberg uzayını, yukarı misal alemini anlatmak isterdim. Worm Hole’ları, bunların HOLE+gramlarını… vb. vb.
Ve burada Quantum köpüğüne girmiş ve quantum Tünel sürecinden A-B gizli değişkenlerini nasıl değiştirebileceğimizi formülle anlatmak isterdim. Geonları… vb. vb.
Bunları gerçekten FORMÜLİZE ederek anlatmak isterdim.
Ben beş dakika kadar telefondayım, önemli sanırım. Sizler mütalaa ediniz, çünkü okuyacağım.
<> AB evreni ile ilgili olarak;
<> 3-Ali İmran/169: Allah yolunda öldürülenleri ölü saymayın, bilakis Rableri katında diridirler.
<> 3-Ali İmran/170: Allah’ın bol nimetinden onlara verdiği şeylerle sevinç içinde rızıklanırlar, arkalarından kendilerine ulaşamayan kimselere, kendilerine korku olmadığını ve kendilerinin üzülmeyeceklerini müjde etmek isterler.
<> 2-Bakara/151: Nitekim içinizde sizden bir rasul gönderdik size. Size ayetlerimizi tilavet ediyor. Sizi zekkiliyor. Size Kitap’ı ve Hikmet’i öğretiyor. Ve size bilmediklerinizi öğretiyor.
Bu ayet beni nereye götürdü biliyor musunuz? 17 yaşındaydım. Üniversite ikinci sınıfa geçmiştim. Fizik öğretmenim ise Heisenberg idi. Berlin’den Danimarka Kraliyet Koleji’ne gelmişti. Zaten son yıllarıydı, bayağı hastaydı.
Ben onunla hep karadelikler bir yana
arkasındaki akdelikler bir yana
paralel evrenler bir yana
CORN HOLE denen boynuzsu süper uzaydan, yani kuantum tünel ve köpük sürecinden söz ediyordum.
Daha sonra John Wheeler bu CORN HOLE dediklerime WORM HOLE diye (kitaba yazmıştım) SEVİMSİZ bir ad verdi: Solucan, kurtçuk…
Oysa CORN kelimesi yerindeydi. BOYNUZ biçimindeki bir viking çalgısından (haberleşme amacıyla deniz kabuklarından yapılır) esinlenmiştim.
Bildiğiniz gibi CORN ve HORN HOLE isimlerini dünyada benden başka HİÇBİR KİMSEDEN duymadınız. (Bir de Kur’an’daki NEFHİ SUR ve ZülKARNeyn‘den) ama WORM Hole’u heryerde okuyor ve biliyorsunuz. İkisi aynı şey fakat benimki gerçekçiydi.
En en en sevdiğim kuantum matematikçilerinden Edwin Schrödinger ise LAF olsun diye bir KEDİYİ örneksemişti. Kedi DİRİ mi ÖLÜ MÜ? (Parçacık mı dalgacık mı?) Belli mi belirsiz mi?
Schrödinger kedisini Web’den daha sonra bulabilirsiniz.
Ben nasıl ki WORM HOLE yerine CORN Hole’u önceden fark ettimse, hem ölü hem diri olan bir varlığa olası isimler takmaya çalıştım: Birkaçını sunayım:
Zombi (kötü çağrışım)
Geist (İngilizce Ghost), korkutucu üstelik DİRİ değil-ölü. Evren insan için yaratılmıştır.
Kedi ölü veya diri mi
Buna dört boyutlu evrenin üstündeki BİLİNÇ BOYUTU olan beşinci boyut yani GÖZLEMCİ İNSAN karar veriyor. Kediyi YAŞATAN da ÖLDÜREN DE gözlemcidir.
(Bilinç denen takyon maddeye/tardyona ZATEN ETKİR. En basiti bunun için RÜYA görüyoruz.)
19 yaşında Mescidi Aksa’ya gittim. (Müfide Hanım ile bağlantılı olarak) Beni Hacc’a/Cidde’ye almadılar. Çünkü pasaportumda -gizli müslümanlığım gereği- hristiyan yazılıydı. Bunu suudilere kelimei şehadet getirseniz bile kabul etmezler, onlar pasaporta inanır. O hırsla Kudüs’teydim.
Çünkü Müslüman olmayı (TAM ANLAMIYLA müslüman -kararsız değil-) kafama koymuştum. (Nitekim ertesi yıl tam anlamıyla Müslüman oldum)
Taşlık bir yerdi. Onu yuvarlayacak biçimde merdiven trabzanlarıyla çevirmişlerdi. Müslümanlar burada kadınlı erkekli dizçöküp efendimizin mir’ac’a gittiği o taşlığın çevresinde ibadet ediyorlardı. Yukarıda ise bir kubbe vardı (vitray) ve ben orada oturdum. Oturmaktan ziyade bir oturum oldu.
Kubbeye baktım. Efendimizin YARI ÖLÜ YARI DİRİ olması gerektiğini schrödinger kedisi olayıyla MATEMATİK yoldan neredeyse kanıtladım.
Çünkü Allah’tan geldik demek >>> DİRİYİZ
Allah’a döneceğiz demek >>> ÖLÜYÜZ demek.
Tekrar DİRELECEĞİZ (mahşer) demek. NE ÖLÜYÜZ ne diriyiz demekti.
SCHRÖDİNGER‘in kedisi…
Kubbe’de kaldım öyle…
Bana Hacc’dan daha güzel geldi o an Kudüs.
Kur’an’daki “Yarı ölü yarı diri kelimelerini” taradım, karşıma sadece buna ŞAHİT olan, yani ölüyü diriyi kendi iradesi/bilinciyle (Muradıyla) belirleyen şahit ve Ayetler diyordu ki: “Şahid olarak Allah yeter.” O Eş Şehid’dir ve insanlar da ŞEHİD’DİR.
O an (19 yaşımda) anladım ki schrödinger kedisi ŞEHİD kelimesiydi.
Bu kelimeye yoğunlaştım.
Nasıl ki sanskritçe Fuks, arapça Fuhş (ing. almanca fuck) bir zina idiyse, Şehid kelimesinin de bir aslı olmalıydı (Sanskritçe)
(Bu kelimeyi yazmama izin verilmedi şu an)
Evet, ayetlerinizi okuduğumda beni Kudüs’e götürdünüz ve ŞEHİD kelimesine ve schrödinger kedisine.
<> heyecanla OKUyarak bekliyorduk oysa… 🙁
Sağ elim tutulduğunda yazma anlamına geliyor [candaş].
SAĞ EL
SAĞ EL
bu çooooook önemli.
Sağ elim yazmadıysa durmak zorundayım.
SOL EL ile de yazmam (Sen daha önce sağ elinle kitabı yazmamıştın ayeti uyarınca) bizler (Resulullah, Dabbe vb.) ALLAH’ın S A D I K L A R I Y I Z başka el kullanamayız. Ya ikisi çalışır, ya da tek başına sağ el, ama sağ elim DURDU.
Sadakat/bağlılık/doğrucu olmak inanılmaz önemli bir konu.
<> Ankebut/48: Sen bundan önce herhangi bir kitap okumuyordun; onu sağ elinle de yazmıyorsun. Eğer öyle olsaydı batıla saplananlar mutlaka kuşku duyacaklardı.
Evet [candaş] 🙂 birgün belki izin alırım yazarım.
SADIKların sağ eli Allah kontrolündedir. Aksi halde KİTABI o sağ elinle önden alamazsın.
Yine ağzımdan sırlar kaçıyor. Sanırım biraz dua etmeliyim, tevbe etmeliyim elbette. Bir dk. izin.
Allah’ımdan sizlerin ölmemesini istedim. ŞEHİD olarak ebedi olmanızı istedim. Zamanın ölümsüz efendisi olmanızı niyaz ettim. Zamanı siz öldürün, zaman sizi öldürmesin istedim. Ve burada herkesin en yoğun kurşundan kaçabilen bir tek ALFA taneciği gibi ŞEHİD olmasını diğerleri gibi ölmeMEsini istedim.
<> amin
HANİF İBRAHİM’İN DİNİNDEN DAHA GÜZEL BİR DİN DAHA VAR MIDIR?
Hanif (protestant müslüman) o putperestlerden (Katolik ve ortodoks müslümanlardan) değildi.
Çünkü 4 buçuk milyar yıldır HER DİN MÜSLÜMAN.
Cinler 4 buçuk milyar yıl önce ilk dinlerini aldılar.
Bir 26 ağustos günü ise SON DİN indi ve SABİTLENDİ ve başka dinlerin ortodoks, katolik, monofizist vb. tüm müslümanların dinleri battal oldu.
KREDİLERİ bitti ve bittiğinde ADLER çıktı. Adler ACEH’de savaştı ve Aceh’te tam kaybederken tarihi değiştirmek için VEKEM emri geldi.
Bedeli ağır oldu.
İlk gün yazdığım gibi tam 50 bin çocuk öldü. Büyükleri saymıyorum bile.
(Çocukların tamamı dedemin işiydi)
Allah onları ACEH’de yeni atalarından bir kez daha doğurtur (Yuşa gibi), Mehdi’ye asker olurlar ve o çocuklar Schrödinger’in kedisidirler, şehiddirler.
(Buna Seylan vb. dahil. Çünkü rüştünü idrak etmemiş her çocuk doğal masum müslümandır.)
Az daha Adler yeniden bir daha ZAMAN BOŞLUĞUNA (Schrödinger kedisinin diri mi ölü mü olduğu bilinmeyen kapalı kutuya/Kehf’e) mahkum oluyordu.
ACEH bayrağını çok seviyorum. Bizim karasancağın yanında çok güzel duruyor.
Sağ elim durdu.
Neyse konu konuyu açıyor.
O MİGHTY “Sonuçtaki Rasul” (Resul değil), BİZ+LER de sizinle birlikte RİSALET sahibiyiz.
Ummul Qaiwan’a da alamet indi. (Bunu ben söyleyemem ama gazeteler birleşik Arap emirliklerinde….. diye yazdı, onu siz araştırın bulun.)
Meteor düşeceğini de söylemiştim (Seistan İran), o da düştü başkanım. Ve tam ev halkının başlarında yok oldu, yandı gitti ve kimseyi öldürmedi. Dört kişi (ikisi çocuk) kurtuldular. Bunu da araştırabilirsiniz. (Başkanıma çıtlatmıştım bunları.)
<> İran’ın güneydoğusundaki Sistan-Beluçistan eyaletine bağlı Saravan kentindeki bir eve, dün 16 kg ağırlığında bir meteor çarptı. Yerel polis, parlak kristallerle kaplı meteorun çarptığı evin çatısında delik açtığını, ancak ev halkından ölen ya da yaralanan olmadığını açıkladı. Görgü tanıkları, ateş topuna dönen meteorun, eve çarpmadan önce havada parçalandığını kaydetti.
Ve Birleşik Arap Emirlikleri kıyılarında da bir şey oldu. Ve bir şey daha ileride Seattle’da olacak. Bunları birkaç gün önceden öngörüp söylemiştim, değil mi başkanım?
<> Evet efendim.
Bunlar (benim değil) “Vekaal KAWL”in ALAMETLERİ. Anlayan anlayacaktır.
O meteor Jana’nın 10SCE-1N olarak zamanına erdiğinin kanıtıydı. O İŞARET/ALAMETTİ. Zaman zelzelesinin durduğunun A L A M E T İ bir kawl idi. Diğer alamet ise Ummul Qaiwan’da oldu. 🙂
[] http://www.haberpan.com/birlesik-arap-emirliklerine-kar-yagdi-haberi
Teşekkür ederim. 🙂
[] http://www.habervitrini.com/magazin/birlesik-arap-emirliklerine-tarihinde-ilk-kez-kar-yagdi-142487
<> BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ’NE TARİHİNDE İLK KEZ KAR YAĞDI ve Ras el Khaimah Dağları’nda beyaz bir örtü oluştu.
Heyma dağları Qaiwan’a ait tepelerdir.
Aceh’deki alameti biliyorsunuz. (Ne kadar üzücü olsa da)
Elbette bunları olmadan birkaç gün önce söyledim veya aynı gün oluşmadan önce söyledim, kuşkunuz var mı? (Kendimi methetmiyorum)
<> hayır
<> asla
Bunların tümü (Seattle hariç) aynı enlem LEİ’inde oluşuyor. Bunu da fark etmediniz.
21 aralıktan sonra günler uzayacağına kısalmaya devam etti. Takvimler sizi aldatmasın. Çünkü dünya ekseni değişti. Sadece bir deprem bir tsunami mi bunları değiştirdi? Hayır bu kadar saf olamazsınız! 😉
ve İza zülziletü…
<> Lavsız yanardağ patlaması gibi.
Evet. LAV olmadan Krakatoa adası dibi boyladı…
Yarın görüşmek üzere Geronimo hoş-bye diyerek gider. RZİ MİH…
<> hg selam selam
<> tşk ederiz slm slm
Hans von Aiberg, 05 ocak 2005, chat 259
Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg’e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.
Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.