<> Zeyd ismi de aynı kökden gelir…
Evet Zeyyad’ın bir söyleniş biçimi de Zeyd’dir. Tarık bin Zeyyad da bu isimden nasiplenmiştir. (Gibraltar)
O çok özel biridir… Arap değildir, Resulullah’ın evlatlığı ve ilkler içinde dördüncü müslümandır.
Allah onun ismini vererek bir çok sır kapısını da vermektedir. EVLATLIK evlat değildir… denmiştir…
Zeyd eşini kovmuş ve tekme tokat dışarı atmıştır.
Resulullah “Sen Cahiliye devrinin dulları aşağılayan adetlerini yapıyorsun” demiştir. Zeyd diretmiştir…
Resulullah da onu evde tutmak için geliniyle evlenmiş ama gerdeğe girmemiştir.
EVDE TUTMAK için
Zeyd’in eşi de sırada 7. müslüman olan bir müslime idi…
Resulullah kocası savaşta ölmüş hatta 65 yaşında bir başka kadını daha İBRET için almış fakat gerdeğe girmemiştir.
Resulullah Hatice, Mariye, Hafsa ve Aişe annelerimiz ile gerdeğe girmiştir, diğerleri “HİMAYE” evliliğidir…
<> Peygamberimizin yazdığı Kur’an mushafını ilk derleyen ve çoğaltan (ziyade eden) kişidir Zeyd.
<> Resulullah SAW Mushaf mı yazdı?
Hayır ben şöyle anladım: Kaleme alanlardan idi… Zeyd takma isimdir. İlk müslümanlar içinde sadece Resulullah ve Ali Arap idi… Kimi İranlı (Selman) kimi Etyopyalı (Hami, Habeş’li Bilal).
Hatice anamız Arap değildi (Urartlar’dan ve Sebla denen çok eski bir uygarlığın kızıydı).
Zeyd ise Arap olmayan Sebe ülkesindendi. Mariye ise Kıpti (Hacer gibi Mısır Çingenesi) idi.
<> Alak suresindeki OKU emri ile Kalem suresindeki YAZ emri neyi gerektirir? Okur-Yazar olmayı… Haliyle, Peygamberimiz Kur’an’ın ilk YAZARI ve OKURUDUR! Neyse konuyu dağıtmayalım…
Önce oku taşırdığını da yaz demek mi? Ankebut suresi: “Sen daha ÖNCE SAĞ ELİN İLE HİÇ YAZMAMIŞTIN” demektedir.
Zeyd ve Ali’den başkası bilmiyordu. Öyle ki uzun yıllar sonra bile “Okuma-yazma bilmeyen ve kafirlikte kalan araplar bile savaş esiri sayılmadı” yani okuma yazma bilinmiyordu…
Amerika’da Abraham Lincoln dönemine kadar BİR TEK zenci bile OKUMA-YAZMA BİLMİYORDU… 1790’a kadar çarpım tablosunu sadece SARAY soyluları biliyorlardı… İhtilalden sonra Ecole Publique’lere kondu kerrat cetveli…
Şu Muğayir (aykırı İbni Muğiyre)den başkası da HEM OKUMA hem YAZMA bilmiyordu…
Arapça Elfi=Bin aynı zamanda SONSUZ demekti. Elfi elfi dendiğinde milyon olması ise Osmanlı idaresi altında oldu. Yani sandığınız gibi çocuklarımızın servis ile okula gitmeleri gibi bir okul yoktu…
Bakınız Osmanlı kayıtlarına: (Eski yazı Arapça=Osmanlıca dahil) yeni dil Latince dahil.
Onmilyonluk 1928 yılı Türkiye’sinde okuma-yazma bilen sayısı 500 binden aşağıydı. Yıl 1928 diyorum… Açın bakın ilgili bilgilere ve sitelere…
Aşr (Öşür) ondalık sistemini Kur’an’dan yıllarca sonra Cabir gibi alimler çıkardılar… SAN-DI-ĞI-NIZ gibi değil idi…
“Sen daha önce SAĞ elinle bundan önce ne bir kitap okumuş, ne de yazmıştın.”
Bu ayet Ankebut 50’lerde olsa gerek. Bulup yazalım.
Çöldeki Arap daha binlerce yıl önceki Önasya gibi ÇİVİ yazısı bile bulamamıştı…
İnkalar gibi “Soyutlanmış” ve de “Enterne” edilmiş yaşıyorlardı. Çöl nedeniyle onlara Romalılar vb. ulaşamıyordu. Dolayısıyla hep özgür kaldılar ama hep cahil… Halen de cahil oğlu cahiller…
<> hayırlı geceler
Hayırlı geceler, nereye?
<> sabah işe gideceğim, ekmek parası
:0(
Şu iş olmasaydı Allah’ın RIZKINI hangi kanaldan akıtacaktık acaba?
“Gündüzü sizin için bir iş/meşgale kıldık ki, geceleri tefekkür edesiniz diye…”
<> Devam edin lütfen Sn Aiberg
Evet. Cahiller…
<> 29-Ankebut/48: Sen bundan önce, ne bir yazı okur, ne de elinle onu yazardın. Öyle olsaydı, batıla uyanlar kuşku duyarlardı.
-devam edecek-
Hans von Aiberg, 19/12/2001 (034/09)
Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg’e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.
Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.
önceki bölümü oku | 034 anasayfasına dön | sonraki bölümü oku