“Allah bilinmez bulunan bir gizli hazineydi, bilinmeyi istedi” ve bilmek BİLİMLE olacağından buna ABİD’lik dedi…
Bizden akit aldı ve imtihan sonucu bizi dünyada var etti…
Akiti bize unutturdu (ilk nefese kadar biliyorduk oysa) ama doğarken AĞLIYORUZ ya ondan itibaren (Sıvı solunumundan akciğer solunumuna geçince) o Allah’a verdiğimiz sözü unutuyoruz.
Ta ki son nefeste yeniden anımsıyoruz. (Son nefes alınıp-verilen-alınıp-verilen dizgesinden alınıp da verilmeyen ve/veya verilip de alınamayan SON NEFES’tir.)
İLK NEFES ile SON NEFES arasında bize unutturuldu.
Ama ayette bizi Allah Şahid olarak tutmuştur. Onun için ayet gereği “Eşhedü enla ilahe illallah” diyoruz… Orada ALLAH vardı.
Resulullah da bizden biriydi. O yüzden EŞHEDÜ ELLA İLAHE İLLALLAH demek yeterliydi.
“Eşhedü Enne Muhammeden Resulullah” demek ise yanlıştır. Onun yerine “Eşhedü Enla ilahe İllallah – Muhammeden resulullah” demeliyiz.
Resulullah efendimizi Kalu Bela’da sanki Allah’ın yanında ikinci bir tanrı gibi yaptılar. Oysa oradaki şehadeti yapan BİZ HEPİMİZDİK. Resulullah da aramızdaydı, Hans dahi… Karafatma ve Ayşekadın fasulya da. Her şey=Külli Şey’in orada.
EŞHEDÜ=Gözümüzle gördük tanığız, ki ALLAH’tan başka ALLAHLAR yoktur dedik.
Orada o Külli Akıl, Külli Ruh, Külli Nefs birer birer yoktu. Global olarak vardı. Ben=Maydanoz idim, [candaş]=Muhammed idi.
Yani PAYDA bir TÜMEL’dir. PAYDA bir bütündür… Benim ve Resulullah’ın ayrık olması için birer PAY olmamız gerekirdi.
Vücudumuz hücrelerden oluşmuş bir BÜTÜNDÜR onların her birinin birer nefsi var ama… Bütün olarak (Payda olarak) ben hepsinin yerine geçiyorum. Amaç benim, hücrelerimin nefiscikleri birer ARAÇ.
Biz Kalu Belada PAYDA olarak BİR TEK varlık idik. Bizi bir araya toplayan (Külli şey*in’i bir araya getiren) ya da sonsuzda-bir denen paylardan sonsuz tanesini bir araya getirip 1/1 tek PAYDA yapan ALLAH’ımız bize sordu:
“Ben sizin Rabbiniz değil miyim?”
KALU BELA=Evet Ya Rabbi, sen bizim Rabbimizsin dedik.
“Şahit misiniz?” diye sordu.
“Evet Yarabbi” dedik, “ŞAHİDİZ“.
Ve “Eşhedü Enla ilahe illalah” dedik.
(Resulullah ve tüm resuller ile tavşan, kedi vb. hepimiz o külli şey’in içindeydik.)
O halde bizim şehadetimiz sadece ALLAH’adır.
EŞHEDÜ ENLA İLAHE İLLALLAH, muhammeden Resulullah demek gerekir.
Bunu tartışmaya açalım: Ne diyorsunuz?
Biz ALLAH‘a şahidiz. Orada iki Tanrı yoktu. Resulullah efendimiz, SON elçidir ve biz O’na indirilen kitaba tabiyiz.
EŞHEDÜ ENLA İLAHE İLLALLAH, Muhammeden Resulullah…
Daha önce İsa, Musa vardı…
Yani ikinci cümle değişkendir. Ama birinci cümle as’lolandır: “EŞHEDÜ EN LA İLAHE İLLALLAH“; Muhammeden Resulullah… Evet bunu tartışalım mı? Fikirlerinizi bekliyorum.
<> Bunun tartışılacak bir yanı yok ki hocam yaratan ile yaratılanlar elbette ayrıdırlar.
🙂 Evet. Yaratan ve yaratılan İKİ KİŞİ OLMUŞ KONUŞUYORLARDI. Yaratan (Halik, Hallak) ile yaratılan (Mahluk, Halk) İKİ ÖZNEDİR. 2 varlıktır. Bunun Hans’ı, zebrası, maydanozu vb. yok.
Orada bir ALLAH var BİR DE KÜLLİ ŞEY’in’in bir araya gelmesiyle oluşan YARATIK (Haluk) var. Bunun özel bir adı yok.
<> Ama sorun o ki ilk ve son nefes arasındayız. şimdi ve Allahı BİLMEK İSTİYORUZ HEM DE somut diyebileceğimiz bir şekilde.
Evet. Allah bizi İBAD (Kendisini bilim ile bilmek) için yarattı. Bu ayettir…
-devam edecek-
Hans von Aiberg, 18/11/2001 (022/02)
Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg’e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.
Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.
önceki bölümü oku | 022 anasayfasına dön | sonraki bölümü oku