<> Mücadele 14-15-16-17-18
“14. Allah’ın kendilerine gazap ettiği bir topluluğu dost edinenleri görmedin mi? Onlar ne sizdendirler, ne de onlardan. Bilerek yalan yere yemin ediyorlar.“
Tamam ÜÇÜNCÜ BAĞ. Özellikle bu çağda Usame’yi anlatmışım.
“15. Allah onlara çetin bir azab hazırlamıştır. Onlar ne kötü işler yapıyorlar!“
Yani İSLAMİ terör burada cehenneme aday olduruluyor.
“15: Allah onlara çetin bir azab hazırlamıştır. Onlar ne kötü işler yapıyorlar!“
“16: Yeminlerini kalkan yapıp Allah’ın yolundan çevirdiler. Onlar için küçük düşürücü bir azab vardır.“
Ehli Kitab kafir Ortodoks ve Hristiyan İSLAMİYETİNİ anlatıyor. (İki cenah/yön-Kur’an’da Cennet=Bağ+çe.)
Ali İmran 104-115 arasında olanlardır. Diğerleri ise bildiğiniz gibi Musevilik yobazı Yahudi faşistlerdir. Bu ikisi (zaman kavgasında) iki adet cenah’tır (cennet’tir, bahçe’dir, kamp’tır). Yani Bu iki bağın sahipleri, MESSİAH ve SİYONİZMDİR.
Dikkat ederseniz üçüncü bağ henüz yok: çünkü o üçüncü bağın nedeni MİGHTY ile (ebi) Süfyanistlerdir. Yani ortada ÜÇÜNCÜ bir bağ daha var.
Bunu ayetsiz anlatmak zor. Eğer sözü geçen ayeti yazarsanız (İniş sırasındaki ikinci veya üçüncü sure olabilir, dördüncü de olabilir) Orada ÜÇÜNCÜ cenah (cenneh, bahçe) daha vardır. İki cenah ise Kehf suresinde bildirilmiştir -misallendirilmiştir-.
Neden misal? Çünkü ileride AYNEN yaşanacak bir SENARYO’nun (ha/vet’i anlamında) muhkem veya OLMUŞ bitmiş değil; ileride olacak bir vaad olduğu için Allah tarafından Müteşabih-teşbihli-Misalli/örneksenmiş olarak sunulmuştur.
<> 18-Kehf/33: İki bağ da yemişlerini vermiş, o adamdan hiçbir şeyi eksik bırakmamıştı. İkisinin ortasından bir de nehir fışkırtmışız.
<> 18-Kehf/34: Adamın başka bir geliri de vardı. Bu yüzden, arkadaşıyla konuştuğu bir sırada ona şöyle demişti: “Ben, malca senden zengin, insan unsuru bakımından da güçlü ve onurluyum.”
<> 18-Kehf/35: Ve böylece, öz benliğine zulüm ede ede bağlığına girdi. Şöyle konuştu: “Bunun sonsuza değin yok olacağını sanmıyorum.”
<> 18-Kehf/36: “Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Ama eğer Rabbime döndürülüp götürülürsem, bundan daha iyisini bulacağımdan eminim.”
<> 18-Kehf/37: Kendisiyle konuşan arkadaşı ona dedi ki: “Sen, seni topraktan, sonra meniden yaratıp sonra da bir adam olarak biçimlendiren kudrete nankörlük mü ettin?”
<> 18-Kehf/38: “Lakin, o Allah benim Rabbimdir. Ve ben, Rabbime hiç kimseyi ortak koşmam.”
<> 18-Kehf/39: “Bağına girdiğinde, ‘maşallah, kuvvet yalnız Allah’tandır’ desen olmaz mıydı? Gerçi sen beni malca ve evlatça senden basit görüyorsun ama
<> 18-Kehf/40: olurki Rabbim bana senin bağından daha değerlisini verir seninkinin üzerine de gökten bir afet gönderir de bağlığın yalçın bir toprak kesilir.
<> 18-Kehf/41: “Yahut suyu dibe çekilir de bir daha onu isteyemezsin bile.”
<> 18-Kehf/42: Derken bütün ürününe el kondu. Bağ sahibi, çardakları üzerine çökmüş bulunan bağ için harcadıklarına vahlanarak ovuşturuyor ve şöyle diyordu: “Ne olurdu, Rabbime hiç kimseyi ortak koşmasaydım!”
<> 18-Kehf/43: Allah dışında kendisine yardım edecek bir topluluğu da çıkmadı. Kendi kendini de kurtaramadı.
<> 18-Kehf/44: İşte böyle bir durumda, dostluk ve koruma, hak olan Allah’tandır. O, karşılık verme bakımından da hayırlıdır, iş sonuçlandırma bakımından da hayırlıdır.
Öteki BAĞ M İ S A L İ olan ayeti de bulur musunuz lütfen? (Müddesir veya müzemmil’de olabilir.)
<> Qalem 68/17…
Pardon Kalem… (Öyle ya salatta okuyordum.) (Bugün moralim sıfır, kusura kalma)
<> est
<> 68-Kalem/17: Biz onları, o bahçe sahiplerini belalandırdığımız gibi belalandırdık. Hani, onlar sabaha çıktıklarında, bahçeyi mutlaka kesip biçeceklerine yemin etmişlerdi.
<> 68-Kalem/18: Hiçbir istisna tanımıyorlardı.
<> 68-Kalem/19: Ama onlar uyumaktayken, Rabbinden gelen bir dolaşıcı bahçeyi dolaştı da,
<> 68-Kalem/20: O, simsiyah kesiliverdi.
“Rabbinden gelen bir dolaşıcı bahçeyi dolaştı da”
“Rabbinden gelen bir dolaşıcı bahçeyi dolaştı da”
“Rabbinden gelen bir dolaşıcı bahçeyi dolaştı da”
<> 68-Kalem/21: Sabaha çıktıklarında birbirlerine seslendiler:
<> 68-Kalem/22: “Hadi eğer biçecekseniz ekininizi erken gidin.”
<> 68-Kalem/23: Yola koyuldular. Aralarında fısıldaşıyorlardı:
<> 68-Kalem/24: “Hey! Bugün oraya bir yoksul girip yanınıza gelmesin.”
<> 68-Kalem/25: Sadece engellemeye, şiddete güçleri yeten kişiler olarak erkenden vardılar.
<> 68-Kalem/26: Fakat bahçeyi görünce: “Yahu biz yanlış gelmişiz.” dediler.
<> 68-Kalem/27: “Hayır, hayır! Biz mahrum edilenleriz.”
<> 68-Kalem/28: Ortancaları/ılımlı olanı şöyle dedi: “Ben size söylemedim mi? Tespih etseydiniz ya!”
<> 68-Kalem/29: O zaman dediler ki: “Tespih ederiz seni, ey Rabbimiz! Gerçekten biz zalimler olduk!”
<> 68-Kalem/30: Bunun üzerine birbirlerini kınamaya başladılar.
<> 68-Kalem/31: “Yuh olsun bize, dediler, biz gerçekten azgınlarmışız.”
<> 68-Kalem/32: “Umarız, Rabbimiz bize onun yerine daha hayırlısını verir. Biz de herşeyimizle Rabbimize yöneliriz.”
“28: Ortancaları/ılımlı olanı şöyle dedi: Ben size söylemedim mi? Tespih etseydiniz ya!”
“28: Ortancaları/ılımlı olanı şöyle dedi: Ben size söylemedim mi? Tespih etseydiniz ya!”
“28: Ortancaları/ılımlı olanı şöyle dedi: Ben size söylemedim mi? Tespih etseydiniz ya!”
ÜÇÜNCÜ bağ. Humeyni, Usame, Taliban, Hizbullah, ne derseniz deyin; ÇIKIŞ NOKTASI İSLAM çünkü ama SAPTI MI DA SAPTILAR! Artık Allah onları ebediyen cehenneme koymuştur.
Hans von Aiberg, 01/06/2004 (236/03)
Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg’e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.
Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.
önceki bölümü oku | 236 anasayfasına dön | sonraki bölümü oku