[] Kaptan wow_10sce nickiyle bağlandı
Merhaba.
<sprafd> Danimarkalı bir asilzade mi? Alman Üniversiteleri profesörü mü? NASA’da çalışan gizli Müslüman mıydı? Olağanüstü bilgilerini cinlerden ve ölmüş bilginlerin ruhlarından aldığını söylüyor, doğru mu? Bir büyük gazeteyi ve bir TV kanalını nasıl işletti? Gerçeği benden dinleyin!
<> kaptanın nickiyle bir başkası mı var aramızda!!
Selam Selam, Ben Hans Aiberg.
<> selam selam
<> hoş geldiniz hocam
Hoşbuluştuk.
Başkanım, hemen durumu özetleyeyim:
Saat 13’de bilgisayarım hack’landı. Kaldığım yerde Hindistanlı yazılımcılar var. Onlardan bir dostum affedilmiş bir Hacker. Bilgisayarımı alıp, hemen düzeltti ve hacker’ı hack etti. Format ve virüs temizleme işi az önce bitmiş.
Daha sonra telefon kanalıyla mirc’i açtırdım. O sırada dr. Varakam yani hintli arkadaşımız, bildiği tek kelimeyi yazmış size >>> Merhaba. Türkçe bilemiyor henüz. Bana telefonda, kanalda on kadar insan var deyince, hemen atlayıp geldim.
<> selamen selame
ve selam selam dedim. :))))))
Çoktan herkes gitmiştir sanıyordum. (Formatlamayı Varakam yaptı.) Paralel bir şeyler buldu: Herkesin kendi nickiyle birer adet de @yahoo.com adresi var. Tek yahoo olmayan kişinin nicki “sprafd” diye biri. Belli ki o bu işleri karıştırmış. Ops arkadaşlar bu kişinin IP ve ID’sini bilebilir mi acaba?
<> *** sprafd (Spra@81.212.255.Tk306=) #aiberg kanalına girdi.
<> Hayret, imlası düzgün nadir provakatörlerden, gazeteci midir nedir?
Çünkü o paragraf kendisine ait değil, Tevfik Yener adlı kalleş bir gazetecinin aleyhimde Sabah gazetesine yazdığı yazılardan biri. Copy-paste yapmış.
“Danimarkalı bir asilzade mi?“
1. Danimarka değil, serbest bağımsız bir ülke olan FAR ÖER.
2. Asilzadeliğimiz İsveç Tudor’ları dalından oluşumuzdan geliyor. Yani yine Danimarkalı değil!
“Alman Üniversiteleri profesörü mü?“
3. Hiçbir Alman Üniversitesinde öğretim üyesi olmadım. Fakat Freiburg’da, parapsikoloji kürsüsünde OKUDUM.
4. Tevfik Yener’in o yazısında, yani Günaydın ve Posta gazetesinde birlikte çalıştığımızda ben, Doç.Dr. idim, profesör değildim.
“NASA’da çalışan gizli Müslüman mıydı?“
5. Bunu asla ve asla kendisine söylememiştim. Ne NASA‘dan ne de gizli müslümanlığımdan haberi yoktu. Bu onun ÇETE kurduğunu ve birlikte hareket ettiklerini gösterir.
Basın tarihinde benim NASA’da çalıştığımı, kitaplarıma açıklamamdan önce, o zaman yeni mason olan Zafer Mutlu’dan başkası bilmiyordu.
DAHA KİTAPLARIMI YAZMAMIŞTIM. Kitaplarıma da biyografi yazmamıştım. Bunu Zafer Mutlu kendi kendine öğrenmiş, -bir yerden??????-
“Olağanüstü bilgilerini cinlerden ve ölmüş bilginlerin ruhlarından aldığını söylüyor, doğru mu?“
6. Bunun b a n a nasıl iğrenç bir iftira olduğunu anlamışsınızdır. Ne bir Cin gördüm, ne de RUH’ların dönüp gelip anlattığını veya ruh çağırma seanslarında böyle bilgiler alındığını ASLA yazmadım, yazmam da… Hiç böyle şey olur mu? Kendilerini referans gösteriyorlar, ahlaksızlar.
“Bir büyük gazeteyi ve bir TV kanalını nasıl işletti? Gerçeği benden dinleyin!“
Büyük gazete dediği Tercüman. Batmak üzereydi o zamanlar… Nazlı Ilıcak okutmaya çalışıyordu çıplaklar gazetesi Bulvar’ı… Taha Akyol yönetmendi. Ercan Arıklı denen bir puşt da Nokta dergisindeydi. Sansasyon üzerine satış yapıyorlardı. İkisi anlaşmışlar ve beni MANŞET yapmışlardı. Kim kimi kandırdı acaba? :))))
TV kanalı dediği de Flash TV… Hani, şu alçak mason Ali Kırca’nın beni AMG ekibine kaçırttığı gece, iki TV’nin birden işbirliği yaptığını daha sonra öğrendim. Kaçırılışımdan Flash TV de sorumludur. ATV ve Flash TV beni kandırmıştır. Kaçırtıp öldürmeye çalışmıştır. Ama DEDEM onları boşuna çıkarmıştır.
“Bir büyük gazeteyi ve bir TV kanalını nasıl işletti? Gerçeği benden dinleyin!“
HANGİ GERÇEĞİ????????????????? Bir tek YALAN olmayan d o ğ r u söylemiş mi?0 Tevfik Yener yalancısı…
Dedem “Trafik polisi” olmuştu.
<> kurban olduğumun DEDE’si
Evet yemin ederim. Kar yağıyordu, Yörünge dergisinin otomobilini polis kontrolüymüş gibi durdurdu. Geceydi ve tipi vardı. Korkudan ödleri koptu. Beni HEMEN öldürmek veya riskli diye arabadan atmak ikilemi arasında kaldılar. Haliç tersanesine attılar.
<> Köprünün hemen girişinde.
Attıkları anda polis barikatı kayboldu. Zaten barikat bir ışıklı cop ve beyaz parlayan kemerden ibaretti, bir de “Yeşilimsi ışık” ya da fener!!! Orada barikat yoktu, çevirme yoktu. :))))))
Bir şey daha var ki bunu sonra farkettik. Onu da kayda geçmeliyim. O sırada eşim ve henüz bebek olan kızım, birlikte Sultanahmet’te bir otelde kalıyorduk. Benim sabaha karşı gelmem sırasında Ali Kırca’nın gönderdiği bir gazeteci, Otelde “Eşimle röportaj yapmak için(!)” bekliyormuş.
Otelin müdürü ve hissedarı şöyle anlattı. Ben, eşim paniğe kapılmasın, kaçırıldım, siz söylemeyin diye telefon ettimdi. Benim telefonum üzerine müdür “Arayan Hans bey” diyor.
Adamın ilk tepkisi şu: “Nee, sağ mı?”
Bilinen tek şey, gazeteci kimliğinde adı Erhan (Soyadını hatırlamıyor dostum) Onunla İzmir’de tesadüfen karşılaştık ve gözümüzden kaçan bu “Ne? Sağ mı?” kelimesi ortaya çıktı.
Yani ÖLÜM HABERİMİ, çoluk-çocuk kaldığımız otel Lobisinden BEKLİYORLARDI.
Bu ne cürettir ve bu bir ÇETE işidir! RESMEN ç e t e !
Hans von Aiberg, 28/12/2003 (210/01)
Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg’e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.
Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.
önceki CHAT’i (209) oku | 210 anasayfasına dön | sonraki bölümü oku