<> kuranda iktisatla ilgili ayetler var mıdır
Çok sayıda var. Yani bu başlı başına bir konu.
Kur’an’da hiç PARA sözü geçmez demiştim. İki olay anlatırken altın para anlamında DİNAR sözü geçer sadece.
Ve TİCARET sözü geçer, ki çok dürüst ticaretten söz eder.
Gayrı dürüst müslüman tüccarlar için “Mezarlarından şeytan çarpmış gibi kalkacaklar” ifadesi kullanılmıştır.
Gelecekte Mighty(Mehdi)nin düzeni -ki şimdiden oluşturuluyor tarafımızca- EŞİT eşgüdümlü bir sistem 12 ana DİL birliği üzerine kurulu, ne vahşi aşırı zengin, ne de bir tek yoksul var!
Konfederasyonlar birbirini EŞİT olarak destekliyor ve refah açığını BİR HAVUZDA topluyorlar. Yani beynelmilel bir İMECE var. Rekabet yok.
12’lik bir ŞURA var. Onun BloCongreSenate’si, yani monoblok bir dünya Kongre & Senatosu var.
<> makro ekonomi denilebilir mi?
Makrodan öte bir ekonomi. EcoPolTeCulTour deniyor, denecek (Ha/vet).
Öncelikle çıkar yok, rekabet yok, herkes güle oynaya üretiyor ve eğleniyor.
WorlDollar var, altın’dan yapılı bir para (Kur’an’da DİNAR), herkes bu Dollar’ın milyoneri, ama milyarder yok, yoksul yok. Herkes dolar milyoneri.
DİNAR = Altın para, WorlDollar ise Manyetik bir biçimde kredi vb. içeriyor.
Kağıt para (Banknot) HİÇ yok!
Altın altındır, satarsın, dönüştürürsün, ama kağıdı yakarsın kül olur gider. Para üzerinde yazılı olan miktarı hak edecek bir elementten yapılmalıdır. Bin dolar var ABD’de ama Bin dolarlık ALTIN değil kağıt, yakarsan kül oluyor. Günün birinde US $ bizim zavallı TL gibi bir sarsıntı geçiririrse o bir kağıt fiyatına inecektir.
Yani üzerinde magnetik okumalı WorlDollar (Almancası WelTaller), hem reel, hem sanal bir MADENİ para, aynı zamanda bir kompüter bank.
Kur’an’da bunun adı var DİNAR. Dolar ya da Dinar :), bu para sistemi. Burada WorlDinar’dan söz ediyorum!
Gelelim teknolojiye, ki akıllara ziyan: Dev büyükbaş hayvanlar ve devasa küçükbaş hayvanlar. Bir portakal büyüklüğünde kirazlar (Bunlar Kur’an’da haber verilir: Dikensiz Kiraz diye geçer).
<> zeplin büyüklüğünde üzümler
O kadar değil ama HER BİR BAŞAK BİN TANE verir diye Kur’an’da GELECEKTEKİ başaklar/tahıllar da anlatılıyor. Bakara’da idi sanırım. 210’larda falandı galiba (emin değilim). Bakara suresinde fil-dinazor iriliğinde İNEK de var.
<> 2-Bakara/261: Mallarını Allah yolunda infak edip harcayanların durumu, yerden, her başağında yüz dane bulunan yedi başak çıkarmış bir daneye benzer. Ve Allah, dilediği kişi için daha da arttırır. Allah Vasi’dir, yaratışını ve yarattıklarını genişletir; Alim’dir, herşeyi en iyi biçimde bilir.
Evet teşekkür.
Burada bildirilen 7×100 = 1 tane. Yani gelecekte ekolojik kirlilik olmadığı sürece sıkıntı yok. Gezegenler zaten komşu ülkeyi gezmek kadar emrinde olacaktır. Ve gezegenler ile uzaya AĞIR SANAYİ def edilecek, dünya temizlenecektir. Dünya sadece çiftçilerin dünyası olacak. Onlar da sibernetik Robot gibi bir şeyler, yani çiftçiler.
İnsanoğlu Cennet örneğinde verildiği ilkelerden yola çıkacaktır: Cennet’te köşklerin çatılarında ORMAN vardır.
Bunun anlamı şu: İnsan nüfusu ormanları yok ediyor, yerine betonları dikiyor, orman bitiyor, doğa dengesi yitiyor.
Ama düzenli bir kentçilik ve nazım plan dahilinde tüm büyük site-apartmanların bir mahalle biçiminde yukarıdan tek çatı ile birleştirilip oraya fenni gübreli bir ORMAN inşaa edilmesiyle ORMANI öldürmeyeceksin gelecekte, başının tacı yapacaksın ve yukarı kata çıkıp/terasta, bolu ormanları kadar geniş bir orman içinde tur atacaksın, piknik yapacaksın.
O ayetler bunları anlatıyordu.
Ve bunları anlatacak iyi ki bir DABBET’iniz var. (REKLAM)
<> iyi de güneşe hasret kalmayacak mı insanlar?
Hayır aşağıdaki makro site-apartlar her açıdan güneşi görüyorlar, sadece örneğin yüz büyük apartmandan oluşmuş bir çatı kompleksi üzerinde orman var. yani yollar yine yol, balkonlar yine balkon…
Öyle bir kare düşünün ki hepsi bitişik, ya da avlu, ya da basamaklı balkon içeren bildiğimiz 300 apartmana eşit olsun. Bunun damı tümleşik.
Tarımsal alanda toprağa ihtiyaç duymayan, yani bitkinin istediği tüm minarelleri bir su katmanı içinde, deniz suyu kıvamında sunan hydra tarlalar ve de hani şu halı desenleri kataloğları vardır ya, renk falan seçersiniz.
Ya da boya renkleri, mozayık katalogları vardır, o biçimde TARLALAR düşündünüz mü? Kat be kat. Bir yerinden (eksenden) zımbalı bir tarla yana kaçıyor, alttaki ışık alıyor ya da soğuk hava şartlarında üstüste kapatılıyor.
Denizler okyanus çiftliği yapay atlantis çiftlikleri. Dünyanın besini BALIK oğlu balık. Kaynıyor denizler balıkla, deniz mahsulleriyle. Yani düşünürken bunları çooooook farklı düşünün. Ay-uzay endüstrilerini, orada ağır sanayiinin kurulduğunu, hammaddenin gezegenlerden sağlandığını, yani sınırsız olduğunu…
Ve ağır endüstrinin uzayı kirletemeyeceğini (çünkü uzayın ekolojisi yoktur), bunları düşünün. Üstelik uzay bize her noktadan eşit uzaklıktadır. Eko sistemi olmayan uzayı isteseniz de kirletemezsiniz diye yazmıştım. Yani BASİT düşünmemeye bakalım.
Kur’an’da adres bellidir:
Sapasağlam dağları BİZ OTURALIM diye yaptı. Ve öyle bir edat kullanılmış ki “Hem Üstünde, hem i ç i n d e ” diye geçiyor.
O Tibet ve Himalaya sistemi neye yarıyor??? Hiçbirşeye! Ama içini Nevşehir Kapadokya biçiminde dizayn edersen sıcacık bir yuva oluverir dağlar. Çünkü dağlar mağmadır/lavdır, yani kayaç ve topraktır, kildir, kumdur, silisyumdur, bundan C A M diye bir şey yapılıyor bilirsiniz!
Eğer çok yüksek (Fusion) basınç altında bir kayaçı dıştan ve içeriden eşit basınç altında tutarsanız, onun adı yeşilimsi bir CAMTAŞI olur, daha büyük basınçlarda ise Tektit denen ve Tarık’ın da lumbozları olan kozmik ışınları geçirmeyen CAMLAR oluşacaktır. Bu camlar öyle serttir ki Boraks gibi en sert bir şey bile onu çizemeyecektir.
Bor madeni ise Merkür, Venüs, Mars ve Asteroidlerde, bir de dev gezegenlerin uydularında öyle çok var ki!!! Dünyada pek az var, olanın yarısı da zaten Türkiye’de BOR madenleri diye geçer…
Hans von Aiberg, 1002-08-20, chat 117den
Not-1: <> ile başlayan satırlar sayın Aiberge ait değildir, sohbet/chat esnasında onunla konuşan diğer kişilere aittir. [] ile başlayan satırlar ve [ ] arasındaki kesimler yine sayın Aiberg’e ait değildir, sohbete sonradan eklenmiştir.
Not-2: Eski sohbetlerde işlenen bazı gündem konularının yıllar sonra değişmiş olabileceği ihtimalini gözönünde bulundurmak gerekebilir. Sohbeti okurken karşılaşacağınız her türlü sorunu/hatayı vb. info@aiberg.com adresine bildirebilirsiniz.