CUMA NAMAZI ÜZERİNE HANİFLİK FARKI – bölüm 2 parça 3

Bir itiraz daha geldi: (çünkü birkısım arkadaşlarımız burada açıkça ismen yazmak yerine, özel Mail atarak soruyorlar, ben de isim vermiyorum) Sevgideğer üyemiz özeltle şöyle söylüyor: “O günün Cuma günü olduğu ve sözü edilen saatin Öğlen namazı olduğunu nereden çıkarıyoruz? Ya başka bir gün ve İkindi vakti ise?

Soran arkadaşımız haklı. Öncelikle ÖĞLEN ezanı olduğunu şuradan çıkarıyoruz: Kur’an’da İKİNDİ namazı diye bir namaz yoktur, bunun yerine günün iki yanı vardır. Günün iki yanını ise SALATI VUSTA = Direğin gölgesinin en kısa olduğu saat” ayırmaktadır. O ayıraçtan öncesi SABAH, arkası ise ÖĞLEN namazı vaktidir. Yani gün doğumundan öğlen direğine kadar bir vakit, ötekisi günbatımına kadar ikinci vakittir.

Yani bu ayıraçlar arasında İSTEDİĞİNİZ bir zaman diliminde vaktin namazını kılabilirsiniz. Ana kural şudur: İKİ EZAN ARASI VAKİT GEÇERLİDİR. Tek veya küçük cemaatler halinde evinizde vb. vaktin farzını kılabilirsiniz.

Ama CUMA İÇİN “Ezandan güneş batana kadar” istediğiniz bir saatte değil; İLK DAKİKADA VE CEMAAT olarak HEMEN toplanıp kılmanız emredilmiş! Çünkü burada arzulanan HAFTADA BİR KEZ İLLA ÖĞLENİN İLK SAATİNDE TOPLANMA emridir. O gün tatil olsaydı, herbirimiz bir yerde olacaktık.

Allah’ımızın istediği bunun tersi: Dükkanlar açık dursun ki, TOPLUCA HUTBE ve İKİ REKAT NAMAZ İÇİN ATAK VE TETİK BULUNUN. Yani Allah bizden BİR TEK GÜN “Tatil yapmayın” isteğini belirtiyor. İkinci olarak da “Başka zaman iki ezan arası istediğiniz saatte namazı kılın ama İKİNCİ BİR İSTİSNA OLARAK Cuma öğlen ezanı okunduğunda İLK ANDA KILIN.” buyuruyor…

O gün neden Cuma? Arapça Pazar gününden başlayarak günler “Ahad” = “Pazar”, “İsneyn” = “Pazartesi” = ikinci gün, “Sallase” = Salı = üçüncü gün… biçiminde idi. (Türkçeye sonra Selçuklular döneminde Cihar-Şenba=Dördüncü gün Çarşamba ile Penc-Şenba=Perşembe yani beşinci gün de girdi.) Cuma’nın adı 6. gün=Sitte idi. Aynı dönemde Medine’nin de adı Yesrib idi. Cuma ayeti geldiğinde sitte günü yerine CUMA dendi. Bu yüzden kuşkumuz yok.

Zaten Arapça günlere bakarsan, birincigün, ikincigün, üçüncügün, dördüncügün, beşincigün, CUMA ve yedinci gün biçiminde dizildiğini görürsün. Cuma’nın 6.gün olduğu artık kuşku götürmediği gibi, Öğlen ezanının da CUMA NİDASI olduğu bellidir.

 

PEKİ (ayn ile yazılan) CUMU’A ne demektir?

ASR” = 100 (Yüzyıldan anımsayınız.)

AŞR” = 10 (Aşure yani on malzemeden anımsayınız.)

“Rekat” = 2,

“Zekat” = 12 vb. (Düzine demektir, malın kırkta biri değil, 12’de biri ZEKATTIR, sonra tartışırız.)

Bunun gibi “FERD” = 1, “CEMAAT” = 2 ila 39 kişi arası kalabalık, “CUMU’A” = “Takım yani herbiri onar kişiden dört manga düzeni”, “Cemiyet” = Bundan yani 40 kişiden daha fazlası vb. Evet Cuma için bir askeri takım gibi 40 kişi olma gibi sanki bir şart var. (ısrar etmiyorum)

Ama Cuma namazı kılmak için “İmam” şartında ise ISRAR ediyorum… Çünkü Dinimizde kısa ve kolay bir sure okuyacak kadar bilen ve namaz kıldıran herkes İMAMDIR.

İmamlık kalıcı bir kurum değildir. Günün ilk namazını örneğin Manav Osman efendi, öğle namazını Kasap Mehmet efendi, gece namazını Öğretmen Ahmet efendi kıldırırlar. Bunun için maaş alınmaz, Allah yolunda din sınıfı YASAKTIR. Yani sürekli imam edinmek, ona maaş, lojman vermek, yanına da yine maaşlı bir müezzin katmak,  H A R A M ‘dır. Çünkü dinimizde “Ruhban sınıfı” yoktur.

Bizi önceki batıl dinlerden ayıran başlıca özellik: bizde “Papaz” = İmam ve “Zangoç” = Müezzin olmasının yasaklanmasıdır. 6 saatte bir cami yapılıyor, Günde dört cami… On günde 40 cami ve 100 günde 400 cami… (Resmi rakamlardır.) Herbirine 250 milyon lira kadar maaş veriliyor, lojman ve giderleri veriliyor, yanına asgari ücretli müezzin veriliyor. Cenaze, nikah, mevlit vb. derken aşırı imtiyazlı bir DİN SINIFI ortaya çıkmış durumda… Bunların görevi 5 kez cami açıp-kapamak. Devlet memuru kardosunda istihdam ediliyorlar.

Bir yanda üreten ve vergi veren kamu çalışanı, öte yanda “Namaz kıldırma memuru” olarak üreten değil TÜKETEN imamlarımız… Onların maaşını biz vergimizden ödüyoruz. Böyle bir lüksümüz var mı?… Yasalar acilen değiştirilmeli ve önlem alınmalı. Çünkü imam enflasyonu kapıyı çalacaktır. Yılda 1500 imam yeni yeni katılmaktadır. Bunun sonu nereye kadar gidecek?

Salt memurlara çalışan devlet bütçesindeki bu katrilyonluk maaş tahsisi gerçekten lüks! İnanıyorum ki, yeni düzenlemelerle namaz kıldırma işi RANDOM olarak yöre halkına verilmelidir.

9-34: ‘Ey inananlar, din bilginleri (İlahiyatçılar) ve din adamları (İmam, müezzin) parasını haketmeden yerler ve ALLAH’ın yolundan saptırırlar. Altın ve gümüşü (Bahşişleri) yiyip (İmamlık işini) ALLAH yolunda harcamayanlara acı bir azap müjdele.

Geçen hafta yolum Sındırgı’ya düştü ve ilginç bir olay oldu: Cumadan sonra birkaç imam ve müezzin (sanırım 7-8 kişilerdi.) Bir bilene soralım misali, beni kahve masasına davet ettiler. Sorunları çok önemliydi: Abdurrahman Hoca:

– “Yahu” dedi, “Bu son bölünmeden sonra, biz ayrılığa düştük, sen ne diyorsun hocam?”

– “Hayrola” dedim, “Siz ayrılığa düştünüz mü, cemaat binbir parça olur”.

– “Hans bey, bizler müslüman olarak şimdi Erbakan Hoca’ya mı; yoksa Tayyip bey’e mi rey vereceğiz?”

– “??????!!!!!??????”

Yani üçüncü bir şık daha yok! İmam-hatipler, tüm camiler ve çalışanları bilaistisna SİYASAL İSLAM PARTİLERİNİN TABİİ ÜYELERİDİR.

Biz yine HANİF’liğe üye olalım. Allah Partisinin yolunda gidelim. O öyle bir partidir ki, Siyaset üstüdür, Hükümetler üstüdür. Devlet ve kurumları üstüdür. Devletler ve ülkeler üstüdür. Dünya üstüdür. O evren üstüdür.

Din’i ALLAH’A HAS KILIN“. En başta ALLAH  L A İ K ‘tir: “Benimle kulum arasına hiç kimse giremez. Ben kuluma şahdamarından da yakınım.”

HANİFLİK ZOR ZENAAT. Benim Allah’ıma emanet olunuz sevgideğerler…

Hans von Aiberg, 25 ağustos 2001, 16:16, mail


birinci bölüm | ikinci bölüm: birinci parça | ikinci parça | üçüncü parça

077-03-cuma

Bunları da sevebilirsiniz

Yorumlar