slm&slm sevgideğer bilim dostları.
Dört boyutlu evrenin tarihçesine girmek gerekmez. Ancak ben bu tarihçede unutulanları yazacağım. Sonra da tarihçeden ileriye, geleceğe uzanacağız. Nokta boyutsuzdur. Bir boyut bir yöne uzanımı, (X koordinatı, cm. gibi) iki boyut iki yöne uzanımı (XY, absis eksen, cm² gibi, alan ölçüsünü, yüzey, mesahayı verir) ve üç boyut ile derinlik (z) ordinatı xyz cm^3’ü anlatır.
Üç evren boyutu bu yanda (somut), üç soyut evren boyutu ise aynanın öteki yanında ve ayna düzlemiyle 7. boyut diye düşünülür (Kur’an’da 7 mesani ayeti) Öteki soyut boyuttan birini buraya getirirseniz, adı otomatikman zaman olur.
Zaman bir cetvel değil, saat tiktakıdır. Buradaki zaman oradaki bir uzunluk, bir cetveldir. Bu boyutların tamamı “Cansızdır” örneğin göğün (uzay-zamanın) görünmez direkleri (Z ekseni) olduğunu söyleyen ayetlerdeki gibi…
Boyutlar canlı değildir, varlık da değildir. Saf matematik önyaratımdır. Yani boyutlar varlığın, zorunlu köşegenleri olmak üzere yaratılmış ARAÇLARDIR.
Ankebut suresindeki örümcek ağı misali matematik kafes çizebiliriz, distorsiyon eğrilerini de gösterebiliriz. Ama ağ başka, örümcek başka. Örümcek CANLI, bilinçli bir VARLIKTIR, Ağ ise bir mekan, bir zemin… Biz evrende bu ağ gibi İKİ BOYUTU algılarız, diğerlerini algılayamayız.
Şöyle ki: Bir esnek kağıdı al, bu kağıdın en ve boydan oluşan bir ALANI vardır. Bu esnek kağıdı, şimdi eğ-büğ ve bir karpuzun üzerine geçir. İşte gördüğün gibi hala iki boyutluyuz, kağıt derinlik kazanmadı çünkü. Hala iki boyutlu…
Bizler bu iki boyutlu kağıt üzerinde yaşıyoruz. Nereye bakarsan bak ne görüyorsan aynadaki sahte derinlik gibidir, üçüncü boyut değildir hala… Aynadaki görüntünde sahte derinlik vardır. Aynanın arkasına geçersen, görürsün ki, incecik bir cam arkasına yok denecek kadar bir gümüş yansıtıcı (sır) tabaka sürülmüş. Ayna halen iki boyutlu değil mi?
Bir başka örnek verelim: Bu okuduğun sayfa derinliksiz iki boyutlu: Her bir harf bir galaksi olsun. İşte bu evrenin tümü iki boyutludur… Üçüncü boyut sezgilerimize hitap etmez. Çünkü orada yaşamıyoruz.
Pekiyi üçüncü boyut (evrenin saklı düzlemi) nerede? Evren bir küre dedim. İlk yaratılışta, noktaydı (nun) sonra çap (Kalem) doğrultusunda açılmaya genişlemeye başladı. Önce portakal kadardı, sonra karpuz kadar. Sonra güneş kadar şimdi de 10^70cm kadar.
Biz her zaman evrenin yüzeyindeki iki boyutluda yaşarız dedik ve gazetedeki resmimiz gibi, o gazeteden dışarı çıkamayız, yüzeye hapsolmuşuz. Benim ve senin resmin yanyana ama, derinliği yok, kalınlığı yok. Olayı böyle düşünün. Bu kağıdı kıvırınca birbirimizin resmini görürüz.
Zaten evren Enbiya-104. ayet gereği eğridir: “O gün gökleri (uzay-zamanı) bir kağıt tomarının sayfalarını dürer gibi kıvırırız (Kuvviret) nasal yaratmaya başladıysak (evren bir akdelikten, bigbang’den başladı) öylece iade ederiz. (Karadelik halinde yine çöktürürüz)”
Bu ayetteki “kuvviret” = Kıvırmak ve başka surelerdeki “Tekvir” = Dürmek, eğriltmek, “KVR” = “Kürre” = “Küre” demektir.
Yani Uzay-zaman bilim adamlarının da 1400 yıl sonra doğruladığı gibi “Eğridir”.
Örneğin, Rahman-33. ayette, şu anlatılır: “Ey cin (enerji) ve insan (Madde) toplulukları, gücünüz yeterse çıkın bakalım Aktarıssemavattan (=Kutur sema=Uzayzaman çaplarından o iki boyutlu kağıt kıvrılsa bile, kıvrıldığında izafi çapları olsa bile) dışarı.
Ancak bir SULTAN güç (Z derinliği, üçüncü boyut) olmazsa çıkamazsınız.” bildirimini yaparak bize MİSAL olmaktadır. Zariat-47. ayet ise evrenin dinamik ve sürekli olarak “Genişlediğini” anlatır. “Göğü genişletiyoruz” diye…
Şimdi konumuza dönelim: Boyutlar araçtır, sanki bir resmin çerçevesi gibi… Ama AMAÇ olan resmin kendisidir. Yani VARLIK! Amaç yaratılacak olan varlıklardır. Boyutlar bu varlığa yuva, köşegen, çerçeve olarak yaratılmıştır.
Evren adı üzerinde evimizdir. Boş bir ev, henüz kiracısı yok! (Gök ve yer bitişikti, sonradan ayrıldı) Sonra kiracı olan cansız varlıklar yaratıldı: Enerji (Bozon) Madde (fermiyon). Bunu canlı varlıklar = BİLİNÇ izledi.
İşte bu ikisinden başkasını algılayamıyoruz. Üçüncü boyut nerede? O genişleyen evrenin her bir dünki yüzeyi olarak “Geçmişte” yani KÜRENİN içinde kaldı. Orada ben çocuktum, sonra taze üniversiteli, şimdi böyleyim, yarın da bastonlu dede olacağım. Yarına henüz evren genişlemedi. Yarın yok şimdilik, dün de yok, anı oldu gitti. Evrenin üçüncü ve saklı boyutu, görmediğimiz boyutu işte KÜRENİN içi… Kürenin çapı, Z=Sultan kuvvet olan eksen…
Bunu bir şekilde algılayabiliriz. Bir cismin kütlesi büyükse uzay-zaman yüzeyinde (Arşimed ilkesi gibi) ağırlığınca batar. Bir cisim ne kadar kütleli olursa olsun, uzay-zaman yüzeyinde çelik bir transatlantik gibi kolayca durabilir. Ama bir demir bilyayı suya atınız. Artık o yüzmez ve dibe düşer. İşte bir karadelik de budur.
Artık banyo küvetinin yüzeyinde (İki boyutlusunda) oyuncak kayık gibi yüzmez, küvetin dibine iner. Buna uzay uçurumu = Karadelik tekilliği = Sultan kuvvet = z boyutu diyoruz. Uzay artık 90 açı derecesi dik olarak bir BAŞKA boyuta geçmiştir: Işık, zaman, uzay, orada tek boyut olup, yutulurlar ve artık bize gözükmezler.
Bir karadelik bir ötekiyle birleşerek daha kütleli olur, daha dibe batar. Örneğin 2400 yılında bir dev güneş, ömrünün sonuna gelmiş ve süpernova ile patlayıp karadelik haline dönmüş olsun.
O öyle bir batacaktır ki, 2300 yılındaki evrenin genişleme yüzeyine inecek, durmayacak, 2200 2100 ve 2000 yılında BİZE GÖZÜKECEKTİR… Şu an gördüğümüz bir karadelik, aslında GELECEKTEKİ bir dev yıldızın, ceset olmuş halidir. İşte bu da üçüncü boyutun ispatıdır.
Üçüncü boyuta girebilmen için, evrenin genişleme hızının fazlasını (ışık hızını) elde ederek, tersine bir yolculuk yapman gerekir. O zaman da “Zamanda geriye yolculuk yapmış olacaksın”. Bugün kaç yaşındaysan diyelim ki bunun 10 yıl öncesine x 14 katı bir zamana geri döneceksin.
Öldü sandığın atalarının yaşadığını, hatta babanın daha çocuk olduğunu göreceksin ve “Evvel zaman içinde, Ben babamın beşiğini Tıngır mıngır sallarken” ninnisini söyleyeceksin. Çünkü sen üçüncü boyutta yolculuk ettin.
Bunun tersine ışık hızını evrenin genişleme hızına eklersen, zamanda geleceğe gidersin. Yani bugün evrenin genişlemiş olduğu şu an yüzeyinden YARIN genişleyeceği yüzeye gitmiş olursun ve dolayısıyla, torunlarının var olduğunu görürsün. Bu da üçüncü boyutta, Çap doğrultusunda küre dışına çıkmak demektir. Üçüncü boyut böyle bir şey… Yani farkında değiliz ve paranormal hallerde farkına oluruz.
Örneğin ayetlerde: “Cebrail yaklaştı yaklaştı, ufuğu kapladı ve iki yay…” (Yay=r= yarıçapı, 2 yay = 2r = R = çapı, π*r² ile bağlantılı ve bunu sonra konuşuruz.) Cibril’in gelişi bir paranormal olaydır. Resulullah efendimizin Miracı (Rüyet=Hologram yolculuk) bir paranormal küre dışında üçüncü Z boyutunda SULTAN GÜÇ boyutunda yolculuktan ibarettir.
Uzay-zamanın üç boyutunu anlattık. Bunlar mekan. Gelelim zamana…
Hans von Aiberg, 01 ağustos 2001, 15:26, mail