Gelelim İnfak’a.
GERÇEK İNFAK NEDİR? Bunu biliyor musunuz? Mesela Vakıflar İNFAK‘ın GERÇEK olanı değildir. NEDEN? Vakıf kurarak neyi kurtarırsınız? O kurtardığınızdan daha beş vakıf da yapabilirdiniz.
<> vergi
EVET VERGİ! O yıl ve on yıl VERGİ vermiyorsunuz. BU İNFAK mı? Yoksa bilmem ne Holding’in dümenden…
Dikkat >>> ZEKAT infak değildir, zekat bir mali ibadettir.
İNFAK >>> ALLAH’A BORÇ VERMEKTİR!
Hani “Onlar da Allah’tan razı oldular” deniyor ya ayette… Allah’dan razı olmaya hak kazanmak için ÖNCE İNFAK ediniz.
(Tekrar ediyorum: ZEKAT değil). Zekatın ölçüsü vardır. 14’de biridir (Yezidilikte 40’da bir).
İnfak şudur >>> KENDİ RIZKINDAN (çocuğun vb. değil) >>> KENDİ rızkından, aç kalmak bahasına ALLAH’a BORÇ VERMEK, kendi nafakasından bile FERAGAT ile k e n d i nafakasından >>> ve sadece ALLAH’a borç verendir. İnfak niyetle yapılır, namaz oruç gibi.
Mesela bana bir milyon mu gönderdiniz. Onu HANS’a göndermiyorsunuz. Böyle olursa adı sadaka olur. Filtre/fitre olur. Onu HANS‘a değil (HANS‘ı, Ahmet’i, Mehmet’i, tüm isimleri unutun) ALLAH’a verdiniz. Verdiğiniz kişi sadece İNFAKINIZI ulaştıracak bir ARACIDIR.
Ha, yer miyim? Evet yerim! Nasıl yerim? Çünkü ben postacıyım >>> MAAŞIM olmalı! Ama bunları BEN Mİ YERİM? Hayır! Çünkü O postacının görevi mektubu (hayır haseneti) ADRESE (Allah’a) ulaştırmak. Bu arada elbette kendisi de MAAŞINI almaktadır. Maaşım kadar yerim, ben mektubu çalmam! Onu illa ki adrese teslim ettiğim için MAAŞ alıyorumdur.
Benim AKP‘lilere benzer bir halim var mı? Ben aylarca (günlerce değil) makarna, bulgur pilavı yedim. Gitar çalıyordum ve aldığım ücret şimdiki parayla 100 Euro kadardı. Ama onunla OKUTUYORDUM/infak ediyordum. Onlar kebap yese bile ben makarna yiyordum. İŞTE infak.
Bunu niye anlatıyorum? Reklam mı? Hayır Ali İmran 114-115 gereği… Özellikle 115’e dikkat.
<> Ali İmran-115: Yapmakta oldukları/yapacakları hiçbir hayır, nankörlükle karşılanmayacak / karşılıksız bırakılmayacaktır. Allah, takva sahiplerini çok iyi bilmektedir.
Ama BEN dedim. Ben kimim? 114 lütfen.
<> Ali İmran-114: Allah’a ve ahiret gününe inanırlar, iyilik ve güzelliği belirlenmiş olana özendirirler, kötülük ve çirkinliği belirlenmiş olandan sakındırırlar. Hayır işlerde yarışırcasına koşarlar. İşte bunlar hayra ve barışa yönelik hizmet üretenlerdendir.
104 ve 110 yaptığı iyiliği anlatamaz. Ama 114 için ruhsat vardır >>> ÖRNEK olmak için/ibret için anlatmak durumundadır. 115 bunu anlatıyor, anlayan anladı.
Mesela namaz kıldığımı yazıyorum, ama dikkat ediniz, nasıl kıldığımı değil NAMAZIN verdiği inanılmaz güzellikleri ve lezzetleri anlatıyorum -anlayana-. Ben 115’in ruhsatına haizim. Çünkü ben 114’ün bir ferdiyim.
Pekiyi ben kimim? Yanıtı 113. ayette.
<> Ali İmran-113: Ama hepsi bir değildir. Ehlikitap içinden Allah için baş kaldıran/Allah huzurunda el bağlayan/hak ve adaleti ayakta tutan/kalkınıp yükselen bir zümre de vardır; gece saatlerinde secdelere kapanmış olarak Allah’ın ayetlerini okurlar.
ZİGZAG Sheriff‘iyim. Sonradan MÜSLÜMAN+HANİF olanlardanım. Müslüman doğmadım ben iki hayatımda da… SONRADAN müslüman oldum. Yetmedi HANİF müslümanım. Ben bir protestant müslümanım.
Hans von Aiberg, 10/08/2003 (168/23)
Not: <> veya [] ile başlayan satırlar, [ ve ] arasındaki kesimler sayın Aiberg’e ait değildir, sohbet esnasında onunla konuşan kişilere aittir veya sonradan eklenmiştir.