Selam hoşbuluşturana selam hoşbuluştuklarımıza…
Meleklerden sonra cinlerin de ARİTMETİK yeteneği olmadığını; kedi-köpeğin yavrularını SAYDIĞI gibi saydığını; ama bunlardan KÜME yapamayacağını, çarpanlarına bölemeyeceğini, en küçük ortak katını vb. alamayacağın yazmıştık. Tabii bu konuya en zeki hayvanlar da dahil: maymun, yunus, balina gibi… KOKU duygusu ASIL duyumsama duygusu değildir. O ayırt edicidir, ayırt ettirir ama SAYDIRMAZ.
Bir kedinin diyelim ki 10 yavrusu var. (Ne de tatlıdır o pisi pussy’ler. Allah tatlıdır! EL LATİF‘tir.) Bunları bir yerden bir yere taşıyor: o MATEMATİĞİNİ yapamaz, o RAKİM bilmez, sadece KEHF olanı bilir. Yani “Şu yavruyu şunun yanına = KEHF/geometrik yer, şu sarman olanı tekirin yanına yerleştirdim” vb. Sonra veletlerden birisi tüyüverir, onu saydığından (rakim yaptığından) değil, KEHF >>> YERİNİ (geometrik boşluğunu) belirlediğinden, yavrusunu aramaya/özgün sesle mırnav demeye başlar.
Kediler sadece insana MİYAV der, asla kendi aralarında bir birine MİYAV demezler, değişik bir dille konuşurlar, ki bilirsiniz, bebek ağlaması gibi sesler bile çıkarabiliyorlar.
Süleyman(as) o dili biliyordu. Ortak tek dil tüm canlılar için geçerlidir =Biyosferi paylaşanların ortak TELEPATİSİ. Ortak tek dil nedeniyle Süleyman bu biyosfer dilini/telepatik virtuel imajları veya hologram resimleri görebiliyordu. RAKİM olarak değil; KEHF olarak >>> GÖRÜNTÜ olarak/pictogram resim sembolü, bir tür HEYKEL yazı olarak görüyordu.
Yoksa karıncaların fısıltısı, hamam böceğinin adımlarının gürültüsü DUYULMAZ! Bu kulak yoluyla işitmek değildi: semi olmadığımız bölgede; resim yazıyı/telepatik takyon kalıplarını, esir matrikslerini TANIYARAK DÜŞÜNCENİN dilini duyarak değil; GÖREREK (basir, basiret =görmek, gören. Semiu =duyan, ses duyan gibi).
DÜŞÜNCE dili nedir? Tüm canlılar için “Külli şey’den/esirden bir SET(küme, cümle)in HOLOGRAM resim vermesi… Yani ETHER ortamında ve çevre birimlerinde “ŞU KADAR ŞEY’in” kurduğu eksi x, y, z koordinatlar içinde yer alan OYUNTU/HOLOGRAM resminden ibaret.
Mesela her canlı “YEMEK” resmini tanır, ACIKTIĞINI bilir, resim gönderenin… (Düşünen = ideoplazmik resim göndere demek.) Köpek kemiği; kedi balığı; bitki fosfatı, insan pizza’yı görür. Bu karmaşık resimdir ama bilen bilir ve o saatte ANLAR.
Mesela su daha basit. Su hologramını (esir kalıbını) gönderen susamış bir canlı. (Bakteri dahil.) Virüsler tamamen kristalizedir, suyu beklerler ki, çoğalmak için uykudan uyanıp, organizmalara saldırsınlar. SU ORTAK bir resimdir. Her biyosfer canlısı için geçerlidir. TEK İDEOGRAM, tek bir holografidir… TEK BİR RESİM (heykel gibi bir imaj 3D resim) virüs’ten insanlara kadar TEK BİR DÜŞÜNCEL alfabe sembolüdür. (Gördüğünüz rüyalar bunun İSBATIDIR.)
Şimdi bu İDEOPLAZMA >>> düşünce ile şekillenen ESİR MATRİKS/kalıbı >>> KEHF‘tir… RAKİM değildir. Rakim ile ilgisi yoktur. KEHF (geometri biçimseldir ve TANINIR şekli vardır): örneğin her biri başka milletten olan yüzlerce insana SADECE kalem RESMİ gösterirsiniz, HEPSİ tanır (dilleri farklı da olsa). Sadece isimleri farklıdır (pencil, crayon vb.).
Hans von Aiberg, 19/08/2003 (173/01)