167 - 12 Ağustos 2003 Salı

Selam selam, şükür ve hamd bizleri hoşbuluşturan Rabb’imize...


“Huriler” Yukarı

Nebe 33: Göğüsleri turunç gibi yaşıtlar.

Sana TURANCA'dan örnek vereyim. KÖR >>> GÖRmek demek (âmâ haline sonradan geldi). KÖR >>> TEK GÖZ demek. Turanca imlasına göre: İKİ tanesi >>> KÖRÜZ >>> GÖRÜZ >>> GÖ(rü)Z oluyor. GÖĞÜS >>> İKİ GÖZE BENZEYEN >>> meme ucu. Atamız bir olduğu için; MEALCİLER de aynı (tüm kadim milletlerin) düştüğü hataya düşmüşler. Orada bildirilen GÖZ'dür. GÖĞÜS (sadır) değil. GÖ(rü)Z ile bir çift meme GÖĞÜS aynı şey gibi duruyor. ĞALATI meşhurlardan biri...

GÖĞÜS değil GÖZLERİ;
1. Cennet gözleri. TURUNCU denen. Kor gibi yakan bakışlar.
2. SABIKUN cenneti HURİ gözleri >>> Karagözlü diye çeviriyorlar.

CENNET’TEKİ tüm yeşillerin ortasındaki EN yeşilin tarif bu... Vakıa Suresi’nde "İri siyah gözlü" diye bildirilen göz/göğüs budur. TURUNÇ? Bunu kim yamamış? Göz CENNET’TE DIŞA vuran! Sabıkun denen ÜST Naim Cennet’te (Absorb) eden >>> "Gözlerine dalıp yüzyıl gittim" dedirten gözler. Yani alt Cennet’te emisyon ediyor. Üst Cennet’te ise Absorbe (soğuruyor) ediyor. Seni senden alıyor. Seni yüzyıl oyalıyor. Bu konuyu devam ettirmekten ziyade "GİDİP ONLARI GÖRMENİZE" niyet etmenizi öneririm. "Ne gözler be!" dedirten gözler... Aşağı Cennet’te ise "Gözleri ÇOK güzel, hep böyle birini istemiştim -Dünya’da iken- dedirten gözler. GÖZ ve GÖĞÜS'ü TURANCA dahil tüm kadim uluslar karıştırmıştır. Hani KAR (beyaz) ve KARA (Siyah) örneği...


“Takyon - Melek” Yukarı

“Antitakyonlar nedir?”den önce, “takyon nedir”?
1. Işıktan hızlıdır.
2. Kütlesi eksidir (imajiner/soyut ağırlığı vardır) Bir toz zerresi bile ondan ağırdır.
3. Enerjisi bizim tersimize AZALMAZ, çoğalır.

Yani sonsuz özenerjisi vardır. Meleklerin bedeni bu NURDAN yaratılmıştır, sonsuz özenerjileri vardır. RUH'un buz kalıpları halinde RUH+LAR'a ayrılması da bu MÜLTİKOPYADAN'dır. Her cinsin ruh+ları aynıdır >>> İnsanınki insan matrisidir >>> Saf-Sad/Safiyyun-hafiyyun-tavaf eden ruhlar halindedir; karıncanınki de ayrı bir matristir. Takyonların da antitakyon diye bir KARŞITI vardır. Bu ikisi "Ether/Esir" denen ve ASIL ADI HOLOGRAM olan bir yapıdan oluşurlar.

Esir >>> KESİR >>> KÜSUR >>> KÜLLİ ŞEY'İN'in diğer adıdır. Madde ve antimadde birbirini YOK ederken illa ki tersine takyon ve antitakyon birbirini HİÇ yok etmez... (Meleklerin sayısını Allah bilir >>> SABİTTİR).

Antitakyonun ÇİFT olarak eşlenik olarak yaratılma nedeni: DİKKAT DİKKAT! Zamanda sadece BİZİM gibi İLERİ gitmesi içindir. Böylece zamanda ileri giden bir SET melek var olmaktadır. Bu melekleri anlamak için SAF ve SAFİYAT (sad) ile ilgili ayetlerden bir kaç örnek yazalım. SAFİYYUN VE SAFFAT DA DAHİL... Sanskritçe SET >>> ARAPÇA SAD (Harf ismi gibi). Anlamı takım set etmek, bir şeyleri SET (Tümce, cümle, haline getirmek vb.).

Saffat 1: Yemin olsun o saf bağlayıp dizilenlere/o saflar tutturup sıraya dizilenlere-o kanatlarını açıp toplayarak uçanlara,
Saffat 165: O saf saf dizilenler elbette biziz.
Fecr 22: Rabbin gelip melekler saf saf dizildiğinde,
Sad 1: Zikir/öğüt/uyarı dolu Kur'an'a yemin olsun ki,
Nebe 38: O gün, Rûh ve melekler saf bağlayıp kıyama geçerler. Rahman'ın izin verdiği dışındakiler konuşamazlar. O izin verilen, doğruyu söyler.

Bu son ayetten anlıyoruz ki: RUH (sudan ayrılmış buz kalıpları >>> RUHLAR) ve MELEKLERİN elbisesi+yapısı+dokusu AYNI! RUH'un melekten tek farkı şudur: Melek elbisesini giymiştir. RUH (insan, canlı ve cin ruhları) ise sadece NEFS+CESET elbisesi giyerler. Bu farkı iyice EZBERLEYELİM. Meleğin elbisesi TAKYON, Ruh'un ise bunun üzerine+nefs+beden'dir.

Bazı melekler TEKTİR: Çünkü bu onların eksi ağırlığını BİR BÜTÜN olarak büyütür (Cebrail vb.). Diğerleri de MÜLTİKOPYA=Teksir olarak AYNI türün saf (sıra) ve takı (Askeri birlik gibi manga mangadan oluşan takı >>> MATRİSleri vardır. Azrail gibi >>> Azrail TEK BÜYÜK MELEK değil; her an her canlının (Amip vb) canını alan MÜLTİKOPYA (Safiyyun) melek takımıdır) Bu nedenle Kur’an’da ismi verilmeyip, "Melekül Mevt diye geçer".

NEFS'i olan dediğini yapar. Meleklerin nefsi yoktur ama biz nefs+beden sahibi olarak görsel kimseleriz. Biz HALİFE ve yaratıcıyız. (Kreasyon anlamında, GENESİS anlamında değil) Genesis=HALLAK/HaLİK. Kreatif olan ise >>> MUSAVVİR anlamında (Resmeden, tasvir-tasavvur eden ve hologram=İdeogram oluşturan). Yani yaratıcı kelimesindeki farka dikkat ediniz. (Hayy ve Muhyi; ĞÂNİ ve Muğni farkını anımsayınız). Allah sanatçı (BEDİİ) olduğundan bize de bundan YARATICLIK vermiştir. Oysa yunus balıkları yaratıcı değillerdir (Maymundan da akıllı oldukları halde).

"Rabb’in ordularının sayısını ALLAH BİLİR”=Allah'ın bildiği bir SABİTE bu ayettir.

Müddessir 31.:Hem biz o ateşin muhafızlarını hep Melâike yaptık, sayılarını da ancak küfr edenler için bir fitne kıldık ki kitab verilmiş olanlar yakîn edinsin ve iyman edenlere iman artırsın, kitab verilenler ve mü'minler şüphelenmesin, kalblerinde bir maraz bulunanlarla kâfirler de desin: Allah bununla meselâ ne murad etmiş? İşte böyle Allah dilediğini şaşırtır, dilediğini de yola getirir ve Rabb’inin ordularını ancak kendisi bilir ve o ancak bir öğüttür.

ORDU >>> MATRİSS. ASKER >>> MATRİX. Askeri birliklerde bir ALAN vardır. Örneğin 16 manga dikine dizilirse, x doğrultusundan SAF tutmuşlardır, ama y doğrultusunda SIRA oluşturmuşlardır. Buna WEFQ de deniyor. Bu iki boyutludur. Bu “saf-sıra”nın bir de KÜBÜ (z üç boyutlusu vardır), buna da HAF deniyor. Bu askeri birlik hareket halindeyse buna da TAVAF deniyor.

Bir matris (bir sayısı) sadece ALLAH'a; ikili matris (iki x iki) Rabb’in ÇİFT yarattıklarına ait olup, bunların MATRİSİ olmaz. Çünkü determinantları olamaz. (Matematikçiler ne demek istediğimi anlamış olmalı). Ama üçlü vefklerden itibaren sonsuza (Levhi Mahfuz'a kadar) VEFKLER büyür. Kur'an'da da iki tür vardır. YÜZEYDEKİNE >>>MUSHAF veya KİTAB deniyor. DERİNDEKİNE (yani üç boyutlusuna) ise İLİM (Kur'an'ın adıdır) deniyor. İlim ikiye ayrılıyor. Rakim üzerine olanına HİKMET kitabı deniyor. KEHF üzerine olanına da TAFSİL+ITMAM deniyor, tafsilatlı+tastamam.

Fatiha'dan (Dikine >>> Z >>> Yukarıdan aşağıya yazarak FATİHA'yı vermiştim. Bu onun MATRİX'idir (Kehf). Kehf olduğunu nereden anlıyoruz? Çünkü kendi belli ediyor:

1. Elham
2. Dülila
3. >>>>>>>>>>> HİRA >>>>>>>>>>>
4. Bilale
5. >>>>>>>>>>> MİNA >>>>>>>>>>> gibi...

Yani HİRA ve MİNA dağları ve mağaraları bunun KEHF olduğunu RAKİM olmadığını belli ediliyor. Anlaşılmadıysa bir daha yazabilirim. Rakim >>> Matematik. KEHF >>> Bu matematiğin GEOMETRİSİ. DİKİNE yazıldığında: Rakim Meta-Matriss. Kehf>>Geo-Matrix vb.vb. (Cifir başlıklarıydı)

Rakimlerine bakalım ayetin: DÜLİLA ve BİLALE. Bu kafiyeyi gördünüz mü, hissettiniz mi? Hira ve Mina dağları ise KEHF yani geometri. Matematik (Rakim/rakam) değil >>> ÇİZİM >>> HOLOGRAFİ. Kur'an'da bu hep DİKİNE yazılmıştır. Ama bir sure hariç: Onun adı da NAS. O DİKİNE gibi yöntemle ENİNE yazılmıştır. Onun için o suredeki KAFİYEYİ ÇOK rahat hissedersiniz.

“Kul euzübirabbinnasi/Melikinnasi/ilahinnasi/minşerril vesvasil hannasi/ellezi yuvesvisü fisidurunnasi. Minel cenneti vennasi”... gibi. Bu sure de DİKEY/düşey değil ENİNE/yatay olarak yazılmıştır.


“Dabbet” Yukarı

KUR'AN'DAN konuştuklarımız, bu herkese açık. İkinci olarak: HA/VET (İsa gelecek mi/geldi Mİ? gibi daha KESİNLEŞMEMİŞ bilgiler...) Ve üçüncü olarak KENDİ şahsımla ilgili -elbette-sır içeren konular. Bazı şeyler yazılır, bazıları yazılmaz. Bazı şeyler de vardır ki, "GELECEĞE YAZILMIŞTIR" bunun ardına düşmemek gerekir. Jana ve Mighty "Sürekli bağlantı halindeler". Mighty BİZ+LER+in öğrencisi, elbette bazı şeyleri netleştirmek için soru soruyor. Ve ben bunları başka yerde değil DOĞRUDAN burada yazabilirim.

Kur'an'dan yazdığım anda HEMEN "İşittik-iman ettik” deyiniz. Mesela "Kolonilerde isyancılar ağır su ve hava konusunda ölecekler" dediğimde bu HA/VET'tir. Bunu GELECEĞE yazıyorum, kendimize değil! Çünkü gerçekleştiği anda HA/VET oluyor. Mesela Â'lâ suresinde "Ğussae >>> Petrol" bulununca Kur'an HA/VET'ten kurtuluyor. Ama "Kıyamet KOPACAK” veya “DABBET geldi" derken, İsa+Mehdi+Yahya/Hızır derken, bunlar HA/VET onaylanmadan ve hayır veya evet diye sizler müşahade etmeden, HANS söyledi DOSDOĞRU diyemeyiz. Çünkü Kur'an'da: 1. Ap-açık. 2. Dosdoğru. 3. Bütün gerçekler üzerinde (Sahihat, essah) TEK HAK(ıykat).

Bunlar ÖZELLİKLE vurgulanmıştır. DOSDOĞRU, TASTAMAM, APAÇIK. TEK HAKİKAT ÜSTÜ HAKİKAT derken bunlar ZAMAN içinde gerçekleşecek ve ORTAYA ÇIKACAK fenomenlerdir. Bu bakımdan candaş, soruyu HANGİSİNE matuf (hedef alınmış) sorduğunu iyice belirtmelisin. Ben Dabbet'im dedim. Elimden alındı. Sonra yeniden verildi (İki kez dirilip iki kez ölmek ile eşit). Elimden alındı (Öldüm) sonra yeniden verildi.

BEN > DABBET
BEN > KUR'AN'ın ŞAHSİYETİYİM.
BEN ANLATILMAMIŞ KUR'AN'IM!
BEN BEN DEĞİLİM > BEN KUR'AN'IM!
BEN BENDEKİ BENİN BENDESİYİM!

"Bend+etmek"den hatırlayınız. Sadık bendesiyim. "Bir ben var ben de benden içeri" denenin sadık bendesiyim. ALLAH'IN AYETLERİNİ YETERİNCE/AÇIKÇA dekodlamaktır görevim. KESİN ve KESKİN açıklarım. ŞAHİN de değilim, çünkü barış güvercini uçuranım. GÜVERCİN de değilim çünkü "Kininizle geberin" diyecek kadar ALLAH emrine de bağlıyım. BEN derken MELAMİYİM, alçakgönüllü/tavaza habiyim, tevazu sahibiyim. Nefsimi "kuçu kuçu" diye peşimden sürüklerim. Asla peşine takılmam. NEFSANİ gördüğünüz/göreceğiniz herşey bile Ali İmran 113-115 olanlardır. NEFSİMDEN değildir, misyonumdandır. Ben yaklaşık 20 kadar "Profesyonel fahişeye" NAMAZIN tadını verdim. Onlarla BERABER oldum ama, CİNSEL değil DİNSEL'di. Ali İmran 115 böyle istedi yaptım.

Hayyalessalat bendeniz. “Amenerresülü bima ünzile...”yi okudum. En sonunda "Âlel kavmil kâfiruûn” derken de "WEMB"i gördüm. Fatiha yerine “Amenerresülüyü” okudum! Kadei Ahir'den çıkarken de Vakıa 25-26'yı... Sonra HEMEN arkasından SELAMEN SELAME diyerek namazdan çıktım. Ve "Esselamü aleyküm"süz selam verdim.

Tavsiye ederim, bu çok güzel oluyor. Selamen selame dedikten sonra yine selamen selame diyerek selam verip namazı bitiriyorsunuz. DÖRT KEZ SELAM VERMENİN sırrını öğrendim. Tavsiye ederim. Dört kere BARIŞ BARIŞ BARIŞ BARIŞ dedim.

Ve duamda: "Rabb’im hanifcandaşlarım benim ikizkardeşlerim birbirine GÖNÜL koymasınlar. Onlar birbirlerine asla "kinin ile geber" demesinler. Rabb’im, Tüm Müslümanları, onların ebeveyn/sılayı rahimleri ve BENİ (=HANİFLERİ) Cehennem azabından koru. Rabb’im sen mağfiret edicisin...” diye okudum. Amin dedim.

Bir şey unuttum: BANA DEĞİL Rabb’im, BİZ+LERDEN isteyene ver dedim. O zaman çok ağladım, çok. GÖZYAŞI ABDESTTİR. Cehennem’in ödü patlar. Ağlayın haniflerim ağlayın -sadece namazda- 2 dakika içinde ağlayın günde üç kez yarım damla gözyaşı dökün. ÜÇ damla yaş ile Cehennem size HARAM olur... Ağlarken "Allah'a MÜTTEKİ" olarak ağlayın. Robot gibi namaz kılmayın. Alışkanlık yapmayın namazı... Allah'a ayırdığımız 2 x 3 = 6 dakika içinde BAŞKA BİRİ olun. Kalan bütün 24 saat sizin olsun. Yiyin için israf etmeyin! İsraf etmeyin, İNFAK edin! Başı okşanacak yetimlere infak ediniz... Darülaceze’ye infak ediniz. Hayır için koşuşturun. (Bunları bir önceki namazımda söylemiştim) AĞLA MÜMİN AĞLA iki kere iman etmen için ...

En son ne zaman ağladın SEN? SANA SORUYORUM! EN SON NE ZAMAN AĞLADIN SEN? Ne zaman gözlerin ıslandı? Gözlerin ıslanınca-biliyor musun- zararlı monitor ışınlarına bile süzgeç oluyor. BİLSEYDİN ah bilseydin. HEY SEN? En son ne zaman ağladın? Bebek iken mi? Ya da filanca yakının öldü diye mi? ALLAH için ağladın mı? HEY SEN, sana söylüyorum. "Benim bildiğimi bilseydiniz hep ağlardınız" kabilinden soruyorum! Ağlamak için İLLA ki Dabbet'ten-tabiri caizse/amiyane-GAZ mı bekliyorsun?

  SİZLERE dostlarım MÜTTEKİLİĞİ yaşattım. Allah'dan KORKUN! Ayağınız Arz'da fakat başınız ARŞ'ta olsun. KALBİNİZ ise sizin değil; HEPİNİZİN bölüşmek için edindiği bir TAS'tır. SEVGİ tası. ALLAHIN size Kalp giren damarınızdan da yakındır. BİRBİRİNİZE GÖNÜL KOYMAYIN! Herkes barışsın! Barışırsanız AORT kapağı açılır...

Şeytan'ın HİÇ KULLANMADIĞI kelimeyi merak ediyor musunuz? BİR TEK KELİME! Hiç ama hiç kullanmadı. HİÇ KULLANMADIĞI tek kelime... En medeni kelime bu! "Özür dilerim, pardon, beni affet Rabb’im" demedi, diyemedi. HİÇ BİLMİYORDU Kİ?

Rabb’im bizi HEP affet -bilerek bilmeyerek- bize AF çıkar! Bizim pisliklerimizi ÖRT ya SETTAR! Bizleri o DİN gününde rezil etme!

Rabb’im bizlerin fıtratı:
1. HANİF DİN ÜZERİNE...
2. SAFİYULLAH SABİİ ADEM ve tüm ÇOCUKLAR üzerine...
3. Salih Ameller/Barış ve sabır üzerine...
4. Kötülüğü yasaklayıp, iyiliği emretmek üzerine...
5. Verdiğin her şeyi İKİYE katlamak üzerine (iki kez iman, iki kez selam vb.).
6. “İyyake Na büdü ve iyyake nestain...” üzerine... Bizi sapmışlardan ve gazaba uğramışlardan etme Rabbena!
7. Rabb’im benim fıtratım "SANA KULLUK ETMEK=SENİ BİLMEK üzerine"..

Bunun için bu alemde yaşadığımı bana unutturma! Ve aklımı BİLİM denen seni bilmek yakıtıyla doldurmak için "Rabbi zıdni İlmi". Allah'ım İLMİM artmazsa SENİ BİLMEK BORCUMU (kulluk) BİLEMEM! Rabb’im, Kur'an denen İLİM+NUR kitabını biz+LER'e KABİR KARDEŞİ yapar mısın lütfen! Rabb’im, aldığım her nefese şükürler olsun. O nefes ki seni tesbih, tenzih ile zikrediyor. O nefes olmazsa, EY RABB’İM, ÖLÜRÜM diye korkmuyorum. SANA RÜCU ETTİĞİMDE, yeterince seni BİLEMEMEKTEN korkuyorum. Allah'ımız bize BİLDİR zatı şahaneni... Ve bize CENNET DEĞİL SENİN CEMALİN olan CENNET'İ bahşet.

İşte İKİ rekatlık bir namazın GETİRDİKLERİ... Deprem iki dakika sürüyor, ama SALLIYOR mü'min+mü'min'i... Böyle yarım saattir sallıyor. Allah'ım senin dışında hiçbirşeyden korkmuyorum. Allah'ım ALİM adından bir kırıntıyı LÜTUF olarak bekliyorum. Rabbi zıdni ilmi.

Geri Dön     Yukarı